13 Ocak 2017
Sayı: KB 2017/02

Dinci faşist iktidar çark etmeye devam ediyor
Türkiye’nin İncirlik’le imtihanı
Darbe fırsatçılığı sürüyor: OHAL 3 ay daha uzatıldı
Kamu Çalışanları Birliği: İhraçlara karşı direniş mevzilerine!
Kamu Çalışanları Birliği Programı üzerine-2
Kölelik ve sefalet dayatmasına karşı tek seçenek mücadele!
20 Ocak grevi kıvılcım olabilir
Kazanmak için sınıf dayanışması
Petro kimya işçilerinin mücadele tarihine giriş - 1
Günsan Elektrik direnişinin ardından…
Emperyalist güçler arası hegemonya mücadelesi
NATO’dan Doğu Avrupa ülkelerine askeri yığınak
Dünyada işçi eylemleri
Hollanda genel seçime hazırlanıyor
Hollanda’da esnek çalışma ve olmayan grev yasası
Kapitalizm, kriz ve kadınlar
Emperyalist savaşlar ve kadın
“Vardım, varım, varolacağım”
Devrimci kadın önder Rosa Luxemburg’u saygıyla anıyoruz
Nükleer enerji ne kadar güvenli? – I
Asgari ücret değil insanca yaşayacağımız ücret istiyoruz!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Hollanda genel seçime hazırlanıyor

 

Hollanda’da 15 Mart 2017’de genel seçimler yapılacak. Sermaye partileri çoktandır halka yönelik aldatma kampanyalarına başladılar. Yığınları paralize etme çalışmasına hız verdiler. Yalnız bu seçim kampanyalarında, parti programlarında işçi ve emekçilerin sorunlarına dair hemen hiçbir şey yer almıyor.

Sermaye partilerinin ana teması, gerçekte olmayan bir şeyden, “tek bir Hollanda kimliği, kültürü ve değerlerinden” ibaret. Hollanda burjuvazisi tek temel çelişkinin orijinal Hollanda kimliği ile yabancı (özellikle İslam) kimliği arasında olduğunu empoze etmeye çalışıyor. Hollanda’da faşizm, İslam karşıtlığı şeklinde filizlendirilmeye çalışılıyor. Nüfusun %5’inden ibaret olan Müslümanlık, sözde Hollanda kültürel kimliğini tehdit etmektedir. Bu tema hemen tüm klasik partilerin seçim programlarını kesiyor. Ve bu sahte temel çelişkiyi çözmenin tüm diğer çelişkileri ortadan kaldıracağını ima ediyorlar. Ne var ki, Hollanda nispeten küçük bir ülke ve az nüfusa sahip olsa da son derece değişik kültürleri barındırmaktadır, heterojendir.

Kaldı ki hiç göç almamış kapitalist ülkelerde bile temelde 2 kültür vardır. Asalak burjuva kültürü ile işçi sınıfı kültürü… İşçi sınıfı kültürü burjuva kirlenmeye ne kadar maruz kalırsa kalsın hiçbir zaman yok olmaz. Zira işçi kültürünü besleyen ana damar fabrikalardadır. Hangi dinden etkilenirse etkilensinler, bu fabrikalarda aynı sömürüye maruz kalan işçiler Hollanda işçi sınıfının organik bir parçasıdır. Azınlık işçinin kaderi Hollanda işçi sınıfının kaderiyle birdir, ayrılamaz.

Sermayenin ırkçı politikalardaki taşeronu PVV’dir (Özgürlük Partisi). Diğer tüm sermaye partileri birer PVV-light rolünü üstlenmişlerdir. PVV yıllardır sermaye tarafından parlatıldı, meşrulaştırılmaya çalışıldı. Böylece ırkçı ve faşist politikalar diğer klasik partilerin programlarında da kolayca yer almaya başladı.

Hollanda burjuvazisinin Hitler politikalarına dört elle sarılması nedensiz değil. Hollanda burjuvazisi, mevcut klasik partilerle sınıfa yönelik çok yönlü saldırılar yapmakta giderek daha fazla zorlanmaktadır. İşçi ve emekçilerin klasik burjuva partilere güveni ve beklentileri son derece sınırlıdır. Yapılan araştırmalara göre insanların yalnızca %23’ü mevcut iktidara güvenmektedir. Sınıf arasında bu oranın daha düşük olduğu muhtemeldir. Bir TV programında insanlardan burjuva liderlerini birkaç kelimede ifade etmeleri istenmiştir. En fazla kullanılan sözcükler “yalancı ve güvenilmez” olmuştur.

