4 Mart 2016
Sayı: KB 2016/09

MESS, devlet ve sendikal bürokrasi saldırıya geçti
Savaşa, sosyal yıkıma ve gericiliğe bütçe!
Sur’da yeni bir katliam hazırlığı
Katillere yasal koruma!
İşçi sınıfı, meşruluğuna yaslanarak kazanacaktır!
Sınıf devrimcileri fiili-meşru mücadeleye çağırdı
DİSK’ten saldırılara karşı eylemler
Esas sorun patronların mülkiyeti gasp etmesidir
Saadet Sakız işçilerinden ek zam talebi
“Karanlığa teslim olmayacağız!”
Renault’da kıyım ve direniş
Renault’da saldırı MİB’lilere gözaltı
Kadın İşçi Kurultayı Sonuç Bildirgesi
Türkiye’de kadın işgücü ve gelişimi - 4
Dünya kadın örgütlenme deneyimleri üzerine - 4
Bin yılların mirası
Komintern: Dünya devriminin partisi - A. Engin Yılmaz
Suriye’de ateşkes süreci ve savaş tehditleri
“Muhafazakarlar” geriliyor “Reformcular” güçleniyor
İsviçre’de ‘yabancı’ düşmanı yasa teklifi reddedildi
Devrimci gençlik faaliyetleri sürüyor
Bıjî Heştê Adarê
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

İsviçre’de ‘yabancı’ düşmanı yasa teklifi reddedildi

 

İsviçre Halk Partisi’nin (SVP) halk oylamasına sunduğu Durchsetzungsinitive (Uygulama İnisiyatifi) büyük bir çoğunlukla reddedildi. Son 24 yılın en fazla katılımlı olan seçiminde seçmenlerin yüzde 60’ı bu yasa teklifine “hayır” dedi.

Neydi bu yasa teklifi

2011 Şubat’ında İsviçre’deki seçmenler, bir dizi başka yasa teklifinin yanı sıra, İsviçre Halk Partisi (SVP) tarafından lanse edilen adına Ausschaffungsinitiative denilen (Yurtdı?ı Etme İnisiyatifi) ve 6-7 ay gibi kısa bir sürede 130 bin imza ile parlamentoya sunulan inisiyatifi oylamı? ve büyük çoğunlukla bu teklif kabul edilmişti.

Bu yasaya gerekçe olarak ise “Avrupa Birliği ile imzalanan uyum yasaları çerçevesinde on binlerce insanın bu ülkelerden İsviçre’ye geldiği ve çoğunun burada kaldığı, bunun böyle devam etmesi durumunda ülkenin demografik yapısının bozularak yabancılaşacağı” gösterilmişti.

AB ile uyum sözleşmelerinin imzalanmasından ve bu çerçevede iş gücünün serbest dolaşım hakkı elde etmesinden bu yana İsviçre’ye AB ülkelerinden 80 bin civarında göçmen geldi ve bunların 38 bini burada kalmaya karar verdi. Bu durumun “İsviçre’nin güvenliğini tehlikeye attığı” ileri sürülerek, burada yaşayan yabancılara kota uygulanması gerektiği dile getirildi.

Bu yasa teklifine hem hükümet hem de sermaye çevreleri karşı olmalarına rağmen, teklif seçmenler tarafından kabul edilmiş ve SVP “zafer kazanmıştı.”

Bunun ardından parlamento ve hükümet Avrupa Birliği uyum yasalarına ve sermayenin ucuz işgücü devşirmesine ters düştüğü için, bu yasayı uygulamakta ayak diremişti. Bunun üzerine söz konusu faşist SVP, yasanın uygulanırlığını zorunlu kılmak için yukarıda adı geçen Durchsetzungsinitive (Uygulama İnisiyatifi) ile seçmenlerin karşısına çıktı ve yüzde 60’la “kaybetti.”

Gerçekten de kaybetti mi? Bu sorunun cevabına gelmeden 46 yıl öncesine gidelim.

46 yıl öncesi

46 yıl önce, bugünkü SVP ortada yokken, bu ülkede göçmen olarak bulunan, çoğunluğu İtalyan olan göçmenler üzerinde benzer bir oyun oynanmıştı.

Nationale Aktion (Ulusal Hareket), o dönem parlamenter olan James Schwarzenbach (kendisi Mussolini hayranı bir faşisttir) öncülüğünde, aynı bu gerekçelerle bir yasa teklifi hazırladı ve bu yasa teklifi 9 Haziran 1970 tarihinde referanduma, halk oylamasına sunuldu. O dönemde İsviçre’de kadınların hala seçme ve seçilme hakkı yoktu ve İsviçreli erkekler sadece yüzde 6 oranında bir farkla yasa teklifini reddettiler. Hızını alamayan Schwarzenbach ve faşist hareketi NA, yeniden kolları sıvadı ve aynı içerikli yeni bir teklifle 1974 yılında emekçilerin karşısına çıktı.

