23 Ekim 2020
Sayı: KB 2020/Özel-19

Kriz ve çöküş girdabında düzen siyaseti…
“Askıdaki yaşam”lar kirli ellerinde!..
AKP’nin “ilksel sermaye birikim süreci”
AYM ve hukuk sisteminde çürüme
Karabağ sorunu ve Ermeni-Azeri çatışması
Haramilerin saltanatını yıkmak için mücadeleye!
Kuzey Kıbrıs seçimleri
‘Sağlık emekçileri tükeniyor’
Tarım işçisi çocuklar kapitalizmin kurbanları
Baskılarınız bizleri yıldıramaz!
Türkiye’de işçi hareketi - Şefik Hüsnü
Komünist hareket ve emekçilerin durumu - Şefik Hüsnü
ABD’den Sudan’a İsrail’i tanıma şantajı
Meriç kıyısında yükselen duvarların sınırları
Körfez’in soğuk rüzgarları ekonomiyi vuruyor!
Sınıf ve Korona anketinden görülenler
Covid-19, halk sağlığı ve “sürü bağışıklığı”
Eğitimin yükü de kadınlara
Pandeminin faturası kadınlara
Üniversitelerde ‘eğitim kaosu’ devam ediyor
Eğitim ve sağlık hakkımız tehlikede!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Önlemler alınmıyor…

Eğitim ve sağlık hakkımız tehlikede!

 

Anaokulları ve 1. sınıflar için 21 Eylül’de; 2, 3, 4, 8 ve 12. sınıflarda ise 12 Ekim’de yüz yüze eğitime geçildi. Pandemi sürecinin başından beri MEB ve sermaye devletinin yetkilileri, Eğitim-Sen’in ve sağlık alanındaki meslek odalarının yaptığı çağrılara kulak asmayarak, okulları yüz yüze eğitime açtılar. Alınmayan önlemler ise salgının okullar aracılığı ile yayılmasına neden oldu. 12 Ekim’de yüz yüze eğitime geçen okullardan Covid-19’a yakalanan öğretmen ve öğrenci haberleri gelmeye devam ediyor. Covid-19 tespit edilen okullarda yüzlerce öğrencinin karantinaya alındığı da basına yansıyan ilk haberler arasındaydı.

Okullarda yüz yüze eğitime geçilmeden önce gerek Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk gerekse de sermayenin diktatörü Tayyip Erdoğan, salgına karşı okullarda gerekli önlemlerin alındığından dem vurdular. Maske, mesafe, dezenfektan ve ateş ölçüm cihazları ile okullarda salgının kontrol altına alınacağını ifade ettiler. Oysa Samsun’un İlkadım ilçesinde dört öğrenci ve iki öğretmende covid-19 tespit edilmesi, 240 öğrencinin karantinaya alınması; Çanakkale’de iki okulda Covid-19 tespit edilmesi ve 30 yakın öğrencinin karantinada olması; Ordu Fatsa’da bir öğretmen ve öğrencide koronavirüs tespit edildikten sonra 30 öğrencinin karantinaya alınması AKP iktidarını peşinen yalanladı. Selçuk ve Erdoğan’ın bahsettikleri önlemlerin göstermelik olduğu ve okullardaki salgını kontrol altına alamadıkları gerçeği bütün açıklığı ile gözler önüne serildi.

Pandemi sürecinin başından bu yana öğrencilere, öğretmenlere ve eğitimin diğer bileşenlerine hiçbir şey sorulmadan, onların onayı alınmadan hareket edildi. Sermayedarların kâr sağlayabileceği şekilde kararlar alındı. Devlet okullarındaki kalabalık sınıflara herhangi bir çare bulunmadı. Bunların yanı sıra temizlik ve maske gibi ihtiyaçların karşılanamaması salgının yayılmasına adeta davetiye çıkardı. Para ile eğitim veren özel okullarda önlemler alınarak eğitim hakkının sunulması, devlet ve köy okullarında ise hem eğitim hem de sağlık hakkının hiçe sayılması, eğitimdeki fırsat eşitsizliğinin ulaştığı boyutlara da bir kez daha ayna tuttu.

