29 Mart 2013
Sayı: KB 2013/13

 Kızıl Bayrak'tan
Obama emretti: AKP-İsrail kucaklaştı
Çetelere silah sevkiyatının merkezi Esenboğa Havaalanı
Roboski raporu onaylandı, sermaye devleti kendini akladı
Öcalan’ın mesajının anlamı
Sol hareketten ilk değerlendirmeler
İzmir KHK sözcüsü ile konuştuk
Birlik ve kardeşlik çağrısı yükseliyor!
Özelleştirmeye karşı topyekun mücadeleye!
DİSK olağanüstü kongreye giderken
Bosch’ta sudan sebeplerle işten atılan öncülerden Akan Yılmaz anlatıyor
Taşeron yasası, “taşerona çözüm” ambalajıyla meclise gidiyor
Sınıf hareketinden

Kürt Sorunu Üzerine Konferanslar / 3 Ulusal sorunda reform ya da devrim - H. Fırat

Avrupa’da yeni ve yıkıcı kriz dalgası - Volkan Yaraşır
Barack Obama’nın Ortadoğu ziyareti
Arap Birliği’nin 24. zirvesi
Dünyanın dört bir yanında şalterler indi
Kadın istihdamının artırılmasına dönük politikalarla ne amaçlanıyor?
Kamuya tasfiye, emekçiye sürgün!
Ankara’da faşist saldırı ve provokasyonlar
İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu üyesi Av. Gülizar Tuncer ile konuştuk
Kaybedilen bedenler, kaybedilmeyen savaşlar... - T. Kor
Ya kömür tutuşursa!
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

PTT özelleştirme kıskacında...

Özelleştirmeye karşı topyekun mücadeleye!

 

Özelleştirme saldırıları Türkiye’nin son 35 yılına damgasını vurdu. AKP dönemi boyunca özelleştirmeler artarak sürdü. Şimdi sıra da Karayollarının, Demiryolları’nın ve PTT’nin özelleştirilmesi saldırıları var.

Karayolları, Demiryolları ve PTT’nin sermayeye peşkeş çekilmesi için gerekli olan yasal altyapı oluşturulmuş bulunuyor. Bu yasal düzenlemeleri arkasına alan AKP iktidarı özelleştirmeler için düğmeye bastı. Karayolları şube şeflikleri taşeron firmalara peşkeş çekilmeye başlandı. 2017 yılında Karayolları Genel Müdürlüğü’ne bağlı işyerlerinin araç parklarıyla birlikte peşkeş çekilme sürecinin tamamlanması hedefleniyor.

Otoyollar ve köprüler Ülker ve Koç tekeline satıldı. Ancak satış rakamının otoyollar ve köprülerden 3 yılda elde edilen gelire karşılık olarak elden çıkarılması tepkilere yol açtı. Köprü ve otoyolların en az 20 milyar dolar edeceğine dair uzman raporları ortalığa saçılınca mızrak çuvala sığmadı. AKP iktidarı şimdilik ihaleyi iptal etti. Öte yandan otoyollar ve köprülerin Mayıs ayı içinde özelleştirme yağmasına açılacağını da açıkladı.

Karayollarının özelleştirmenin hedefine çakıldığı günlerde demiryollarının özelleştirilmesi için Ulaştırma Bakanlığı’nın hazırladığı yasa tasarısı hükümet tarafından benimsenerek meclise gönderildi. Böylece sermayeye bir yağlı lokma daha ikram edildi. Şimdi özelleştirme sırası PTT’ye geldi.

PTT’de özelleştirme kıskacında…

Özelleştirilmek istenen PTT devlete ait en karlı kuruluşlar içinde yer alıyor. Geçtiğimiz yıllarda PTT’nin karı sürekli olarak arttı. 2003 yılı sonunda yaklaşık 23 milyon TL olan karını, kapitalizmin uluslararası düzeyde yaşadığı kriz koşullarında 2009 yılında 230 milyona çıkardı. PTT’nin yıllık kar bilançosu azalmak bir yana sürekli olarak arttı.

AKP iktidarı Karayolları ve Demiryollarına yönelik yatırım miktarını düzenli olarak artırdı. Aynı yaklaşımı PTT’de de sergiledi. Örneğin 2004 ile 2011 yılları arasında PTT’ye yapılan yatırım 117,5 milyon iken, 2012 yılında yapılan yatırım harcaması 140 milyon dolara çıktı. Peki özelleştirilecek yerlere yönelik artan bu yatırım aşkının gerçek nedeni nedir? Yapılan bu yatırımların nedeni özelde PTT ve genelde özelleştirilecek tüm kuruluşların cazibesini artırmak, özelleştirmeyi kazanan kapitalist firmaları maliyet artırıcı sorunlardan kurtarmaktır.

Posta işleri teknolojik gelişmelerden doğrudan etkilenmektedir. Gelişen teknoloji posta hizmetlerindeki çeşitliliği artırmakta ve yaygınlaştırmaktadır. PTT’nin iktisadi varlığına, gücüne ve değerine ilişkin olarak yapılan tüm bağımsız bilimsel araştırmalarda internet ile ortaya çıkan e-ticaret uygulamasının lojistik alt yapısının büyüdüğü saptanmıştır. Bu nedenle özelleştirme programına alınan PTT’nin önümüzdeki dönemde karlılığının daha da artacağı aşikardır.

