13 Ekim 2017
Sayı: KB 2017/39

Efendi-uşak ilişkisinde kriz büyüyor
İdlib savaşı ve bölgede değişen dengeler
Rant ve talanın önündeki engeller kalkıyor!
İzmir’de ev baskınları: 4 gözaltı
Krizin faturasını yine işçi ve emekçiler ödeyecek
MİB MYK Ekim ayı toplantısı sonuçları
“İşte barış, dünyayla yarış” mı, “sınıfa karşı sınıf” tutumu mu?
Otomotiv iş kolunda kırılan “rekor”lar sermayedarlara yetmedi
Trakya Cam’da işten atma ve direniş
Nuriye Gülmen: Boyun eğmeyeceğim!
Gerçek ve kalıcı çözüm için devrim, devrim için devrimci sınıf hareketi!
Avrupa’da burjuva demokrasisinden koyu polis devletine doğru
Katalonya’da bağımsızlık ilanı askıya alınıyor
Avrupa’da Ekim Devrimi etkinlikleri
İlan edilen “şehitliğin” ardında gizlenen suç ortaklığı
Düzen yargısı kadın cinayetlerinin, şiddetin önünü açıyor
Ucuz iş gücü yetiştirme eğitimi
İstanbul’da 10 Ekim anmaları
Sarıgazi Halk Festivali yine yasaklandı!
İstanbul ve Çorlu’da devrimci faaliyetler
Ağaçlar kökleri yaşadıkça yaşar
Sosyalist devrim ve demokrasi mücadelesi - V. İ. Lenin
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Nuriye Gülmen: Boyun eğmeyeceğim!

 

KHK ile atıldığı işine dönmek için Yüksel Caddesi’nde direnişe geçen, 9 Mart’ta başladığı açlık grevinin 76. gününde tutuklanan kamu emekçisi Nuriye Gülmen, tecritte tutulmaya devam ediyor.

Sincan Hapishanesi’nden zorla müdahale amacıyla Numune Hastanesi’ne kaçırılan Gülmen’le görüşen Ankara Tabip Odası üyesi doktorlar, Gülmen’in burada kaldığı süre içinde yaşadıklarını aktardı. 7 Ekim günü yapılan basın toplantısında Gülmen’i muayene eden doktor Benan Koyuncu, Gülmen’in tutulduğu odada iki jandarma ve bir gardiyanın da durduğunu söyledi.

Ayağa kalkmasına izin yok, içeride sürekli asker bulunuyor

Koyuncu toplantıda şunları ifade etti: “En büyük sorunu tuvalet sorunu. Kesinlikle ayağa kalkmasına izin verilmiyor. Tuvaletini yaparken içeride asker de oluyor. Bunu onur kırıcı olarak görüyor. Temizleme işlemi ve banyo yapamıyor. Nuriye yoğun bakım hastası olmadığını söyleyerek silme işlemini kabul etmiyor. Yoğun bakım orası, dolayısıyla kendisi de bundan etkileniyor ve uyku düzeni bozuluyor, uyuyamadığını dile getirdi. Temiz kıyafet elde etmede sıkıntılar yaşanıyor. Bizim açlık grevindekilere önerimiz günlük çamaşırlarının değişmesi gerekiyor; ama maalesef bu yapılmıyor. ‘Başımda sürekli bir kolluk kuvveti var kendimi burada daha sıkışmış hissediyorum’ dedi. Daha tedirgin ve sürekli zorla müdahale tehdidi altında hissediyor kendini. Kaldığı koşullarda hiç hareket etmiyor. Daha önceden refakatçisi tarafından yapılan eklem hareketleri şu an yapılmamaktadır. O yüzden eklemlerde kontraktür denilen hareket kısıtlılığı var. Yatak yaraları oluşabilir. Kaldı ki fizik muayenesinde bası yarası dediğimiz durumun ilk bulguları oluşmaya başlamış. Açlık grevindeki bir kişi aldığı su, şeker, bitki çayı, B1 vitamini, tuz miktarı ve bunların hazırlanmasına başka bir kişinin yardım etmesi gerekmektedir. Bu koşullar içerisinde bu mümkün olmamaktadır.”

9 Ekim gecesi ise Gülmen’in tutulduğu yoğun bakım ünitesinden çıkarılarak tutuklu servisine nakledildiği öğrenildi.

Gülmen‘den kamuoyuna mesaj

Nuriye Gülmen, 11 Ekim’de kendisini ziyaret eden CHP milletvekili aracılığıyla kamuoyuna mesaj gönderdi.

