15 Aralık 2017
Sayı: KB 2017/48

ABD-İsrail-Suudi saldırganlığının Kudüs hamlesi
Stratejik ortakların açık-gizli suç dosyası!
Dinci faşizmin karanlığı ve çıkış arayışı
Taşeron işçisine kadro aldatmacası
Yapılması gereken açıktır: Grev!
“Mücadele etmeyen işçi köleliğe mahkumdur”
HT Solar’da hiçbir şey bitmiş değil!
İstanbul’da direniş sürüyor
Dünyayı sarsan altmış yıl!
Emperyalist savaşa karşı mücadeleye!
Gerici kuşatmayı kırmak için tek yol mücadele!
Kurultay Hazırlık Komitesi toplandı
Bugünün mücadelesini yarına bırakma!
Gençlik Erdal Eren’i andı
Suriye’de “siyasi çözüm” ve Ortadoğu’da artan gerilim
Almanya’da siyasi kriz sürüyor
Silahların gölgesinde kâr hesapları
19 Aralık Katliamı’nın 17. yılı
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Gençlik Erdal Eren’i andı

 

13 Aralık 1980’de askeri-faşist cunta tarafından katledilen Erdal Eren, DGB, DLB ve MLB tarafından gerçekleştirilen etkinliklerle anıldı. Erdal Eren’in sınıfsız, sömürüsüz bir dünya mücadelesinde yaşamaya devam ettiği vurgulandı.

Ankara

Erdal Eren’in mezarına yapılan yürüyüşün ardından DGB adına yapılan konuşmada, 37 yıl önce faşist cuntanın sınıf-kitle hareketinin önünü kesmek için harekete geçtiği ifade edildi. 17 yaşındayken yaşı büyütülerek katledilen Erdal Eren’in de aralarında olduğu devrimcileri katleden sermaye devletinin, sınıf hareketine bir gözdağı vermeyi amaçladığı belirtildi. Ardından faşist cuntanın işçi sınıfı, Kürt halkı ve gençlik için bir baskı ve sindirme aracı işlevi gördüğü üzerinde duruldu. Erdal Eren’in son mektubu okunarak onun şahsında tüm devrim şehitleri için saygı duruşunda bulunuldu. Erdal Eren’in mezarı başındaki anma müzik dinletisi ile sonlandırıldı. Ardından Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan, Yusuf Aslan ve Mahir Çayan’ın mezarları ziyaret edilerek mezarlarına dövizler bırakıldı.

Önceki gün MLB’nin İncirli’deki Direniş Parkı’nda yaptığı anma ise polis ablukası ve tacizi altında gerçekleştirildi.

Kartal

Bankalar Caddesi’nde stand açan DLB’liler Erdal Eren’i anarak bildiri dağıttı. Faaliyet boyunca çekilen ajitasyonlarda, Erdal Eren’den Berkin Elvan’a devletin katliamcı kimliğine değinilerek ‘Erdal olup mücadeleyi büyütmeye’ çağrı yapıldı. Filistin’deki emperyalist-siyonist işgale dikkat çeken DLB’liler işgale karşı imza topladı, AKP iktidarının İsrail’le ilişkilerini teşhir etti. DLB’liler stand faaliyetinin ardından Üç Fidan Gençlik Kültürevi’nde Erdal Eren ve mücadelesi üzerine sohbet gerçekleştirdi. Şiirlerin ardından Erdal Eren’in mücadelesinin insanca yaşam mücadelesi olduğu, insanların mücadeleden kaçarken Erdal Eren’in tereddütsüzce gösterdiği direnişin ve idam sehpasına attığı tekmenin altı çizilerek insan olabilmek için ‘Erdal olma cüreti’nin gerekliliği vurgulandı.

Ümraniye

MLB ve DLB’nin çağrısıyla yapılan anmada öncelikle Erdal Eren’in hayatı ve mücadelesi anlatıldı. Eren’in ailesine yazdığı son mektubun okunduğu anmada, Erdal Eren’in mücadelesini bugün liselerde, atölyelerde yaşatmak için örgütlenmenin önemine vurgu yapıldı. Devrimci kimlik, irade ve mücadele üzerine tartışmalar yapıldı. Anma programı meslek liselerinde yaşanan sorunlar ve Mesleki Eğitim Kurultayı üzerine sohbetle devam etti.

Kocaeli

Çayırova’da gerçekleştirilen söyleşide öncelikle Erdal Eren’in yaşamından bahsedildi. Kapitalist sistemin kriz içerisinde debelendiği böylesi dönemlerde, gençliğin geleceği için vereceği mücadelenin önemine değinilerek Erdal Eren’in mücadelesine dikkat çekildi. “Erdal Eren; genç yaşında örgütlü kimliğin, devrim davasına olan inancın verdiği güçle ölüme başı dik gitmiştir. 17 yaşında geleceğe dair seçimini devrimden yana yapmış olan Erdal Eren’in cesaretini kuşanmak ve mücadelesini ileriye taşımak gerekir” denilerek Erdal’ın devrimci kimliği, cüret ve cesaretini kuşanmak gerektiği vurgulandı.