AKP iktidarı uzun yıllardan bu yana özelleştirme hedefi doğrultusunda PTT’de esnek çalışma yöntemlerine hız verdi. Gelinen noktada çalışanların ana gövdesi 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamındaki sözleşmeli personelden oluşmaktadır. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na göre PTT’de istihdam edilenler üst düzey PTT bürokratlarıyla sınırlanmıştır. Güvenceli çalışan işçi sayısının minimize edilmesi çerçevesinde özel bir çaba gösterilmiştir.

AKP iktidarı döneminde hizmet alımı yöntemiyle PTT’de taşeronlaşmanın önü iyiden iyiye açılmıştır. Dinci partinin hükümet olduğu ilk yılda taşeron işçi sayısı 2001 iken, 2011 yılında bu sayı 8644’e, 2012 yılında ise 10 bine yaklaşmıştır. Bu göstergeler AKP iktidarının taşeronlaşmaya yönelik desteğinin en açık göstergesidir.

Özelleştirmelerden kapitalist tekeller kârlı çıktılar…

Özelleştirmelerden büyük gelirler elde etme söylemine sarılan AKP iktidarının tüm söylemleri koca bir yalandan ibarettir. 1985 ile 2007 yılları arasında yapılan özelleştirmelerden elde edilen gelir 14,3 milyar dolar iken, buna karşılık özelleştirme için yapılan harcamalar 13,9 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Kısacası ortada övünülecek bir kârlılık yoktur. Özelleştirme tam bir yağmaya dönüşmüş, büyük yağlı lokmaları kapitalistler yutmuştur. Telekom 2,5 yıllık kârının karşılığında, TÜPRAŞ 3 yıllık kârı karşılığında, Tekel 2,5 yıllık kârı karşılığında özelleştirilmiştir.

Yapılan tüm özelleştirmelerden kapitalist işletmeler kârlı çıkmışlardır. PTT’nin özelleştirlmesinden nemalanacak olanlar da yine asalak burjuvazi olacaktır. İşçileri bekleyen sonu anlamak içinse daha önce yapılan özelleştirmelere bakmak fazlasıyla yeterlidir. Özelleştirmelerden sonra işçilerin önemli bir kısmı işinden-ekmeğinden olmuştur. Çalıştırılmaya devam edilen işçi ve emekçilerin ücretleri dondurulmuştur. İşçilerin bir kısmı ekonomik ve özlük hakları yok sayılarak sefalet ücretine talim edecekleri işyerlerine gönderilmişlerdir. Tıpkı TEKEL işçilerine reva görüldüğü gibi 4-C uygulamasına maruz kalmışlardır.

Bir çok işletme “0” işçi maliyeti ile devredilmiş, sendikal örgütlülükler dağıtılmıştır. Bu nedenle 1987 yılında 650 bin kamu işçisi adına toplu sözleşme masasına oturan Türk-İş, gelinen noktada üyelerinin yüzde 60’ını kaybederek yaklaşık 300 bin kamu işçisi adına toplu sözleşme masasına oturur hale gelmiştir.

İşçiler özelleştirmeye karşı direndiler sendika ağaları özelleştirmeci cepheye omuz verdiler…

Özelleştirmeye karşı işçiler tepkilerini gösterdiler. SEKA, PETKİM, TÜPRAŞ, TELEKOM, TEKEL’de ortaya çıkan işçi direnişleri ülke gündemine oturdu. Özelleştirmeye karşı günler, haftalar hatta aylar süren mücadeleler yaşandı. İşçiler kimi zaman fabrikalara kapandılar. Kimi zaman soğuğa, kara, fırtınaya, polis terörüne inat 78 gün Ankara’da direniş ateşini körüklediler. Kimi zaman özelleştirme sonrasında fabrikanın kapılarına barikat ördüler. Kimi zaman ise ellerini şartele uzatıp üretimi durdurdular.

Tüm bu mücadelelere rağmen özelleştirme saldırıları boşa çıkarılamadı. Çünkü ateş hep düştüğü yeri yaktı. Özelleştirme belası kapısına dayanan işçiler mücadele ettiler. Ama bu yetmedi. Çünkü özelleştirme saldırısı sermaye cephesi tarafından topyekun yürütülürken, özelleştirme karşıtı mücadele topyekun bir mücadeleye dönüştürülemedi. Özelleştirme saldırısının hedefindeki işyerleri ve işçiler arasında birlik ve beraberlik sağlanamadı.

Özelleştirme saldırısı sürerken işçi örgütleri olan sendikaların başına çöreklenmiş ihanet şebekeleri işçilerin tepkisini dindirmek, özelleştirme cephesine destek vermek için tüm hünerlerini sergilediler. Haber-İş Sendikası ağaları daha şimdiden özelleştirme karşıtı tepkiyi kontrol altına almak için çaba göstermeye başladılar. Tıpkı özelleştirme kıskacındaki karayolu işçilerinin örgütü olduğu Yol-İş Sendikası ağaları, tıpkı özelleştirme ateşi altındaki Demiryolu işçilerinin örgütlü olduğu Demiryol-İş’in başına çöreklenmiş sendika ağaları gibi…

Özelleştirme kıskacındaki PTT çalışanları işçi-memur-sözleşmeli ayrımına son vermeli özelleştirmeye karşı ortak bir mücadele programı etrafında birleşmelidirler. Ayrıca Karayolları, demiryolları da özelleştirme kıskacında bulunuyor. Bu yanıyla mücadelenin ortaklaştırılması, özelleştirme karşıtı platformun güçlendirilmesi mücadelenin başarısı için son derece önemlidir.