11 Mayıs 2018
Sayı: KB 2018/19

Emekçiler sadece mücadeleyle kazanabilir!
Ara sıra devrimden söz etmek!..
AKP’nin seçim politikası rüşvet
Toplumda mücadele mayalanıyor!
PAGEV raporunu yayınladı: Petrokimya patronları büyüyor!
Sayın Mammadov, sahip olduklarınız bizden çaldıklarınızdır!
“Sorumlular patronlar ve patronları koruyanlar!”
Direnişçi kamu emekçileri: “OHAL’e yeter, TAMAM”
Kayseri 1 Mayıs’ı üzerine…
İşçiler, emekçiler ve öğrenciler ne diyor?
24 Haziran seçimleri üzerine… Düzene karşı DEVRİM!
Kore Yarımadası’nda “yeni bir tarih”
Lübnan halkı direnişi tercih etti!
Ermeni emekçileri Sarkisyan’a geçit vermedi
Bir acıdan bin acıya göç
Kapitalizmde anne olmak
Gebze İşçilerin Birliği Derneği’nden engelleme açıklaması
İŞKUR, işsizlik fonunun yağmasını pazarlıyor
DGB ve DLB üç fidanı mezarları başında andı
Bazen Şerif oldun, bazen Mahzuni
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Lübnan halkı direnişi tercih etti!

 

Lübnan’da gerçekleştirilen seçimlerin Hizbullah ile müttefiklerinin zaferiyle sonuçlanması, bölgesel çapta yankı uyandırdı. Zira hem direnişten yana olanlar hem karşı cephedekiler seçim sonuçlarına özel bir anlam yüklüyordu. Taraflar, bu seçimlerin Hizbullah şahsında direniş cephesi için bir “referandum” anlamına geleceğini belirtiyordu.

Tehditler korkutamadı

Lübnan Hizbullahı siyonist İsrail’in işgalci/saldırgan politikasına karşı direndiği gibi, Suriye’yi hedef alan emperyalist saldırıya karşı da savaşıyor. Bu tutum sadece emperyalist ve siyonist güçlerin değil gerici Körfez şeyhlerinin de histerik düşmanlığına neden oluyor. Direnişe saldıran bu güçler, Hizbullah’a destek vermemeleri için Lübnan halkına da küstahça tehditler savurmuştu.

Tehdit, şantaj ve saldırıların yanı sıra direnişi hedef alan, üstelik yıllardan beri devam eden bir psikolojik savaş da var. Tüm bunlara rağmen Lübnan halkı, özellikle de başkent Beyrut halkının önemli bir kesimi direnişten yana tercih yaptı. Direniş karşıtı medya kampanyasının iğrenç derecede mezhepçi olmasına rağmen, bazı tanınmış Sünni şahsiyetlerin Hizbullah listelerinden milletvekili seçilmeleri seçim sonuçlarını daha da etkili kılıyor. Merkezinde Hizbullah’ın bulunduğu ittifakın içinde Hristiyanların da olması, direnişi hedef alan mezhepçi kampanyanın hedeflenen sonuçları yaratmaktan uzak kaldığına işaret ediyor.

ABD-İsrail-Körfez şeyhleri-cihatçı terör cephesi”nin tehditlerine rağmen direnişten yana yapılan tercih, halkların işbirlikçi teslimiyetçileri değil, siyonist küstahlığa, emperyalist saldırganlığa, cihatçı vahşete karşı direnenleri tercih ettiğini kanıtlıyor. Suudi kralının kuklası olan ve bir süre önce Suudi Arabistan’da rehin tutulan Saad el Hariri ile partisi El Mustakbel’in (Gelecek) hezimete uğraması da, direnişe verilen desteğin bir diğer kanıtıdır.

Irkçı-siyonist İsrail keskin dişlerini gösterdi

Hizbullah’ın seçim zaferi, İsrail’in siyonist şeflerini diken üstünde bıraktı. Zira Lübnan halkını tehdit ederek Hizbullah’la müttefiklerini siyasi yönden zayıflatacağını sanan İsrail, tam tersi bir sonuçla karşılaştı. Bu ise siyonist şefleri daha da saldırganlaştırdı.

Gırtlağına kadar yolsuzluk-rüşvet batağına saplanmış bulunan Benyamin Netanyahu hükümeti, Lübnan halklarının tercihine saygı duymak bir yana, küstahça tehditlerinin dozunu arttırdı. Daha önce direnişi kucaklayan halkları tehdit eden Netanyahu rejimi, artık Lübnan’ın Hizbullah olduğunu, dolayısıyla tüm ülkenin İsrail’in saldırı menzilinde sayılacağını ilan etti.

