13 Ocak 2017
Sayı: KB 2017/02

Dinci faşist iktidar çark etmeye devam ediyor
Türkiye’nin İncirlik’le imtihanı
Darbe fırsatçılığı sürüyor: OHAL 3 ay daha uzatıldı
Kamu Çalışanları Birliği: İhraçlara karşı direniş mevzilerine!
Kamu Çalışanları Birliği Programı üzerine-2
Kölelik ve sefalet dayatmasına karşı tek seçenek mücadele!
20 Ocak grevi kıvılcım olabilir
Kazanmak için sınıf dayanışması
Petro kimya işçilerinin mücadele tarihine giriş - 1
Günsan Elektrik direnişinin ardından…
Emperyalist güçler arası hegemonya mücadelesi
NATO’dan Doğu Avrupa ülkelerine askeri yığınak
Dünyada işçi eylemleri
Hollanda genel seçime hazırlanıyor
Hollanda’da esnek çalışma ve olmayan grev yasası
Kapitalizm, kriz ve kadınlar
Emperyalist savaşlar ve kadın
“Vardım, varım, varolacağım”
Devrimci kadın önder Rosa Luxemburg’u saygıyla anıyoruz
Nükleer enerji ne kadar güvenli? – I
Asgari ücret değil insanca yaşayacağımız ücret istiyoruz!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Darbe fırsatçılığı sürüyor: OHAL 3 ay daha uzatıldı

 

OHAL uygulamaları AKP tarafından fırsata çevrilmeye devam ediliyor. Olağan zamanlarda hayata geçirilemeyecek uygulamalar bu vesileyle sırasıyla devreye sokuluyor. Çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameler ile bir taraftan muhalif basın kuruluşları kapatılırken bu saldırıyı tutuklanan gazeteciler izliyor. HDP’li belediyelere kayyum atanırken belediye başkanları gözaltına anlıyor, tutuklanıyor. Devrimci ve ilerici kurumlara mühür vuruluyor. Binlerce insan keyfi şekilde gözaltına alınırken gözaltı süreleri uzatılıyor. Kamu emekçileri görevden alınıyor, tutuklanıyor...

Son olarak OHAL’in 3 ay daha uzatılması kararının ardından 6 Ocak’ta yayınlanan yeni KHK’larla 8 bin 323 kişi kamudan tasfiye edildi, 83 dernek kapatıldı, Bakanlar Kurulu’na “vatandaşlıktan çıkarma” yetkisi verildi, polisin internet kullanıcılarının kimliğini tespit etmesi ve veri transferini izlemesi kolaylaştırıldı.

Sanal iletişim ortamında gerici çetelerin gerçekleştirdiği katliamlara yapılan övgülere karşı bir iki söz söylemek dışında hiçbir adım atmayan AKP hükümetinin facebook, twitter hesaplarından muhalif söylemlerde bulunanlara karşı nasıl bir cadı avı başlattığına her gün yeni bir örnekle tanık oluyoruz. Yeni yıl kutlamalarına yönelik provokasyonlara AKP’li yetkililer ve bizzat devlet kurumları tarafından nasıl zemin hazırlandığı ortadayken, tüm bunlar OHAL’e dayanılarak rahatlıkla hayata geçiriliyor.

Özellikle Kürt illerinde neredeyse sokağa çıkmanın yasaklanmadığı yer kalmadı. Öte yandan ülkenin çeşitli illerinde eylem, gösteri ve toplantı yasakları sürüyor. Son olarak Ankara’da yapılacak tüm eylemlere yasak getirildi. OHAL’in verdiği yetkiyle istenilen yerde istenilen sürede sokağa çıkmak yasaklanabiliyor. OHAL ile toplumun üzerine öylesine bir karanlık örtü örtülüyor ki, AKP’nin ilgili yetkilileri dışında kimse ne olup bittiğini fark edemiyor. Fark edilse bile gerçeklere işaret edenleri susturabilmek için OHAL uygulamaları devreye giriyor. Trabzon Sürmene’de bu karda kışta Katar emirinin talanına ayrılan alandaki ormanlar yakılıyor. Mersin Tarsus’ta bir evde haftalardır polis tarafından kazı yapılıyor ancak bırakın o mahallede yaşayanların kazı alanına yaklaştırılmasını, CHP’li Mersin milletvekili bile oraya alınmıyor.

