2 Mart 2018
Sayı: KB 2018/09

Sermayenin tetikçileri emekçilere karşı birleşiyor!
İşçi sınıfı kapitalistlerin yağma savaşını reddetmelidir!
“Şehitlik, cihat” vb. kavramlarla işçilerin bilinci bulandırılıyor
İhbarcılık sermayenin en iğrenç ama etkili bir silahıdır
Çocuklarımızı sizden koruyacağız!
Çocuğa yönelik şiddete son!
Şekerde özelleştirme işçilere ne getirir?
“Taşerona kadro” yalan, “işsizlik ve hak gaspı” gerçek!
Tek yol mücadele!
Öğretmenlere “performans” saldırısı
8 Mart ve burjuva toplumunda kadın hakları - H. Fırat
Ekim Devrimi’nin 100. yılında Kollontay’ı okurken... / 6
Soylu bir yolda ilerleyen bir kadın: Praskovya İvanovskaya
Eşitlik ve özgürlük için mücadeleye!
8 Mart’ın çağrısına yanıt ver
MEB ve tarikat işbirliği
Suriye’de “ateşkes” kararı ve emperyalist ikiyüzlülük
Ortadoğu halklarıyla dayanışmaya!
Emperyalist hegemonya kavgası ve Avrupa Birliği
Avrupa’da üniversiteli emekçiler ve öğrenciler ayakta
Ölümünün 65. yılında Stalin...
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Çocuğa yönelik şiddete son!

 

Çocuğa yönelik şiddet”e herkes bir yandan “hayır” der, diğer yandan çocuğa şiddet alabildiğine yaygın bir sorun olarak yaşanır. Şiddet dediğimizde akla sadece “dayak”, yani fiziksel şiddet gelir. Oysa ki şiddet her yerdedir ve “her yer suç mahallidir.” Çocuğa yönelik şiddeti ekonomik, fiziksel, cinsel, psikolojik şiddet olarak dörde ayırabiliriz.

Ekonomik Şiddet: Ekonomik gücün kullanılarak, kişinin yaşamını devam ettirebilecek maddi olanakların elinden alınmasıdır. Kişinin yaşayabilmesi için “zorla çalıştırılması” veya yaşamak için çalışmak zorunda kalması bir ekonomik şiddettir. Bunun yanında, çocuğu kendi geçimini kendisinin sağlamasına mecbur bırakmak, evin giderlerini çocuğun üzerine yüklemek, çalışan çocukların kazandıkları paranın tümünü elinden almak ve(ya) eve para getirmeyen çocuklara dayak atmak vb. olgular çocukların suiistimal edilmesinin ötesinde şiddetin örnekleridir.

Cinsel Şiddet: Çocukların cinsel yönden istismar edilmesi ve cinsel tacize uğraması, yetişkinlerin kendi cinsel ihtiyaçlarını tatmin edebilmek için, çocukları cinsel yönden kullanmaları sonucunda ortaya çıkmaktadır. Cinsel istismar, cinsel obje olarak kullanılmanın ne olduğunu idrak edemeyen ve dolayısıyla tepki ver(e)meyen veya direnme gücünü henüz geliştirememiş olan çocuklara yönelik bir şiddettir. Çocuk yaşta evlendirilme ve çocuk yaşta doğurma da cinsel şiddet içerisindedir.

Fiziksel Şiddet: Bedene yönelik olan ve yine bedensel olarak zarar görülmesine yol açan şiddettir. Tekme-tokat atmak, dövmek, el kol bükmek, yumruklamak, iterek yere düşürdükten sonra tekmelemek, yere ya da duvara fırlatmak, bedenlerinde sigara söndürmek, saç çekmek, ısırmak ve tükürmek, kafasını duvara çarpmak vb. şeklinde olmaktadır. Şiddete uğrayanlar, çoğu kez herhangi bir aletle (sopa, demir, değnek, odun, oklava, zincir, kemer, hortum, ip, urgan, vs.) dövülmektedir.

