21 Şubat 2014
Sayi: KB 2014/08

Greif işçilerinin davası kazanacaktır!
Greif işçileri: Ayak oyunlarınız boşa,
mücadele azmimiz zaferi getirecek!
DİSK’i kuran ruh Greif’ta!
DİSK’in Greif ziyaretinden yansıyanlar
Direniş kapıya dayanınca...
Birleştik ve direnişin kalesi yarattık!
Greif’te direnişin yaratıcılığı: Sınıf sahnede!
Greif’in işgalci kadınları...
Tariş’ten Greif’a dal Budak salan ihanet!
Türk-İş mitinginden yansıyanlar
BDSP 2014 yerel seçim bildirgesi
BDSP: Seçimlerde devrime çağıracağız!
Bir burjuva partisi, bin koltuk kavgası
Sansürü koyulaştırma yasası
Yerel seçim süreci ve kadınlar
Carrefour’da adım adım taşeronlaştırma
Enerji tekelleri için
Kıbrıs sorununa “çözüm”
“Çözüm süreci”nin son perdesi
Venezuela’da
karşı-devrimci çeteler işbaşında
Kuraklık kapıda!
Denizbank’a müşteri olmayacağız!
Gençliğin geleceği işçi sınıfı saflarında!
“Sizleri umutla takip ediyoruz”
Adana’dan Greif işçilerine selam…
Greif’ta işçi demokrasisi
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Sansürü koyulaştırma yasası…

 

Abdullah Gül Twitter’daki hesabından “İnternet Yasası’nı” onayladığını duyurdu. Gül tarafından onaylanan bu yasa ile Telekomünikasyon İletişim Başkanı’nın (TİB) emriyle internet yayınları durdurulabilecek. Yasaya yönelik büyük tepkiler karşısında Gül’ün iki maddelik yumuşatma talebi de yasanın özünü değiştirmiyor. Bu yasa özel hayatın, kişisel mahremiyetin ortadan kaldırılmasını, asıl olarak ise toplumsal muhalefetin susturulmasını esas alan bir anlayışla hazırlandı.

Bütün maddelerin hem hukuki hem teknik açıklamaları bunların çok ötesinde olmakla beraber, yasada öne çıkan maddeler var. Birincisi; Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB) başkanına daha önce kullanılan içeriğin engellenmesi yanında içerikten çıkarma yetkisi veriliyor. Bu, mahkeme kararı olmaksızın her türlü içeriğin tamamen kaldırılabilmesi anlamına geliyor.

TİB çalışanları hakkında soruşturma açmak TİB başkanının iznine bırakılıyor. Bu, TİB’in eline geçen güç ile yapabilmesi kuvvetle muhtemel her türlü gizli fişleme, dinleme faaliyetlerini soruşturma dışı bırakmak demektir.

Yasayla, Erişim Sağlayıcıları Birliği adında bir kurum oluşturuluyor. Erişim sağlayıcı bütün firmalar bu kuruma bağlanarak, TİB’in yetki alanı dışında kalan engellemelerin teknik altyapısı ve maliyeti de bu firmalara yıkılıyor. Bu durumda kurumun sansürden başka bir işlevi olmayacağı aşikardır.

Sansür yasasında IP ve DNS bazlı engelleme yanında URL bazlı engellemelere yasal bir kılıf geçiriliyor. Bu, her kullanıcının internet trafiğinin derinlemesine incelenmesini gerektirdiği için, hem fişleme gibi konularda, hem de altyapı eksikliği dolayısıyla Internet’te yavaşlık yaratacaktır. Ayrıca, devlet bu düzenlemeyle emekçilere potansiyel suçlu muamelesini reva gördüğünü kanıtlıyor.

Yasaya göre kişilik haklarının ihlali gerekçesiyle yapılan içerik çıkarmaları başvuruları birliğe veya doğrudan mahkemeye yapılabiliyor. İki halde de mahkemeye ulaşan bu başvurular duruşma yapmaksızın karara bağlanıyor ve birliğe uygulatılıyor. Yani eskiden savcılık ihtiyati tedbirine veya standart bir mahkeme sürecinin kararına bağlı olan içerik çıkarma kararları çok daha rahat bir şekilde, duruşmasız bir şekilde yaklaşık dört saat içinde uygulamaya konabilecek.

Yasa ile yer sağlayıcılar için şikayetlere 24 saat içinde yanıt verme zorunluluğu getiriliyor. Bu, URL tabanlı yasaklamayla birlikte düşünüldüğünde, yurtdışındaki yer sağlayıcıların (Twitter, Facebook, Google...) şikayetlere hızla yanıt vermemesi durumunda engellenebileceği anlamına geliyor.

Yasaya göre erişim ve yer sağlayıcıların içeriği vaktinde kaldırmama ve şikayetlere vakitli yanıt vermeme halinde gelen ceza hapis cezasından idari para cezasına çevriliyor. IP bilgisi vermeme gibi durumlarında ise hapis cezası verilebilecek.

