2 Şubat 2018
Sayı: KB 2018/05

Halkların kardeşliği ve onurlu bir yaşam için mücadele!
“Zeytin Dalı Harekatı” mı, işgal harekatı mı?
Efrîn’e dönük saldırılarda siviller katlediliyor
Düzen siyasetine “savaş” ayarı
Tek Tipe Karşı Mücadele Platformu kuruldu
Sermayenin cankurtaranı AKP
İhanet ve satış düzeni sürüyor, mücadeleye ve direnişe devam!
Direnişçi emekçilerden KESK ve bağlı sendikalara çağrı
Tekstil sektöründe örgütlenme arayışı ve sendikalar
Fabrikalarda emeğin korunması mücadelesi ve mesleki eğitim
Ekim Devrimi ve ulusal sorun
8 Mart’ta özgürlük ve eşitlik mücadelesini yükseltelim!
Devrime giden yolda yürüyen kadınlar: Vera Figner
Kibritçi kızlardan radyum kızlarına süren mücadele
Meslek liseleri ve temel eğitim sorunu
Almanya özgülünde Avrupa’da mesleki eğitim
Endüstri 4.0 ve yaşama etkilerine örnekler
Suriye’de anayasa hazırlığı için Soçi’de “anlaşma”
Trakya’da metal işçisi MESS’le yapılan TİS’e ne diyor?
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Kibritçi kızlardan radyum kızlarına süren mücadele

 

Kapitalizm, geçmişten günümüze gelişen bilim ve teknolojiyle birlikte üretimi arttırmanın ve daha çok kazanmanın kolaylıklarına kavuşurken, üretim süreçlerinde yaşanan gelişmelerin işçi sağlığına olan etkilerini ise hep göz ardı etmiştir. Kapitalistler için bir “teferruat” olan “iş kazalarının”/cinayetlerinin yanında meslek hastalıklarının adı bile edilmez. Ancak işçi ölümleri sonucunda bu konular gündeme gelebilmiş, uzun süren mücadeleler verilerek yasal düzenlemeler yapılabilmiştir. Bu açıdan beyaz fosforla zehirlenen “kibritçi kızlar” ile radyum zehirlenmesine maruz kalan “radyum kızları”nın yaşadıkları mağduriyet ve verdikleri mücadele kadın işçilerin mücadelesi açısından oldukça önemli deneyimlerdir.

“Kibritçi kızlar grevi”

1889’da Londra’da May ve Briant fabrikalarında kibrit üretiminde çalışan kadın ve çocuk işçiler, beyaz fosforla çalışmanın sonucu olarak ciddi sağlık sorunlarına maruz kalmaktaydı. Kibritin kolay yanmasını sağladığı ve kokmadığı için tercih edilen beyaz fosfor kemiklerde büyük tahribata ve ölümlere neden olmaktaydı. Kibritçi kızlar daha çok çene kemiği hastalıklarına maruz kalmakta, kemik çürümesinden dolayı yemek yiyemez hale gelmekteydi. Düşük ücretlere, 14 saatlik çalışma saatlerine katlanan kadın işçiler her geçen gün sağlıklarından oluyordu. Kibritçi kızları sendikalı olmaya ve greve götüren de bu zor çalışma koşullarıydı.

Grevleri büyük destek gören kadın işçilerin bu direnişi, tarihe “Kibritçi kızlar grevi” olarak geçti. Grev sayesinde kadın işçilerin talepleri kabul edilmiştir. Bu grev ve sonrasında süren mücadele sayesinde 1908’de “beyaz fosfor” maddesi yasaklanmıştır.

“Radyum kızları”

ABD Radyum Şirketi (U.S Radium Corp.), radyum bazlı boya içeren saatler üretiyordu. Bu boyalar içerdiği radyum sayesinde fosforlu yeşil renkte gece parlıyordu. Özellikle 1. Emperyalist Paylaşım Savaşı’nda gece saatlerin kolay görünebildiği için tercih ediliyor, bu nedenle ABD ordusuna satılarak, şirkete devasa para kazandırıyordu. Saatlerin kadranlarını boyama işini yapan ise genç kadın işçilerdi. 40 saatlik haftalık çalışma karşılığı olarak 18 dolar ve her bir boyadığı saat kadranı başına da ilaveten 8 sent kazanıyorlardı. Saatlerin küçük parçalarını boyayabilmek için kullandıkları fırçayı inceltmek üzere ağızlarında ıslatarak kullanan kadın işçiler gün boyu yoğun bir şekilde radyumlu boyayı emiyorlardı. Radyum tatsız ve kokusuz olduğu için farkında olmadan bu boya ile kendilerini zehirliyorlardı.

1917-1926 yılları arasında yaklaşık 4000 kadar kadının ABD Radyum Şirketi’nde çalıştığı belirtilmektedir. 1927 yılında 50’den fazla kadın işçi bu nedenle ölmüştür. Radyum kemiklerde büyük tahribatlar ve ağrılar yaratıyor, kadın işçilerin çeneleri çürüyor, dişleri dökülüyordu.

