İçindekiler:

9 Temmuz 2022
Sayı: KB 2022/25

Sağğlık sorunu toplumsal bir sorundur...
Sağlık sistemi çöküyor!
Sağlık emekçileri şiddet sarmalında!
Sağlıklı-nitelikli konut hakkı!
Rejimin aparatlarına milyarlar akıtılıyor
Ege'nin iki yakasında silahlanma tırmandırılıyor!
Asgari ücret açlık sınırının altında!
Herkes safını gösterdi!
"Sinan ve Dersim / Bir dönemin tanıklığı" kitabı çıktı
Teslim Demir'in anısına...
Almanya'da sınıf mücadelesi ve sorunlar
Kolombiya'da "Hakikat Komisyonu" Raporu
İsviçre-Lugano'da Ukrayna Konferansı
Norveç hükümeti enerji işçilerinin grevini yasakladı
Johnson'un hezimeti...
Paran kadar sağlık!
TPI'da işten atma saldırısı
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

İsviçre-Lugano’da Ukrayna Konferansı

 

Emperyalist ülkeler bir hafta içinde AB, G7 ve NATO olmak üzere art arda üç zirve   düzenlemişlerdi. Üç zirvede çıkan ortak sonucu NATO, „Rusya, müttefiklerin güvenliğine ve Avrupa-Atlantik bölgesinde barış ve istikrara yönelik en büyük ve en acil tehdittir“ diye özetlemişti. Yanı sıra Ukrayna’ya silah başta olmak üzere her türlü yardım sözü vermişlerdi.

Üç zirvenin ardında gerçekleşen Lugano Konferansı ise, Ukrayna’nın yeniden inşası için finansal desteği tartışacak. İsviçre‘nin Lugano kentinde, uluslararası kuruluşlar ve Avrupa Yatırım Bankası (EIB) ve Dünya Bankası gibi finans kuruluşlarının yanı sıra yaklaşık 40’a yakın ülkeden temsilci, 4 Temmuz günü Ukrayna’nın yeniden inşası ile ilgili görüşmelere başladı. İki gün sürecek olan yeniden yapılanma konferans, Ukrayna için bir tür Marshall Planı taslağı hazırlamayı amaçlıyor.

Emperyalist politikaların uygulayıcısı ve basit piyonu olan Ukrayna Devlet Başkanı Zelensky, uluslararası toplumu ülkesinin yeniden inşasını desteklemeye çağırdı. Yaptığı  video konuşmasında, “Rus saldırganlık savaşı tarafından yok edilen ülkesini“ yeniden inşa etmenin “tüm demokratik dünyanın ortak görevi“ olduğunu söyledi. Ülkesini desteklemenin “dünya barışına en önemli katkı“ olduğu yüzsüzlüğünü gösterdi. Ukrayna Başbakanı Schmyhal ise, Rus devleti ve oligarkların şu anda dünya çapında donmuş olan varlıklarının 300 ila 500 Milyar ABD doları civarında olduğu ve yeniden inşa için bunun kullanılması çağrısında bulundu.

Konferans katılımcıları, ikinci Dünya Savaşı‘ndan sonra Avrupa’nın yeniden inşasına yardımcı olan Marshall Planı’na dayalı bir strateji üzerine tartışıyorlar. Ukrayna’nın yeniden inşasının yüz milyarlarca euroya mal olması bekleniyor, Ukrayna hükümeti 720 Milyar Euro ihtiyaç duyulacağını tahmin ediyor. İsviçreli konferans görevlisi Simon Pidoux önceden, toplantının yaklaşan görevler için bir “pusula“ işlevi görmesi gerektiğini söyledi. Ukrayna’nın yeniden inşasının “onlar olmasa da yıllar alacağını“ belirtti. 

Avrupa Birliği yardım sözü verdi. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, AB’nin bir yeniden yapılanma platformu kuracağını söyledi. Bu, yatırım ihtiyacı belirlemeye, önlemleri koordine etmeye ve kaynakları yönlendirmeye hizmet edecektir. Von der Leyen, “Savaşın başlangıcından bu yana, Avrupa Birliği yaklaşık 6,2 milyar avroluk mali destek seferber etti” dedi:

“Ve daha fazlası var. Orta ve uzun vadeli yeniden yapılanmada kilit rol oynayacağız’’ açıklamasında bulundu.

Konferansda yolsuzluk sorunu da önemli bir tartışma konusu olacak. Zira Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün ‚“Yolsuzluk Algıları Endeksi”nde Ukrayna 180 ülke arasında 122. sırada yer alıyor. Dolayısıyla Avrupa Birliği, boğazına kadar yolsuzluklar çukuruna batan Ukrayna  yönecilerini yolsuzlukla mücadeleyi hızlandırmaya zorluyor. Bakan Schulze, “Elbette yapı, paranın gitmesi gereken yere gideceği şekilde kurulmalı” diyerek Ukrayna’nın hırsız yöneticilerine güvenmediğini ifade etmiş oldu. Bunun için de, yardımların koordine edilebileceği ve doğru kanallara yönlendirilebileceği uluslararası bir platform oluşturulacak.

