12 Ağustos 2011
Sayı: SİKB 2011/31

 Kızıl Bayrak'tan
Özel bir tarihsel dönemin içerisinde!
Emperyalist saldırı ve savaş planlarına geçit vermeyelim!
Kürt halkına karşı kirli bir ittifak kurdular...
Emperyalistlerin Libya’daki kirli planları ifşa oldu
“Savranoğlu’na sendika girecek!”
Birleşik Metal-İş Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Beşeli ile “UİS” üzerine....
BDSP’den mücadele çağrısı
GEA işçileri destek bekliyor
PTT direnişi deneyimimiz...
Bütünlüğü içinde
kapitalizmin krizi…
“Halklar ayakta, emperyalistlerin işi
daha da zor”..
Londra’da öfke patlaması…
İsyan dalgası İsrail’de!
TC’nin transformasyonu, GOP ve hegemonya savaşları / 2 - V.Yaraşır
8. Mamak Kültür Sanat Festivali başarıyla gerçekleştirildi...
Hacıbektaş şenlikleri, gericilik ve devrimci sorumluluk!
Filistinli şair Mahmud Derviş’i saygıyla anıyoruz....
Yerel bültenler yaz sayılarıyla sınıfın nabzını tutuyor.....
Mücadele sonuç verdi: Toplu mezar açılıyor
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Londra’da öfke patlaması…

Emekçilerin öfkesi kabından taştı!

Geçtiğimiz günlerde İngiltere’nin başkenti Londra’nın kuzeyindeki Tottenham semtinde siyahi bir gencin polis cinayetine kurban gitmesi bardağı taşıran son damla oldu. Mark Duggan adlı 29 yaşındaki siyahi bir gencin polis kurşunu ile yaşamını yitirmesi üzerine bölgedeki polis karakolu önünde toplanan göstericilere yönelik polis saldırısının ardından Tottenham sokakları göstericiler tarafından yangın yerine çevrildi.

Emekçilerin katılımının sürekli arttığı çatışmalar günlerce sürdü. Öfke patlaması Tottenham ile de sınırlı kalmayarak çevre bölgelere yayıldı. Manchester, Nottingham, Birmingham, Liverpool ve Bristol’da da öfke sokaklara taştı.

Elbette ki tüm bunlar İngiliz devleti tarafından açık bir terörle karşılandı. Sokaklara dökülen kitleler üzerinde polis terörü estirildi. Yüzlerce kişi gözaltına alındı, tutuklandı. Tüm bunların yanında olaylar sırasında 26 yaşındaki bir genç otomobil içinde ölü bulundu. Polis konuyla ilgili ayrıntı vermezken, göstericiler cinayetin polis tarafından gerçekleştirildiğini ifade etti.

Kapitalizmin metropollerinde yoksulların sesi yankılanıyor!

İngiltere’yi sarsan bu patlama kapitalizmin metropollerinde neler olduğunu da açığa çıkarmış oldu. Yaşananlar burjuva medyanın yansıttığı gibi çetelerin ya da yağmacıların devletle çatışması değil, kapitalizmin yıkıma uğrattığı emekçilerin öfkelerinin kabından taşmasıdır. Bunu daha iyi anlayabilmek için yakın zamanda Londra’da sokak eylemlerinin boyutlarına kabaca bir göz atmak bile yeterli olacaktır.

İlk olarak geçtiğimiz Mart ayında yapılan eylemi ve içeriğini hatırlamak anlamlı olacaktır. Bu dönemde İngiliz hükümeti emekçiler aleyhine yeni bir saldırı paketini gündeme getirmişti. Özellikle kamuda geniş çaplı kesintilere gidilmesini öngören bu neo-liberal saldırı paketine karşı 500 bin emekçi Londra’da meydanları doldurmuştu. Polis barikatları karşısında emekçilerin öfkesinin açık çatışmalara döndüğü bu eylem, İngiltere’de son yirmi yılda düzenlenen en kitlesel eylem olarak tarihe geçmişti.

Diğer bir örnek de geçen yılın sonlarında harçların arttırılmasına karşı sokaklara dökülen üniversite gençliğinin eylemleridir. Neo-liberal saldırılar ekseninde hayata geçirilen harç zamları gençlik kitleleri tarafından tepki ile karşılanmış, eyleme dönüşen gençliğin öfkesi Londra sokaklarını bir kez daha savaş alanına çevirmişti.