İsrail tehditlerini ciddiye alan direniş cephesi, siyonistlerin olası bir saldırısına karşılık vermeye hazır olduklarını bir kez daha ilan etmekle yetindi.

Direniş artık daha güçlü

Lübnan’da siyasi partiler etnik, dinsel, mezhepsel esaslara göre örgütleniyor. Fransız emperyalizminin uğursuz mirası olan bu sisteme göre cumhurbaşkanı Hristiyan, başbakan Sünni, meclis başkanı Şii kökenli olmak zorunda. Koalisyon hükümetinin zorunlu olduğu bu sistemde bakanlıklar, partiler arasında paylaşılıyor. Sadece Lübnan Komünist Partisi (LKP) musibetlere vesile olan bu sistemin dışında örgütleniyor. Sınıfsal esasa göre örgütlenen LKP, geçerli sistemi de cepheden reddediyor. Direnişi destekleyen LKP, geçerli sistemi meşru kabul ettiği için ise Hizbullah’ı eleştiriyor.

Sürekli sorun kaynağı olan, yabancı güçlerin Lübnan’a müdahale etmesine zemin oluşturan bu parçalı sistemde Hizbullah’la müttefiklerinin seçim zaferi kazanması, bir ilke tekabül ediyor. Dokuz yıl aradan sonra yapılan seçimlerde halkın önemli bir kesiminin direnişi desteklemesi, emperyalist-siyonist güçlerle Körfez şeyhlerinin küstahça müdahalelerine duyulan tepkinin dışa vurumu oldu. Bu sonuç, direnişin geniş kitleler nezdinde meşru zemin yaratmayı başarmasının sonuçlarından biridir aynı zamanda.

Direnişi ezerek “Yeni Ortadoğu”yu yaratma hevesine kapılan emperyalist ve siyonist güçlerle işbirlikçileri, bir kez daha hüsrana uğradılar. Direniş cephesi ise, ağır bedeller ödemesine rağmen her zamankinden daha güçlü olduğunu, seçimler vesilesiyle de göstermiş oldu…

 

 

 

 

El Bab’da TSK karşıtı eylemlere saldırı

 

Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) tarafından işgal edilen Kuzey Suriye’deki El Bab kentinde yaşayanların, TSK’ya karşı yaptığı protesto eylemlerine yapılan saldırı sonucu 6 kişinin yaşamını yitirdiği, onlarcasının da yaralandığı belirtildi.

Mezopotamya Ajansı’ndan Erdoğan Altan’ın haberine göre Bab halkı TSK ve himayesindeki grupların kenti terk etmesi için 3 gündür eylem yapıyor. Zırhlı araçlardan açılan ateş sonucu en az 6 sivilin yaşamını yitirdiği çok sayıda kişinin de yaralandığı bildirildi.

Türkiye’nin bağlı ÖSO grupları ile kontrol ettiği Kuzey Suriye’nin Bab kentinde isyan eden halkın makineli silahlarla tarandığı iddia edildi. Saldırı sonucu yaşamını yitirenlerin ve yaralananların olduğu bildirildi. TSK himayesindeki grupların 5 Mayıs’ta Bab Hastanesi’ni bastığı ve doktorları darp ettiği ileri sürülürken, Bablıların bu olaya isyan ederek sokağa çıktığı ve “Bab vatanımızdır, Türk askerleri Suriye’den çıksın” sloganı attıkları kaydedildi.

TSK ve bağlı grupların zırhlı araçlarla saldırdığı ve halkın üzerine otomatik silahlar ile ateş edildiği ileri sürüldü. Saldırı sonrası yaşamını yitiren ve yaralananların yanı sıra gözaltına alınanların da olduğu belirtildi. Bablılar, 6 Mayıs’ta bir kez daha sokağa çıkarak saldırılara tepki gösterdi.

Sokağa çıkan Bablılara 6 Mayıs’ta da aynı yöntemle saldırıldığı ve 6 Bablının yaşamını yitirdiği, onlarcasının da yaralandığı belirtildi.

Askerlerin yaralıların tedavi için kent dışına çıkarılmasına izin vermediği belirtilirken, kentteki isyanın devam ettiği kaydedildi.

 
§