26 Şubat 2010
Sayı: SİKB 2010/09

 Kızıl Bayrak'tan
İhanet ve teslimiyet engelini aşarak ilerleyelim!
TEKEL’de direniş kazanacak!
TÜSİAD şeflerinin derdi
Amerikancı düzenin bekasıdır!
Hiçbir demagoji katliamcı kimliğinizi gizleyemez!
TEKEL’de direniş günlüğü
Binlerce emekçi Ankara’da tek el-tek yumruk oldu!
TEKEL direnişiyle dayanışma eylem ve etkinlikleri
Metal işçilerinden
TEKEL direnişiyle dayanışma
Aka Deri direnişçisi ile direniş süreci
üzerine konuştuk...
Sendikalardan madenci katliamına tepkiler
İşçi ve emekçi hareketinden...
TKİP III. Kongresi
Kapanış Konuşması...
8 Mart ve sendikaların tutumu
8 Mart’ı sınıfsal ve tarihsel özüne uygun kutlamak için
Gençliğin TEKEL çalışmalarından..
İstanbul’da öğrencilerden
TEKEL’e destek eylemi
Ege’de TEKEL işçileri
öğrencilerle buluştu.
IG Metal ve SI temsilcileri ile TEKEL direnişi üzerine konuştuk...
Avrupa’dan TEKEL direnişiyle dayanışma eylemleri.
Dünyadan işçi ve emekçi eylemleri.
Suç dosyaları kabaran işgalci güçlerin kaçışı başladı...
Özel Savaş Mahkemeleri…- M. Can Yüce
Hasta tutsaklara özgürlük!
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Sendikalardan
madenci katliamına tepkiler

Sömürü çarklarını işçi kanıyla döndüren kapitalist düzende neredeyse sıradanlaşan iş cinayetlerinin son örneği 23 Şubat günü Balıkesir’de yaşandı.

Dursunbey ilçesine bağlı Odaköy’deki Şentaş şirketine ait maden ocağında meydana gelen grizu patlaması sonucu 13 işçi iş cinayetine kurban giderken 18 kişi ise yaralandı. Aynı madende 2006 ve 2007 yıllarında meydana gelen iki ayrı patlamada da toplam 20 işçi iş cinayetine kurban gitmişti.

Patronların kar hırsı karşısında işçi hayatının hiçbir değer taşımadığının birkez daha görüldüğü bu katliama sendikalar da tepki gösterdi. DİSK, T. Harb-İş ve Petrol-İş tarafından yapılan açıklamalardaki ortak vurgu, işçi hayatını güvenceye alacak basit koruyucu önlemlerin dahi alınmamasının böylesi bir iş cinayetini koşulladığı yönünde idi.

DİSK: İşçi ölümlerinden hükümet sorumludur!

Balıkesir’deki iş cinayeti sonrası yazılı bir açıklama yapan Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) “İşçi ölümlerinden hükümet sorumludur!” dedi. Aynı kömür ocağında 2006 Haziran’ında meydana gelen grizu patlamasına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler’in ‘Bunlar maalesef madencilikte olagelen kazalar. Maalesef, bu madenciliğin tabiatı icabı olabiliyor’ sözlerini hatırlatan DİSK, bu durumun AKP hükümetinin insana ve çalışanlara bakışını, iş cinayetlerine göz yummasını çok net bir şekilde özetlediğini ifade etti.

“İnsanı değil kâr hırsını merkezine alan, en zor ve en kötü koşullarda insanları çalışmaya zorlayan, işçilerin, çalışanların söz sahibi olmadığı üretim süreçleri potansiyel birer ‘insan mezarlığı’ olarak kalmaya devam edecektir. Önlem alınmayan, insana yatırım yapılmayan işyerlerinin faaliyetlerine izin verildiği, işçi sağlığı ve güvenliği konusunda mevzuatın piyasanın acımasız koşullarına terk edildiği, uzmanların, sendikaların ve meslek örgütlerinin bypass edilip dışlandıkları müddetçe, yaşadığımız bu ‘cinayetlerin’ sorumlusu sadece işletmeler değil bunlara göz yuman hükümet olacaktır.” diyen DİSK, en kısa sürede iş sağlığı ve güvenliği alanında mevzuatın düzenlenmesi ve 82. ILO Konferansı’nda onaylanan 176 Sayılı Madenlerde İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Sözleşmesi’nin imzalanması gerektiğini belirtti.

Harb-İş: Patlamanın sorumlusu Bakan Dinçer

Türkiye Harb Sanayi ve Yardımcı İşkolları İşçileri Sendikası (Harb-İş) Sendikası Merkez Yönetim Kurulu, 10 Aralık 2009’da Bursa’da 19 madencinin benzer bir patlama sonucunda göçük altında kalarak hayatını kaybettiğini hatırlatarak her iki olayın da kaza olduğuna dair hiçbir kanıtın bulunmadığını belirtti.

