22 Ocak 2016
Sayı: KB 2016/03

“Teröre karşı mücadele” yalanıyla devlet terörünün önü açılıyor
Ödenek örtülü, vurgun aleni!
Zulüm sınır tanımıyor
Fiili sıkıyönetim!
Onurlu direniş güçleniyor
Soruşturmaların ve linç kampanyalarının hedefinde işçi ve emekçiler var
“Kirli savaşları bitirecek yegane güç emeğin kavgasıdır”
Hedefte “kıdem” var!
Devletin görmediği işsizler ordusu!
Çetinkaya işçisi: Direneceğiz!
Liseli gençlik çalışmamız üzerine
Kırıntılar sizin olsun, gelecek bizim!
Sınav hayatları eliyor!
İran sistem içinde yerini alıyor!
Emperyalizmin “krizle savaşacak cephanesi” tükeniyormuş
Kadın İşçi Kurultayı’na yürüyoruz!
Hrant Dink katledilişinin 9. yılında anıldı
Kirli savaş ve batının suskunluğu tartışmaları
DEV TEKSTİL 1. yılında!
Herkese iş, tüm çalışanlara iş güvencesi!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Yaptırımlar kaldırıldı...

İran sistem içinde yerini alıyor!

 

İran ile 5+1 ülkeleri (ABD, İngiltere, Çin, Fransa, Rusya + Almanya) geçen yılın Temmuz ayında “nükleer program ve ünitelerin denetlenmesi” konusunda anlaşmaya varmışlardı. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA), geçen hafta İran’ın nükleer anlaşma kapsamında gerekli adımları tamamladığını onayladığını duyurdu. Böylece batılı emperyalistlerin 36 yıldan beri İran’a uyguladığı yaptırımlar 16 Ocak’ta kaldırıldı.

Dünyadaki egemen güçleri temsilen AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini ve İran’ı temsilen Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif’in okuduğu bildiride, “Taahhütlerini yerine getirmesi ile birlikte İran’a nükleer programı dolayısıyla uygulanan çok taraflı ya da tek taraflı ekonomik ve mali yaptırımlar kaldırılmıştır” denildi.

İran’da “zafer” havası

Yaptırımların kaldırılması, İran yönetimi tarafından “zafer” olarak tanımlandı. İran sokaklarından yansıyan tepkiler de, halkın bu gelişmeden memnun olduğunu gösteriyor.

On yıllara yayılan kuşatmaya rağmen İran ekonomik, siyasi, diplomatik, askeri, bilim ve teknoloji alanlarında gelişmeler yaşadı. ABD-İsrail karşıtı söylem, Lübnan, Filistin direnişlerine destek, sıkı emek-gücü sömürüsü, sınıf hareketinin ağır baskılarla engellenmesi, devrimci hareketin soluk almasına bile izin verilmemesi ile ülke içinde denetimi sağlayan İran rejimi, bu süreçte dış politikada da önemli avantajlar elde etti.

Dolayısıyla İran yönetiminin, Körfez şeyhleri ile siyonist İsrail’in tüm çırpınmalarına rağmen yaptırımları kaldırma başarısını “zafer” olarak tanımlaması temelden yoksun sayılmaz.

Emperyalistler: Dünya daha güvenli oldu!

BM Güvenlik Konseyi üyelerinden Çin ile Rusya yaptırımlara onay vermedikleri gibi, İran’la çok yönlü mali, askeri, siyasi ilişkilerini de devam ettirdiler. İran gibi petrol-doğalgaz zengini büyük bir pazardan mahrum kalan batının büyük tekellerinin basıncı altında olan ABD-AB şefleri de, anlaşmayı başarı hanelerine yazdılar. Hem Barack Obama yönetimi hem AB şefleri, 16 Ocak’tan sonra dünyanın daha güvenli olduğunu, İran’la anlaşarak dünya barışına katkıda bulunduklarını iddia ettiler.

İran’a diz çöktürme politikasının iflasının ilanı olsa da, anlaşma batılı tekelleri memnun etti. Zira 80 milyonu aşkın nüfusu, zengin enerji kaynaklarıyla tekellerin bir an önce pay kapmak için yarışacakları cazip bir pazardır İran. Dünya barışını ise İran değil, bizzat emperyalist güçler tehdit ediyor. Hegemonya savaşlarıyla Ortadoğu’yu kan deryasına çeviren de İran değil batılı emperyalistler ile bölgedeki suç ortaklarıdır.

Körfez şeyhleri ile ırkçı-siyonistlerin kabusu

Yaptırımların kaldırılması, ırkçı-siyonist İsrail rejimi ile kokuşmuş Körfez şeyhlerinin uykularını kaçırdı. İsrail, Filistin direnişine destek verdiği için İran’ı “baş düşman” sayıyor. Yaptırımların kaldırılmasını engellemek için siyonist rejim şefleri defalarca Washington’da girişimlerde bulundular ancak sonuç alamadılar. İran’la anlaşmaktansa IŞİD’le anlaşmayı tercih ettiklerini ilan eden ırkçı-siyonist şefler, İsrail’e özel koruma sağlayan ABD’ye sitem ediyorlar.