Ardından okullarda yaşanan sorunlardan, devletin planlı olarak arttırmış olduğu gericilik ve baskının liselere yansımasından bahsedildi. Erdal Eren’in de bir meslek liseli olduğu vurgulanan söyleşi, 2018 Ocak ayında yapılacak ‘Mesleki Eğitim Kurultayı’na katılım çağrısıyla sona erdi.

 

 

 

 

Çocuk yaşken eğitilir(!)

 

Tüm toplumu dinci gerici ideolojiyle şekillendirmeye çalışan sermaye devleti, ‘ağaç yaşken eğilir’ mantığıyla ilk icraatlarını küçük çocuklar üzerinden gerçekleştirmeye devam ediyor. Yeni eğitim-öğretim yılıyla birlikte anaokulundan başlayarak eğitim müfredatında birçok değişikliğe gidilerek, müfredattan bilimsel konular çıkarılıp yerine din dersleri konulmuştu. Devlet okullarında müftülüklerle işbirliği yaparak okul öncesi eğitim sürecinde çocuklara dini eğitim vermeye başlayan Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), artık özel öğretim kurumlarında da okul öncesi ve ilköğretimde “serbest etkinlik” adı altında dini eğitim vermenin önünü açan programı açıkladı. Yine geçenlerde, AKP iktidarı MEB himayesinde Ensar Vakfı ve İlim Yayma Cemiyeti ile birlikte “evlerde dini sohbet” projesiyle birlikte evlere giderek çocuklarla dini sohbet etme uygulamasını başlattı. Böylelikle küçük yaşta çocuklara Kuran-ı Kerim okutulmasının, çocukların dini fikirler edinmelerinin ve sorgulamayan, dindar kişiliklere bürünmelerinin önü daha da açılmış oldu. Her geçen gün çocukların Kuran Kursları’na gönderilmeleri, İmam Hatip okullarına, mahalle aralarında denetimden muaf tutulan sıbyan mekteplerine yollanmaları teşvik edilirken, diğer bir yandan dini kurumlardan çocuklara yönelik istismar ve şiddet haberleri gelmeye devam ediyor. Trabzon’da, Bartın’da çocuklara dayakla Kuran eğitimi verildiği son olarak haberlere yansıyan örnekler oldu. Geçen hafta İstanbul Küçükçekmece’de ortaokul öğrencilerine sosyal bilgiler kapsamında ‘geleneklerimiz, göreneklerimiz’ adı altında gelinlik ve damatlık giydirilerek öğretmenler tarafından para takıldığı haberi basına yansıdı.

Müfredatın içeriğinin daha da dincileştirilmesi, Kuran okuma ve yazmanın artık anaokullarından itibaren öğretilmesi, müftülüklere verilen evlendirme yetkisiyle çocuk yaşta evliliğin önünün açılması sermaye devletinin yaratmak istediği neslin niteliği hakkında bize bilgi veriyor. Dini eğitimin anaokullarına kadar inmesinin temel nedenine baktığımızda ise, sermaye devletinin gerek ekonomik gerekse siyasi kriz içinde debelendiğini, bu krizden çıkmanın yolu olarak da işçi ve emekçilere daha da katmerli sömürü koşullarını dayatmak istediğini görürüz. Zira azgın sömürü koşullarını sürdürebilmek için biat eden, sorgulamayan, dindar bir nesil yaratmaya ihtiyaç duyuyorlar.

P. Sevra

 

 

 

 

Aladağ davasında kamu görevlilerine tutuklama yok

 

Adana’nın Aladağ ilçesindeki Özel Aladağ Tahsil Çağındaki Talebelere Yardım Derneği Ortaöğretim Kız Öğrenci Yurdu adındaki tarikat yurdunda 29 Kasım 2016’da, 11 öğrenci ve 1 eğitmenin yaşamını yitirdiği yangında ihmali olanların yargılandığı davaya 11 Aralık’ta devam edildi.

Kamu görevlilerinin yargılandığı davayla ilk dava birleştirildi.

Kozan Ağır Ceza Mahkemesi’nin baktığı davanın 4. duruşması ‘yer sıkıntısı’ gerekçesiyle Kozan Ticaret Odası Konferans Salonu’na taşındı.

“Taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma” suçlarından 2 yıldan 15 yıla kadar hapis istemiyle yargılanan 6’sı tutuklu 14 sanığın avukatları tahliye talebinde bulundu.

Mağdur ailelerin vekili olduğunu söyleyen Av. Ali Kemal Söbüçovalı da sanıkların tahliyesini istedi.

Duruşmada ifade veren tutuksuz sanıklar, herhangi bir eğitim almadıklarını ve sadece kendilerine verilen formlarda yer alan soruları sorduklarını söyledi. Yangın tatbikatı ile ilgili bir soru olmadığı için de bu konuda bir bilgileri olmadıklarını ifade ettiler. Kamu görevlilerinin tutuklanmasını reddeden mahkeme heyeti, tutuklu sanıkların tutukluluklarının devamına karar vererek duruşmayı 26 Şubat 2018’e erteledi.

 
§