Burjuva siyaset tüm çekiciliğini yitirmiştir. 18 Mart 2015’te yapılan bölgesel seçimlere katılım %50’lerin altına düşmüştür. Bu seçimlerde PVV faşizmi de umduğunu bulamamıştır. Büyük bir oy artışı tahmin edilirken, oy kaybına uğramıştır. İşçi ve emekçiler PVV’yi sisteme bir alternatif olarak görmemişlerdir. İşte bu yüzden düzen hummalı bir şekilde tekrar bu partiyi alternatif haline getirmeye çalışıyor.

Bu arada, seçimlere doğrudan Erdoğan diktatörüne bağlı, DENK adı altında bir partinin katılacağını da belirtelim. PVV gibi o da protesto partisidir. Şovenist duyguları kullanarak oy almaya çalışacaktır. Asıl amaçları Hollanda siyaset arenasında tutunabilmek, var olmaktır. Erdoğan dinsel faşizmine göbekten bağlıdır. İcazetlerini ondan almaktadır. Sınıfa verebilecekleri hiçbir şeyleri yoktur.

***

Sermeye iktidarı geçen dönemde sağlık alanında kesintilere gitti. Sağlık hizmetinin giderek paralı hale getirilmesinin ilk adımları atıldı. Emekliye ayrılma yaşı yükseltildi. Daha da önemlisi iş güvencesini ortadan kaldırmak için hazırlıklar yapıldı. Sınıfa esnek çalışma dayatıldı. 2015 sonundaki istatistiklere göre, o yıl çalışanların %34’ü esnek çalışmak zorunda bırakıldı. Bu oran halen artmaktadır. Asıl hedef tüm sınıfı taşeronlaştırmak, çalışma güvencesini ortadan kaldırmaktır.

Gelecek dönemde işten atmaların önüne engel oluşturan yasa ve yönetmelikler de ayıklanacaktır. İşçi iş yoğunluğu dönemlerinde esnek çalıştırılacak ve işten ayrılamayacak, düşük iş yoğunluğu dönemlerinde kolayca sokağa atılacaktır.

Esnek çalışma biçimleri aynı zamanda sınıfı sendikasızlaştırmakta, örgütsüzleştirmektedir. Taşeron sistemi sayesinde esnek çalışmaya zorlanan işçi kendisi için hangi toplu sözleşmenin geçerli olduğunu bilemeyecek hale gelmiştir. Çalıştığı yerde geçerli olan TİS, çoğu zaman taşeron işçiye bir şey kazandırmamaktadır. Taşeronda çalışan işçi, aynı işi yaptığı halde düşük ücret almakta, kolayca tensikata uğramaktadır. Taşeronlaştırma aynı zamanda sınıfı bölmeye de yaramaktadır.

Seçimlerin ardından işçi sınıfı ve emekçi kitleleri büyük bir saldırı dalgasının beklediği kesin gibidir. Zira Hollanda’da burjuva politikası, ırkçı-faşist bir sis perdesiyle örtülen hak gaspları ekseninde şekillenmektedir. Sınıfa ve emekçi kitlelere yönelik şimdiye kadarki saldırılar henüz başlangıç sayılır. Sermaye önümüzdeki dönemde, sınıfı tümden teslim almayı hedeflemektedir. Sınıfın her türlü hak ve kazanımı tehdit altındadır.

Kısaca önümüzdeki genel seçimlere tam bir sis perdesi çekilmiştir. Toplumun ve işçi sınıfının gündemi tamamen saptırılmıştır, sahteleştirilmiştir. Klasik burjuva partileri iflas etmiş, faşist PVV cazibesini yitirmiştir. Yine de burjuvazi, klasik partilere alternatifi yine düzen içi seçeneklere, “protesto partilerine”, ırkçı-yabancı düşmanı programlara yönlendirmek istemektedir. Burjuva siyasetin ipliği pazara çıkmışken, yazık ki, işçi sınıfının çıkarlarını temsil eden bir parti, bir siyaset yoktur. Fakat Hollanda işçi sınıfı ve emekçileri düzenin aldatmacalarına prim vermek zorunda değillerdir. Sınıf ve emekçiler, sermayenin saldırıları karşısında hakları ve gelecekleri için mücadeleyi, eylem ve örgütlenmeyi seçtiklerinde, kendi gerçek alternatiflerini de yaratacaklardır.

Kızıl Bayrak / Hollanda


 
§