Sermaye iktidarı salgının okullarda yayılmaması konusunda hiçbir çaba harcamadığını göstermiştir. Eğitime ve sağlığa ayrılması gereken bütçelerin savaş sanayisine, lükse-şatafata harcanmaktadır. Eğitim için ayrılan miktar ise dindar, sorgulamayan, itaatkar bir nesil yetiştirmek için dinci-gericiliğin hizmetine sunulmaktadır. İktidar temsilcilerinin, salgın sürecinde eğitime ve sağlığa bütçe ayırmamaları, okullarda önlemler alınmaması, yine okullarda tespit edilen yaygın Covid-19 vakaları ise önümüzdeki günlerde eğitimin tüm bileşenleri için eğitim ve sağlık hakkının daha da büyük bir tehditle karşı karşıya olduğunun kanıtlarıdır.

Oysa eğitime ve sağlığa ayrılacak bütçeler ile bu süreçte verilecek eğitim sırasında salgın kontrol altında alınabilir. Yapılacak yeni eğitim birimleri, özel okullardaki dersliklerin parasız şekilde öğrencilere açılması, eğitim bileşenlerinin barınma, ulaşım, beslenme gibi ihtiyaçlarının karşılanması ve eğitimin ulaşılabilir, nitelikli bir hale getirilmesiyle bu süreçte yaşanan sorunlar çözülebilir. Fakat sermaye devleti bizlerin eğitim, sağlık ve yaşam hakkını önemsememektedir. Sermaye devletinin önemsediği tek şey sermayedarların kârlarının daha da artması, kapitalist sistemin devam ettirilmesidir.

Sermayedarların kârları eğitim hakkımızdan da sağlımızdan da önemli değildir. Elbette gençlik olarak eğitim, sağlık ve yaşam hakkımızdan vazgeçmiyoruz. Eğitim, sağlık ve yaşam hakkımıza sahip çıkmak için mücadelemizi büyütelim!

Eğitim ulaşılabilir ve nitelikli hale getirilsin!

Yüz yüze eğitime geçilen okullarda göstermelik önlemler değil, salgını önleyecek önlemler alınsın!

Eğitim bileşenlerinin eğitim, sağlık ve yaşam hakkı gözetilsin!

K. Sönmez

 

 

 

 

 

 

MEB seminercisinin bilim düşmanlığı

 

Milli Eğitim Müdürlüklerinin öğrencilere seminer vermesi için okullara çağırdığı Yeni Akit yazarı Ali Erkan Kavaklı, eğitim müfredatı konusunda Cumhurbaşkanı Erdoğan’a tavsiyelerde bulundu. Kavaklı, “maddeci Aguste Comte, inkârcı Darwin, varoluşçu Jean Paul Sartre, din halkların afyonudur diyen Karl Marks” yerine okul kitaplarında Hacı Bayram Veli, Bediüzzaman, Ahmedi Hani ve Fuat Sezgin gibi isimlerin okutulmasını önerdi.

Dinci gerici Yeni Akit yazarı “Fen bilgisi, fizik, kimya, biyoloji, hayat bilgisi, coğrafya kitaplarında materyalist ve ateist bakış açısı ile yazdırılıyor. MEB bunu seyrediyor, düzeltmek için kılını kıpırdatmıyor” diyerek Yaratılış Kongresi’ne tebliğ sunan ilim insanlarının bütün evrenin Allah’ın eseri olduğunu savunan görüşlerine övgü yaptı.

“Evrimci anlayış erdemli ve kâmil insan yetiştiremez”

Eğitimde kalan son bilim kırıntılarının da yok edilmesini isteyen Kavaklı, dünya tarihine iz bırakan düşünürlerin müfredattan çıkarılmasını talep ederek yazısında şu ifadeleri kullandı:

“Maddeci Aguste Comte, inkârcı Darwin, varoluşçu Jan Paul Sartre, din halkların afyonudur diyen Karl Marks Batı kültürünün öncüleri, kurucuları ve mimarları. Kiliseyi ve dini düşman ilan ettiler. Seküler ve maddeci bir eğitim anlayışı geliştirdiler.

(…) Maddeci, inkârcı, din karşıtı, evrimci, sadece dünya hayatının imarını hedefleyen bir eğitim anlayışı erdemli ve kâmil insan yetiştiremez. Biz erdemli, olgun, kâmil insan yetiştiren medeniyetin çocuklarıyız. Yunus Emre, Mevlana, Hacı Bektaş Veli, Hacı Bayram Veli, İmam Gazali, İbn Sina, İbn Rüşd, İbn Haldun, Bediüzzaman, Ahmedi Hani, Prof. Fuat Sezgin bu medeniyetin evlatları. Kıtaları ve gönülleri fetheden medeniyetin evlatları, kendi kültür ve medeniyetini yeniden keşfetmeli, geçmişten ilham alarak geleceğin fethine çıkmalı. Yeni bir başlangıç için Vira Bismillah!..”