İnternet sansür yasası Bakanlığa siber suçlarla savaşma yetkisi veriyor. Amerika’daki benzer kanunlar ve bakanlığın sicili düşünüldüğünde, bu toplum üzerinde her türlü baskıya kapı açan bir uygulamadır.

Toplumsal ve siyasal yaşamın aklımıza gelebilecek her alanına dönük kapsamlı müdahalelerin yapıldığı, son derece keyfi düzenlemelerle sürekli değiştirilip-dönüştürüldüğü bu koşullarda giderek farklı bir politik anlam kazanan internet kullanımına sansür ve engelleme getirmek de kaçınılmaz hale gelmişti! Türkiye’de özellikle Haziran’a damgasını vuran büyük halk hareketinden sonra sosyal paylaşım sitelerinin kullanımı politik bir muhteva kazandı. Bu yasakla en başta bu engellenmeye, emekçilerin haber alma olanakları sınırlanmaya çalışılıyor.

 

 

 

 

Ali İsmail’e de Gezi kapalı

Ali İsmail’in ailesi Gezi Parkı’nı ziyaret etme isteği, polisin engellemesiyle karşılaştı.

Gezi Parkı’na çıkan merdivenleri abluka altına alan polis, toplananların kararlılığı üzerine sadece Ali İsmail Kormaz’ın ailesine “izin verileceği”ni açıkladı. Fakat ailenin tutumu net oldu. Ali İsmail’in abisi “Sadece aileyi almak istediler, ama Ali’nin bir sürü abisi var. Onlar girmiyorsa biz de girmeyiz” dedi.

Bekleyiş sırasında da açıklamalarda bulanan Gürkan Korkmaz, “Biz buraya eylem yapmaya gelmedik. Ali İsmail Gezi Parkı eylemlerinde hayatını kaybetti, annem de burayı gezmek istedi. Ama yine açkapa, izin vermediler” diye konuştu. Ali İsmail’in annesi Emel Korkmaz da, “Buraya ben değil, Ali İsmail gelmeliydi” dedi.

Aile ile birlikte toplanan kitlenin kararlılığı karşısında polis kalkanlarını kullanarak toplananları dağıtmaya çalıştı. Korkmaz Ailesi, İstiklal Caddesi üzerinden Galatasaray Liseli’ne doğru yürüdü. Bu sırada Ail İsmail Marşı söylendi.

Galatasaray Lisesi önünde basın açıklaması yapıldı. Ali İsmail’in annesi Emel Korkmaz “Karşımda binlerce Ali İsmail var!” dedi. Ağabey Gürkan Korkmaz ise Gezi Parkı’ndaki polis ablukasına tepki gösterdi. Baba Şahap Korkmaz da polise tepki gösterdi.

Korkmaz Ailesi basın açıklaması yaptıktan sonra Taksim’den ayrıldı. Polis Gezi Parkı’nı yeniden açtı. Aile aynı günün akşamı İstanbul’da yapılan Fenerbahçe maçına katıldı.

 

 

 

 

Son eylem Berkin için...

 

Her hafta Gezi tutusaklarının özgür kalması için yapılan eylemin sonuncusu yapıldı. 13 Şubat’ta İzmir Gezi tutuklularından son 8 kişide, mahkemece serbest bırakıldığı için eyleme son verildi.

15 Şubat Cumartesi günü Konak YKM önünde biraraya gelen aileler, burada marşlarla bekledikten sonra yürüyüşe başladılar. Önde Gezi tutsak ailelerin pankartı ve “Diren Berkin İzmir seninle” yazılı ozalit taşındı. Yürüyüş boyunca ajitasyon konuşmaları yapıldı.

İş Bankası önüne gelindiğinde yapılan konuşmada Haziran Direnişi’ni yargılamanın işçi ve emekçilerin mücadelesini yargılamak anlamına geldiği söylendi. Ayrıca direnişlerini sürdüren işçilere selam gönderildi.

Oturma eyleminden önce, İzmir Dayanışması adına yapılan açıklamada Gezi tutsakları için verilen mücadele hatırlatıldı. “Gezi davasının takipçisi olacağız. Onurdan, emekten yana ne varsa Greif işçileri şahsında olduğu gibi sahip çıkmaya, sesini büyütmeye devam edeceğiz” denildi.

Tahliye olan Gezi tutsakları Faruk Erdoğan ve Görüş Atıcı da konuşma yaptılar. Erdoğan ve Atıcı cezaevinde yaşadıkları süreci anlattılar. ÇHD İzmir Şube Başkanı Av. Şule Aslan Hızal, Karşıyaka Halk Forumu adına Musa Çam birer konuşma yaptı. Oldukça coşkulu geçen eyleme çevredeki emekçilerin de alkış ve sloganlarla destek vermesi dikkat çekti.

Kızıl Bayrak / İzmir



 
§