13 Ocak 2017
Sayı: KB 2017/02

Dinci faşist iktidar çark etmeye devam ediyor
Türkiye’nin İncirlik’le imtihanı
Darbe fırsatçılığı sürüyor: OHAL 3 ay daha uzatıldı
Kamu Çalışanları Birliği: İhraçlara karşı direniş mevzilerine!
Kamu Çalışanları Birliği Programı üzerine-2
Kölelik ve sefalet dayatmasına karşı tek seçenek mücadele!
20 Ocak grevi kıvılcım olabilir
Kazanmak için sınıf dayanışması
Petro kimya işçilerinin mücadele tarihine giriş - 1
Günsan Elektrik direnişinin ardından…
Emperyalist güçler arası hegemonya mücadelesi
NATO’dan Doğu Avrupa ülkelerine askeri yığınak
Dünyada işçi eylemleri
Hollanda genel seçime hazırlanıyor
Hollanda’da esnek çalışma ve olmayan grev yasası
Kapitalizm, kriz ve kadınlar
Emperyalist savaşlar ve kadın
“Vardım, varım, varolacağım”
Devrimci kadın önder Rosa Luxemburg’u saygıyla anıyoruz
Nükleer enerji ne kadar güvenli? – I
Asgari ücret değil insanca yaşayacağımız ücret istiyoruz!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Krizin faturasını patronlar ödesin!

Asgari ücret değil insanca yaşayacağımız ücret istiyoruz!

 

2017 asgari ücretini 1.404 TL olarak belirleyen AKP hükümeti, işçiye ve emekçiye yine sefaleti reva gördü. 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 1.497,813 TL, yoksulluk sınırı ise 4.309,176 TL iken, asgari ücret açlık ve yoksulluk sınırının altında sonuçlanıyor. Ücretlerimiz temel tüketim ürünlerine art arda yapılan zamlarla erirken, biz işçilerin yaşam koşulları her geçen gün daha da zorlaşıyor.

İşçilere sadaka zam dayatan AKP iktidarı “Cumhurbaşkanlığı’nın Gizli Hizmet Gideri”ni 150 milyon TL olarak belirledi. Bu gizli ödenekte, AKP’nin iktidarda olduğu 13 yıl boyunca 17 kat artış sağlandı. Ülkedeki gelir vergilerinin neredeyse üçte ikisi çalışanların cebinden çıkıyor. Yani Kaçak Saray’ın giderleri de patronların giderleri de yine bizim sırtımızdan ödeniyor. Onlar daha fazla harcadıkça, gezdikçe, yedikçe, içtikçe, çocukları yurt dışlarında okudukça harcamalarını vergi, yasa vs. adı altında bizden kesiyorlar. Biz hiçbir zaman düze çıkamıyoruz doğal olarak.

Son dönemdeki ekonomik veriler, Türkiye ekonomisinin ciddi bir krizin pençesinde olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. AKP şefleri her ne kadar bu gerçeği kabul etmeseler de ekonomik kriz günbegün büyüyen işsizlikle, artan enflasyon oranlarıyla, temel tüketim mallarına yapılan zamlarla, eriyen maaşlarla kendisini döne döne ortaya koyuyor. Buna rağmen AKP iktidarı, emekçileri “kriz yine teğet geçecek” yalanı ile aldatmaya çalışıyor.

AKP iktidarı ve patronlar yaşanan ekonomik krizden kurtulmak için cebimizde olmayan dolarları bozdurarak kurtulmanın peşinde. Oysa ki yeni yapılan köprüleri ve yolları büyük bir pişkinlikle dolar üzerinden ücretlendiriyorlar. Dolar bozdurma çağrıları yapan Erdoğan kendisine 78 milyon dolara uçak aldı. Tabii bunun da faturasını bize ödettiler. Yabancı sermayeyi ülkeye çekmek için biz işçi-emekçilerden çaldıklarıyla teşvikte bulunuyorlar.

Yaşanan kriz sömürü düzeninin, yani kapitalizmin krizidir. Bu nedenle bizler, nedeni olmadığımız bir krizin bedelini ödemek zorunda değiliz. Bizler patronların düzeni hüküm sürsün, sömürü çarkları dönmeye devam etsin diye; işten atmalara, düşük ücretlere, ağır çalışma koşullarına ve kölelik dayatmalarına boyun eğmek zorunda değiliz.