“Bu ölümler tıpkı Bursa’da oluşan kazada, 2008’de İstanbul Topkapı’da patlayıcı depolanan iş merkezinde 23 insanın ölümüne neden olan olayda olduğu gibi bilinemez, önlenemez ve kontrol edilemez kazalar değildir. Özellikle madenlerde oluşan kazalar, günümüz teknolojileri dikkate alındığında sessiz ve sakin gelmez, bu kazalar geleceklerini her zaman bildirir.” denilen açıklamada, bu gerçeği özellikle bilmesi gerekenin ilk açıklamalarında ‘Maden kısa süre önce denetlenmişti’ diyen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer olduğu ifade edildi. Açıklamada ayrıca ölümlere neden olanların sıfatı, statüsü, kurumu ve yetkisi ne olursa olsun en ağır biçimde cezalandırılmaları da istendi.


Petrol-İş : Maden ocakları “cinayet çukurlarına” dönüştü

Türkiye Petrol, Kimya, Lastik İşçileri Sendikası (Petrol-İş) Merkez Yönetim Kurulu tarafından yapılan yazılı açıklamada da aynı maden ocağında daha önce de kazalar yaşandığı hatırlatıldı.

“Maden ocaklarında grizu rutin ölçümleri ve olası risklerin belirlenmesinin hayati önemi olmasına karşın, ülkemizde bu kadar çok madenciyi kaybetmemiz, önlemlerin alınmadığını, uyarılara kulak asılmadığını göstermektedir.” denilen açıklamada kar hırsıyla çalıştırılan maden ocaklarının ‘cinayet çukurlarına’ dönüştüğü ifade edildi.

“Örgütsüz, sendikasız özel sektör iş yerlerinin kuralsız, güvensiz ve sağlıksız çalışma ortamlarında bu tür toplu ölümler daha sık yaşanır olmuştur.” vurgusunun yapıldığı açıklamada maden işletmecilerinin ve kamu yetkililerinin sıkça yaşanan bu acı ölüm olaylarından ders çıkarıp gerekli önlemleri vakit geçirmeden alması gerektiğinin altı çizildi.



EMO İstanbul Şubesi
37. Olağan Genel Kurulu gerçekleşti

Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) İstanbul Şubesi 37. Olağan Genel Kurulu 20 Şubat Cumartesi günü Perpa’da gerçekleştirildi.

Kurul, EMO İstanbul Şube 36. Dönem Yönetim Kurulu Başkanı Erhan Karaçay’ın yaptığı açılış konuşması ile başladı.

Genel kurulun ikinci bölümü, 36. Dönem programına dair konuşmak isteyenlerin listelenmesiyle başladı. Konuşmak isteyenler belirlendikten sonra kurula sunulmak istenen önergeler üzerine bir usul tartışması yapıldı. Kurul başında bir önerge komisyonu kurulmadığını bahane eden bazı oda üyeleri, önergelerin sunulmaması gerektiğini, tüzükten maddeler okuyarak engellemiş oldular. Tartışmanın bitmesiyle, 36. döneme dair konuşmak isteyenler sırayla kürsüye çıktılar.

Yaklaşık 120 kişinin katıldığı kurula, AKP’nin odaları ele geçirmesine aracı olan Meslekte Birlik grubu da kitlesel şekilde katılım gösterdi.

Demokrat Mühendisler yaptıkları konuşmalarda bir yandan geçmiş dönemin faaliyetlerini eleştirirken bir yandan da Meslekte Birlik konuşmacılarının savlarını eleştirdiler. Kurul, dönem eleştirisinden daha çok hükümet yanlısı ve karşıtı bir tartışma platformuna dönüştü.

Konuşmalar sırasında söz alan Hüseyin Yeşil, AKP’nin emek düşmanı bir parti olduğunu, klik çatışmaları esnasında krizin bedelinin emekçilere ödetildiğini belirtti. Demokrat mühendislerin ön seçimleri sırasında, Ahmet Tarık Uzunkaya’yı listesinden aday gösteren Sarı Listeyi destekleyen Hüseyin Yeşil, önseçim günü dağıttıkları bildiri ile A. Tarık Uzunkaya ve emek düşmanlığını teşhir eden TMMŞP üyelerinin bildiri dağıtmasına büyük tepki göstermişti. Bu yönüyle Yeşil’in konuşması, adet yerini bulsun diyen ­­söylemde demokrat düşüncenin bir tezahürü oldu.

Ahmet Tarık Uzunkaya: “Ben bir sermayedarım!”

“Devrimci-Demokrat Mühendisler”in yedek adayı, Entes Elektronik’in ortağı “patron devrimci” A. T. Uzunkaya da söz alarak kendisinin bir sermayedar olduğunu, yerli firmaların, özelleştirilen kurumlardan ihale almakta zorluk yaşadıklarını belirterek özelleştirmelerin kamu yararı barındırmadığını ve arkasında üç kağıtlar olduğunu belirtti.

36. dönem üzerine yapılan konuşmaların ardından kurul programı gereği, yönetim adına söz alan Erhan Karaçay, odanın siyaset yaptığı eleştirilerine, özelleştirmelere, nükleer santrallere karşı olmanın odanın asli görevlerinden olduğunu belirterek yaptıklarının arkasında olduklarını ve sürekli de arkasında olacaklarını belirtti.

Kurul devamında Meslekte Birlik grubu salondan çıkarak temsili anlamda salonda kalmaya devam etti. Divan, kurul sonunda önergeleri hızlıca okuyarak kurulu bitirdi.

Toplumcu Mühendis, Mimar ve Şehir Plancıları