İçindekiler:

9 Temmuz 2022
Sayı: KB 2022/25

Sağğlık sorunu toplumsal bir sorundur...
Sağlık sistemi çöküyor!
Sağlık emekçileri şiddet sarmalında!
Sağlıklı-nitelikli konut hakkı!
Rejimin aparatlarına milyarlar akıtılıyor
Ege'nin iki yakasında silahlanma tırmandırılıyor!
Asgari ücret açlık sınırının altında!
Herkes safını gösterdi!
"Sinan ve Dersim / Bir dönemin tanıklığı" kitabı çıktı
Teslim Demir'in anısına...
Almanya'da sınıf mücadelesi ve sorunlar
Kolombiya'da "Hakikat Komisyonu" Raporu
İsviçre-Lugano'da Ukrayna Konferansı
Norveç hükümeti enerji işçilerinin grevini yasakladı
Johnson'un hezimeti...
Paran kadar sağlık!
TPI'da işten atma saldırısı
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Norveç hükümeti enerji işçilerinin grevini yasakladı

 

İskandinav ülkeleri ‘burjuva demokrasisi’nin ‘seçkin’ temsilcileri olarak kabul edilir. Ancak sınıflar arası mücadele söz konusu olduğunda durum değişebiliyor. Zira bu ülkelerdeki hükümetler de büyük tekellerden gelen talep veya direktifleri yerine getirmek için, kağıt üzerindeki demokratik hakları çiğnemekte bir sakınca görmüyorlar.

Norveç hükümetinin, enerji işçilerinin 6 Temmuz günü başlattıkları greve müdahale edip yasaklaması, ‘İskandinav Demokrasisi’ ile iftihar eden burjuva hükümetlerin enerji tekellerinin hizmetinde olduğunu somut olarak gözler önüne sermiştir.

Üç açık deniz sahasında grev kararının alınmasından sonra doğalgaz fiyatları yükselmiş, Norveç petrol ve gaz lobisi, grevi engellemesi için hükümete çağrı yapmıştı. Sendika, ücret artışı konusunda anlaşma sağlanamadığı için grev kararı almıştı. Enerji tekelleri işçilerin taleplerini karşılamak yerine, hükümete ‘grevleri engelle’ talimatı vermeyi tercih ettiler. Bu tekeller, işçilerin ücret artışı taleplerini kolayca karşılayabilirlerdi. Belli ki enerji işçilerinin grev silahını kullanarak hak kazanıp ‘kötü örnek’ olmasını engelleme telaşına düşmüşler.

Grevin yasaklanması üzerine, “Hükümetin durumun ciddiyetini anladığını ve Norveç’in Avrupa’ya güvenilir ve istikrarlı bir doğalgaz tedarikçisi olarak itibarını korumak için harekete geçtiğini görmekten memnunuz” açıklaması yapan enerji tekelleri, rahat bir soluk almış görünüyorlar.

 Halk TV’de yer alan habere göre, Norveç Çalışma Bakanı Marte Mjøs Persen, yaptığı açıklamada, “Anlaşmazlık, tüm Avrupa için bu kadar büyük sosyal sonuçlara yol açabiliyorken, buna müdahale etmekten başka seçeneğim yok” dedi.

Grevi yasaklayan bakan müdahaleyi enerji tekellerinden yana işçi sınıfına karşı yapmıştır. Bu şaşırtıcı değil. O, temsil ettiği sınıfa hizmet etmiştir. Buna göre tekellerin çıkarları söz konusu olduğunda, ‘İskandinav Demokrasisi’ anında rafa kaldırılabilir.

Sendikal bürokrasinin utanç verici bir şekilde karara uyması, işçilerin ise fiili/meşru bir grevi örgütleyememesi, enerji tekellerinin işini kolaylaştırmış görünüyor. 

***

ABD-NATO tarafından kışkırtılan, Rusya tarafından başlatılan Ukrayna savaşı, Batı Avrupa ülkelerindeki iktidarların demokratik hakları anında ayaklar altına alabileceğini gözler sermişti. Rus medyasını yasaklayan AB şefleri, ‘basın özgürlüğü’ konusunda Putin yönetiminin gerisinde olduklarını gösterdiler. Ukrayna’daki Neonazi güçleri desteklemeleri, AB genelinde Ruslar ve Rusya karşıtı ırkçı-şoven histerinin yayılması için çaba harcamaları, medyayı emperyalist savaşın borazanı olarak kullanmaları, burjuva hükümetlerin ‘demokratik değerlere sahip çıkma’ konusundaki sahtekarlıklarını deşifre etmiştir. Norveç yönetiminin grev yasağı ise, kritik bir mesele olduğunda İskandinav hükümetlerinin de ‘demokratlığı’ bir kenara atabileceklerini göstermiştir. Bu olay, demokratik hakları kazanmanın olduğu gibi, kullanmanın da bir mücadele sorunu olduğunu bir kez daha göstermiştir.

