26 Ağustos 2011
Sayı: SİKB 2011/33

 Kızıl Bayrak'tan
Dinci-gerici partinin saldırganlığının gerisinde ABD emperyalizmi var...
Saldırganlık dizginlerinden boşalıyor
Kürt halkının özgürlük, eşitlik,
gönüllü birlik!
Kirli savaşın faturasını emekçiler ödüyor!
Kürt anneleri ‘canlı kalkan’ oldular
Sendikal bürokrasi işçi sınıfının tahammül sınırlarını aşıyor...
Sendikalar Yasası üzerine kapalı kapılar ardında pazarlıklar...
İşçi sınıfına topyekün saldırı stratejisi 
İşçiler kıdem tazminatı hakkı için
sokağa çıktı...
Tekstil İşçileri Bülteni’nden seminer
Birleşik Metal-İş Anadolu Şube Başkanı Seyfettin Gülengül ile konuştuk...
Ontex/Canbebe direnişçileri: Direniş bayrağı elden ele yükselecektir!
Gerçek barış için
sınıfsız-sömürüsüz bir dünya!
Libya’da Kaddafi devrildi…
Siyonist saldırganlığı ancak halkların birleşik direnişi önleyebilir…
Şili’de 1 milyon kişi yürüdü
“İki, üç daha fazla Vietnam!"
Somali yalanları ve gerçekler
Somalili kadınlar ve
burjuva ikiyüzlülük...
Balcalı taşeron işçilerine
gözaltı terörü…
Katliamda ihmaller zinciri
Direnişçi Savranoğlu işçileriyle konuştuk...
Direnişteki Form Mukavva işçileriyle konuştuk...
Mihri Belli ‘Enternasyonal’le
sonsuzluğa uğurlandı....
Hacıbektaş Şenlikleri ve bazı gözlemler
“Savaş politikalarında ısrar etmeyin”
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Katliamda ihmaller zinciri

Zonguldak’ta 17 Mayıs 2010’da yaşanan ve 30 madencinin ölümüyle sonuçlanan katliamda ikinci bilirkişi raporu açıklandı. Raporda, yaşananın katliam olduğu teyit edilirken, “12 dakikada ocakta metan gazının yüzde 4’ün üzerinde seyrettiği, patlama olasılığı çok yüksek olduğu halde, acil kaçış planının uygulanmadığını anlamak mümkün değil” denildi. Bilirkişi heyeti katliamda ölen işçileri de “disiplinsiz” davranmakla suçladı.

“Kaçış planı neden uygulanmadı?”

Raporda TTK bakım raporu defterindeki kayıtlara göre ocakta saat 13.15’ten patlamanın meydana geldiği 13.27’ye kadar geçen 12 dakikada metan gazı miktarının yüzde 4’ün üzerinde seyrettiğine dikkat çekilerek, aradan geçen zaman içerisinde neden önlem alınmadığı soruldu. Raporda, “Son 12 dakikada, patlama olasılığının çok yüksek olduğu bilindiği halde, Uzaktan Gaz İzleme Merkezi görevlilerince nasıl bir çalışma yapıldığı, görevlilerin aşağıda çalışan Yapı-Tek çalışanlarına neden haber ulaştırmadığı, neden tüm ekipmanların durdurulmadığı, neden acil kaçış planının uygulanmadığını anlamak mümkün değildir” denildi.

“Çalışma durdurulmalıydı”

Ocakta biriken metan gazı oranının yüzde 5 seviyesini geçme olasılığının yüksek olduğuna dikkat çeken raporda bu koşullarda çalışmanın durdurulmasının gerektiği belirtilerek “Olayda, Uzaktan Gaz İzleme Merkezi’nce ölçülen tehlikeli metan oranına rağmen, çalışmaların durdurulmadığı anlaşılmakta olup, bu durum büyük bir hatadır. Uzaktan Gaz İzleme Merkezi’nde nöbette bulunan maden mühendisi Taşkın Oruç ve maden teknikeri Özcan Güneyoğlu’nun, konunun önemini idrak edip çalışmanın durdurulmasını sağlamaları gerekirdi” denilmekte.

İhmaller diz boyu

Raporda bundan başka bir dizi ağır ihmale daha dikkat çekiliyor. Bunlardan birinin patlamadan önce galeride yapılan dinamit atımının ardından degaj meydana gelidiğini, bu durumda kontrol sondaları yapılması gerekirken yapılmadığı belirtiliyor. Raporda ayrıca ocaktaki havalandırma pervanelerinin hatalı yerleştirildiği de kaydedildi. Rapora göre ayrıca hava kapıları güvenli değil, metan uyarı dedektörleri bulunmuyor.

Devlet değil işçiler suçlandı

Raporda, ölümlerin gerçekleştiği ocakta taşeronluk yapan Yapı-Tek firmasının yöneticileri ile birlikte ölen iki mühendisin de ihmalleri olduğu belirtildi. Raporda TTK’ya dair bir suçlama olmazken, ölen mühendislerle birlikte işçiler de suçlandı. İşçiler gaz maskesi almamakla ve disiplinsiz davranmakla itham edildi.

Patlamayla ilgili olarak Zonguldak 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan davada tutuklu kimse bulunmuyor.



