23 Ekim 2020
Sayı: KB 2020/Özel-19

Kriz ve çöküş girdabında düzen siyaseti…
“Askıdaki yaşam”lar kirli ellerinde!..
AKP’nin “ilksel sermaye birikim süreci”
AYM ve hukuk sisteminde çürüme
Karabağ sorunu ve Ermeni-Azeri çatışması
Haramilerin saltanatını yıkmak için mücadeleye!
Kuzey Kıbrıs seçimleri
‘Sağlık emekçileri tükeniyor’
Tarım işçisi çocuklar kapitalizmin kurbanları
Baskılarınız bizleri yıldıramaz!
Türkiye’de işçi hareketi - Şefik Hüsnü
Komünist hareket ve emekçilerin durumu - Şefik Hüsnü
ABD’den Sudan’a İsrail’i tanıma şantajı
Meriç kıyısında yükselen duvarların sınırları
Körfez’in soğuk rüzgarları ekonomiyi vuruyor!
Sınıf ve Korona anketinden görülenler
Covid-19, halk sağlığı ve “sürü bağışıklığı”
Eğitimin yükü de kadınlara
Pandeminin faturası kadınlara
Üniversitelerde ‘eğitim kaosu’ devam ediyor
Eğitim ve sağlık hakkımız tehlikede!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

ABD’den Sudan’a İsrail’i tanıma şantajı

A. Vedat Ceylan

 

ABD, 2001’de ikiz kulelere yapılan saldırının ardından Sudan’ı da “terörist devletler” listesine almıştı. Siyonist rejimle işbirliği yapan Arap devletlerinin sayısını arttırmak için çırpınan Trump yönetimi, Sudan’a baskı yaparak, İsrail’i tanıması/ilişkileri normalleştirmesi karşılığında ambargonun kaldırılacağını vaat ediyor. İçinde bulunduğu ekonomik durum ve istikrarsızlık göz önüne alındığında, Sudan’ın uluslararası ambargo ve yaptırımların bir an önce kaldırılmaya ihtiyacı olduğu aşikâr. ABD’nin, Sudan’ı ‘terör devleti’ listesinden çıkarmak için gerçek bir terör devleti olan İsrail’i tanımayı şart koşması, bunu çirkin bir şantaja çevirmesi, emperyalist haydutluğun yeni örneklerinden biridir.

***

Yaklaşık otuz yıldır Sudan, ABD’nin “uluslararası terörizmi destekleyen ülkeler” kara listesinde yer alıyor. Kuzeydoğu Afrika ülkesi Sudan’ın ABD’nin şimşeklerini üzerine çekmesi 1992-1996 yılları arasına dayanmaktadır. O dönemde, Recep Tayip Erdoğan’ın ‘kadim dostu’ dinci-diktatör El Beşir yönetimindeki Sudan, diğer cihatçı grupların yanı sıra El Kaide’ye de ev sahipliği yapıyordu. Usame bin Ladin başkent Hartum’dan El Kaide’ye komuta ediyordu.

Bin Ladin’in 1996’da sınır dışı edilmiş olmasına, 11 Eylül 2001’de ikiz kulelere yapılan saldırı sonrası El Beşir rejiminin CIA ile çalışmasına, ABD’nin baskıları ve uluslararası yaptırımlar neticesinde 2016’da El Beşir’in İran ile bağlarını kesmesine rağmen, Sudan “terörist devletler” listesinden çıkarılmadı. Oysa 11 Eylül saldırılarını gerçekleştirenlerin çoğunluğu Suudi Arabistan vatandaşıydı. Buna karşın şeriatçı-Vahhabi Suudi rejimine dokunulmadı. Çünkü bu Ortaçağ artığı rejim ABD’nin Ortadoğu’daki sadık uşaklarından biridir.