 

 

 

Paris havalimanlarında grev

 

Ağır çalışma koşullarına, düşük ücretlere, güvencesizliğe, belirli prim ve ikramiyelerin kaldırılmasına, yüksek enflasyonla eriyen ücretler için insanca yaşamaya yetecek ücret talebiyle 9 Haziran’da ilk eylemlerini gerçekleştiren bir bölüm havalimanı çalışanın taleplerin karşılıksız kalmasının ardından 30 Haziran-2 Temmuz arası günlerde yeniden üç günlük grev gerçekleştirdi.

30 Haziran günü Roissy Charles de Gaulle Havalimanı’ndan itfaiye çalışanlarının greve gitmesiyle başlayan eylemlere, değişik işkollarda çalışan liman işçileri ve taşeron işçilerin de katılmasıyla iniş ve kalkışlarda yüzlerce uçuşun iptal edildiği açıklandı. Bagaj ayrım bölümü  personelinin de greve katılmasıyla 20 bin bagajın havalimanında bloke olduğu ya da başka destinasyonlara gittiği, yolcuların yaklaşık yarısının bagajları olmadan havalimanından ayrıldıkları açıklandı.

Havalimanı çalışanları, enflasyonu telafi etmek için 1 Ocak’tan itibaren geriye dönük olarak %6’lık bir yeniden değerleme talep ediyor. Yönetim ise 1 Temmuz’dan geçerli olmak üzere yüzde 4 önerdiği belirtiliyor.

Groupe ADP’nin (Paris Havalimanı İşletmeleri) CGT Genel Sekreteri Daniel Bertone, AFP’ye yaptığı açıklamada, “ADP yönetimi diyaloğu kestiği için yeni müzakerelerin açılmasını istiyoruz” derken, okul tatillerinin başladığı hafta sonu için 8 Temmuz sabahı 05.00’ten 10 Temmuz Pazar akşamı gece yarısına kadar yeni bir grev kararı aldıklarını açıkladı.

Kızıl Bayrak / Paris

 

 

Oberhausen'da “Sol Merkez”e bombalı saldırı 

 

4 Temmuz günü gece saatlerinde Alman Sol Parti’nin (Dıe Lınke) Oberhausen’daki bürosuna bombalı saldırı düzenlendi. Gece saat 03.30 sıralarında büroya ciddi hasar veren ve komşu dükkanlar da dahil camları paramparça eden güçlü bir patlama oldu. Saldırıda insanlar yaralanmadı. 

Neo-Nazi çevrelerin partiye karşı tekrarlanan tehditlerinden sonra, bu saldırının arkasında çok büyük olasılıkla faşist Neonazi güçlerin olduğu vurgulanıyor. Saldırı, Oberhausen’daki siyasi amaçlı saldırıların yeni bir düzeye vardığını gösteriyor. Polis raporlarına göre, 3 Temmuz akşamı Mönchengladbach kentinde bir araca faşistler tarafından başka bir saldırı girişiminde daha bulunuldu. Toplumun giderek artan kutuplaşması ve medyanın ve politikacıların aktif suç ortaklığı nedeniyle bu tür saldırıların ve gözdağının yakın gelecekte de artacağı varsayılıyor. 

Dıe Lınke Oberhausen’da faşist teröre karşı çeşitli eylemler gerçekleştireceğini dile getirdi. İlk protesto mitingi, 5 Temmuz günü saat 18.00’de Friedensplatz alanında gerçekleşti. Yaklaşık 300 kişi mitinge katılıdı ve dayanışmada bulundu. Polisin bombalı saldırıyla ilgili soruşturmaları halen devam ediyor. Ancak geçmişte olduğu gibi devletin faşist teröre karşı tutarlı bir mücadele yürütmesi beklenmiyor. 

Kızıl Bayrak / Düsseldorf