Krize, sefalet ücretlerine, işten atmalara ve OHAL’e karşı artık dur demeliyiz kardeşler. Bunlar bizim kaderimiz değil. Ya patronlar ve onun temsilcileri ile dişe diş bir mücadeleye gireceğiz ya da krizin faturasını ödemeyi kabul ederek bizlere dayatılan işsizliğe, açlık sınırında ücretlere, ağır ve yıpratıcı çalışma koşullarına, yokluğa, yoksulluğa, kısacası kölelik koşullarına boyun eğeceğiz.

Bize sunulan bu karanlığa, geleceksizliğe karşı birlik olalım, işçi komitelerini kuralım, çocuklarımızın yarınları için hakkımızı arayalım, mücadele edelim, kazanalım.

Gün birlik, dayanışma ve mücadele günüdür!

Çorlu’dan bir işçi

 

 

 

 

Patronlar yanıtı yarattıkları koşullarda arasın!

 

Kocaeli Sanayi Odası Başkanı Ayhan Zeytinoğlu, Kocaeli’de 50 binin üzerinde kayıtlı işsiz olduğunu açıkladı ve buna rağmen şirketlerin işçi bulmakta çok zorlandığı ifade etti. Zeytinoğlu, bir otomotiv fabrikası için 100 işçi alınacağı dönemde 42 bin işsize İŞKUR üzerinden haber yolladıklarını, ancak sadece 42 tanesinin geri dönüş yaptığını dile getirdi. Önümüzdeki dönem üretim planları ile birlikte açığın artma riskinin olduğunu belirten Zeytinoğlu, sorunun nedenlerinden birinin de meslek liselerine olan ilginin azalması olduğunu söyledi.

“Çağrılarımıza yanıt veren işçi yok”

Zeytinoğlu fabrikaların istihdam edecek işçi bulmakta zorlandıklarını bir güzel anlatmış, patronların ne kadar “sıkıntı” çektiğini ortaya koymuş. Kendi sınıfının Kocaeli’de yaşadığı sorunları tariflemiş de gelgelelim çalıştırmak için dört gözle bekledikleri işçilere nasıl koşullar sunduklarını hiç anlatmamış. Büyük firmalarda asgari ücretin biraz üzerinde ücret verildiğini cümlelerin arasında vurgulama ihtiyacı hissetmiş sadece. Asgari ücretin açlık sınırında olduğu gerçeğini düşündüğümüzde, asgari ücretin biraz üstü yine açlık sınırının altında kalmaktadır. Çalışsa da çalışmasa da Kocaeli işçisi aç, yoksul, perişan…

Kocaeli’de iş ilanlarında servis ve yemek olduğu özellikle belirtilir. Sanki ilanı veren firmalar böylece ayrıcalıklı bir durum yaratıyormuş gibi... Bir de bunların yanına “+BOL MESAİ” yazarlar. Çalışma saatlerinin uzun olduğunu düşündüğümüzde, baştan buna fazla çalışma süresi ekleneceği göze batırıla batırıla söylenir. Bir yandan da aslında gizlice şu söylenir: “Yaşadığınız geçim sıkıntısını bol bol mesaiye kalarak giderebilirsiniz”. Düşük ücretler, uzun çalışma saatlerinin yanında kötü yemekler, iş güvenliği önlemlerinin alınmaması, mobbing olduğunu da biz kendi sınıfımıza bir kez daha hatırlatalım.

Ve sermaye sınıfının ferdi Zeytinoğlu, çözüm yollarından biri ve birincisi olarak meslek liselerini işaret etmiş. Meslek liselerine talebi ve meslek liselerinden mezun sayısını arttırmak için çözümler üretme isteği içerisinde olduklarını vurgulayarak açıklamasını sonlandırmış.

Durum buyken Kocaeli’de fabrikaları olan patronlar düşünüp düşünüp bulamamaktalar; acaba istihdam açığı varken, bekleyen işsiz de varken neden ola ki iş başvurusu yapılmıyor veya yapılan iş çağrılarına olumlu yanıt verilmiyor? “İşçi bulamıyoruz” diye veryansın eden patronlar, işçilere dayattıkları çalışma ve yaşam koşullarında arasınlar yanıtı.

Kocaeli-Gebze’den bir işçi


 
§