Kadın işçileri muayene eden Columbia Üniversitesi’nden Frederick Flynn ve arkadaşları “sorun yok” raporları ile konuyu kapatıyordu. Zira bu ekip ABD Radyum Şirketi için çalışmaktaydı. Şirketin nüfuzu büyük olduğu için kadın işçiler dava açacak avukat dahi bulamıyordu. Fabrika sahipleri ise kadın işçilerin şikâyetlerini geçiştirmek için kirli bir propaganda yaparak kadınların frengi olduklarını ileri sürüyor, kara çalmaya, şikâyetlerin gündeme gelmesini engellemeye çalışıyordu.

Ancak ölümler ve radyumun neden olduğu kemik hastalıkları devam ediyordu. Kadın işçilere ABD’de işçi sağlığı ve iş güvenliği koşulları üzerine çalışma yapan Ulusal Tüketiciler Birliği destek oldu. Radyum kızlarına hukuki destek yanında radyumun neden olduğu meslek hastalıkları konusunda araştırmalar yaparak çeşitli bulguları yayınladılar.

1929 yılında hastalıkları ilerlemiş olan 5 genç kadın işçi dava açtı. Grace Fryer, Quinta McDonald, Albina Larice, Edna Husman ve Katherine Schaub adlı kadın işçiler, davanın basına yansımasıyla “Radyum Kızları” olarak anılmaya başlandı. Daha sonra başka işçiler de bu hukuk mücadelesine katıldılar.

Ancak dava süreçleri sermaye devleti gerçeğine uygun şekilde ilerliyor, fabrikanın nüfuzu burada da kendini gösteriyor, dava uzuyordu. Dava uzadıkça kadın işçilerin ömürleri kısalıyordu. 3 yıl süren dava sürecinde, davalı 13 kadın işçi radyum zehirlemesine bağlı çeşitli nedenlerle hayatını kaybetti. Geride kalan kadın işçiler davanın sonunu göremeyeceklerini düşünerek 250 bin dolar olan tazminat istemlerinden vazgeçerek 10 bin dolar tazminat, ölene kadar 600 dolarlık aylık bağlanması ve tüm tıbbi bakım ücretlerini şirketin üstlenmesi karşılığında anlaşma yoluna gittiler. “Radyum kızları”nın geri kalanı da davanın bu şekilde bitmesinden birkaç yıl sonra yaşamlarını yitirdiler.

Dava sonucunda radyum içerikli boya kullanımına dair işçi sağlığı önlemleri getirilse de 1960 yılına kadar saatlerde kullanılmaya devam etmiştir. Ancak radyum kızlarının sayesinde işçi sağlığı önlemlerine dair önemli bir farkındalık sağlanmış, ilerleyen zaman içinde işçi sağlığı mevzuatında değişikliklere gidilmiştir.

Emperyalist savaş koşullarında işçi hareketinin zayıflaması ve mücadelenin ivmesinin düşmesi, işçi sağlığını tehdit eden böylesi uygulamalara karşı verilen tepkiyi de sınırlamıştır. Kibritçi kızlar, grev silahını kullanarak ve gelen desteklerle taleplerini kabul ettirirken, radyum kızlarının hukuki mücadeleyi başlatması dahi uzun çabalarla mümkün olmuştur.

Kibritçi kızlardan radyum kızlarına süren mücadele göstermiştir ki, sınıf mücadelesini büyütmek vahşi kapitalizmi engelleyen tek gerçek seçenektir.

Kaynak: guvenlicalisma.org (Radyum kızları – Işıl Arıcan, Fosforlu saatler, yitip giden yaşamlar, şirket suçları ve… Radyum Kızları - Emre Gürcanlı makaleleri)

 

 

 

 

İEKK’dan istismara karşı bildiri dağıtımı

 

İşçi-Emekçi Kadın Komisyonları (İEKK), yakın zamanda Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde 115 hamile çocuğun istismar edilmesi ve devlet yetkilileri tarafından olayın örtbas edilip, istismarın olağanlaştırılmasını gerçekleştirdiği bildiri dağıtımıyla teşhir etti.

Mahalle pazarında yapılan dağıtımda yüz yüze gelinen işçi, emekçilere devletin istismara arka çıktığı, onayladığı anlatılarak çocukların geleceği için birlikte ses çıkarmak gerekliliği vurgulandı.

İstismara ve şiddete sessiz kalma!” başlıklı bildirinin dağıtımı sırasında ise polis ekipleri gelerek ortamı terörize etmeye ve faaliyeti engellemeye çalıştı. OHAL döneminde olunduğunu, bildirilerin dağıtımının yasak olduğunu söyleyen polisler GBT uygulaması yaptıktan sonra gittiler. Bir süre polis eşliğinde yapılan dağıtımda emekçi kadınlar bildiriler alarak, polise karşı bunların yasak olmadığını söyleyerek dağıtıma destek oldular.

 
§