14 Temmuz 2017
Sayı: KB 2017/27

Özgürlük ve eşitlik sosyalizmde!
Tek çıkar yol mücadeledir!
Hukuk: İktidarın elindeki silah
Kimin adaleti?
Dinci gericilik sınıfsal bir saldırıdır
Sermaye savaş ilanını tazeledi
Metal patronlarında ve Türk Metal’de 2017 telaşı
“Kadın işçilere cesaret vermek istiyorum!”
Çorlu SIO Auotomotive’de direniş var!
“Fiili-meşru mücadeleye devam edeceğiz!
15 Temmuz darbe girişimi ve sonrası
Zirve karşıtı hareketin dersleri ve kazanımları
Suriye’yi parçalama çabaları
AP’nin müzakereleri durdurma çağrısı ve “reis”in çırpınışları
Onların vicdanları cüzdanları
Artan gericilik ve Alevi kadınlar
“Yaptığım her şeyin meşruluğunun bilincinde ve arkasındayım”
2. yılında Suruç Katliamı
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

“Kadın işçilere cesaret vermek istiyorum!”

 

Yazaki direnişçisi Dilek Gültekin ile direniş süreci üzerine konuştuk...

- Çalışma koşullarından bahseder misin?

- Yazaki’de çalışma koşulları çok ağır, büyük bir üretim baskısı var, bununla beraber de işçilere karşı büyük bir baskı var. Hedef sayıları sürekli yükseliyor, hattan işçi azaltılırken bununla orantılı olarak iş yükü azalmıyor, aksine artıyor. Hedeflerini alamayan hatlar molaya çıkamıyor.

En küçük nedenlerle, yok yere işçilere tutanak tutuluyor ve hukuksuz biçimde yevmiyeleri kesiliyor. Sürekli ücretsiz izin dayatması var.

Yazaki’de kadın işçilerin çalışma koşulları daha ağır. Kadın işçiler kendilerine yönelik tacizden şikayetçi oluyorlar fakat bunun üstü son noktaya, artık dönülemez noktaya gelinceye kadar fabrika yönetimi tarafından kapatılıyor. Geçtiğimiz aylarda yaşanan cinsel saldırı basına yansımasa tacizci formen işine devam edecek, bu iğrenç saldırıya uğrayan kadın arkadaşımız ise işten atılacaktı.

Yazaki’de kullan at işçilik var. İŞKUR destekli işçi alıyorlar ve birçoğunu 1 yıl geçmeden çıkarıyorlar. Arkadaşlarımızı kendi istifa etti diye göstererek haklarını vermiyorlar. Japon tekeli Gemlik Serbest Bölge’de bir sömürü tezgahı kurmuş, asgari ücret karşılığı hayatlarımızı tüketiyor. “İstihdam seferberliği” denilerek her işçi başına devletten yaklaşık 700 TL destek alıyorlar. Bu sayede bu büyük kıyımını sürdürüyorlar.

- İşten atılma sebebin nedir?

- Çalışma koşullarını iyileştirmek, kadınlar için bu haksız ve ahlaki olmayan uygulamaların son bulması için sendikalaşmak gerektiğini savundum. Kıdem tazminatının fona devredilmesiyle ilgili Metal İşçileri Birliği’nin (MİB) düzenlediği bir işçi toplantısı vardı, buraya arkadaşlarımı davet etmem Yazaki yönetimini çok rahatsız etmiş. Tüm bunlar birleşince beni işten çıkardılar. Bu arada Tüm Otomotiv ve Metal İşçileri Sendikası (TOMİS) üyesiyim.

- Direniş nasıl gidiyor? Dayanışma ne durumda?

- Direniş polis baskısıyla başladı. İlk iki gün gözaltına alındım. İkinci gün önlüğümü bile giyemeden aldılar. Nezarethaneye koydular, savcılığa çıkarıldım. Gözaltına alınma nedeni olarak OHAL’i gösterdiler. Benim söylediğim şey şu oldu, “ben hakkını arayan bir işçiyim, kimseye zarar vermiyorum, benim OHAL ile ne ilgim var” diye sordum. Cevap alamadım. Zaten cumhurbaşkanı da açıkladı işçinin OHAL ile ne alakası olduğunu. “Biz iş dünyasının rahatı için OHAL’den istifade grev tehdidi olan yere müdahale ediyoruz. OHAL’i iş dünyamız daha rahat çalışsın diye yapıyoruz” dedi. Yani Erdoğan savcı ve polislere sorduğum sorunun cevabını vermiş oldu.

Benim kararlı duruşumdan sonra ve tabi ki verilen büyük destekten dolayı artık müdahale etmiyorlar.

