21 Şubat 2014
Sayi: KB 2014/08

Greif işçilerinin davası kazanacaktır!
Greif işçileri: Ayak oyunlarınız boşa,
mücadele azmimiz zaferi getirecek!
DİSK’i kuran ruh Greif’ta!
DİSK’in Greif ziyaretinden yansıyanlar
Direniş kapıya dayanınca...
Birleştik ve direnişin kalesi yarattık!
Greif’te direnişin yaratıcılığı: Sınıf sahnede!
Greif’in işgalci kadınları...
Tariş’ten Greif’a dal Budak salan ihanet!
Türk-İş mitinginden yansıyanlar
BDSP 2014 yerel seçim bildirgesi
BDSP: Seçimlerde devrime çağıracağız!
Bir burjuva partisi, bin koltuk kavgası
Sansürü koyulaştırma yasası
Yerel seçim süreci ve kadınlar
Carrefour’da adım adım taşeronlaştırma
Enerji tekelleri için
Kıbrıs sorununa “çözüm”
“Çözüm süreci”nin son perdesi
Venezuela’da
karşı-devrimci çeteler işbaşında
Kuraklık kapıda!
Denizbank’a müşteri olmayacağız!
Gençliğin geleceği işçi sınıfı saflarında!
“Sizleri umutla takip ediyoruz”
Adana’dan Greif işçilerine selam…
Greif’ta işçi demokrasisi
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Venezuela’da karşı-devrimci çeteler işbaşında

 

12 Şubat Gençlik Günü’nü fırsat bilerek çetelerini sokaklara salan Venezuela’daki Amerikancı muhalefet, Hugo Chavez liderliğinde kurulan Bolivarcı yönetime karşı yeni bir saldırı başlattı. Chavez’in ölümünden sonra Devlet Başkalığı’na seçilen Nicolas Maduro’nun istifa etmesini talep eden muhalefet, aksi halde Maduro’yu ve Venezuela Birleşik Sosyalist Partisi (PSUV) hükümetini devirecekleri tehdidinde bulundular.

Gösterilerin ilk gününde kan döken faşist çeteler, hem polisle hem PSUV hükümetine destek veren sosyalist gençlerle çatıştılar. Yüzü maskeli silahlı kişilerin de görüldüğü gösterilerde çıkan çatışmalarda dört kişinin öldüğü, 66 kişinin ise yaralandığı bildirildi.

Maduro’ya destek veren gençlik örgütü lideri Juan Montoya ile sağcı çetelere mensup bir kişinin aynı silahtan çıkan kurşunlarla, başlarından vurularak öldürüldüklerini belirten yetkililer, bu cinayetleri, Amerikancı muhalefetin olayları körükleme planın bir parçası olarak değerlendirdiler.

Maduro: Darbe girişimi!

Olaylarla ilgili açıklama yapan Maduro, sağcı çetelerin kışkırıtıcı eylemlerini ‘darbe girişimi’ olarak niteledi. Venezuela halkına provokasyonlara gelmemeleri çağrısı yapan Maduro, olayların ardında ABD’nin finanse ettiği şiddet ve nefret yanlısı neo-faşistlerin bulunduğunu söyledi.

Olaylarla ilgili olarak ‘ulusa sesleniş’ konuşması yapan Nicolas Maduro, aralarında devlete ait sağlık merkezlerinin de olduğu çok sayıda kuruma saldırı düzenlendiğini söyledi. Sağcı çetelerin ülkeyi yakıp yıkmalarına izin vermeyeceklerini söyleyen Maduro, Amerikancı muhalefetle karşı karşıya gelmekten de kaçınıyor.

Konuşmasında “ulusal diyalog” çağrısı yapan Maduro, “birlikte barış içinde yaşama planı” sunacağını duyurdu. Ancak sağcı muhalefetin Maduro ile Birleşik Sosyalist Parti hükümetini yıkmak için her yola başvurdukları ve bu girişimlere devam edecekleri bilindiği için, “barış içinde yaşama” planın bir işe yaramasına pek ihtimal verilmiyor.

Sağcı çete şefleri kışkırtıyor

CIA ile koordineli çalıştıkları bilinen Venezuela’daki sağcı çeteler, 15 yıldan beri Bolivarcı yönetimi devirmek için çaba harcıyorlar. Ancak işçi ve emekçilerin Chavez’e, ardından Maduro’ya eylemli destek vermelerinden dolayı, şu ana kadar hedeflerine ulaşmaya muvaffak olamadılar.

