27 Nisan 2012
Sayı: SYKB 2012/17

 Kızıl Bayrak'tan
Sermaye düzeni ve Truva atlarından hesap sormak için
Barzani’nin Türkiye ziyareti
Halkların kardeşliğini yükseltmek için
1 Mayıs’a!..
BDSP’den 1 Mayıs etkinlikleri
Kamu emekçilerinin toplu sözleşme görüşmeleri başlıyor
Yağma ve talana dur demek için mücadeleye!
Sağlıkta dönüşümün fotoğrafı
Rexroth’da istifa baskısı
ELTA direnişi aynasında tersaneler
Taşeron İşçileri Kurultayı sonuç bildirgesi
Yerel işçi bültenleri 1 Mayıs’a çağırıyor!
2011 1 Mayısı aynasında
Türkiye’de 1 Mayıs H.Fırat
Savaş kışkırtıcılığının başını Erdoğan’la Katar Emiri çekiyor
Fransa’da sosyal-liberal Hollande dönemine doğru
Volkan Yaraşır
Kapitalizm: Faşizmin ve faşist çetelerin ürediği bataklık
İki Sudan’ın petrol savaşı
Avrupa’da 1 Mayıs çalışmalarından
Bielefeld’de “Birlik, mücadele, dayanışma’’ gecesi
İzmir Öğrenci Kurultayı toplandı
Ekim Gençliği’nin
1 Mayıs çalışmaları
Ekim Gençliği: Baskı ve taciz bizi yıldıramaz!
Tutsak sınıf devrimcisi Burcu Deniz’den mektup
“Yasalar sömürenlerin çıkarına göre şekillenir!”
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Kamu emekçilerinin toplu sözleşme görüşmeleri başlıyor....

Sendikaların tutumu ve devrimci sorumluluk!

1 Ocak’tan itibaren ödenmesi gereken zamlı maaşlar için gerekli olan ücret artışı yapılmamıştı. Yeni toplu sözleşme sürecinin 30 Nisan’da başlayıp 29 Mayıs’ta sona ermesi planlandı. Toplu sözleşme sürecinde yapılacak olan ücret artışına Ocak zammı da eklenecek.

Kamu emekçilerinin toplu sözleşme sürecine ilişkin olarak AKP hükümeti iki bakanının ağzından açıklamalarda bulundu. Ayrıca kamu emekçileri sendikaları da tutumlarını ortaya koymaya başladılar.

AKP hükümetinin açıklamaları ve anlamı...

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik yaptığı açıklamada kamu emekçileri sendikalarını uçuk ücret artışları istemekle suçladı. Yüksek ücret artışları istememeleri konusunda uyardı. Memuru enflasyona ezdirmeyecekleri iddiasında bulunmayı da unutmadı.

Faruk Çelik şunları söyledi: “Doğumuzda savaş, batımızda bir kriz var. Böyle bir ortamda sadece bir kesimi memnun etmemiz düşünülemez. Biz memuru enflasyona ezdirmeyiz. İstenilen yüzde 16 zammı memur ve sabit gelir artışına bakıp gerçekçi mi değil mi değerlendiririz. Afaki değil gerçekçi talepler bekliyoruz.”

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ise konuya ilişkin şunları söyledi: “2012'nin de normal artışlarını henüz vermedik. Yani biz memurumuzu Ak Parti hükümeti döneminde enflasyonun çok çok ötesinde büyümeden, refahtan da pay vererek çok ciddi bir şekilde maaşlarını artırmışız. Bu herkes için geçerli. Emekliler, asgari ücretliler için de geçerli.”

İki bakanından toplu sözleşme sürecine ilişkin olarak gelen açıklamalar, AKP hükümetinin sermayeyi koruyan emekçilere düşman tutumunu sürdüreceğinin açık göstergesidir. Kamu emekçilerine sefalet zamlarını reva gören AKP hükümeti daha önce de benzer yaklaşımlar ortaya koymuştu.

Konfederasyonların mücadeleden uzak tutumu

Kamu emekçileri sendikaları da toplu sözleşmeye ilişkin olarak taleplerini açıklamaya başladılar. Devlet güdümlü Memur-Sen ve Türkiye Kamu-Sen toplusözleşme taleplerine ilişkin olarak ayrıntılı açıklamalarda bulundular.

Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, 2012 yılı için yüzde 16, 2013 yılı için ise yüzde 14 zam talep edeceklerini ifade etti. Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk 2012 yılı için kamu emekçilerinin ve emeklilerin maaşları için yüzde 20 zam talep edeceklerini belirtti. İsmail Koncuk, meclisten yeni geçen toplu sözleşme yasasının grev kolunun eksik olmasını eleştirdi. Bundan sonraki süreçte grev ve siyasete katılma hakkının alınması için mücadele edeceklerini belirtti.

Memur-Sen ve Türkiye Kamu-Sen’in toplu sözleşmeye ilişkin olarak yaptığı açıklamalar kötü geçmişlerini unutturmaya yöneliktir. Zira her iki konfederasyon da kamu emekçilerinin fiili-meşru mücadele gücüne değil, devletin arkalarındaki desteğine güvenerek yola çıkmışlardır. Bu nedenle, tıpkı yıllardır yaptıkları gibi toplu sözleşme taleplerini hayata geçirmek için eylem silahını kullanmaktan özenle kaçınacaklardır.

Memur-Sen ve Türkiye Kamu-Sen devlet güdümlü olduklarından dolayı üyelerinin haklarını savunmak için patron durumundaki devletle mücadele etmeyi, çatışmayı göze alamazlar. Kamu emekçileri nezdinde teşhir olmamak için sık sık "çok etkili eylemler yapacaklarını, sokağa çıkacaklarını" söylemelerine karşın, eylemlerini de, yalnızca devletin izin verdiği sınırlar içinde planlıyorlar ve gerçekleştiriyorlar. Hak gaspları karşısında, mücadele etmek bir yana, mesailerinin önemli bir kısmını kamu emekçilerini mücadeleden alıkoymak için harcıyorlar.

KESK’in tutumu…

KESK Genel Başkanı Lami Özgen yaptığı açıklamada KESK’in toplu sözleşmeye ilişkin taleplerini açıkladı. Lami Özgen şunları söyledi: “Hükümetin bütçesinde 3+3 ve cüzi oranda enflasyon farkı var. Biz şunu talep edeceğiz. Hükümetin son 1 yılda temel gıda, benzin, doğalgaza ne kadar zam yaptıysa aynı oranda kamu çalışanına verilmelidir.” Lami Özgen grevsiz toplu sözleşme hakkını “aldatmaca” olarak tanımladı.

Toplumsal mücadeleler tarihi, toplusözleşmeli-grevli sendika hakkının büyük mücadeleler ve bedellerle kazanıldığını göstermektedir. KESK’ten gelen ilk açıklamalar toplu sözleşme oyununu boşa çıkaracak bir anlayıştan KESK yönetiminin yoksun olduğunun açık göstergesidir. KESK’in toplu sözleşme sürecine ilişkin olarak yapmayı planladığı eylemlerin ortak özelliği, politik planda sermaye hükümetini zorlayacak bir anlayıştan uzak, protestocu eylem anlayışıyla oluşturulmuş olmasıdır. Oysa yıllardır süren kısır döngü yaşanan sorunların gülünç zam oranlarını protesto eden eylemlerle, toplu sözleşme sürecini gayrı meşru ilan etmekle, oturma eylemleri yapmakla çözülmediğinin açık göstergesidir.

Bu toplu sözleşme sürecinden kamu emekçilerinin kazanımla çıkmasının biricik yolu mücadele dinamiklerinin en üst seviyede seferber edilmesidir. KESK önderliği, kamu emekçilerinin mücadele dinamiklerini ortaya çıkarmaya yönelik böylesi bir pratik tutum içinde bulunmamaktadır. Oysa grevli-toplusözleşmeli sendika hakkı için sergilenecek aktif bir mücadele çizgisi, hem devlet güdümlü sendikaların gerçek yüzünü, hem de KESK’in tabanında bulunan devrimci dinamizmini açığa çıkaracak potansiyeli içinde barındırmaktadır.

Grevli toplu sözleşme sendika hakkının kazanılması görevi, esas olarak devrimci-sosyalist kamu emekçilerinin sırtındadır. Devrimci-sosyalist kamu emekçileri, sorumluluklarına dört elle sarılmalı, özelde AKP hükümetinin toplu sözleşme oyununu ve genelde kamu emekçilerine yönelik tarihin en kapsamlı ekonomik-sosyal yıkım saldırılarını boşa çıkarmak için seferber olmalıdırlar.