Emperyalist köleliğe, kapitalist sömürüye, faşist teröre ve gericiliğe karşı...
1 Mayıs'ta alanlara!
İşçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs yaklaşıyor. 1 Mayıs’ta iki sınıf karşı karşıya geliyor: İşçi sınıfı ile burjuvazi.
Dünyanın dört köşesinden milyonlarca işçi ve emekçi, emperyalist-kapitalist barbarlığa karşı alanlara çıkıyor, işçi sınıfının kızıl bayrağı altında birleşiyor, sömürüden ve kölelikten kurtulmak için burjuvazinin karşısına dikiliyor. Gücünün bilincine varıp bu sömürücü asalaklara meydan okuyor.
Bu meydan okumadan korkan burjuvazi, yasak ve oyunlarla 1 Mayıs’ın devrimci ruhunu yok etmeye, onu zararsız bir bahar bayramına çevirmeye çalışıyor. Çalışıyor ama başaramıyor. 1 Mayıs’ın kızıl mücadele ruhu bir meşale gibi yanmaya, yolumuzu aydınlatmaya devam ediyor.
Kardeşler!
1 Mayıs alanlarında insanca yaşamaya yeterli ücret talebini haykırmalı, taşeron köleliğine hayır demeliyiz. Soma başta olmak üzere ülkenin dört köşesinde canımıza okuyup saraylar-saltanatlar kuranlardan hesap sormalıyız.
Bu haramiler, sıkıyönetim uygulamalarını aratmayan düzenlemelerle söz, basın, örgütlenme, gösteri ve toplanma özgürlüğünü keyiflerine göre yasaklıyor. Daha fazla sömürmek için başımızda sopa sallıyorlar.
Binlerce metal ve cam işçisi kardeşimize yaptıkları gibi, grev yasaklarıyla elimizi-kolumuzu bağlıyorlar. Eğer boyun eğersek sefaletimiz katmerlenecek, açlığımız büyüyecek.
1 Mayıs yasaklara ve faşist devlet terörüne karşı sesimizi yükselttiğimiz gün olmalı.
1 Mayıs’ta sınırsız söz, basın, örgütlenme, gösteri ve toplanma özgürlüğü talebini yükseltmeli, grev hakkımıza sahip çıkmalıyız.
Taksim başta olmak üzere alanlara konulan yasakları çiğneyip geçmeliyiz.
1 Mayıs alanlarında aynı zamanda kadınları aşağılayan, kadına yönelik şiddeti ve tecavüzü meşrulaştıran, böylelikle Özgecan gibi gencecik kadınların vahşice katledilmesine zemin hazırlayan gericiliğe karşı yürümeliyiz.
Emperyalist savaşlara ve saldırganlığa, kirli savaş tezgahlarına da karşı durmalıyız. Suriye’ye ya da herhangi bir başka ülkeye yönelik tezgahlanan her türlü gerici savaş kışkırtmasına karşı çıkmalıyız. Ortaçağ kalıntısı IŞİD gibi taşeronları aracılığıyla halklara karşı kıyım yapan, kan döküp halkları köleleştiren emperyalizmi lanetlemeliyiz. Ezilen halklarla dayanışmayı yükseltmeli, eşitlik ve özgürlük istemeli, 1 Mayıs alanlarında omuz omuza yürüyerek kardeşlik köprüleri kurmalıyız.
Kardeşler!
Tüm sorunlarımızın kaynağında emeğin ürünlerine burjuvazi hesabına el koyan kapitalist düzen ve ona bekçilik yapan sermaye iktidarı var. Açlık, yoksulluk, işsizlik, doğanın tahrip edilmesi gibi büyük sorunları bu düzen yaratıyor. Burjuvaların kasaları dolsun diye çalıyor, çırpıyor, yağmalıyorlar.
Bu nedenle, sorunlarımıza köklü ve kalıcı çözüm bulmak için sadece bu düzenin partilerinden değil kendisinden de kurtulmak zorundayız. Kapitalizmin kökünü kazımalı yerine işçi-emekçilerin sosyalist iktidarını kurmalıyız. Sosyalizmde fabrikalar, tarlalar, iktidar, kısacası her şey emekçinin olacak!
Kapitalizmi yıkıp sosyalizmi kurmanın yolu devrim, devrimin silahı ise işçi sınıfıdır. Devrim için 1 Mayıs’ta işçi sınıfının kızıl bayrağı altında birleşmeliyiz.
Hayatımız, geleceğimiz ve onurumuz için milyonlar olup bir sel gibi 1 Mayıs alanlarına akmalıyız. Bunun için şimdiden hazırlıklara başlamalıyız. 1 Mayıs’ın tarihsel anlamını ve güncel çağrısını sınıf kardeşlerimize anlatmalı, omuz omuza verip 1 Mayıs çağrısını hep birlikte yaymalıyız. Böylelikle öfkemizi ve umudumuzu seçim sandıklarına gömmeye çalışanlara karşı 1 Mayıs alanlarında emeğin devrimci gücünü göstermeliyiz.
Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu |