13 Mayıs 2011
Sayı: SİKB 2011/18

 Kızıl Bayrak'tan
Seçim oyununu bozmak için devrimci seçim kampanyası
Seçimlerin ardından sınıfı kapsamlı
bir saldırı bekliyor...
Kapitalizm felaketini durduralım!
Sömürgeciler işbirlikçileriyle buluştu!
Karşıyaka’da binlerce kişi Denizler’i andı 
Gençlik Denizler’in izinde devrim yolunda!.
BDSP Denizler’i andı
BES’lilere müdür emriyle saldırı
Demiryolu emekçileri yürüyor
Direnişçi işçiler Taksim’deyd
‘Terbiye operasyonu’na
direnişle yanıt verdiler
MAS-DAF işçileri yollarda
Siyasal gelişmeler ve
genel seçimle
Mali kriz senkronizasyonu
Portekiz’i vurdu - Volkan Yaraşır
Tunus’ta mücadele
yeniden sertleşiyor
Suriye’de halk hareketi ve
emperyalist hesaplar
İsyanın birleştirici harcı bozulamaz!...
Hamas-El Fetih anlaşması ve etkileri
ABD emperyalizminin
Ladin oyunu
TMMOB tarihinde kara bir leke: Büyük yüz(süz)leşme
Sanal sıkışıyor, sokakları
genişletelim!
Faşizmin işkencehanelerinde
devrim savunması
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

4. Birleşmiş Milletler En Az Gelişmiş Ülkeler Konferansı...

Sömürgeciler işbirlikçileriyle buluştu!

4. Birleşmiş Milletler En Az Gelişmiş Ülkeler Konferansı 9 Mayıs’ta İstanbul’da toplandı. 13 Mayıs’a kadar devam edecek olan konferans, az gelişmişliğe çözüm bulmak iddiasını taşımaktadır.

BM bünyesinde en geniş katılımlı toplantılardan biri olan bu konferansa çeşitli ülkelerden toplam 10 bin kişinin katılımı beklenmektedir. 10 yıllık periyodlarla yapılan toplantıların sonuncusu 2001 yılında Brüksel’de gerçekleştirilmişti. Tümüyle göz boyama ve emperyalistlerin suçlarını perdeleme işlevi gören toplantılarda “en az gelişmiş ülkeler” olarak tanımlanan ülke halklarına yararı dokunacak herhangi bir karar çıktığı görülmemiştir. Çünkü ezilen halkların yoksulluğunun ve “azgelişmişliği”nin arkasında bizzat aynı güçler durmaktadır. Açılış konuşmasını yapan BM Genel Sekreteri de yoksulluğa yol açan sebeplerden ziyade yoksulluğun sonuçları üzerinde duracaklarını söyleyerek bunu itiraf etmektedir. Zaten BM’nin kurucu ve daimi üyeleri konferansa önemsiz temsilciler göndererek konferansa verdikleri anlamı göstermektedirler.

Diğer taraftan emperyalistler ve işbirlikçileri için konferans yararsız değildir. İdeolojik-politik işlevi yanında, ekonomik ve ticari hedefleri için bu konferans kullanılmaktadır. Öyle ki “Pazar” ifadesi konferansın en çok kullanılan sözcüklerinden biridir. Emperyalistlerle işbirlikçilerinin yoksulluk reçetesi de bundan ibarettir. Yoksul ülke halklarına yoksulluktan kurtulmak için ülke kaynaklarını ve pazarlarını emperyalist tekellere sınır koymadan açmaları tavsiye edilmektedir. Böylelikle emperyalist-kapitalist sömürü ilişkileri derinleştirilmeye çalışılmaktadır. Yani hemen hepsi emperyalistler tarafından sömürgeleştirilerek yoksul bırakılmış olan bu ülkelerin önüne konulan daha beter bir sömürgeleştirmeden başka bir şey değildir.

BM’e göre en az gelişmişliğin temel göstergesi yıllık kişi başına düşen milli gelirin 900 doların altında olmasıdır. Bugün dünya üzerinde bu kriteri yakalayamamış 48 ülke bulunmaktadır. Bu 48 ülke, dünya nüfusunun yüzde 13’ünü barındırırken, dünya pazarında yüzde 1’lik bir paya sahiptir. Dahası 1971 yılında en az gelişmiş ülke sayısı 23 iken bugün 48’e yükselmiştir. Yoksulluğun artması, emperyalistler tarafından dünya halklarının daha fazla sömürüldüğünü göstermektedir.

En az gelişmiş 48 ülkeden, 33’ünün Afrika ülkesi, 14’ünün ise Asya ülkesi olması tesadüf değildir. Belli bir coğrafyada öbeklenen yoksulluk bu ülkelerin zirai ve sınai yoksunluklara sahip olmasından kaynaklanmamaktadır. Tam tersine bu, bizzat BM kurucuları ve daimi üyeleri olan kapitalist dünyanın efendilerinin ortaya çıkardığı bir sonuçtur.

Konferansta kapitalist firmaların yoksul ülkelere daha fazla yatırım yaparak halkların yoksulluğunun azaltılacağı yalanı uydurulmaktadır. Kapitalistler bu ülkeleri ucuz işgücü deposu olarak kullanmaktadırlar sadece. Bu sömürü çarkının bedelini işçi ve emekçiler aç, susuz, evsiz ve sağlıksız kalarak ödemektedir. 10-12 yaşlarındaki çocukları haftalık 1 dolardan az bir maaşla çalıştıran kapitalistler üretilen artı-değerle ceplerini doldurarak dünyadaki servet-sefalet uçurumunu büyütmektedirler.

O nedenle emperyalist devletlerin yoksul halklara verecek hiçbir şeyleri yoktur. Afrika ülkelerindeki yüksek bebek ölüm oranları, AİDS gibi ölümcül hastalıklar ile açlık ve yoksulluk bu kıtanın kaderi değildir. Afrika halklarının kaynaklarını yağmalayan kapitalist asalaklar bu sonuçları yaratmışlardır.

Bunun için bugün ne BM çatısı altında okunan martavallar ne de sözde yardımlar sorunu çözmeye muktedirdir. Sorunun gerçek nedeni kapitalist sömürüdür. Her 6 saniyede 1 insan gıda ve su yetersizliğinden hayatını kaybederken, çoğunluğu Amerika ve Avrupalı devletlerde binlerce insan da obeziteden ölmektedir. Görüldüğü üzere kapitalist dünya halklara hiçbir gelecek vermemektedir. Ne emperyalist Avrupa ülkelerinin Afrika ve Asya ülkelerine yapacağı yardımlar ne de BM’nin alacağı önemsiz yaptırımlar dünya yoksulluğunu ortadan kaldırmaya yetecektir. Sorunun temeli ortadan kalkmadıkça, yani kapitalist düzen yıkılmadıkça, yoksulluk büyüyecektir.

 

 

Üniversitelerde faşist abluka

Yumurtalı protestoya ceza terörü

Sermaye devleti, üniversitelerdeki baskı aygıtı YÖK eliyle devrimci ve ilerici öğrencilere saldırmaya devam ediyor.

YÖK düzeninin değişmez gerçeği olan soruşturma ve ceza terörünün son hedefi Mersin Üniversitesi’nden öğrenciler oldu. 24 Mart 2010 tarihinde Mersin Üniversitesi’ne gelen Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Tevfik Bilgin’i yumurta atarak protesto eden öğrencilere üniversite yönetimi ceza yağdırdı.

Öğrenciler hakkında bu eylemleri gerekçesiyle Mersin 8. Asliye Ceza Mahkemesi’nde açılan dava 5 Mayıs’ta haklarında verilen beraat kararıyla sonuçlanırken, üniversite yönetimin verdiği cezalar sonucu, eyleme katılan 1 öğrenciye uyarı, 2 öğrenciye kınama, 4 öğrenciye bir yarıyıl, 2 öğrenciye ise yükseköğretimden çıkarılma cezası verildi. Öğrencilere gönderilen tebligatlarda “Tevfik Bilgin’e çiğ yumurta ve buruşmuş kağıt atma” cezaya gerekçe olarak gösterildi.


AÜ’de faşist saldırı

10 Mayıs günü Anadolu Üniversitesi İdari ve İktisadi Bilimler Fakültesi’nde (İİBF) Alpaslan Türkeş için yazılan fanzinleri dağıtmak isteyen ülkücü faşistler fakülte kantininde bulunan Öğrenci Kolektifleri üyesi bir öğrenciye saldırdı. Bunun üzerine 11 Mayıs sabahı devrimci ve yurtsever öğrenciler faşistlerin fanzin dağıtımını engelleyerek, faşistleri okuldan kovdular.

Faşistlerin tekbirler getirerek okula giriş yaptığı haberi ulaşınca devrimci öğrenciler sloganlarla İİBF kantininde bekleyişe geçti. Kısa süre sonra sayıları 35–40 civarında olan faşist güruh ellerinde bıçak, satır ve sopalarla devrimci öğrencilerin bulunduğu alana geldiler. Faşistlerin ellerindeki bıçak ve satırları kitlenin üzerine atması üzerine çatışma çıktı. Devrimci öğrencilerin müdahalesi sonucu faşistler okulu terketmek zorunda kaldı. Okuldan kaçarak çıkan faşist grup o sırada okula giriş yapan bir devrimci öğrenciye saldırarak yaraladı.

Daha sonra Yurt-Kur önüne geçen devrimci öğrenciler, burada barikat kurarak yolu trafiğe kapattılar. Bu sırada çekim yapmak isteyen sivil polislere de müdahale edildi. Bekleyiş sırasında barikat önünde durmak zorunda kalan öğrenci servislerinin içine girilerek saldırı teşhir edildi. Barikat arkasında yaklaşık bir saat sloganlar ve marşlar eşliğinde bekleyen kitle daha sonra tekrar İİBF kantinine döndü. Burada bulunan öğrencilere yapılan faşist saldırı ajitasyon konuşmaları ve sloganlarla teşhir edildi.

Öğrenciler buradan kortej oluşturarak rektörlüğe yürüdü. “Faşizme karşı omuz omuza!” pankartı eşliğinde rektörlük önünde basına açıklama yapıldı. Basın açıklamasından sonra sloganlarla okuldan toplu çıkış yapan devrimci öğrenciler kent merkezine yürüdü.

Anadolu Üniversitesi / Ekim Gençliği


İÜ’de Burhan Kuzu protestosu

İstanbul Üniversitesi’nde Burhan Kuzu’yu protesto eden öğrencilere ÖGB saldırdı.

İÜ’de düzenlenen Anayasa Kongresi’ne katılan TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Burhan Kuzu’nun konuşması sırasında öğrenciler teşhir konuşmaları ve sloganlarla Kuzu’nun konuşma yapmasına imkan vermedi.

Sivil polislerle ÖGB’ler ise öğrencileri yakapaça dışarı attı. Yaklaşık 15-20 kişilik grup, tekrar salona girmek isterken, çevik kuvvet öğrencilere saldırdı. Öğrenciler ise polise yumurta atarak söz haklarının engellenmesini protesto etti.