Karşı-devrimci medya ordusunun kesintisiz seferberliği, askeri darbe girişimi, petrol üretiminin sabote edilmesi, seçim ve refarandumlar, kitle gösterileri vb. yöntemler deneyen Amerikancı muhalefet, Chavez’in başkanlık seçimlerini kazandığı 1999’dan bu yana çok sayıda provokasyona imza attı. Pusuda yatan sağcı muhalefet şefleri, bu kez 12 Şubat’ı bahane ederek faşist çetelerini yeniden sahneye sürdüler. İlk günden kan döken sağcı çetelerin şefleri, kışkırtıcı açıklamalarla yangını daha körüklemeye çalışıyorlar. 2002’deki askeri darbenin önde gelen suç ortakları olan bu şefler, çetelerine “kan dökmeye devam” talimatını, medya aracılığıyla yapacak kadar da pervasızlar.

Maduro “barış içinde birlikte yaşama planı” hazırlarken, sağcı muhalefet şefleri yönetimi devirebilmek için kanlı cinayetler dahil, her yola başvuracaklarını saklamıyorlar. Nitekim bu ABD işbirlikçileri hadlerini henüz çok aşamıyorlarsa, bunun nedeni Maduro’nun “barış planı” hazırlaması değil, halen işçi sınıfı ve emekçilerle cepheden çatışmayı göze alamamalarıdır.

Emekçiler çetelere karşı sokaklarda

15 yıldan beri Bolivarcı yönetimi savunan Venezuelalı işçiler, emekçiler, ilerici ve devrimci güçler, sağcı çetelerin yeni başlattıkları saldırıya karşı da sokaklara çıktılar. Maduro yönetimini ve kazanımlarını savunacaklarını açıklayan emekçiler, çetelerle çatışarak bu konudaki kararlıklarını birkez daha gösterdiler.

Kapitalist üretim ilişkilerine dokunmayan Bolivarcı yönetim, özellikle petrol gelirlerinden elde ettiği kazancın azımsanmayacak bir kısmını yoksulların sağlık, eğitim, barınma gibi temel sorunlarını hafifletmek için kullanıyor. Kitle hareketi sayesinde yönetime gelen ve bu sayede ayakta durabilen Chavez/Maduro yönetimi, bu politikalarıyla emekçilerin desteğini diri/dinamik tutabildiler. Askeri darbeyi püskürten, petrol üretimi sabotajını boşa düşüren, faşist çetelerin birçok provakasyonunu etkisizleştiren emekçiler, bu son saldırı dalgasını püskürtmeye de kararlı görünüyorlar.

Bolivarcı yönetimin politikaları ve emekçilerin dinamik hareketi, Venezuela ölçülerinde önemli kazanımlar sağladı. Bununla birlikte özel mülkiyet ve ücretli emeğin sömürüsüne dayalı kapitalist üretim/bölüşüm ilişkileri yerli yerinde duruyor. Son yıllarda tarafların arada bir bazı hameleleri olsa da, ortada “iğreti bir denge” olduğunu söylemek gerek.

Bu geçici durum, “gerçek hesaplaşma” gününü ertelese de, bunun böyle devam etmesi olası değil. Karşı-devrimci güçlerin her fırsatta Bolivarcı yönetimi yıkmak için hamle yapmaları, er ya da geç, “iğreti denge” durumunun sonunu getirip, sınıf çatışmalarını şiddetlendirecektir.

 

 

 

200 işçi göçük altında

 

1800’lü yılların Fransa’sından nerdeyse daha geri teknolojiyle işletilen Güney Afrika maden ocaklarında işçi ölümlerinin yaşanmadığı gün yoktur. Son olarak Güney Afrika’nın başkenti Johannesburg’a yakın kaçak bir altın madeninde en az 200 işçi yeraltında mahsur kaldı. Acil yardım kuruluşu ER24, 30’a yakın işçi ile irtibat kurulduğunu açıkladı. Bu işçilerden 4’ü kurtarıldı.

Madenin derin noktalarında mahsur kalanların sağlık durumundan endişe edilirken, bazı yerel kaynaklar madende pek çok çocuğun işçi olarak çalıştırıldığını ve kaza anında madende oldukları ifade edildi.

ER24 yetkilisi Werner Vermaak da, kaçak işletilen madenin yerleşim bölgesinde olduğunu, etrafının çevrilmediğini ve tehlike saçtığını söyledi. Bir görgü tanığı, polisin ilk müdahaleyi sabah saatlerinde madenden gelen ağlama seslerini duyması üzerine yaptığını söyledi. Kurtarma ekipleri, şu ana kadar temas sağladıkları 30 madenciden 4’ünü kurtarmayı başardı.

 
§