13 Mayıs 2011
Sayı: SİKB 2011/18

 Kızıl Bayrak'tan
Seçim oyununu bozmak için devrimci seçim kampanyası
Seçimlerin ardından sınıfı kapsamlı
bir saldırı bekliyor...
Kapitalizm felaketini durduralım!
Sömürgeciler işbirlikçileriyle buluştu!
Karşıyaka’da binlerce kişi Denizler’i andı 
Gençlik Denizler’in izinde devrim yolunda!.
BDSP Denizler’i andı
BES’lilere müdür emriyle saldırı
Demiryolu emekçileri yürüyor
Direnişçi işçiler Taksim’deyd
‘Terbiye operasyonu’na
direnişle yanıt verdiler
MAS-DAF işçileri yollarda
Siyasal gelişmeler ve
genel seçimle
Mali kriz senkronizasyonu
Portekiz’i vurdu - Volkan Yaraşır
Tunus’ta mücadele
yeniden sertleşiyor
Suriye’de halk hareketi ve
emperyalist hesaplar
İsyanın birleştirici harcı bozulamaz!...
Hamas-El Fetih anlaşması ve etkileri
ABD emperyalizminin
Ladin oyunu
TMMOB tarihinde kara bir leke: Büyük yüz(süz)leşme
Sanal sıkışıyor, sokakları
genişletelim!
Faşizmin işkencehanelerinde
devrim savunması
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

DTK’dan direnişi büyütme çağrısı

DTK Genel Kurulu toplantısının sonuç bildirgesi açıklandı. “Devletleşen AKP’nin kendi iktidarını sağlama almak için başvurmadığı yol ve yöntem bırakmadığı” tespitinin yapıldığı bildirgede, Kürt halkına yönelik soykırım politikalarının devreye sokulduğuna dikkat çekildi. AKP açısından esas olanın kendi iktidarını sürdürme ve yaygınlaştırma olduğunun vurgulandığı bildirgede Kürt hareketinin çözüm çabalarına karşı AKP cephesinden son dokuz yılda oyalama ve kandırma siyaseti dışında bir yaklaşımın ortaya konmadığı belirtildi. “Son bir ayda yapılan askeri operasyonlarda 30 can yitirilmiş, bine yakın insanımız tutuklanmıştır. Bu durum AKP’yi Kürt sorunun çözümünde bir muhatap olmaktan çıkarmış ve Kürt halkı nezdinde siyasi meşruiyetini kaybettirmiştir” denildi.

AKP seçim güvenliğini ortadan kaldırdı

Tarihi bir süreçten geçen Kürt halkının kendi çözüm yöntemlerini mücadele geleneği içinde açığa çıkardığının söylendiği açıklamada, “AKP’nin saldırıları kendi meşruiyetini bitirdiği gibi seçim güvenliğini de ortadan kaldırmıştır. Her gün yapılan askeri ve siyasi operasyonlarla seçim koşulları fiilen ortadan kaldırılmıştır. Bu operasyonların derhal durdurulmaması durumunda seçim güvenliğinin de tehlikede olacağı ve seçim yapma koşullarının da ortadan kalkacağı görülmektedir. Bu da göstermektedir ki Türkiye denildiği gibi bir seçime gitmemekte Kürt halkının özgür iradesini tasfiye etme ve ortadan kaldırma planlamasının olduğu görülmektedir. Bu temelde kongremiz bu süreç devam ettiği taktirde seçime girmeme dahil birçok seçeneği gündemine almıştır.”

Bildirgede Kürt sorununun çözümünün bir seçim süreci ile gerçekleşmeyeceği, sorunu çözecek olanın Kürt halkının demokratik örgütlü mücadelesi olacağı söylenerek “Demokratik Özerk Kürdistan’ı inşa etme kararlılığımız ve saldırılar karşısında meşru direnişi örgütlemedeki ısrarımız devam edecek, büyüyecektir” denildi.

Kürt halkına direniş çağrısı

Kürt halkının direnişinin, her türlü tasfiye ve yönelimi boşa çıkaracağı ve özgürlüğü sağlayacağı belirtilen bildirgede Kürt halkına direniş çağrısı yapıldı.

Demokratik halk direnişi ile kendi özgürlüğünü gerçekleştirme kararlılığındadır. Bu bağlamda kongremiz halkımıza 10 temel talep ekseninde Demokratik Özerklik statüsünü inşa etmek ve özgürlüğünü gerçekleştirmek için bir seferberlik ruhuyla başlatmış olduğu demokratik direniş eylemlerini yükseltmeye ve sonuç alıncaya kadar sürdürme çağrısı yapmaktadır. Kongremiz halkımızın direnişinin her türlü tasfiye ve yönelimi boşa çıkaracağını ve halkımızı özgürleştireceğini değerlendirmiştir. Bu kararlaşma düzeyini sahiplenen kongremiz kardeş Türkiye halklarına muhataplık çağrısını yinelemektedir. Muhataplığını yitiren AKP ile geliştirilecek bir sürecin olmadığı bilinciyle Türkiye halklarından kendi muhatabını geliştirme noktasında tarihsel rolünü oynama çağrısı yapmaktadır. Anlaşılmıştır ki; AKP’nin Kürt sorununa yaklaşımı ile aynı zamanda Türkiye’deki demokratik gelişim sürecini de darbelemekte ve demokratik çözüm yerine inkar ve imha siyasetini yeniden inşa etmektedir.”



Tutsaklardan süresiz açlık grevi ve mahkeme boykotu

PKK ve PJAK’lı tutsaklar, çıkarıldıkları mahkemeleri “anlamını yitiren, tamamen göstermelik, hukukla alakası olmayan Nazi mahkemeleri” olarak tanımlayarak, 9 Mayıs 2011 tarihinden itibaren mahkemeleri boykot edeceklerini açıkladılar. Türk devletinin saldırılarını protesto etmek için 7 Nisan’da başlatmış oldukları açlık grevini 9 Nisan’da süresiz dönüşümlü açlık grevine çevirdiklerini hatırlatan tutsaklar, eylemlerini süresiz açlık grevine çevirdiklerini de duyurdular.

PKK ve PAJK’lı tutsaklar adına Deniz Kaya tarafından yapılan açıklamada, Türk devletinin halka ve cezaevinde bulunan tutsaklara yönelik saldırılarını sürdürdüğü söylenerek, “Nazi Türk devleti gerillalarımıza karşı yasak olmasına karşı her türlü kimyasal silah kullanmakta, çocuk, yaşlı demeden sokakta işkence yapmakta ve gaz bombaları artık evlerimizin içine atılmaktadır. Tüm bu Nazi vahşetinden en başta AKP hükümeti ve Türk devleti sorumludur” denildi.

 

Mahkemeye katılmanın
bir anlamı kalmadı”

KCK davasında 23. duruşma 10 Mayıs günü görüldü. Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya, “Yargılama hakkımız engelleniyor” diyerek davayı boykot eden sanık avukatları yine katılmadılar. Mahkemenin daha önce aldığı keyfi karar doğrultusunda duruşmaya tutuklu Kürt siyasetçilerden yine bir kısmı getirildi. Duruşmada savcılık avukatların duruşmaya katılmadıklarını belirterek, Kürt siyasetçilere “zorunlu müdafi atanması” talebinde bulundu.

Ardından ise tutuklu sanıklardan Nizamettin Onar söz aldı. Anadilde savunma hakları tanınana kadar duruşmalara katılmayacaklarını vurgulayan Onar, “Bu aşamada mahkemeye katılmanın bir anlamı kalmadı. Kürt halkına yapılanlardan ve anadilde savunma hakkımızın engellenmesinden dolayı, bundan sonraki duruşmalara katılmayarak mahkemenin tavrını protesto ediyoruz. Sonraki duruşmalara katılmak istemiyoruz” ifadelerini kullandı.

Konuşmaların ardından kararını açıklayan mahkeme başkanı, önceki duruşmalarda sanıkların tutuklu bulunduğu cezaevine müzakere yazısı yazılarak müdafi atanıp atanmadığı yönünde görüş sorduklarını ve 104 tutuklunun “Müdafilerimiz var onlarla yargılamanın devam etmesini istiyoruz” cevabı verdiklerini söyledi. Dayatmacı tutumuna devam eden mahkeme heyeti, bir sonraki duruşmaya avukat atamasının yapılmasına, bu talebi reddeden tutukluların ise avukatsız yargılanmalarına karar verdi.

 


Anneler tülbentlerini yaktı

8 Mayıs Anneler Günü’nde birçok il Kürt annelerinin protestolarına sahne oldu. Türk devletinin gerçekleştirdiği operasyonları protesto eden Kürt anneler “Çocuklarımızın öldüğü bir ülkede anneler gününü kutlayamayız” dediler.

Van, Bostaniçi, Doğubayazıt, Derik, Mardin, Urfa, Silopi, Tatvan, Adana, Mersin, İstanbul ve İzmir’de alanlara çıkan anneler ellerine çocuklarının parçalanmış bedenlerinin teslim edildiğini söylediler. Kürt halkı özgürleşmedikçe 8 Mayıs Anneler Günü’­nü kutlamayacaklarını belirttiler. Barışın sembolü olan beyaz tülbentlerini yakarak, Türk devletinin operasyonlarını protesto ettiler.