“İş sağlığı” için uluslararası kongre

Uluslararası Çalışma Örgütü (İLO) öncülüğünde 3 yılda bir gerçekleştirilen “Uluslarası İş Sağlığı ve Güvenliği Kongresi ve Fuarı” bu yıl, işçi cinayetlerinde dünya sıralamasında zirvede olan Türkiye’de gerçekleştiriliyor. 11 Eylül’de İstanbul’da yapılması planlanan kongreye 125 ülkeden 5 bin kişinin katılacağı açıklandı.

İş cinayetleri konusunda sicili kabarık olan Türk devletinin ev sahibi olduğu kongre, “Sağlıklı ve güvenlikli geleceğimizi birlikte oluşturalım” sloganıyla gerçekleştiriliyor. Kongreye hükümet, patron, sendika temsilcileri katılıyor.

Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürü Kasım Özer, yeni üretilen cihazlar ve bu sahada kullanılan ekipmanların da kongrede sergileneceğini söyledi. Yani kongre aynı zamanda bu alanda ticaret yapan şirketlerin karlarını yükseltmenin bir fırsatı olarak kullanılacak.

Özer açıklamasında “İş sağlığı güvenliği maliyet unsuru gibi görünüyor. Evet bir maliyeti, mali bir bilançosu vardır ancak getirisi götürüsünden çok çok fazladır. Önlemek, ödemekten her zaman için ucuz ve insanidir” diyerek işçi sağlığına ilişkin sermayenin anlayışını da özetlemiş oldu.

Türkiye’de resmi rakamlara göre her yıl 800 işçi iş cinayetlerinde hayatınıkaybediyor.

 

 

 

Ambar işçileri direnişte

Konya’da faaliyet gösteren Birnak Teks. Mob. Turz. Taş. ve Oto. San. Tic. Ltd. Şti. işyerinde çalışırken DİSK/Nakliyat-İş Sendikası’na üye olan işçiler işten atıldı. İşten atılan 9 işçi direnişe geçti.

19 Ağustos günü Konya’daki işyeri önünde basın açıklaması gerçekleştiren Nakliyat-İş Konya Bölge Temsilciliği, işten atmaları protesto etti.

Yaklaşık 90 kişilik bir kitleyle gerçekleştirilen eyleme DİSK’ e bağlı Birleşik Metal-İş Sendikası’nda örgütlü Mahle Mopisan işçileri de destek verdi.

Birnak işyeri, İzmir’de Nak Kargo, İstanbul’da ise Yöntem ve Tempo Loj. adlı ambar işletmelerine acentelik yapıyor. Üç şirket de bünyesindeki işçileri sendikasız ve toplu sözleşmesiz kölece çalıştırıyor.


İşçiler adalet istiyor

Bandırma’da kurulu Eti Madencilik A.Ş.’ye ait bor ve asit fabrikalarında çalışan Petrol-İş üyesi işçiler, maden bölümünde çalışan işçiler ile ilk işe giriş ücretinin eşitlenmesi, vardiya zamlarının arttırılması, eski-yeni işçiler arasındaki ücret dengesizliğinin ortadan kaldırılması talebiyle 17 Ağustos günü eylem gerçekleştirdi.

Hükümetle Türk-İş arasında çerçeve protokolünün imzalandığını hatırlatan Petrol-İş Genel Başkanı Mustafa Öztaşkın, 20 maddede anlaşma sağlayamadıklarını belirtti. Öztaşkın, bu hakları elde etmek için toplu iş görüşmelerini sürdürdükleri bilgisini verdi.


Astaş’ta baskılar sürüyor

Astaş Alüminyum’da sendikal örgütlenme süreci derinleşen sıkıntılarla ilerliyor. Çorlu’da kurulu fabrikada bir süreden beri sendikal örgütlenme mücadelesi yürüten DİSK/Birleşik Metal-İş Trakya Şube üyesi işçiler, patron tarafından işten atma tehdidiyle sendikadan istifaya zorlanıyor.

İşçileri kadroya alma vaadi ile kafalarını karıştırıp istifaları kolaylaştırmaya çalışan Astaş patronu, sendikal örgütlenme mücadelesini baltalamak için ikna odaları kuruyor. Astaş patronunun uyguladığı baskılar karşısında, sınıf sendikacılığı iddiasında olan Birleşik Metal yönetimi ise sessizliğini koruyor.

Sendika, patronun, örgütlenmeyi dağıtmaya dönük hamlelerine karşı örgütlülüğü güçlendirecek girişimlerde bulunmuyor. Bu durum da işçilerde güvensizlik yaratıyor. Sendikanın bu zamana kadar verdiği birçok sözü tutmaması ve direnen işçileri sahiplenmemesi işçilerin güvensizliğini daha da arttırıyor.

İşten atılma korkusuyla patronun saldırıları karşısında sessizce bekleyen işçiler sürecin buraya evrilmesinin bir numaralı sorumlusu olarak sendikayı görüyorlar. Yapılan sözleşme sonucunda alınması gereken sosyal haklar ve zamlar konusunda yaşanan gecikmeler de sendikaya karşı güvensizliğin artmasına neden oluyor.

Fabrikada çalışan bir grup öncü işçi ise istifa baskılarına karşı sendikal örgütlenme mücadelesine sahip çıkma kararlılıklarını koruyorlar.

Kızıl Bayrak / Çorlu