Psikolojik Şiddet: Bedensel veya kişilik özellikleri kullanılarak, baskı kurularak, duyguları kullanılarak çocuğun istemediği muameleye maruz bırakılmasıdır. Korkutmak, tehdit etmek, aşağılamak, reddetmek, onların öz güvenini sarsmak amacıyla yapılan her türlü sözlü ve fiili tutum ve davranış biçimleri, psikolojik şiddet türlerindendir. Keza, çocuklardan bazılarını çok sevmek ve önemsemek, bazılarını da ihmal edip bazı haklardan veya imkânlardan mahrum etmek ve gereksiz yere cezalandırmak bu tür fiili psikolojik şiddet örnekleridir.

Bugün günümüzde çocuklar bunları nerelerde mi yaşıyorlar? Her yerde; evde, sokakta, fabrikada-atölyede, okulda, hapishanede, savaşta çocuklar şiddete maruz kalıyorlar, öldürülüyorlar. Ülkenin nüfusunun %30’unu çocuklar oluşturmaktadır. Çocuğa yönelik şiddeti durdurmanın yolu ancak bu sistemi değiştirmekten geçmektedir. Çünkü şiddet kendiliğinden oluşmamaktadır. Şiddeti var eden bu ücretli kölelik sistemini yıkıp, yerine üretenlerin yönettiği bir dünya kurduğumuzda çocuklar şiddetten kurtulabilirler ancak. O güne kadar da çocukların mücadele etmesi ve geleceklerine sahip çıkmaları için yan yana, omuz omuza olacağız!

Çocuklar ölecek ve dünya dönmeye devam edecek sananlar yanılıyorlar

Ben bir çocuk işçiyim. Çocuk olduğuma bakmayın, yüz yıllardır dünyanın her bir karış toprağında ben varım. 1800’lerde İngiltere’de dokuma tezgahlarında çalışan benim gibi binlerce arkadaşım, kardeşim vardı. Ellerimiz küçük olduğu için patronların iştahını arttırıyor, her gün bir o kadar daha arkadaş geliyordu yanımıza, ranzamıza. Ranzamıza diyorum, çünkü bizim hem işimiz hem evimizdi fabrika. Patronlar bizi o kadar seviyordu ki bir dakika gözlerinin önünden ayırmıyordu. 10-14 saat atölyede çalışan ellerimiz-gözlerimiz hiç güneş görmezdi.

1900’lerde ABD’de her maden fabrikasında benim gibi yüzlercesini görmek mümkündü. Sadece maden de değil, pamuk fabrikalarından sokaklardaki gazete dağıtımına kadar hayatın her yerinde, üretimin her yerinde ben vardım. Maden ocaklarında tonlarca kömür çıkartan da bendim, pamuk tarlarından kilolarca pamuğu toplayan da benim. İş kazalarında, cinayetlerde benim gibi yüzlerce arkadaşımın üstü örtüldü, hem de konusu bir daha asla açılmamak üzere.

***

Bugün tekstil atölyelerinden sanayilere kadar ben varım. Bazen Suriyeliyim, bazen Afgan, bazen de Türk’üm ama her zaman çocuğum.

Patronlar beni daha fazla çalıştırmak için çıraklık okulları açıyor. 10-11 yaşlarında çalışmaya başlıyorum. Okullar dediğimiz haftanın sadece 1 günü ders aldığımız yerler. Bu dersler de çoğu zaman ya boş geçiyor ya da meslek ile ilgili dersler veriliyor. Meslek liselerinde de ben varım. Atölyede, stajda ucuz iş gücü olarak, sadece patronların kasalarını doldurmak için çalışıyorum. Atölyede patronumuz müdür oluyor, bizim üzerimizden parça başı aldığı paranın hesabını yapıyor.

Yeri geliyor, eğitim görüyoruz diye notlarla korkutuluyor, her işi yapmak zorunda bırakılıyorum. Stajda, atölyede güvenlik önlemleri alınmadığı için ölüyorum, sakat kalıyorum. Yüzyıllardır sömürülen, ağır koşullarda çalıştırılan, katledilen çocuk işçilerin sayısını bileniniz var mı?