Dinci-diktatör El Beşir iktidarının sonu

Sudan halkının 2019 baharında isyan bayrağını açması ve aylara yayılan militan direnişi sayesinde diktatör el Beşir’in 30 yıllık rejimi yıkılmıştı. Şimdi Sudan’da, el Beşir’in cihatçı ideolojisine karşı olan geçici bir hükümet var iktidarda. Sudan, uluslararası yaptırımlarla birlikte, sel felaketleri ve korona salgının tetiklediği ağır ekonomik sorunlarla karşı karşıya bulunuyor. Buna rağmen ABD emperyalizmi Sudan’a uyguladığı uluslararası yaptırımları kaldırmayarak, bu ülkenin halkı şahsında insanlığa karşı suç işliyor.

ABD’nin ‘yeni’ Sudan’ı “terör listesi”nden çıkarmak için bir terör devleti olan İsrail’i tanımayı dayatması haydutluktur, şantajdır ve bir tür uluslararası teröristliktir.

Arap ülkelerinin başına çöreklenmiş şeyh ve kabile ağaları ABD işbirlikçisi ve İsrail yanlısı olsalar da bu ülkelerin işçi ve emekçilerinin ABD ve İsrail’e geçmişten gelen haklı ve meşru bir kin ve öfkeleri var. Bundan dolayı İsrail halen izolasyondan kurtulamadı. Seçimlere hazırlanan Trump yönetimi, ABD’deki siyonist lobilerin desteğini almak için İsrail’e yeni işbirlikçiler kazandırmak için çırpınıyor. Körfez şeyhleri siyonistlerle suç ortaklığına dün hazırdılar. ABD Sudan hükümetini de bu ihanete ortak etmek için bastırıyor.

‘Yeni’ Sudan hükümetinin asker kanadı İsrail dostu olsa da şu anda, hele ABD’nin baskısı ve şantajları altında yapıldığı çok açık olacağından, düşkün Körfez şeyhleri gibi İsrail’le ilişkileri normalleştirme kararı alması kolay değil.  

Sudan’ın İsrail için herhangi bir tehdit oluşturmadığı biliniyor. Hartum, eski diktatör El Beşir’i Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne (ICC) iade etmeyi ve ICC yargıçlarının bir kısmının Sudanlı yargıçlardan oluşacak, karma bir mahkeme kurmayı da kabul etti.

ABD daha önce 11 Eylül mağdurlarına tazminat ödeme karşılığında Sudan’ı ‘kara listeden’ çıkarma ‘seçeneği’ sunmuştu. Ülke içinde bulunduğu mali sıkıntılara 335 milyon dolar ödemeyi kabul etmişti. Ancak ABD şimdi de İsrail’i tanıma şantajı dayatıyor bu çıkmazda olan yoksul ülkeye.

Sudan halkı İslamcı-diktatör Ömer El Beşir’in otuz yıllık baskıcı yönetiminden 2019’da baharında isyan ederek kurtulmayı başarmıştı. Doğu Afrika ülkesi Sudan, üzerindeki prangaları birer birer kırmaya başladı. Aylar süren protestoların ardından geçen yılın 11 Nisan’ında ordunun yönetime el koymasıyla el Beşir’in devrilmesinin üzerinden geçen süre zarfında Sudanlılar önemli toplumsal, siyasal ve kültürel kazanımlar elde ettiler.

Diktatör El Beşir’in devrilmesi, ulaşılan kazanımlar elbette ki bir devrim değil. Ancak, hem emperyalist dayatmalara karşı durmanın hem de esaret zincirlerinden kurtulmanın biricik yolunun işçi ve emekçilerin örgütlü direnmesinden geçtiğini gösteren somut bir örnekti.

Tüm sıkıntılara rağmen Sudan halkının büyük bir çoğunluğu halen de İsrail’le ilişkilerin normalleştirilmesine karşıdır. Bu halkın büyük çoğunluğu Filistin halkının haklı davasını desteklemektedir.  Hükümetteki askeri kanat siyonist rejimle işbirliği yapmaktan yana olsa da, el Beşir’in devrilmesinde aktif rol oynayan hükümetin sivil bileşenleri, ABD’nin küstah dayatmalarına karşı durulması gerektiğini savunuyor.