27 Nisan 2012
Sayı: SYKB 2012/17

 Kızıl Bayrak'tan
Sermaye düzeni ve Truva atlarından hesap sormak için
Barzani’nin Türkiye ziyareti
Halkların kardeşliğini yükseltmek için
1 Mayıs’a!..
BDSP’den 1 Mayıs etkinlikleri
Kamu emekçilerinin toplu sözleşme görüşmeleri başlıyor
Yağma ve talana dur demek için mücadeleye!
Sağlıkta dönüşümün fotoğrafı
Rexroth’da istifa baskısı
ELTA direnişi aynasında tersaneler
Taşeron İşçileri Kurultayı sonuç bildirgesi
Yerel işçi bültenleri 1 Mayıs’a çağırıyor!
2011 1 Mayısı aynasında
Türkiye’de 1 Mayıs H.Fırat
Savaş kışkırtıcılığının başını Erdoğan’la Katar Emiri çekiyor
Fransa’da sosyal-liberal Hollande dönemine doğru
Volkan Yaraşır
Kapitalizm: Faşizmin ve faşist çetelerin ürediği bataklık
İki Sudan’ın petrol savaşı
Avrupa’da 1 Mayıs çalışmalarından
Bielefeld’de “Birlik, mücadele, dayanışma’’ gecesi
İzmir Öğrenci Kurultayı toplandı
Ekim Gençliği’nin
1 Mayıs çalışmaları
Ekim Gençliği: Baskı ve taciz bizi yıldıramaz!
Tutsak sınıf devrimcisi Burcu Deniz’den mektup
“Yasalar sömürenlerin çıkarına göre şekillenir!”
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Kızıl Bayrak'tan...

 



6 Mayıs 1972... Deniz, Hüseyin, Yusuf, bundan tam 40 yıl önce katledildiler.

2012 1 Mayısı’nı kutlanmaya hazırlandığımız bugünlerde, devrim ve sosyalizm uğruna yaşamlarını feda eden yiğit üç devrimci Deniz, Yusuf, Hüseyin’i ölümlerinin 40. yılında anacağız.

Denizler, 40 yıl önce, darağacına yürürken devrim ve sosyalizm davasına bağlılıklarını son nefeslerini verecekleri ana kadar kararlılıkla dile getirdiler. Bu davayı ölümüne sahiplendiler. Böylece üç yiğit devrimcinin gösterdiği kararlılık on yıllarca sürecek bir başkaldırı ve direnme geleneğini yarattı bu topraklarda.

Bugün, bu davaya ihanet ederek düzenin icazetine sığınanlar, Denizler’in devrimci mirasının temsilcileri oldukları iddiasını her yıl ikiyüzlüce sürdürmeye devam ediyorlar. Ancak onların bu ikiyüzlü söylemlerinin hiçbir inandırıcılığı artık yoktur. Zira onlar yıllar önce “Denizler’in yolu parlamentoya çıkıyor” diyerek Denizler’in uğruna tereddütsüzce öldükleri davaya ve ideallere çoktan sırtlarını dönmüş bulunuyorlar. Bugün, bu yolda çok mesafe katettiler. Dolayısıyla söylemleri ne olursa olsun, gerçek konumları ve kimlikleri devrim davasını temsil etmekten çok uzaktır.

Denizler, gelecek kuşaklara karamsarlığı, teslimiyeti ve ihaneti değil, devrim ve sosyalizm davası uğruna ölümüne direnmeyi miras bıraktılar.

Denizler, devrime ve sosyalizme aittirler; bıraktıkları direniş mirasıyla bugünkü mücadeleyi beslemekte ve bu mücadelede yaşamaktadırlar.

Bugün Denizler’i anmak, onların uğruna tereddütsüzce öldükleri davayı büyütmekten geçmektedir. Denizler’i bugün yaşatanlar, komünistler ve devrimcilerdir. Onlara layık olanlar yaşamlarını devrim ve sosyalizm davasına adayanlardır. Hiç kuşkusuz bundan sonra da Denizler, devrimciler ve sınıf devrimcileri tarafından devrim ve sosyalizm mücadelesinde yaşatılacaklardır.

1 Mayıs’ı kutlamaya hazırlandığımız bugünlerde, bu topraklarda, bugüne kadar devrim davası için can vermiş, büyük acı ve fedakarlıklara katlanmış geçmiş tüm kuşakların devrimci mirasını ve direnme geleneğini alanlara taşımanın ayrı bir politik önemi ve manevi değeri bulunmaktadır. Bu nedenle 1 Mayıs’ta Denizler’in bıraktığı devrimci mirasın ve direnme geleneğinin en ileri düzeyden alanlara taşınması için seferber olunmalıdır.

1 Mayıs’ta, tüm alanlarda “Yaşasın devrim ve sosyalizm!”, “Özgürlük, devrim, sosyalizm!”, “Yaşasın Marksizm-Leninizm!”, “Yaşasın işçilerin birliği, halkların kardeşliği!” şiarlarını yükseltmek, Denizler’in yaşamlarını feda ettikleri bu büyük davanın savunulması ve sahiplenilmesi bakımından en anlamlı ve etkili yol olacaktır.

Denizler, devrim ve sosyalizme aittirler; daima öyle kalacaklar…

* * *

1 Mayıs’a sayılı günler kaldı. Sınıf devrimcileri şimdi tüm çaba ve enerjilerini alana yönelik politik-teknik-pratik hazırlıklar üzerinde yoğunlaştırmalıdır. Gerek kitle katılımı gerekse görsellik açısından güçlü bir tablonun örgütlenebilmesi için kalan zamanın en verimli ve sonuç alıcı bir tarzda kullanabilmesi büyük bir önem taşımaktadır. Sınıf devrimcilerinin bunun gereklerine uygun bir tutum içinde olacaklarından bir kuşkumuz yoktur.

Tüm okurlarımızın 1 Mayıs’ını kutlar, 1 Mayıs’ın sınıf ve kitle hareketini güçlendiren bir mücadele günü olarak geride kalmasını dileriz.

Yaşasın 1 Mayıs, yaşasın devrim ve sosyalizm!