Normal zamanlarda başkanlık sistemini hayata geçiremeyeceğini bilen AKP hükümeti referandumu OHAL koşullarında hayata geçirmeyi hedefliyor. Vaktiyle sözde halk oylamasına sunulan faşist 12 Eylül anayasası ne kadar “özgür” bir ortamda yapılmışsa, şimdi başkanlık referandumu da benzeri bir “özgür” ortamda hayata geçirilmek isteniyor.

AKP hükümeti, 15 Temmuz başarısız darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL sayesinde kendini güvenceye almak için ne gerekiyorsa yapıyor. Bu yaşananlar gösteriyor ki, 15 Temmuz darbe girişimi başarılı olasaydı şu yaşanan tabloda esasa dönük bir farklılık olmayacaktı. Kürtler, devrimciler, Aleviler, kadınlar, gençler, aydınlar, demokratlar yine bedel ödeyeceklerdi. Yaşananların adının “sıkıyönetim” ya da “OHAL” olması da, devlet terörünü hayata geçirenlerin hangi gerici cenaha ait olduğu da fark etmiyor. Kendi menfaatleri için ülkeyi kan gölüne döndürenler, hayata geçirdikleri uygulamalarla işçi ve emekçilere sefaleti ve köleliği dayatanlar, elleri şaltere uzanacakları OHAL ile korkutanlar, baskı rejimi sayesinde nefes alınacak yer bırakmayanlar bu günleri tarihe 12 Eylül uygulamalarının yanında yazacaklar.

Nasıl ki 12 Eylül faşizminin dökümü işkencelerle, idamlarla, işten çıkarmalarla, yasaklanan sendikalarla, yargısız infazlarla, kapatılan gazeteler ve tutuklanan gazetecilerle anılıyorsa 15 Temmuz’dan sonra yaşananlar da öyle anılacak. 15 Temmuz tarihe başarılamayan bir gerici faşist darbenin el değiştirmesi olarak geçecek.

 

 

 

 

Eylem ve etkinlik bir ay “yasak”

 

15 Temmuz darbe girişiminin ardından toplumsal muhalefet üzerindeki baskıyı arttıran sermaye iktidarı Ankara’da bir kez daha eylem yasaklarını gündeme getirdi. Ankara Valiliği açık alanlarda yapılacak her türlü gösteri, yürüyüş, basın açıklaması, stand gibi faaliyetleri 10 Ocak günü itibariyle bir ay süreyle yasakladı. Her zaman olduğu gibi ‘terör’ demagojisi arkasına saklanan Ankara Valiliği, yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: ”Can ve mal güvenliğinin sağlanması, kamu düzeninin ve esenliğinin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, hak ve özgürlüklerin korunması amacıyla Ankara il sınırları içinde; 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu kapsamında yol, meydan, cadde, sokak, park gibi umuma açık alanlarda yapılacak her türlü toplantı ve gösteri yürüyüşleri ve 2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanununun Ek 1 inci maddesi kapsamında umuma açık alanlarda düzenlenecek oyun, temsil, açıklama ve çeşitli şekillerdeki gösteriler ile basın açıklamaları ve stantlar, 2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanununun 11 inci maddesinin verdiği yetkiye istinaden 30 gün süre ile yasaklanmıştır.”




Emekçiler darp edilerek gözaltına alındı

 

Sermaye devletinin OHAL kapsamında kamu emekçilerine yönelik açığa alma ve kamudan ihraç saldırılarına karşı Ankara’da Yüksel Caddesi’nde direnişleri devam eden Nuriye Gülmen ve Semih Özakça direnişin 64. günü olan 11 Ocak’ta polisin saldırısına uğradı. Ankara’da valiliğin aldığı keyfi “eylem yasağı” uygulamasına karşı da direnişlerini sürdüren emekçiler, polis tarafından darp edilerek gözaltına alındı. Gülmen ve Özakça’nın yanı sıra desteğe gelenler de gözaltına alındı. Gözaltılarda darp izleri olduğu görülürken, Gülmen’in burnunun kırılmış olabileceği belirtildi.

Malatya’daki direnişin 7. gününde 7. gözaltı

Malatya’da da OHAL kapsamında ihraç saldırısına maruz kalan Kamu Emekçileri Cepheli 5 emekçi direnişlerinin 7. günü olan 11 Ocak’ta da gözaltına alındı.


 
§