11 Ekim 2013
Sayı: KB 2013/40

AKP paketlerinden kölelik dayatmaları ve polis devleti uygulamaları çıktı
AKP’nin ‘demokrasi paketi’...
Haziranları Ekimler’e taşımak için...
Ekim Devrimi’nin 96., Yeni Ekimler’in Partisi’nin 15. yılında...
İşçi ve emekçi iktidarı için saflara!
Ferit’in katili çürümüş düzendir!
Kadın istihdam paketi, esnek çalışma paketinin parçasıdır!
10. Çalışma Meclisi toplantısı gerçekleşti…
Sendikal harekette neden ve nasıl tasfiye?
Feniş’te mücadele kararlılıkla sürüyor!
“Hakkımızı alana kadar...”
Penti’de direniş bitti!
“Eylemlerimiz devam edecek!”
Ortak olan soruna temelden farklı yaklaşımlar
“Altın Şafak” ve Alman burjuvazisinin ikiyüzlülüğü...
AKP’nin ikiyüzlü mülteci politikası

Gençlik direnişe, 6 Kasım’da alanlara!

Gençlik hakları için direnişte...
Çocuklar şehre geri döndü...
Gezi tutsaklarından BİR-KAR’a...
Burcu Koçlu için eylem!
Zindanda baskılar sürüyor…
BİR-KAR’dan Gezi tutsağına…
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

AKP’nin ‘demokrasi paketi’...

Irkçı-inkarcı politikaya devam!

 

Dinci-Amerikancı AKP iktidarından ‘demokratikleşme’ bekleyenler, bir kez daha hüsrana uğradılar. Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan paketten demokratikleşme çıkmadı, çıkamazdı da. Dolayısıyla bu iktidardan demokratikleşme bekleyenlerin hayal kırıklığına uğrayacakları gün gibi ortada idi. Zira, toplumu ortaçağ karanlığına sürüklemek isteyenlerden demokratikleşme beklemek, abesle iştigalden başka bir şey değil.

Günler öncesinden reklamına başlanan paketten çıkan temel şey, AKP iktidarının, -özendirerek veya zorla- din eğitimini yaygınlaştırmak ve körpe beyinleri ortaçağ karanlığıyla zehirlemek peşinde olduğu gerçeğidir. Kendisinden medet umanlara “nanik” yapan AKP’nin şefinin açıkladığı paket, “yetmez ama evet”çi liberalleri bile hayal kırıklığına uğrattı.

Hayal kırıklığına uğrayan bir diğer kesim ise, yazık ki, bir kez daha Kürt hareketi oldu. Abdullah Öcalan ile MİT şefi arasında süren pazarlıktan çözüm bekleyen Kürt liderler, beklentilerinin hiçbirine karşılık vermeyen bir paketle karşılaşınca sert tepki gösterdiler. Umalım ki, dinci-Amerikancılar’ın bu küstahlığı, Kürt hareketinin AKP’ye bağladığı temelsiz umutların terk edilmesine vesile olsun.

Savaşı Rojava’ya taşıyanlardan barış beklenebilir mi?

Kürt hareketinin ateşkes ilan edip, gerilla güçlerini sınır ötesine çektiği günlerde, AKP iktidarı, cihatçı çeteleri Rojava’da Kürt halkının üstüne salmak için son hazırlıklarını yapıyordu. Savaşı yapay bir şekilde Rojava’ya taşıyan Tayyip Erdoğan hükümetinin Kürt halkına barış bahşetmesi mümkün mü?

Böyle bir beklenti her yönüyle temelden yoksundur. Komşu halklara karşı savaş çığırtkanlığı yapan, Suriye’deki savaşa cihatçı katillerin hamisi olarak fiilen katılan bu iktidar, yıkıcı savaşın Rojava’ya taşınması için de tüm imkanlarını kullandı. Rojava’da Kürt halkının başına çorap örmeye çalışanların Diyarbakır veya Mardin’deki Kürtlere barış bahşetmeleri mümkün olabilir mi?

“Sınır ötesi operasyon tezkeresi çözüme hizmet etmez…”

Dinci-Amerikancı iktidarın uzantıları “demokrasi paketi”ni pazarlamaya başladığında, AKP ile suç ortakları savaş tezkerelerinin süresini uzatmakla uğraşıyordu. Suriye’ye karşı savaş tezkeresini, faşist partinin desteğiyle uzatan dinci-Amerikancı iktidar, aynı anda Kürt hareketine karşı sınır ötesi operasyon tezkeresini de uzattı. Bu pervasızlığa tepki gösteren BDP yönetimi, AKP’ye tutum değiştirme çağrısında bulundu.

BDP Genel Merkezi’nden yapılan açıklamada, çözüm sürecinin konuşulduğu, tartışıldığı, diyalog ve müzakere sürecinin devam ettiği, hükümetten süreci ilerletecek kalıcı adımlar atmasının beklenildiği bir süreçte, iktidarın, güvenlikçi politikanın bir yansıması olan sınır ötesi operasyon tezkeresini yeniden parlamentoya sunmasının asla çözüm sürecine hizmet etmeyeceği vurgulandı.

“… Ancak ne yazık ki, hükümet daha Meclis açılır açılmaz, parlamentonun gündemine çözüm adımlarını getirmek yerine önce Suriye ardından Irak’ın kuzeyine operasyon tezkeresini taşıyarak, güvenlikçi politikalardan vazgeçmediğini göstermiştir. Hükümetin bu tutumu çözüm süreci açısından kaygı vericidir” ifadelerinin yer aldığı açıklamada, AKP şeflerine, tutum değiştirme çağrısında bulunmanın ötesine geçilemedi.

“AKP hükümeti bu paketle son kredisini harcamıştır…”

AKP iktidarına en sert tepkiyi, KCK liderleri gösterdi. “Paketten Kürt Halk Önderinin başlattığı süreci boşa çıkaracak ve sabote edecek bir yaklaşım çıktı” ifadeleriyle tepkisini ortaya koyan KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanı Cemil Bayık, önümüzdeki süreci belirleyecek 2 yola işaret etti: “AKP hükümeti bu paketle son kredisini harcamıştır. Ya AKP çözüm iradesini ortaya koyacaktır ya da Kürtler yeni bir mücadele dönemi tarzı ve yöntemi ortaya koyacaklardır.”

Paketin demokratikleşmeyi frenleme paketi olduğunu söyleyen KCK Yürütme Konseyi üyesi Duran Kalkan ise şunları şöyledi: “Bu paket bir seçim paketi. Aslında demokratikleşme paketi değil, seçim bildirgeleri yayınlanıyor. AKP’nin 2014 yerel seçimleri için yayınladığı bir pakettir.”

Bu ve benzer açıklamalar, Kürt hareketinin liderlerinin tümü olmasa da çoğunluğunun, AKP iktidarının çevirdiği dolaplar hakkında yeterli açıklığa sahip olduklarını gösteriyor. Bu açıklık önemli olmakla birlikte, asıl belirleyici olan, pratikte somut politika değişikliğidir.

Çıkmazdan kurtulmak için…

Durumu saptayıp buna uygun bir politika geliştirememek, Kürt hareketinin içine düştüğü ciddi açmazın göstergesidir. Bu açmazdan çıkabilmesinin yolu ise, AKP iktidarına bağlanan temelden yoksun umutların bir kenara atılması ve Kürt halkının direnme iradesini temel alan mücadele çizgisinin öne çıkartılmasından geçiyor. Zira temelden yoksun beklentilere umut bağlamak, son yıllarda olduğu gibi zaman, enerji ve moral kaybından başka bir sonuç yaratmıyor.

 
§