13 Mayıs 2011
Sayı: SİKB 2011/18

 Kızıl Bayrak'tan
Seçim oyununu bozmak için devrimci seçim kampanyası
Seçimlerin ardından sınıfı kapsamlı
bir saldırı bekliyor...
Kapitalizm felaketini durduralım!
Sömürgeciler işbirlikçileriyle buluştu!
Karşıyaka’da binlerce kişi Denizler’i andı 
Gençlik Denizler’in izinde devrim yolunda!.
BDSP Denizler’i andı
BES’lilere müdür emriyle saldırı
Demiryolu emekçileri yürüyor
Direnişçi işçiler Taksim’deyd
‘Terbiye operasyonu’na
direnişle yanıt verdiler
MAS-DAF işçileri yollarda
Siyasal gelişmeler ve
genel seçimle
Mali kriz senkronizasyonu
Portekiz’i vurdu - Volkan Yaraşır
Tunus’ta mücadele
yeniden sertleşiyor
Suriye’de halk hareketi ve
emperyalist hesaplar
İsyanın birleştirici harcı bozulamaz!...
Hamas-El Fetih anlaşması ve etkileri
ABD emperyalizminin
Ladin oyunu
TMMOB tarihinde kara bir leke: Büyük yüz(süz)leşme
Sanal sıkışıyor, sokakları
genişletelim!
Faşizmin işkencehanelerinde
devrim savunması
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

MAS-DAF işçileri yollarda

Düzce Organize Sanayi Bölgesi’nde kurulu MAS-DAF Makine fabrikasında çalışırken işten atılan 20 işçi, kendileri gibi işten çıkartılan 120 işçi adına 10 Mayıs Salı günü Düzce’den İstanbul’a, Ataşehir’deki şirket merkezine yürüyüşe geçtiler. 10 gün sürmesi planlanan yürüyüş 20 Mayıs Cuma günü sona erecek.

Anıt Park Meydanı’nda toplanan işçiler gerçekleştirdikleri basın açıklamasında anayasaya güvenerek sendikalı olduklarını belirtirken “Bu hukuksuzluk, kanun tanımazlık ve insan dışı tutum karşısında teslim olmayacağız” dediler. İşçileri köle olarak gören zihniyete karşı mücadele edeceklerini söylediler.

Yürüyüşe başlayan işçiler geceyi Düzce Gümüşova’da geçirdikten sonra Hendek’e doğru yürüyüşlerine devam ettiler. Gazetemiz yayına hazırlandığı sırada yürüyüş kolu Adapazarı’na doğru ilerliyordu.

Kaybedersek işçi sınıfı kaybeder”

Ahmet Salih Çelik (MAS-DAF işçisi): Bizler MAS-DAF işçileri olarak örgütlenme sürecimize 10 ay önce başladık ve sendikalı olduk. Daha sonra 22 kişi işten atıldı. Sonra 4 aylık bir kapı önü eylemi oldu. Biz de bu eyleme içeriden destek verdik. Bu arada patron da baskı yapmaya başladı. Biz bu baskılar karşısında yılmadık. Personel Müdürü üzerimize araba sürerek bizi öldürmeye çalıştı. Bu vahşet görüntüleri televizyonlarda da yayınlandı. Bu olayın ardından patron köşeye sıkıştı ve 17 arkadaşımızı işe geri almak zorunda kaldı. Sonra iş düzenine bir bakalım dediler.

Sendikayla protokol imzalandı. 2 ay çalıştık ve 2 aylık işi 15 günde bitirdik. Sonra toplu sözleşme taslağımızı hazırladık ve temsilcilerimizi seçtik. Bundan sonraki süreçte ise patron sendikayı tanımadığını söyledi. Ben sendikayı istemiyorum dedi. Resmen “yıkılın karşımdan” dedi. Sonra bizim de morallerimiz iyice bozuldu. Bu arada baskılar da devam etti. “İmzanızı geri çekin. Fabrikayı kapatırım” dendi. Biz de “Ne olursa olsun biz vazgeçmeyeceğiz” dedik.

