4 Mart 2016
Sayı: KB 2016/09

MESS, devlet ve sendikal bürokrasi saldırıya geçti
Savaşa, sosyal yıkıma ve gericiliğe bütçe!
Sur’da yeni bir katliam hazırlığı
Katillere yasal koruma!
İşçi sınıfı, meşruluğuna yaslanarak kazanacaktır!
Sınıf devrimcileri fiili-meşru mücadeleye çağırdı
DİSK’ten saldırılara karşı eylemler
Esas sorun patronların mülkiyeti gasp etmesidir
Saadet Sakız işçilerinden ek zam talebi
“Karanlığa teslim olmayacağız!”
Renault’da kıyım ve direniş
Renault’da saldırı MİB’lilere gözaltı
Kadın İşçi Kurultayı Sonuç Bildirgesi
Türkiye’de kadın işgücü ve gelişimi - 4
Dünya kadın örgütlenme deneyimleri üzerine - 4
Bin yılların mirası
Komintern: Dünya devriminin partisi - A. Engin Yılmaz
Suriye’de ateşkes süreci ve savaş tehditleri
“Muhafazakarlar” geriliyor “Reformcular” güçleniyor
İsviçre’de ‘yabancı’ düşmanı yasa teklifi reddedildi
Devrimci gençlik faaliyetleri sürüyor
Bıjî Heştê Adarê
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Komintern: Dünya devriminin partisi

A. Engin Yılmaz

 

Emperyalist dünya savaşının ve dünyayı sarsan Büyük Sosyalist Ekim Devrimi'nin ateşi içinde doğan Komintern’in kuruluşunun (4 Mart 1919) üzerinden 97 yıl geçti. Bu süre içinde uluslararası devrimci işçi sınıfı hareketi zaferler ve yenilgilerle, devrimci atılımlar ve gerilemelerle dolu tarihsel bir süreç yaşadı. Bu süreçte Komintern‘in kuruluş ilke ve amaçları uluslararası devrimci işçi sınıfı hareketi ve devrimci sınıf partilerine yol gösterici olma özelliğini bugüne kadar korudu. Sonradan uğradığı akibet ne olursa olsun o güne kadar dünya devrimci hareketinin bütün bir birikim ve deneyimini kimliğinde biçimlendiren Komintern, toplumsal devrimler çağının ilk büyük devrimci dalgasının devrimci ürünü olarak devrimci işçi sınıfı hareketi tarihinde eşsiz bir yer edindi.

Komintern kendi ilk tüzüğünde kuruluş amacını “Yeni Uluslararası İşçiler Birliği, değişik ülkelerin proleterlerinin, kapitalizmi yıkma, proletarya diktatörlüğünü ve sınıfların tümden ortadan kaldırılmasına ve komünist toplumun ilk evresi olan sosyalizmin gerçekleştirilmesine yönelecek bir uluslararası Sovyetler Cumhuriyetini kurma hedefiyle girişecekleri ortak eylemleri örgütlemek için kurulmuştur” sözleriye ifade etmektedir. Milyonlarca proleter, ezilen emekçi yığınlar ve sömürgeci boyunduruk altındaki ezilen halklar dünyanın dört bir tarafından kapitalist sömürü düzenine karşı bir savaş çağrısı ve esirler dünyasının kurtuluş özlemi olan Komünist Enternasyonal'in bayrağı altında sermaye sınıfını tarihe gömmek için mücadeleye atılıyorlardı.

Komintern, I. ve II. Enternasyonalin deneyim ve birikimleri üzerinde yükseldi, onların teorik ve örgütsel sentezinin ifadesi oldu. Marks ve Engels'in önderlik ettiği Birinci Enternasyonalin tarihsel anlamı, uluslararası sınıf mücadelesinin ideolojik ve örgütsel temellerini atmış ve bilimsel sosyalizmin ilkelerinin zafer kazanmış olmasında yatarken, İkinci Enternasyonal'in tarihsel anlamı ise milyonlarca proleteri sosyalizm bayrağı altında örgütlemiş olmasıydı. Ne var ki sonraki süreçte II. Enternasyonal partilerinin burjuvazinin sözcüleri durumuna düştüklerini ve devrimci işçi hareketinin II. Enternasyonal şahsında tarihin en büyük ihanetini yaşadığını biliyoruz. Üçüncü Enternasyonal ise, dünya devrimi gerçekleştirmenin enternasyonali olacaktı. Lenin de, kuruluşunun hemen ardından, Üçüncü Enternasyonal’in tarihteki yerini vurgularken güçlü dünya devrimi beklentisinin de iyimserliğiyle Komintern’nin 1. Kongresi'nde “Komünist Enternasyonal Birinci Kongresi, bize komünist dünya devriminin zaferinin güvence altında olduğunu gösteriyor” diye özetliyordu. Zira Komintern’in Dünya Devrim Partisi olmasının bir başka özelliği de onun ilk kez tüm dünya ölçüsünde bir uluslararası örgüt olarak ortaya çıkmasıydı.

Emperyalist savaş Batı Avrupa partilerindeki devrimci ve oportünist eğilimlerin kesin bir ayrışmasını nihayet gündeme getirmiş, İkinci Enternasyonal’in savaş ortamında çözüldüğü, çürüdügü ve iflas ettiği ortaya çıkmıştı. İkinci Enternasyonal’in tüm oportünist ve şoven temsilcileri, emperyalist savaşta "anavatan savunması” bahanesiyle kendi burjuvazilerinin yanında saf tutarak hem kendi ülkelerindeki devrimin, hem de Ekim Devriminin karşısına dikildiler ve Roza’nın deyimiyle “Çürümüş bir ceset”e dönüştüler.