Esasında bu örnekler yalnızca İngiltere’de yaşanmıyor. Son yıllarda dünyanın çeşitli yerlerinde yaşanan örnekler emekçilerin son derece büyük bir öfke biriktirdiğini gösteriyor. Öfke de olumlu örneklerin izinde zincirleme olarak sokağa taşıyor. Bu sokak eylemleri içerisinde ise işsiz ve yoksul gençliğin öfkesi de özel bir yer tutuyor. Paris banliyölerinde geçtiğimiz yıllarda gerçekleşen öfke patlaması, Londra örneğine benzer bir biçimde polis kurşunuyla can veren bir gencin ardından yaşanmıştı. Diğer taraftan Atina sokaklarına kurulan ve günlerce korunan barikatlar, kapitalizmin krizinin faturasının kendilerine ödetilmesine karşı “Sol Meydanı’nı” dolduran Madridli emekçiler, metropollerde yaşanan bunalımın kapitalizmin bunalımlarından ayrı olmadığını, tersine bunun bir parçası olduğunu gösteriyor. Sınıf ve kitle mücadelesi en gerisinden en ilerisine emperyalist-kapitalist zincirin tüm halkalarında büyüyor.

Emekçilerin öfkesi nereden geliyor?

Bugün asıl bilince çıkarılması gereken nokta ise emekçilerin bu öfkesinin nereden kaynaklandığıdır. Tüm dünyanın burjuva basını sokaklara dökülen insanları çete ve yağmacı olarak göstererek manipülasyon yapmaya çalışıyor. Ancak bunlar, emekçilerin düzeni bu kadar radikal bir biçimde karşılarına alabilme gücünün nereden geldiğini açıklayamıyor.

Bilindiği gibi kapitalizm dünya ölçeğinde yapısal bir kriz yaşıyor. Krizi aşmaya güçleri yok, tek çareleri ise faturanın emekçilere ödetilmesi... Bu fatura ödetme işlemi çok çeşitli biçimler altında emekçilerin karşılarına çıkarılıyor. İşten atmalar, sosyal hak gaspları, çalışma biçimlerinde emekçiler aleyhine yapılan değişiklikler, kamu alanlarında kesintiler vb. her şey krizin faturasının emekçilere ödetilmesinin birer aracı oluyor. Bunların doğal bir sonucu olarak da emekçilerin yaşam koşulları kötüleşiyor, sefalet ve işsizlik her geçen gün artıyor. Kapitalizmin iki karşıt sınıfı arasındaki onulmaz uçurum daha da keskinleşiyor.

Tüm bu çelişkiler, kapitalist metropollerde de açık olarak görünüyor kuşkusuz. Emekçiler metropollerin kenar mahallelerinde yoksulluk ve sefalet içinde yaşıyor. Buralarda devlet ve polis eliyle her türlü kirli ilişkiler ve yozlaşma yaygınlaştırılmaya çalışılıyor. Ancak aynı şehrin sınırları içinde başka birileri sefahat içinde yaşıyor, kapitalizmin tüm “nimetlerinden” dilediği gibi faydalanabiliyor. İşte metropollerdeki bu kutuplaşma, yaşamın gündelik akışında bile emekçilerin gözüne batıyor.

Son yaşanan olaylar vesilesiyle İngiltere’nin durumu üzerinde kısaca durmak konuyu örneklemek açısından yeterli olacaktır. Geçen yıl işbaşı yapan Muhafazakar-Liberal Demokrat koalisyon hükümeti, ülke ekonomisinin iyileştirilmesi ve bütçe açığının giderilmesi adına özellikle kamu sektöründe ciddi bir kesinti programı ile yeni bir vergi artışını hayata geçiriyor. Bu kesintiler de işten atılmaları beraberinde getiriyor doğal olarak. Resmi rakamlara göre yüzde 8 olan işsizlik oranı, İngiltere için son 17 yılın en yüksek işsizlik seviyesi olarak ifade ediliyor.

Bunların yanında Tottenham’ın yapısı da kıvılcımın neden bu bölgeden çıktığına dair ipuçları veriyor. Kuzeyde yer alan bu bölge Londra’nın en yoksul semtlerinden biri. Semtte her iki kişiden biri işsiz ve buradaki çocukların yarısından çoğu açlık sınırının altında yaşıyor. Ayrıca Tottenham çeşitli etnik grupların bir arada yaşadığı da bir semt. En çok siyahi nüfusun yaşadığı belirtilen semtte özellikle polisin siyahilere ve farklı etnik kökenden insanlara karşı tutumu sık sık eleştiriliyor.

Kısacası, bugün Londra’da yaşanan, emekçilerin kapitalizmin yıkım saldırıları karşısında biriktirdiği öfkenin polis cinayeti vesilesi ile taşması ve sokaklara akmasıdır. İlk gün toplanılan polis karakolu önünde dile getirilen adalet talebinin de sokakları yangın yerine çeviren bu muazzam öfkenin de gerisinde sözünü ettiğimiz birikim vardır.