En sonunda da hepimizi habersiz bir şekilde işten attı. Pazartesi günü işe geldik servislerimiz kalkmadı. Sonra kendi imkanlarımızla geldik. Kartlarımızı basarak içeriye girdik ve makinenin başına geçtiğimizde işten atıldığımızı öğrendik. Bize evlerinize gidin dediler. Biz de fabrikamızı terketmedik ve içeriye girdik. Jandarma fabrikaya geldi. Düşünebiliyor musunuz? İşten çıkartıldığımıza dair bildirimi işveren yerine bize jandarma okudu. Biz de direndik ve fabrikadan çıkmadık. Jandarma da bizi apar topar fabrikadan çıkardı ve gözaltına aldı. Bir gün gözaltında tutulduk. Sonrasında ise direnişimizi büyüttük ve Düzce’yle birlikte İstanbul’da MAS-DAF’ın genel müdürlüğü önünde direnişimizi sürdürüyoruz.

Musa Tut (MAS-DAF işçisi): Direnişimiz on numara gidiyor. Sonuna kadar bu işi götüreceğiz. İnsanların ailelerine dahi baskı yaptılar. Benim eşimin çalıştığı fabrikanın müdürüyle ahbap olduğunu söylüyor. Böyle baskılar yaptılar. Resmen, eşimi işten attırmakla tehdit etti. Bu işi başaracağız, parçalayacağız. Eğer kaybedersek genel olarak sıkıntı olur. Özellikle Düzce için büyük sıkıntı olur. Biz ilk defa böyle bir şey gördük. Bize iki sene zam yapmadı. İyi ki de yapmamış. Yapsaydı belki de bunları yaşayamazdık. Bu süreçte bilinçlendik. Biz kaybedersek Düzce’de 70 tane fabrikanın işçileri kaybeder.

Kızıl Bayrak / Kocaeli


 

Kubatoğlu’nda işten atma saldırısı

İstanbul Tuzla’da kurulu bulunan Kubatoğlu Plastik fabrikasında, kriz bahanesiyle 15 işçinin işten atılması işçiler tarafından tepkiyle karşılandı. Kubatoğlu patronu, ilk olarak işten atacağı 4 işçinin isimlerini açıkladı.

Daha önce yine işçi çıkartıp attığı işçilerden daha fazla işçi alan Kubatoğlu patronunun krizi gerekçe göstererek gerçekleştirdiği işten atma saldırısına karşı, Kartal BDSP bir bildiri hazırlayarak Kubatoğlu işçilerine dağıttı.

“İşten atmalara, hak gasplarına karşı direne direne kazanacağız!” başlıklı bildiriler, Aydınlı Mahallesi Tepe Durağı’ndan geçen Kubatoğlu Plastik’in servislerine ulaştırıldı. Ajitasyon konuşmaları eşliğinde yapılan dağıtımda işçilere işten atmalara karşı sessiz kalmamaları, atılan işçilerin direnişiyle dayanışma içinde olmaları gerektiği söylendi.

İşçiler bildirilere yoğun ilgi gösterdi ve bildirileri alarak kendileri dağıtım yaptılar. Dağıtım esnasında birçok işçiyle süreçle ilgili sohbet edildi. Patron yanlısı birkaç işçi ise, fabrikada yaşanan gelişmelere bu kadar çabuk müdahale edilmesinin şaşkınlığını, “Biz bile kaç kişinin atıldığını bilmiyoruz, siz nereden biliyorsunuz!” sözleriyle ifade ettiler.

Kızıl Bayrak / Kartal


 


Temizlik işçilerine tehdit

Ağaoğlu ve Varyap bünyesindeki Türkmen Temizlik adlı taşeron firmanın işçileri ücret gasbına karşı mücadelelerine devam ediyorlar.

Yeni yapılan Kartal Adliyesi önünde basın açıklaması gerçekleştiren işçilere, Türkmen Temizlik patronu Hikmet Türkmen ve çetesi bıçaklarla saldırmış, işçilerin kararlı duruşu sonucu, Cuma günü para vermek üzere taahhüt vermişti. Patronun, sözünde durmaması üzerine işçiler 9 Mayıs günü Çağlayan’da bulunan ‘Avrupa’nın en büyük adliyesi’ önünde eylem gerçekleştirdiler.

“Ücret gaspına son, Ağaoğlu, Varyap, Şira şaşırma sabrımızı taşırma / Türkmen Temizlik İşçileri” pankartı ve “Güvencesiz, sigortasız çalışmaya son”, “Eşit işe eşit ücret”, “Ücret hakkı gaspedilemez” dövizlerini açan işçiler üç aydır Çağlayan ve Kartal adliyelerinin temizlik işlerini yaptıklarını ancak bugüne kadar ücretlerin ödenmediğini, sigortaların da hiç yapılmadığını vurguladılar. Açıklamada, Ağaoğlu ve Varyap inşaat şirketlerinin işçileri muhatap almadığı belirtildi.

