İçindekiler:

9 Temmuz 2022
Sayı: KB 2022/25

Sağğlık sorunu toplumsal bir sorundur...
Sağlık sistemi çöküyor!
Sağlık emekçileri şiddet sarmalında!
Sağlıklı-nitelikli konut hakkı!
Rejimin aparatlarına milyarlar akıtılıyor
Ege'nin iki yakasında silahlanma tırmandırılıyor!
Asgari ücret açlık sınırının altında!
Herkes safını gösterdi!
"Sinan ve Dersim / Bir dönemin tanıklığı" kitabı çıktı
Teslim Demir'in anısına...
Almanya'da sınıf mücadelesi ve sorunlar
Kolombiya'da "Hakikat Komisyonu" Raporu
İsviçre-Lugano'da Ukrayna Konferansı
Norveç hükümeti enerji işçilerinin grevini yasakladı
Johnson'un hezimeti...
Paran kadar sağlık!
TPI'da işten atma saldırısı
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Sağlık emekçileri şiddet sarmalında!

 

SES Amed Şube Eşbaşkanı Şiyar Güldiken’le sağlıkta şiddeti ve grev sürecini konuştuk…

Konya’da Dr. Ekrem Karakaya’nın öldürülmesinin ardından sağlık emekçileri olarak eylemler gerçekleştirdiniz. Sağlıkta şiddete ve nedenlerine dair neler söylemek istersiniz?

Güldiken: Uzun bir süredir kamuoyunun da takip ettiği sağlıkta şiddet yasasını tartışıyoruz. Sağlıkta şiddetin nedenleri aslında hepimiz tarafından biliniyor. Yaşamın her alanındaki sağlıksızlık ve şiddet sarmalı, bu alana da yansımış oldu. İktidarın yönetememe halini gizleyebilmek adına bu alanı her zaman toplumun önüne atması ile birlikte şiddet de her geçen gün artmaya başladı.

Bu ülkenin cumhurbaşkanı “Nereye giderlerse gitsinler, biz her halükârda başka bir ekiple bu sağlıktaki açığı kaparız” dedikten sonra sağlıkta şiddet oranı daha da arttı. Sağlıkçıya dönük herhangi bir şiddet tehdidi olduğunda 7/24 ulaşılabilen “Beyaz Kod” denilen bir uygulama var. 2015’ten 2019’a kadar yaklaşık 46 bin başvuru yapılmış. 2020’de 26 bin 2021 yılında 30 bin başvuru yapılmış. Yani 2015’ten 2021’nin sonuna kadar 120 bin başvuru var. İlginçtir Sağlık Bakanlığı 12 binine müdahil olmuş. Yani yüzde 9’una müdahil olmuş gerisi bir şekilde kapatılmış. Bizim tartıştığımız boyutu bu değil tabii. Biz meselenin yalnızca ceza boyutu ile tartışılmasını doğru bulmuyor, kabul etmiyoruz. Çünkü bu ülkede rol model sayılan cumhurbaşkanı, bakanlar, sanatçılar öyle bir hale geldi ki bütün basının, kamuoyunun, halkın karşısında birbirlerine şiddet içeren, hakarete varan şeyler söylüyorlar. Cezasızlık burada çok hayati öneme sahip. Bir suç işleyen kişi hukuk kurallarının dahi uygulanmadığını görünce yanına kâr kalıyor.

Bu durum İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmekten bağımsız bir mesele değildir. Her gün sokakta en az iki kadın katlediliyor. Sağlıktaki şiddetin artmasında diğer alanlardaki şiddetin orantılı bir ilişki olduğunu görmek gerekiyor. Tüm dünyayı kasıp kavuran savaş çığırtkanlığı var. Bizim ülkemizde de var. Her gün bu ülkenin sınırları dışında yaşayanlara dönük saldırganlık var.

Tüm bunlar bir halkın, bir toplumun kaos ortamına sürüklenmesine neden oluyor. Ekonomik kriz tabii bunun içinde önemli bir etken. İnsanlar birbiri ile didişiyor. Birbirinden intikam almaya, adalet sağlamaya, kendi hukukunu oluşturmaya çalışıyor. Çünkü adaleti sağlayan bir hukuk sistemi yok. Cezasızlık sistemi sağlıktaki şiddetin nedenleri olarak ifade edebiliriz.

Karakaya’nın öldürülmesinin ardından sağlık emekçileri olarak tepki eylemi gerçekleştiriniz. İki günlük ilan edilen grev sürecinde yaşananlara dair neler söylemek istersiniz?

Güldiken: İki gün önce Konya’da katledilen Dr. Ekrem Karakaya’nın öldürülmesinin ardından sağlık emek ve meslek örgütleri olarak refleks bir grev kararı aldık. Dün grev gerçekleştirdik ve bugün de grevdeyiz. Bu defa halkın önemli bir desteği var. 2021 Aralık ayından bugüne kadar birkaç defa daha grev ve iş bırakma gerçekleştirmiştik. Bu defa çok yoğun bir katılım oldu. Hem greve hem de saygı duruşu, eylem ve etkinliklere yoğun katılım oldu.

Özellikle İstanbul ve Ankara’da saldırılar yaşandı. İstanbul’da Sağlık Müdürlüğü önüne yürümeye izin verilmedi. Oysa sağlık müdürlüğü ve sağlık bakanlığı bizim muhatabımızdır. Birçok yerde engellemelerle karşılaştık.