Gülmen’i Ankara Numune Hastanesi’nde ziyaret eden Veli Ağbaba, ziyaretin ardından hastane önünde basın açıklaması yaptı. Gülmen'in yaşadığı sorunlara ilişkin bilgi veren Ağbaba şunları söyledi:

Nuriye'nin söylediği şu; benim gözaltına alınmam, tutuklanmam hukuksuzluk. Ben hasta değilim, ben bir tutsağım. Hasta olmadığım halde beni zorla burada tutuyorlar. Bu hukuksuzluktan kaynaklanan sıkıntıları var. 16 günden beri burada kalıyor 13 gün boyunca bir camlı yoğun bakımda kalmış, askerlerin izlediği bir yerde kalmış, 16 gün boyunca banyo yapmamış. Banyo yapmamasının nedeni de refakatçisi olmadığı için dengesini sağlayamıyormuş. Koşullar son derece bu anlamda kötü. Çok zayıflamış gördüm. ‘Beni burada tutarak boyun eğ diyorlar’ diyor. ‘Boyun eğmeyeceğim, işim verilinceye kadar eğmeyeceğim boyun’ diyor. ‘İşimi ekmeğimi istiyorum’ diyor. ‘Kendimi 13 gün boyunca bir kafes hayvanı gibi hissettim, orayı beğenmezken buraya getirildim. Burası çok daha kötü gün ışığı yok, geceyi gündüzü ayırt edemiyorum’ diyor. ‘Daha önce cezaevinde refakatçilerim vardı arkadaşlarım yıkanmamda ve egzersiz yapmamda yardımcı oluyorlardı’ diyor. ‘Şimdi onları da yapamıyorum, yürüyemiyorum’ diyor.”

 

 

 

 

Yüksel direnişine polis saldırıları

 

OHAL rejimine ve KHK ile ihraçlara karşı, Nuriye Gülmen’in Yüksel Caddesi’de başlattığı direniş sürerken, her gün 13.30 ve 18.00’de yapılmak istenen eylemlere polis saldırıları da devam ediyor.

Direnişin 335. gününde (9 Ekim) günü Konur Sokak üzerinde saat 18.00 açıklamasını yapmak üzere harekete geçen Veli Saçılık, Acun Karadağ ve bir DLB’linin de aralarında bulunduğu yedi kişi ozalitleri açar açmaz sivil ve çevik kuvvet polisinin saldırısıyla karşılaştı. Gözaltı saldırısına başlayan sivil polislerin etrafı çevik kuvvet polisleri tarafından kalkanlarla çevrilerek ve megafonun sireni açılarak, yapılan işkence, çevrede bulunanlardan gizlenmeye çalışıldı. Yerlerde sürüklenerek ve darp edilerek gözaltına alınanlar polis saldırısına “İnsanlık onuru işkenceyi yenecek!” ve “Nuriye, Semih onurumuzdur!” sloganıyla karşılık verdi. Polis işkenceli gözaltıyı görüntülemeye çalışan iki Seyri Sokak muhabirini de gözaltına aldı.

Direnişin 337. günü olan 11 Ekim’de ise polis ablukası altındaki Yüksel Caddesi’ne girmeleri engellenen emekçiler, Konur Sokak’ta öğlen 13.30’da eylem yapmak için bir araya geldi. Açlık grevinin 217. gününde olduğunun yazdığı ozaliti açarak kitlenin eyleme başladığı anda polis saldırıya geçti. Saldırı sırasında sloganlarla emekçilerin talepleri haykırılmaya ve polis terörü protesto edilmeye devam etti. Saldırıda Mehmet Dersulu, İlker Işık, Gülnaz Bozkurt ve Deniz Uğurer polis tarafından işkenceyle gözaltına alındı.

Akşam açıklaması için de saat 18.00’de Veli Saçılık’ın da aralarında olduğu direnişçiler Konur Sokak’ta bir araya geldi. Eyleme, “Nuriye, Semih işe geri alınsın!” sloganıyla ozalit açılarak başlandığı sırada polis saldırıya geçti. Polis, Konur Sokak’ta biber gazını eylemcilerin doğrudan yüzlerine sıkarak azgınca saldırıya geçerken, kitleyi kalkanlarıyla darp ederek ve yoğun biber gazı kullanarak sokağın başına kadar sürdü. Burada ise polis plastik mermilerle saldırıyı sürdürdü.

 

 

 

 

Direnişçi kamu emekçileri: “AKP’nin memuru olmayacağız!”

 

KHK’larla ihraç edilen Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) üyesi emekçilerin İstanbul’daki direnişi sürüyor. Pazartesi, Çarşamba ve Cumartesi günleri Bakırköy Özgürlük Meydanı ve Kadıköy Altıyol’da, Cuma günleri ise Kartal’da oturma eylemleri gerçekleştiren direnişçiler yaptıkları konuşmalarla iktidarın saldırılarını teşhir ederek “AKP’nin memuru olmayacağız” diyorlar. AKP’nin hukuku ayaklar altına almasına ve eğitim müfredatını tamamen kendi ideolojisi ekseninde dönüştürmesine değinen direnişçiler mücadele çağrısı yapıyor.

9 Mart’tan beri açlık grevinde olan tutsak direnişçiler Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın durumuna da dikkat çekilen eylemlere, çevredekiler de imza atarak destek veriyor.

Muhalif kimliklerinden dolayı ihraç edildiklerine dikkat çeken direnişçiler, işlerine geri dönene kadar direnişlerini sürdüreceklerini ifade ediyorlar.


 
§