İngiltere’de 2023 Konferansı

Ukrayna’nın yeniden inşası konferansına 2023’te de savaş kışkırtıcısı olan İngiltere ev sahipliği yapacak. İngiltere Dışişleri Bakanı Liz Truss, “Savaş sırasında Ukrayna’nın desteklenmesinde öncü bir rol oynadık ve Ukrayna hükümetinin yeniden yapılanma ve kalkınma planını desteklemede öncü bir rol oynamaya devam edeceğiz” dedi. Ukrayna’nın yeniden inşasının, “demokrasinin otokrasi üzerindeki gücünün bir sembolü olacak” yalanını dile getirdi. 

 

 

Sri Lanka’da halk sarayı bastı

 

Sri Lanka’da Nisan ayından bu yana üç genel grev yapıldı (8 Nisan, 6 Mayıs ve 10 Mayıs). Ayaklanma boyutuna varan kitlesel eylemler ise günden güne daha kitlesel daha militan bir nitelik kazandı. Toplumun en dinamik kesimlerini oluşturan işçiler, gençler ve tarım emekçileri neredeyse sokakları mesken tuttular. Zira bu sürede ne temel sorunların çözümü yönünde bir adım atıldı ne kitlelerin talepleri karşılandı.

Rejim bir süre önce -devlet başkanının kardeş olan- başbakanı feda etmiş, ancak icraatlarında kayda bir değişiklik yapmamıştı. Yolsuzluğa batmış dikta yönetimin uyguladığı neoliberal politikalar ülkeyi adım adım kaosa sürüklemiş, iki hafta önce rejim iflas ettiğini resmen ilan etmişti. O zamandan beri acil haller dışında petrol satışı durduruldu. Zira rejim petrol ithal edemez duruma düştü. Elektrik kesintileri, akar-yakıt yokluğu, artan enflasyon, gıda maddelerine erişim imkanlarının daralması gibi sorunlar kitleleri ‘sürekli isyan halinde’ tutmaya başladı.

Sarayında sefahat sürmeye devam eden Devlet Başkanı Gotabaya Rajapaksa ‘kurtarma paketi’ için IMF ile görüşmeler yapmak ve halkın isyanını bastırabilmek için sıkıyönetim ilan etmek dışında bir şey yapmadı. 9 Temmuz günü için sokağa çıkma yasağına rağmen protesto eylemlerine devam kararı alınmış, sabah saatlerinde halk hükümet binası ile Gotabaya’nın sarayına baskın düzenleyerek fiilen rejimi çöküşün eşiğine sürüklemiştir.

Açlığa mahkum ettiği kitlelerin öfkesinden korkan dikta rejimin başı, canını kurtarma telaşına düşerek ortadan kayboldu. Hükümet yetkilileri Rajapaksa’nın nerede olduğunu bilmediklerini iddia ederken, bazı kaynaklar Amerika’dan satın alınmış bir savaş gemisiyle ülkeyi terk ettiğini açıkladılar. 

Ülke çapında sokağa çıkma yasağı ilan edilmiş ve hükümet, protestolar sırasında kamu malına veya başkalarına zarar veren herkese ateş açılması talimatı vermişti. Ancak ne bu tehditler ne sokağa çıkma yasakları kitleleri durduramadı. Kitlelerin isyanı, kokuşmuş rejimin başındaki diktatör bozuntusunun kaçmasıyla sonuçlanmıştır. 

***

Çöküş aşamasına gelen rejim, Gotabaya Rajapaksa’nın kaçışıyla ömrünü doldurmuş görünüyor. ‘Tek adam ve ailesinin rejimi’ diye anılan Rajapaksa yönetimi miadını doldururken, ülkeyi de enkaza çevirmiş durumda. Muhalefet partileri daha önce de krizden çıkış için ‘geçici hükümet’ kurulmasını talep ediyordu. Göründüğü kadarıyla muhalefet ‘geçici hükümet’ kurmaya muvaffak olacak. Ancak bu hükümetin enkaza dönüştürülmüş ekonomiyi nasıl toparlayacağı henüz belli değil. IMF ile anlaşma görüşmelerine devam mı edecek, yoksa sarayını terk edip kaçan Rajapaksa başka olmak üzere halkı soyup zenginleşenlerin mülklerine mi el konacak? Bu durumun önümüzdeki günlerde netleşmeye başlaması bekleniyor.