El Kaide’yi, IŞİD’i mali ve ideolojik olarak besleyen Ortaçağ artığı Körfez şeyhleri de, yaptırımların kaldırılmasından dolayı rahatsızlar. Kokuşmuş şeyhlerin başını çeken Vahhabi Suudi Arabistan rejimi, tam bir histeriyle hareket ediyor. Yemen’i hedef alan vahşi saldırıların yoğunlaştırılması, Suriye’de olası bir çözümü engelleme çabası, muhalif Şii şeyh Bakır El Nimr’in idamı gibi provokatif girişimler, Suudi rejiminin hırçınlığının dışavurumudur.

İran’a düşmanlık noktasında buluşan ırkçı siyonistler ile Körfez şeyhleri ittifakının sabotajlara devam etmesi muhtemeldir. Zira bunların hedefi, ABD öncülüğünde İran’a savaş ilan edilmesidir.

Tekeller İran’a!

Hem palazlanan İran burjuvazisi hem de batılı tekeller, yaptırımların kaldırılmasını dört gözle bekliyorlardı. Nitekim yaptırımlar kaldırılmadan her iki taraf da yeni döneme hazırlanmaya başlamıştı. Bu hareketlilik önümüzdeki günlerde artacaktır. Bazı şirketler Tahran’da ofis açma hazırlıklarına başladılar.

Olay mantıksal sonucuna varmış oldu. Zira hiçbir kapitalist ekonomi uzun süre sistemin dışında kalmak istemez. Sistemin efendileri de denetim dışı bir alan bırakmak istemezler.

Yaptırımların kaldırılmış olması emekçilerin yaşamını kolaylaştırmayacak, sömürüye daha geniş bir zemin yaratacaktır. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde İran işçi sınıfının daha etkili bir şekilde sahneye çıkması kaçınılmazdır.

 

 

 

 

Yemen’deki saldırıların arkasında da onlar var

 

15 Ocak'ta Suudi başkenti Riyad’da ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, Suudi meslektaşı ile bir araya gelerek bölgedeki saldırganlıkları üzerine görüşme gerçekleştirdi. Görüşmenin ardından açıklama yapan Suudi savaş çığırtkanı Adil el-Cubeyr, emperyalist devletlerin desteğini aldıklarını, Yemen’deki saldırılarının ve hedeflerinin emperyalistlerin bilgisinde gerçekleştiğini bir kez daha dile getirdi.

“Emir-komuta üssümüzde İngiliz, Amerikan ve başka ülkelerden yetkililer bulunuyor” diyen el-Cubeyr, bölgedeki kirli savaş politikalarının emperyalistlerin güdümünde uygulandığını gözler önüne serdi.

Yemen’de yeni saldırılar

Öte yandan emperyalizmin güdümünde ve Suudi kontrolünde Yemen’i kan gölüne çeviren koalisyon da saldırılarını sürdürüyor.

16 Ocak’ta Yemen’in birçok bölgesinde gerçekleştirilen hava saldırılarında en az 30 kişinin katledildiği açıklandı. Katliamlar Saada ve Taiz illerinde yapılan bombardımanlarda meydana gelirken Amerikan insansız hava araçlarının da saldırılarda yer aldığı kaydedildi.

15 Ocak'ta ise S. Arabistan’ın Yemen sınırındaki Necran bölgesindeki emperyalist koalisyona ait el-Mahruk askeri üssünde 6 askerin Yemenli güçlerce öldürüldüğü bildirildi.

 

 

 

 

İran ABD’yi ikiyüzlülükle suçladı

 

ABD’nin İran’a nükleer programı nedeniyle uyguladığı yaptırımların kaldırılmasının hemen ardından balistik füze programı yüzünden yaptırımlar getirmesine karşı açıklama yapan İran Dışişleri Bakanlığı, ABD’yi ikiyüzlülükle suçladı. İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hüseyin Caberi Ensari, ABD’nin sattığı silahların Filistinli ve Yemenlilere karşı kullanıldığına dikkat çekip yaptırımların hukuka aykırı olduğunu söyledi.

Ensari, “ABD’nin İran’ın balistik füze programına uyguladığı yaptırımların hiçbir hukuki veya etik meşruiyeti yok. ABD her yıl bölgedeki ülkelerde on milyarlarca dolarlık silah satıyor. Bu silahlar Filistinli, Lübnanlı ve son zamanlarda Yemenlilere yönelik savaş suçlarında kullanılıyor” dedi.

Ensari, ABD’yle diğer konular üzerinde müzakere etmeyeceklerini söyleyerek, “Bize zarar vermeye yönelik bu tür propaganda gösterileri ve tedbirlerine hukuka uygun füze programımızı daha da geliştirmeye ve savunma imkanları ile ulusal güvenliğimizi artırmaya devam ederek cevap vereceğiz” ifadelerini kullandı.

 
§