03 Ocak 2014
Sayi: KB 2014/01

Çürümüş düzende sağlam çark olmaz
AKP-cemaat çatışması ve “kuvvetler ayrılığı”
İktidar dalaşı ve düzen medyası
Riyakarlıkta sınırları yok!
Her dönemin has uşağı: CHP
Yolsuzluk, yağma ve sömürü düzeninden hesap sormaya...
Sınıf devrimcilerinden yolsuzluk eylemleri
Yolsuzluklar protesto edildi
Oyak Renault’ta patron-Türk Metal işbirliğiyle işçi kıyımı...
Türk-İş asgari ücrete ‘muhalif’ kaldığını açıkladı!
Esenyurt’ta işçiler foruma hazırlanıyor
Hacettepe işçisinden zafer kutlaması!
2013: İşçi sınıfı kin ve öfke biriktirdi!
“Bürokratik-icazetçi sendikal çizgiyi aşmak için taban inisiyatiflerini yaratalım!”
Dünya basınında yolsuzluk ve rüşvet operasyonu
2013: Kriz, çatışma, savaş, direniş…
Seçim dönemi ve reformizmle mücadele
Eğitim piyasalaşırken...
İÜ’de mücadele etkinliklerle sürüyor
Roboski için yaygın eylemler
“Yargılanan değil, yargılayan olduk!”
Özgürlük ve eşitlik yürüyüşümüz sürüyor
EKK’dan yeni yıl mesajı...
Kartal Emekçi Kadın Komisyonu kuruldu
Devrimci tutsaklardan yeni yıl mesajları
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Yargılanan değil, yargılayan olduk!”

 

ÇHD’ye yönelik operasyon sonucunda tutuklanan ve yaklaşık bir yıl sonra çıkarıldıkları ilk mahkemede serbest bırakılan Av. Güçlü Sevimli ile konuştuk...

- ÇHD’ye yönelik operasyon ve tutuklama saldırısının nedenlerini kısaca anlatır mısınız?

- Tutuklanmamızın en temel nedeni, mevcut avukatlık pratiğimiz ve üyesi ve yöneticisi olduğumuz Çağdaş Hukukçular Derneği olarak özellikle son 2 yılık süreçte ortaya koyduğumuz pratiktir. Artan işkence uygulamaları karşısındaki ‘İmdat Polis Hattı’ olarak bilinen ve İstanbul Barosu ile ortak yürüttüğümüz ‘İşkenceye Karşı Mücadele Komisyonu’ çalışması, insanlara gözaltında hangi haklara sahip olduklarına ilişkin seminer çalışmamız ‘olağan şüpheliler’, İstanbul Siyasi Şube Müdürü Sedat Selim Ay (SS Ay) hakkında yürüttüğümüz çalışmalar kolluğu ciddi anlamda rahatsız etti ve derneğimiz hedef olarak görüldü.

Öte yandan, 12 Eylül referandumu ile AKP yargıyı kendi istediği şekilde organize etme işini bitirmiş, avukatlar ise bu noktada hukuk alanında tek muhalif unsur olarak kalmıştı. Böylesi bir durumda sıra avukatlara geldiyse ilk saldırıya uğrayacakların başında ÇHD’nin gelmesi zaten ‘beklenendir.’

- Tutuklanmanızın üzerinden yaklaşık bir yıl geçtikten sonra ilk duruşma görüldü. Yargı sürecini, iddianamede yer alan ithamlar ve mahkeme üzerinden anlatır mısınız?

- İddianame hukuksal bir metin değildi zaten. Kelimenin tam anlamıyla siyasal bir metindi. Bize yönelik özel politik saikler hukuk metini kılıfına sokulmuştu denebilir rahatlıkla. Tarafımıza yönelik iddiaların tamamı avukatlık faaliyetlerimizle ilgilidir. Duruşma ise genelde tam istediğimiz tarzda geçti diyebiliriz. İyi bir politik savunma yaptığımızı düşünüyorum. Yargılanan değil, yargılayan olduk mahkemede. Biz savunmamızda bu yönüyle iddianamedeki hiçbir iddiaya cevap vermedik. Derneğimiz ÇHD’yi ve avukatlık anlayışımızı anlattık.

- Yargı süreci henüz sona ermiş değil. Hala tutuklu arkadaşlarınız var. Bundan sonraki süreç hakkındaki düşüncelerinizi paylaşır mısınız?

- Evet 4 kişi tahliye olduk ve 5 arkadaşımız halen tutsak. Bu duruşmada ortaya konan pratik ve meslektaşlarımızın bizleri sahiplenmesi üst seviyedeydi. Tarihi bir gündü aslında yaşanan. Rekor sayıda avukat katılımı gerçekleşti. Bu güç çok önemli. Bizler tutsak arkadaşlarımızı alacağımızdan eminiz. Mücadelemize devam edecek ve tutsak arkadaşlarımızı söküp alacağız.