O dönem İsviçre’de yaklaşık 3 milyon 700 bin seçmen vardı. Seçime katılım 2 milyon 600 binle yüzde 70 oldu. Bu İsviçre için oldukça yüksek bir katılım oranı.

Yasa teklifi yüzde 65 ‘hayır’ oyuyla reddedildi. Buna rağmen, sayıları o dönemde 150 bin civarında olan sezonluk göçmen işçilerin çoğu ya zorla ülkeden çıkarıldı, ya da akıbetlerinden korktukları için kendileri ülkeyi terk ettiler. Sözünü ettiğimiz dönem, restoran vb. yerlerin kapılarına “köpekler ve İtalyanlar giremez” yazıldığı, okula giden çocukların ve gençlerin taciz edildiği, dövüldüğü en hafif tabirle dışlandığı bir dönemdi...

Tarih tekerrür mü ediyor?

Bugün durum ne? Bu yasa teklifi, Durchsetzungsinitive (Uygulama İnisiyatifi) reddedildi. Reddedildi edilmesine ama, daha önce kabul edilen ve hala uygulamayı bekleyen Ausschaffungsinitiative denilen (Yurtdı?ı Etme İnisiyatifi) orta yerde duruyor. ‘70’li yıllarda Schwarzenbach inisiyatifi sonrası göçmenlerin başına gelen belki aynı biçimde şimdi burada yaşayan göçmenlerin başına gelmeyecek ama sermayenin bu durumu göçmenler üzerinde baskı ve sömürüsünü arttırmanın aracına dönüştüreceği kesin.

 

 

 

 

Katliamlar Almanya’da protesto edildi

 

Türk sermaye devletinin Kürdistan’da sürdürdüğü katliamlar Almanya’nın çeşitli kentlerinde protesto edildi.

Diyarbakır/Sur ve İdil kuşatmasını protesto amacıyla 27 Şubat günü Wuppertal’da Ciwanen Azad’ın çağrısı ile yapılan, DGB, Partizan, ADHK ve AGİF’in de katıldığı eylemde 500 civarında genç yer aldı.

Eylem için Kürt Toplum Merkezi’nin önünde toplanıldı, ardından sloganlarla uzun bir güzergahtan geçilerek Wuppertal merkezine gelindi. Burada Ciwanen Azad, Avrupa DGB, AGİF ve MLPD adına konuşmalar yapıldıktan sonra yeniden yürüyüşe geçildi. Türkiyeli esnafların yoğun olduğu bir caddeden geçilirken yürüyüşçülerle az sayıda Türk milliyetçisi arasında kısa bir arbede yaşansa da müdahale edilerek çatışmanın uzun sürmesi engellendi. Wuppertal’in en işlek caddelerinden geçilerek Rathaus Galeri’nin önüne gelindiğinde burada kısaca yolda karşılaşılan provokasyon konusunda açıklama yapıldı. Eylem atılan gür sloganların ardından sona erdi.

Pro-NRW çeteleri Barmen Belediye binasının önünde toplandı. Burada üzerinde ‘’Mülteciler defolun’’ ırkçı sloganının yazılı olduğu bir pankart açtılar. Ne var ki, toplam 30 kişi olan ve polis koruması altına alınan ırkçı-faşist çetelerin bu girişimi 300-400 kişilik anti-faşistlerin karşı eylemi ile boşa düşürüldü.

Ertesi gün ise Hamburg Merkez Tren İstasyonu önünde toplanıldı. Eyleme yerli ve göçmen kurumlar katılırken toplanma alanında Türkiye Kürdistanı’nda yapılan katliamları teşhir ve protesto eden konuşmalar yapıldı. Ardından bu katliamlarda hayatını kaybedenler anısına saygı duruşu yapıldı. Saygı duruşunun ardından yürüyüşe geçildi.

Yürüyüşte en önde “Avrupa’da PKK yasağı kaldırılsın” pankartı ve PKK, YPG/YPJ’nin bayrak ve flamaları ile Öcalan posterleri ve katliamlarda hayatını kaybedenlerin fotoğrafları taşındı. Diğer demokratik kurumlar ise kendi pankart ve kurum flamalarıyla yürüdüler.

Katılımın büyük bölümünü Kürt emekçileri ve gençleri oluşturuyordu. Yaklaşık 5 km yüründükten sonra Hamburg Cezaevi’nin önüne gelindi. Burada eylem mitinge dönüştü. Miting, kısa konuşmaların ve duyuruların ardından sona erdi. BİR-KAR da yürüyüşe katıldı. Yürüyüşte Kürt halkıyla dayanışmayı büyütme çağrısı yapan bildiriler dağıtıldı, Kızıl Bayrak satışı yapıldı.


 
§