Kartal Adliyesi önünde yapılan açıklamanın ardından gizli numaralar üzerinden aranarak, çocuklarının tehdit edildiği ifade edildi. Emeklerinin karşılığını almadan hakları bırakmayacaklarını söyleyen işçiler, patronları teşhir etmeye devam edeceklerini söylediler.

İşçiler muhatap buluncaya kadar adliye önünde bekleyeceklerini açıkladılar. Eyleme ilerici ve devrimci kurumlar da destek verdi.

Kızıl Bayrak / Kartal

 

 

Çalışma süreleri çok uzun

DİSK Araştırma Dairesi, Türkiye’deki çalışma süreleri üzerinden hazırladığı raporda, bu durumu ortaya çıkaran koşullarının yanısıra özellikle Avrupa ülkeleri ile Türkiye’deki çalışma sürelerini karşılaştırdı.

Türkiye açısından işsizlik oranlarını etkileyen iki temel olgunun bulunduğunun belirtildiği raporda, bunlardan birincisinin işgücüne katılım oranlarındaki düşüklük, bir diğerinin ise çalışma sürelerinin son derece uzun olması tespiti yapıldı.

Birincinin işsizlik oranlarının düşük görünmesini sağlayan; ikincisinin ise işsizlik oranlarını arttıran bir etmen durumunda olduğunun belirtildiği DİSK-AR raporunda Türkiye’de işgücüne katılım oranının geçmiş yıllardaki tablosuyla bugünkü tablosu kıyaslandı. Türkiye’de işsizlik olgusunun, işgücüne bu kadar düşük bir katılım talebinin olmasının yaşanan sorunun büyüklüğünü ortaya koyduğunu vurgulandı.

Büyük bir genç nüfusa sahip olan Türkiye’de, diğer ülkelerle karşılaştırıldığında çalışma sürelerinin son derece fazla, ücretli izin hakkının ise son derece sınırlı olduğu tespitinde bulunan DİSK-AR, Türkiye’de istihdam sorununun çözümü konusunda atılacak en önemli adımlardan birinin ücretli izin hakkının ve yasal haftalık çalışma sürelerinin Avrupa standartlarına yükseltilmesi olduğunu dile getirdi.

DİSK-AR’ın raporuna göre; resmi çalışma süreleri Avrupa’da önemli ölçüde toplu sözleşmelerle belirlenirken (Ortalama resmi çalışma süresi haftalık olarak Fransa’da 35 saat ile en düşük düzeyindedir. AB-27 ortalaması ise 38,6 saattir.) Türkiye’de bu rakamın 45 saat olarak belirlendiği ifade edildi.

Rapora göre; normal çalışma sürelerine bakıldığında Türkiye’de tam zamanlı bir işte çalışan bir işçinin fazla mesailer dahil ortalama haftalık çalışma süresi, Norveçli bir işçinin 14,5 saat Avusturyalı bir işçinin 9,7 saatin üzerinde bulunuyor.

Normal çalışma sürelerinin, resmi çalışma süreleri de dikkate alındığında bu denli yüksek olmasının nedenleri ise raporda şöyle özetlendi: “Bunun tek açıklaması fazla mesai olgusudur. İşçilerimiz Avrupa ülkelerine göre resmi olarak daha uzun çalışmakla kalmamakta aynı zamanda fazla mesailerle bu süreler iyice uzamaktadır”

En yüksek fazla mesai Türkiye’de

Rapora göre, Avrupa ülkelerinde fazla mesai süreleri incelendiğinde, en yüksek fazla mesai sürelerinin Türkiye’de olduğu görülüyor. İngiltere, Fransa ve Avusturya ise Türkiye’yi izlemektedir. Türkiye’de çalışan işçiler AB-27 ortalamasının 3 katına yakın fazla mesai yapıyor.

Türkiye, en uzun çalışma sürelerine sahip olan ülkeler arasında dünya genelinde de ön sıralarda yer alıyor. 48 ülke arasında yapılan değerlendirmeye göre Türkiye 45 saatlik resmi haftalık çalışma süresi ile ilk 14 ülke içerisinde yer alıyor.

Ücretli izin hakkı da gerilerde

DİSK-AR’ın raporunda, ücretli izin hakkı da masaya yatırılıyor. 99 dünya ülkesi üzerinden yapılan hesaplamaya göre Türkiye 14 günlük asgari ücretli izin hakkı ile en düşük ücretli izin hakkının bulunduğu 35 ülke arasında yer alıyor.