 

 

 

 

Teşekkür…

 

Artvin’den Uşak’a, İstanbul’dan Adana’ya, Şırnak’tan Edirne’ye, İzmir’den, Diyarbakır’a, Ankara’dan Roma’ya, Paris’e, Köln’e ve daha nicelerine… Türkiye’de ve Dünya’da savunmanın tarihine silinmeyecek izler bırakan meslektaşlarımızın, mücadele ve başarısını selamlıyoruz.

Meslektaşlarımıza, Arkadaşlarımıza, Dostlarımıza;

ÇHD’li tutsak avukatların duruşmaları yaklaşırken bir dönemece yaklaştığımızı ifade ettik. Silivri’de başlayacak davaya hukuk ve toplum açısından tarihsel değer atfettik. Arkadaşlarımız nezdinde bir avukatlık tarzının mahkûm edilmek istendiğine dikkat çektik. Savunma mesleğine yönelen kuşatmayı ancak dayanışma ile aşarız dedik.

Duruşma 24, 25, 26 Aralık günlerinde görüldü. Daha 24 Aralık sabah saatlerinden itibaren, Silivri’de duruşma salonunda, yüzlerce meslektaşımızın katılımı ile “sanık avukat” ile “avukat” arasındaki sınır, dolayısı ile kuşatma aşıldı, anlamsızlaştı. Devasa salonda kendilerine ayrılan yüzlerce koltuğa sığmayan avukatlar, sanık sandalyelerine taştılar. Toplamda bine yakın meslektaşımız duruşmayı takip etti.

Arkadaşlarımız yıllarca, müvekkillerini olağanüstü mahkemelerin ürettiği hukuksuzluğa karşı korumaya çalıştılar, bu haksızlıkları teşhir ettiler, yargılanma sırası kendilerine geldiğinde:

Eğilip bükülmeden, dosdoğru lafın ortasından, hukukun sınıflı toplumdaki yerini ve işlevini, mahkemenin tarihsel olarak nerede durduğunu, savunmanın tarihsel olarak nerede durduğunu anlattılar. Sömürülen işçi sınıfının, ezilen halkların hak, hukuk mücadelesini, onların hukukla ilişkisini ortaya koydular. Örgütlü hukuk mücadelesinin, ÇHD’nin mücadelesinin önemini bir kere daha açığa çıkarttılar. Yargılanan devrimci avukatlığı duruşma salonunda tekrar tekrar pratikleştirdiler. Hepimiz meslek ve mücadele yaşamımız boyunca dönüp dönüp bakacağımız dersler aldık.

Tecrübelisinden gencine, yüzlerce meslektaş ortak bir duygu ile üç gün boyunca, dinledik, konuştuk, tartıştık, yoldaşlaştık. Şimdilik dört arkadaşımızı zindandan söküp aldık. Tüm ağırlığımızla bu zorlu dönemeci savrulmadan geçtik.

24, 25, 26 Aralık’ta biz bunları yaparken, hırsızlar polise sığındı, jandarma savcıyı dinlemedi, savcılar savcıları yalanladı, HSYK tatile kaçtı, başbakan yeni dizayn ettiği HSYK’yı ihbar etti…

Biz ise durduğumuz yerle onur duyduk.

Artvin’den Uşak’a, İstanbul’dan Adana’ya, Şırnak’tan Edirne’ye, İzmir’den, Diyarbakır’a, Ankara’dan, Roma’ya, Paris’e, Köln’e ve daha nicelerine… Türkiye’de ve Dünya’da savunmanın tarihine silinmeyecek izler bırakan meslektaşlarımızın, mücadele ve başarısını selamlıyoruz.

Biz bir arada olduğumuzda, şehirden ve adliyesinden onlarca kilometre uzakta kurulmuş “duruşma salonlarında” dahi tecridi boşa çıkartacağımızı gördük.

Dayanışmamızın sürekli ve yüksek olması dileği ile bu tarihi süreçte yerini alan tüm üyelerimize, meslektaşlarımıza, kurumlara ve dostlarımıza teşekkür ederiz.

Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiç birimiz!

Çağdaş Hukukçular Derneği

 

 

 

 

Devlet Maraş’ta katlettiklerinin mezarlarını saklıyor!

 

Cumartesi Anneleri, bu yılın son haftasında yaptıkları eylemde Maraş Katliamı’nda ölenlerin kaybedilen mezarlarını gündemine aldı.

Bu haftaki oturma eyleminde ilk sözleri Maraş Katliamı ile ilgilenen yazar Aziz Tunç ve Avukat Seyit Dönmez aldı. Dönmez şehitleri olan ailelerin kendilerine ve insan hakları örgütlerine başvuruda bulunmalarını istedi ve “Maraş’ı unuttuk, Sivas oldu, Sivas’ı unuttuk Roboski oldu” şeklinde konuştu.

Daha sonra Maraş Katliamı’nda öldürülerek mezarları kaybedilen Ergönül ailesinin mektubu paylaşıldı. Roboskili aileler adına Ferhat Encü’nün kaleme aldığı mektubun paylaşılmasının ardından basın açıklamasını Pınar Aydınlar okudu.

Kızıl Bayrak / İstanbul

 
§