***

Benim adım Derya, henüz 12 yaşındayım. Yaşıtlarım şu an sokakta seksek oynuyor, ip atlıyor. Fakat ben az sonra odadaki kapının arkasındaki adamla evlendirileceğim. Neden mi? Çünkü “gelenek-görenekler” bunu emrediyor. Çünkü töremiz böyle. Yetmediği gibi yasalarda bile imamlara nikah kıyma yetkisi verildi. Çocukların erken yaşta evlenmesinin önündeki tüm engeller yasalar tarafından bir bir kaldırılıyor. “Bu devirde de çocuk yaşta evlendirilme mi kalmış?” demeyin. Bugün hâlâ binlerce çocuk evlenmek zorunda bırakılıyor.

***

Televizyonlar, radyolar, internet siteleri her gün onlarca çocuğun tacize-tecavüze uğradığı haberlerini veriyor. Evde, okulda, sokakta, yurtlarda kadın-erkek gözetilmeksizin istismara uğramak için sadece çocuk olmak yetiyor. Oynadığımız sokakta, okuduğumuz okulda, bindiğimiz serviste cinsel şiddet ile karşılaşıyoruz. Staj için gittiğimiz iş yerlerinde tacize-tecavüze uğruyoruz. 115 çocuğun doğurduğunun gizlendiği hastanelerden zorla evlendirildiğimiz ailelerimize kadar herkes bu gerçeği biliyor.

***

Artık havalar iyice soğudu. Kuş sesleri duyulmaz oldu. Şimdi yalnızca, annesini ya da babasını, kardeşini yitiren çocukların ağlamaları duyulabiliyor. Bizler, bir ülkesi ve umudu olmayan çocuklarız.” 

Bu sözler eski Yugoslavya’da savaşı yaşamış, son 10-15 yılda savaş nedeniyle yaşamını, sağlığını, anne-babasını ve umudunu yitirmiş milyonlarca çocuktan birine ait. Bizler savaşın çocuklarıyız. Filistinli, Iraklı, Arap, Kürt, Suriyeliyiz. Siyahız, beyazız, dillerimiz, ırklarımız farklı, fakat her birimiz yaşadığımız toprakları ve doğayı paylaşamayanların çıkardığı savaşlarda çocukluğunu kaybedenleriz. Evlerimize düşen bombalar, sokakta üzerimize sıkılan kurşunlar bizleri renklerimize veya ırklarımıza göre ayırmadan üzerimize geliyor. Sadece para babalarını ve çocuklarını ıskalıyor kurşunlar. Bugün Suriye’de, Efrîn’de çıkan savaşlar, işgaller buraya çok uzak değil. Yarın tam da evine düşen bombalardan kaçmak için ranzanın altına girip kendini güvende hissetmek istediğinde sen de artık bizlerden olacaksın.

***

Kimi zaman “suç” işlediğim gerekçesi ile kimi zaman annemle kalabilmek için hapishanelerde zorla tutulan 2 bin 979 çocuktan birisiyim. Sürekli yeni çocuk hapishaneleri açılmakta. Bu bile sistemin çürümüşlüğünü göstermektedir. Bizim için hapishane inşa etmek yerine, başta eğitim, sağlık, barınma, beslenme ve temiz suya erişim olmak üzere insanca bir yaşam istiyoruz.

***

Ben yüzyıllardır dünyanın her karış toprağında, çocuk yaşta çalıştırılan, evlendirilen, savaşların ortasında bırakılan, tacize-tecavüze uğrayan, küçük bedenlerine büyük yükler yüklenen çocuğum. “Çıraklık, boşanma komisyonları, bir kereden bir şey olmazlarla” bizlere yönelik yapılan her şey meşrulaştırılıyor.

Susmayacağız arkadaş! Yanı başımızda savaşlarda öldürülen milyonlarca çocuk için susmayacağız. Atölye tezgahında saatlerce ağır işlerde çalıştırılan çocuk işçiler için susmayacağız. Tacize-tecavüze uğrayan çocuklar için, çocuk yaşta evlendirilmeye çalışılan çocuklar için susmayacağız. Sesimiz çıktığı kadar en gür şekilde haykıracağız.

Çocuk emeğini sömüren bu düzen değişmedikçe hiçbir çocuk özgür olmayacak.

Çocuklar için, gelecek için sömürü düzenini yıkalım!

Meslek Liselilerin Sesi


 
§