Güçlü bir marksist teorinin ve çok zengin bir pratiğin yanısıra sağlam bir enternasyonalist kimliğin taşıyıcısı olan Bolşevikler, İkinci Enternasyonal’in ihanetinin yarattığı yıkım ortamında, işçi sınıfı hareketinde ve işçi sınıfı partilerinde süren şaşkınlığı ve dağınıklığı gidermek, devrimci enternasyonalizme sadık kalmış az sayıda çevreyi toparlamak için yeni bir enternasyonalin kurulmasının zorunluluk haline geldiğinin bilincindeydiler. Zira devrimci çalkantılar içinde olan Avrupa’da ideolojik ve örgütsel bakımdan hazırlıklı hemen hiç bir marksist parti yoktu. Örneğin Almanya devrimci bunalımın merkeziydi ve Kasım Devrimi patlak vermişti ama yazık ki devrimci parti yoktu. Az sayıdaki devrimci çevrelerin gelişmesi ve geleneksel partilerden koparak yeni tipte devrimci partiler olarak güçlenmesi Avrupa devrimine hazırlanmak ve devrimin kaderini güvenceye almak için yaşamsal önemdeydi. Bolşeviklerin uluslararası komünist harekete ve dünya devrimine karşı sorumluluğunun bir gereği olarak lll. Enternasyonal'in kurulması zorunluluktu. Lenin, bu zorunluluğun aciliyetini “tam da biz, tam da şimdi, vakit geçirmeksizin yeni, devrimci bir Enternasyonal kurmalıyız” biçiminde özetliyordu. Böylece Lenin’in büyük çabası ve ısrarı ile kurulan Komünist Enternasyonal (Komintern), dünya devriminin dünya partisi olarak inşa edilmiş ve proleterya enternasyonalizminin en yüksek ifadesi olmuştu. Böylece devrimin reform üzerindeki, Leninizmin sosyal demokrasi üzerindeki, enternasyonalizmin ise milliyetçilik ve şovenizm üzerindeki zaferi kesinlik kazanmış oldu.

Dünya devriminin dünya partisi doğal olarak devrimci partilerden oluşmalıydı. Bunun için de II. Enternasyonal ideolojisi ile bağlarını koparmamış, yalpalayan ve kararsız grupların enternasyonale katılmasını engellemek için Lenin II. Kongrede “21 Koşulu” öne sürüyordu. Zira Komintern içindeki yeni tipten partiler, çağın gündeme getirdiği proleter devrimleri gerçekleştirme ve sosyalizmi inşa etme göreviyle yüz yüzeydiler. Bu da ancak II. Enternasyonal'in tüm etkilerinden arınmak koşuluyla yerine getirilebilinirdi.

Uluslararası işçi sınıfı kardeşliği ve Enternasyonalizmin güncel önemi

Dünya çapında keskinleşen sınıf çelişkileri ve sınıf mücadelelerinin ve bunun yol açtığı toplumsal sarsıntıların, siyasal çalkantıların ve çok yönlü sosyal mücadelelerin, bunalımların ve emperyalist savaşların yaşandığı bir tarihsel dönemin içindeyiz. Bu tarihsel süreç içinde sağlam bir tarih bilincine sahip olmak, geride kalmış devrimci sınıf mücadeleleri ve komünist hareketin tarihsel dersleriyle donanmak özel önem taşıyor. Kuruluşunun üzerinde 97 yıl geçen Komintern’in deney ve dersleri, teorik ve stratejik ilkeleri uluslararası işçi sınıfı hareketine ve devrimci sınıf partilerine yol göstermeye devam ediyor. Ortadoğu ve Türkiye’deki (ve elbetteki dünyadaki) ulusalcı, ırkçı, etnik, milliyetçi ve şovenist dalgaya ve bunun sınıfı paralize eden, sol akımları etkisi altına alan sonuçlarına baktığımızda bu derslerin en önemlilerinden birinin proletarya enternasyonalizmi olduğu görülmektedir.

İşçi sınıfının kurtuluşunun ulusal değil uluslararası bir dava olduğu Marksizmin kurucuları tarafından daha en başından itibaren bilimsel olarak ortaya konulmuştu. Manifesto, “İşçilerin vatanı yoktur” diyor ve “Bütün ülkelerin işçileri, birleşin!” şiarını yükseltiyordu. Marx’ın önderlik ettiği I. Enternasyonal’in tüzüğü ise, “Emeğin kurtuluşunun, ne yerel ne de ulusal, fakat modern toplumun varolduğu bütün ülkeleri kapsayan ve çözümü, en ileri ülkelerin pratik ve teorik işbirliğine dayanan sosyal bir mesele olduğunu” belirtiyordu. Elbette ki her ülke proleteryasının öncelikle kendi burjuvazisi ile hasaplaşacağı ve evrensel kurtuluşa bu yolla ulaşılacağı gerçeğini de sıkı sıkıya göz önünde tutmak durumundayız.

Tarihsel olarak yeni bir devrimler dönemi içine girdiğimiz bugünkü koşullarda işçi sınıfının devrimci bilinç ve örgütlülüğünü enternasyonal ilkeler ışığında ilerletip güçlendirmek, sınıf içinde ulusalcı dar görüşlülüğe ve şoven milliyetçi eğilimlere karşı sınıfın enternasyonal çıkarlarını esas almak temelinde sistematik bir mücadele yürütmek devrimci bir işçi hareketinin yaratılmasında özel bir önem taşıyor.


 
§