14 Temmuz 2017
Sayı: KB 2017/27

Özgürlük ve eşitlik sosyalizmde!
Tek çıkar yol mücadeledir!
Hukuk: İktidarın elindeki silah
Kimin adaleti?
Dinci gericilik sınıfsal bir saldırıdır
Sermaye savaş ilanını tazeledi
Metal patronlarında ve Türk Metal’de 2017 telaşı
“Kadın işçilere cesaret vermek istiyorum!”
Çorlu SIO Auotomotive’de direniş var!
“Fiili-meşru mücadeleye devam edeceğiz!
15 Temmuz darbe girişimi ve sonrası
Zirve karşıtı hareketin dersleri ve kazanımları
Suriye’yi parçalama çabaları
AP’nin müzakereleri durdurma çağrısı ve “reis”in çırpınışları
Onların vicdanları cüzdanları
Artan gericilik ve Alevi kadınlar
“Yaptığım her şeyin meşruluğunun bilincinde ve arkasındayım”
2. yılında Suruç Katliamı
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

“Fiili-meşru mücadeleye devam edeceğiz!

 

7 Şubat tarihinde OHAL kapsamında yayınlanan 686 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile ihraç edilen Eğitim Sen üyesi Yurdagül Şahin Demir’le, var olan direnişler ve geçtiğimiz günlerde yapılan KESK Genel Kurulu üzerine konuştuk.

- OHAL ve KHK saldırıları nasıl bir mücadele programıyla püskürtülebilir?

- Dünya büyük bir kriz yaşıyor. Başta ekonomik olmak üzere sosyal, siyasal anlamda bir krizin içerisinde. Yaşadığı krizi ise savaşlar ve işçilere yönelik sosyal yıkım politikalarıyla aşmaya çalışıyor. Emperyalist devletler nüfuz alanlarını genişletmek için savaş tamtamlarını çalmaya devam ediyor. Bu özellikle kendini Ortadoğu’da hissettiriyor.

Dünya çapında yaşanan bu krizden Türkiye de payını alıyor haliyle. Hem içeride hem dışarıda saldırgan politikalar izliyor. Yaşadığı krizi atlatmanın çözümünü içeride ve dışarıda sürdürdüğü bu saldırgan politikalarda görüyor. İçeride 15 Temmuz’u fırsata çeviren Türk sermaye devleti saldırganlığını tahkim etmeye ve kendi iktidarını pekiştirmeye çalışıyor. OHAL ve KHK saldırılarıyla kendi iktidarını iyice kalıcılaştırıyor. OHAL’le toplumsal muhalefeti ezmeyi, KHK’larla da ilerici-muhalif kamu emekçilerini susturmayı hedefliyor.

Toplamda topyekûn bir saldırı var. Bu topyekûn saldırılara karşı da topyekûn direniş sergilenmeli. Tek başına OHAL, KHK mücadelesi yürütmek yetersiz. İçeride, dışarıda tüm saldırılara karşı toplamda bir direniş hattı örülmeli. 15 Temmuz’dan bu yana toplamda 130 bin kamu emekçisi ihraç edildi. Bunların çok az bir kısmı susmayı, geri çekilmeyi reddetti ve direnişi seçti. Bu çok anlamlı ve dönüştürücü bir adımdır. Ama sendikalar ve ilerici kurumlar topyekûn direniş hattı örmediği sürece kazanım da uzun bir sürece yayılacaktır. Ama şuna inanıyorum ki, kazanacaksak bu direnişler sayesinde kazanacağız.

- Geçtiğimiz günlerde KESK Genel Kurulu gerçekleştirildi. Yeni bir yönetim seçildi. Buna dair izlenimleriniz ve bundan sonraki süreçte KESK’ten beklenen nedir?

- OHAL ve KHK’lara karşı örgütlü olduğunu söyleyen sendikaların bir kısmı suskunluğu seçerken, bir kısmı kamu emekçilerine saldırırken, bir kısmı da uzlaşmayı kendine rota edindi. Bu tabloyu yırtan ve tek çözümün direnmek ve ısrar olduğunu gösteren Nuriye ve Semih mücadeleleriyle sendikaların göğüslemesi gerekeni göğüslediler. Bu yolda ilerleyen Kadıköy’de, Bakırköy’de, Kartal’da direnenler olarak kazanana kadar direnmeyi kendimize şiar edindik. Ve bu mücadelemizde KESK’in sadece yanımızda olmasını değil, direnişleri tüm Türkiye’ye yaymasını ve var olan direnişleri büyütmelerini aylardır talep etmekteyiz. Yapılan İhraç Kurultayı’nda da bu talebimizi kürsüden dillendirdik. Ayrıca bu sene bağlı bulunduğumuz sendikaların genel kurulları vardı. Buralarda da direnişlerin sahiplenilmesi gerektiğini ve bu kurulların direnişlere hizmet etmesini söyledik. Ancak şunu gördük ki, yapılan genel kurullar direnişlerin çok uzağında. Her zamanki gibi 3 senden 5 ondan hesaplarıyla seçimlerin derdindeler. KESK Genel Kurulu’nda da bunu gördük. Ama şunu da vurgulamak gerekiyor; belirleyici olan yönetimde olmak değil. Belirleyici olan tüm saldırılar karşısında bir irade ortaya koymak ve bunda ısrar etmek. Ve haklarımızı alana kadar bulunduğumuz alanlarda var olabilmek. Nuriye ve Semih yönetimde değillerdi ama hem ulusal hem de uluslararası alanda direnişleriyle haklı taleplerini tüm dünyaya duyurdular.