Herkes ben şu sendikadayım, ben şu odaya kayıtlıyım gibi bir ayrıma gitmeden bu eylemlere katıldı. Bu bir araya geliş güçlenmeye başladı. Dolayısıyla sağlık emekçilerinin dertlerini ortak şekilde ifade etmelerine yönelik bir kenetlenme olduğunu söyleyebiliriz. Biz ölümü, hiçbir alanda en ufak şiddetin olmasını istemeyiz. Biz yaşamak ve yaşatmaktan yana bir meslek örgütüyüz.

Kızıl Bayrak / İstanbul

 

 

 

 

Sağlık emekçileri şiddete karşı dört bir yanda iş bıraktı

 

Konya Şehir Hastanesi’nde Kardiyoloji Uzmanı olarak çalışan Dr. Ekrem Karakaya’nın uğradığı saldırı sonucu yaşamını yitirmesi üzerine sağlık emekçileri 2 gün grev kararı aldı.

Sağlık emek ve meslek örgütleri “Üzgünüz, öfkeliyiz! Sorumlulardan hesap soracağız” diyerek çağrısını yaptığı iki günlük G(ö)REV yaygın ve kitlesel bir katılımla gerçekleştirildi. Polis saldırısına, saray rejiminin asalaklarının hedef göstermesine rağmen sağlık emekçileri “Bakan istifa” sloganları ile eylemler gerçekleştirdi.

Sağlıkta yaşanan şiddetin münferit olmadığını belirten sağlık emekçileri hasta ile doktoru karşı karşıya getiren sağlık politikalarını eleştirdi. Emekçiler sağlık hakkının ticarileştirilmesine, sağlık emekçilerinin haklarının korunamamasına tepki gösterdi.

İstanbul’un yanı sıra Sivas, Bitlis, Samsun, Mersin, Ankara, Adana, Kayseri, Çanakkale, Balıkesir, Denizli, Osmaniye, Manisa, Bursa, Edirne, Trabzon, Antakya, Diyarbakır, Aydın, Uşak, Batman, Adıyaman, Karabük, Kocaeli, Bolu, Şırnak, Mardin, Mersin, Maraş, Eskişehir, Düzce, Ağrı, Antalya, Urfa, Van, İzmir, Antep, Bartın, Kırıkkale, Çorum ve Hakkari’de pek çok hastanede iş bırakan sağlık emekçileri eylem gerçekleştirdi.

Pek çok şehirde tüm sağlık kurumlarında iş bırakan sağlık emekçileri Dr. Ekrem Karakaya için saygı duruşunda bulundu ve sessiz oturma eylemi gerçekleştirdi.

İstanbul’da barikatlara ve polis şiddetine rağmen yürüyüş

İstanbul’da Çapa Tıp Fakültesi’nde buluşan sağlık emekçilerinin İl Sağlık Müdürlüğü’ne gerçekleştireceği yürüyüşe polis engel olmak istedi. Polisin saldırdığı eylemde sağlık emekçileri barikatları aşarak yürüyüşü gerçekleştirdi.

Hastane içinden yürüyüşe başlayan sağlık emekçileri “Öldük biz!” ve “Bakan istifa!” şiarlı pankartlar taşıdı. Sloganlarla yürüyen sağlık emekçilerinin önüne Çapa Hastanesi, ardından Fındıkzade tramvay ve Haseki Hastanesi önünde polis barikatı kuruldu. Her seferinde sloganlarla barikatı aşan sağlık emekçileri polis tarafından sık sık darp edildi, biber gazı sıkıldı.

Çemberlitaş’ta bulunan İl Sağlık Müdürlüğü önüne kadar yapılan yürüyüş boyunca “Sağlıkta şiddet sona ersin!”, “Susmuyoruz, korkmuyoruz, hiçbir yere gitmiyoruz!”, “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz!” ve “Bakan istifa!” sloganları atıldı.

Öte yandan Ankara’da grevin ikinci günü Sağlık Bakanlığı’na yürümek ve siyah çelenk bırakmak isteyen sağlık emekçileri de polis tarafından engellendi. Çelenklerine el konulan sağlık emekçileri oturma eylemi gerçekleştirdi. Burada ATO adına konuşan Muharrem Baytemür şunları ifade etti:

“Biz her gün diyoruz gerekli önlemi almazsanız biz iş bırakacağız. Öldürülen ve her şeye rağmen hekimlik andını okuyan emekçiler, sizi iyileştirip yaşatıyor, biz haklarımız verilsin istiyoruz ve ölmek istemiyoruz.”

Eylemlerde ortak okunan açıklamada emek ve meslek örgütlerinin şiddet sarmalına karşı iktidarı defalarca uyardığı hatırlatılarak şu ifadelere yer verildi:

“Ülkede artan şiddet iklimi, bizlerin sadece çalışma koşullarını bozmakla kalmamış maalesef can güvenliğimizi de ciddi oranda tehdit eder hale gelmiştir. Her anlamıyla tıkanan sağlık sisteminin tüm sorumluluğu hekimlerin ve sağlık çalışanlarının omuzlarına yıkılmakta, bu durum bizlerin hedef olmasına neden olmakta, sağlık alanında yürütülen politikalar bizlere, şiddet, ölüm, çaresizlik, umutsuzluk olarak geri dönmektedir. Dün bize giderlerse gitsinler diyenlere sesleniyoruz, bugün bir meslektaşımız sonsuzluğa gitti. Siz de sorumlusunuz!”