KESK Genel Kurulu üç gün sürdü. Üç gün boyunca kürsülerden hamasi nutuklar atıldı. Ancak 15 Temmuz’dan bu yana kamu emekçilerine dönük saldırılara karşı bir direniş hattı örmekten itinayla kaçınıldı. Uzlaşma ve diplomasi yolu tercih edildi.

Biz, bu sendikaları fiili-meşru mücadele hattı ile sokaklarda kurmuş kamu emekçileri olarak, fiili-meşru mücadeleye devam edeceğiz. Ve sendikalarımızın bu anlayışla hareket etmesi için ısrarcı olacağız. Ancak bu şekilde sendikamızı harekete geçirebilir, direnişleri büyütebiliriz.

Son olarak şunu söyleyebilirim, var olan direnişler kazanımla bitmeyebilir ancak biliyoruz ki tarihte kazananlar hep direnenler olmuştur.

Kızıl Bayrak / İstanbul

 

 

 

 

İstanbul’da ihraçlara karşı direniş devam ediyor

 

KHK’larla ihraç edilen Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) üyesi emekçilerin direnişi oturma eylemleriyle sürüyor. Direnişçiler Pazartesi, Çarşamba ve Cumartesi günleri Bakırköy ve Kadıköy’de eylemler gerçekleştiriyor. Eylemlerde iktidarın saldırıları ve yalanları teşhir edilerek imza toplanıyor.

8 Haziran günü Bakırköy Özgürlük Meydanı’nda emekçilere seslenen direnişçi kamu emekçilerinden Nuray Şimşek, haksız ve hukuksuz olarak ihraç edildiklerini belirterek “Madem terör örgütleriyle bağlantımız vardı, neden hakkımızda adli bir işlem yapılmıyor da sadece işten atılıyoruz?” diye sordu. Suçsuz ve haklı olduklarını belirten Şimşek, tek “suç”larının AKP’li olmamak olduğunu ifade ederken “Direnişten başka yol yok, çare yok” diye konuştu. Eylem halaylarla, söylenen türkülerle devam ederken kitleye seslenişler sürdü.

Kadıköy Altıyol’da da KHK ihraçlarının teşhir edildiği konuşmalarda Nuriye Gülmen ve Semih Özakça için özgürlük istendi.

10 Haziran günü ise Kadıköy ve Bakırköy’deki eylemlerde muhalif kimliklerinden dolayı ihraç edildiklerine dikkat çeken emekçiler, iktidarın “darbeyle mücadele” yalanını teşhir ettiler. Aynı zamanda açlık grevinin 4. ayında olan Gülmen ve Özakça’nın durumuna dikkat çekildi. Emekçiler her iki eylemde de direnerek işlerine döneceklerini vurguladılar.

Emekçiler 12 Haziran günü de eylemlerini sürdürürken Bakırköy Özgürlük Meydanı’nda direnişçi öğretmen Muhammed Sevinçtekin konuştu. HaberTürk muhabirlerinin de eylemi izlemesi vesilesiyle yandaş basının direnişlerini görmezden geldiğine dikkat çeken Sevinçtekin “Eylemimizi haber yaparlar mı bilinmez” dedi. OHAL İnceleme Komisyonu’nun bir aldatmaca olduğuna dikkat çeken Sevinçtekin, Yüksel direnişine karşı devreye sokulan polis şiddeti ve direnişçilere verilen ev hapsine de değindi.

Kadıköy Altıyol’da ise 15 Temmuz darbe girişiminin ardından AKP’nin kendi darbesini yaptığına dikkat çeken emekçiler tek adam diktatörlüğünün kurumsallaştırılmak istendiğini vurguladı. 21 haftadır direnişte olduklarını belirten emekçiler, Gülmen ve Özakça’yla dayanışma çağrısı yaptılar.

 

 

 

 

Yüksel direnişi polis terörüne rağmen sürüyor

 

KHK’larla işlerinden atılan kamu emekçilerinin başlattığı Yüksel direnişi her gün gerçekleşen polis saldırılarına rağmen sürüyor.

7 Temmuz günü Yüksel Caddesi’nde 13.30 ve 18.00 açıklamaları yapıldı. Açıklamalara saldıran polis gözaltı terörünü devreye soktu. Yüksel Caddesi’nde direnişçi Mahmut Konuk sessiz eylem yaptı. Herhangi bir açıklama yapmayan ve slogan atmayan Konuk, polisler tarafından Karanfil Sokak girişine dek sürüldü. Konuk’un ardından eylem yapılırken iki kişi gözaltına alındı. Saat 18.00’deki eylemde de 3 kişi gözaltına alınırken saldırıyı görüntüleyenler polis tarafından engellenmeye çalışıldı.

8 Temmuz günü de öğle ve akşam eylemlerine polis saldırıları gerçekleşirken gözaltına alınanlar oldu. OHAL ve KHK ihraçlarını protesto etmek için Sakarya Caddesi’nde her Cumartesi eylem yapan KESK Ankara Şubeler Platformu üyeleri de basın açıklaması gerçekleştirmek isterken polisin “açıklamayı bitirin” dayatmasıyla karşılaştı.

9 Temmuz günü de direnişçiler ve destekçileri polis tarafından darp edilerek alandan uzaklaştırılırken gözaltı yapıldı.

10 Temmuz günü öğle açıklamasında 6 kişi darp edilerek gözaltına alınırken akşam açıklamasına da saldıran polis 2 kişiyi gözaltına aldı.

11 Temmuz’da da eylemler sürerken 12 Temmuz günü ev hapsi cezası verilen direnişçiler ve destekçileri polis tarafından sürüklenerek alandan uzaklaştırıldı. Bir direnişçi ise gözaltına alındı.


 
§