Gemlik halkından büyük bir destek var. Gemlik’te her aileden biri Yazaki’de çalışmıştır. Yani nasıl bir sömürü kampı olduğunu bilirler. Bu da desteği arttırıyor tabi ki.

Serbest bölgede bulunan Çimtaş, Vibracoustic, Borusan, Nobel, Ficosa, Leoni Kablo gibi fabrikaların işçileri servislerle geçerken desteklerini sunuyorlar. Yazaki’den de tabi ki. İçeride arkadaşlar arıyorlar sürekli.Bunların dışında Bursa dışından da ilgi var.

Sesimi duyurmaya çalışan herkese Kızıl Bayrak aracılığı ile teşekkür ediyorum.

- Hedefiniz neler?

- Benim Yazaki’de büyük bir emeğim var ve beni bu şekilde kapı önüne koyamazlar. Bu sömürü koşullarına karşı tek kişi bile olsa bir şey yapılabileceğini göstermek istiyorum.

Kendimden önce Yazaki işçileri için direniyorum. Bu sömürü tezgahı, bu çalışma koşulları son bulsun diye direniyorum. Yazaki işçileri kendilerine güvenir ve birlik olurlarsa bu şartlardan kurtulurlar.

Fabrikalarda sömürülen, tacize uğrayan ama susan kadın işçilere cesaret vermek istiyorum. Biz kadınların bunları yenecek güçte olduğunu göstermek istiyorum.

Kızıl Bayrak / Bursa

 

 

 

 

İEKK: Dilek Gültekin yalnız değildir!

 

İşçi Emekçi Kadın Komisyonları (İEKK), Bursa’nın Gemlik ilçesindeki serbest bölgede kurulu Yazaki fabrikasındaki baskı, sömürü ve tacize karşı mücadele ettiği için işten atılan ve direnişe geçen Dilek Gültekin için İstanbul Kadıköy’de 9 Temmuz Pazar günü destek eylemi yaptı. Eylem için saat 15.00’te Khalkedon Meydanı’nda buluşularak “Yazaki direnişçisi Dilek Gültekin yalnız değildir!” ozalitiyle kısa bir yürüyüş yapıldı. Yürüyüş öncesi Gültekin’in mücadelesi anlatılarak eyleme destek verme çağrısı yapıldı.

Basın açıklaması yapılacak alana gelindiğinde okunan açıklamada ise Yazaki fabrikasında bir formenin kadın işçilere tecavüz girişimi ve yönetimin formene destek olmasına dikkat çekildi. Formenin daha önce de kadın işçilere cinsel tacizde bulunduğu ancak son tecavüz girişiminin ardından işçilerin tepkisi sonucu işten atılmasının sağlandığı ifade edilen açıklamada, tacize sessiz kalmayan Dilek Gültekin’in 23 Haziran’da “performans düşüklüğü” bahanesiyle işten atıldığı söylendi. OHAL’in sermaye sınıfının yararına olduğuna dikkat çekilen açıklamada OHAL bahanesiyle direnişçi işçinin iki kez gözaltına alındığı belirtildi.

Gültekin’in tacizin yanı sıra fabrikadaki ağır baskı ve sömürü koşullarına karşı da mücadele ettiği belirtilen açıklamada “Dilek’in mücadelesi sorunlar karşısında örgütlü olabilmenin ve sendikalaşabilmenin mücadelesidir” denildi.

Yazaki’de yaşananların, işçi sınıfının boğuştuğu sorunların yalnızca küçük bir örneğini oluşturduğuna dikkat çekilen açıklamada Dilek Gültekin’in tüm bu sorunlara karşı direnişi seçtiği ifade edildi. İEKK’nın her zaman Gültekin’in mücadelesinin bir parçası olacağı vurgulanan açıklama sömürüye, taciz-tecavüze, mobbinge ve kıdem hakkının gaspına karşı Gültekin’le dayanışma ve onun gibi mücadele etme çağrısıyla sonlandı.

Eylem boyunca “Dilek Gültekin yalnız değildir!”, “Baskılar bizi yıldıramaz!”, “Yaşasın Yazaki direnişimiz!” sloganları atıldı.

 

 

 

 

 

Dilek Gültekin’in direnişi sömürüye ve tacize karşı isyandır!

 

Cinsel tacize ve ağır sömürü koşullarına karşı mücadele ettiği için işten atılan Dilek Gültekin haklı ve onurlu mücadelesinde yalnız değildir.

Kadını ucuz iş gücü ve cinsel meta olarak gören kapitalist sistemin yarattığı eşitsizlik hayatın her alanında karşımıza çıkıyor. Biz kadın işçi ve emekçiler, toplumsal baskı ve eşitsizliğe karşı ses çıkardığımızda egemenlerin olduğu kadar, bilinçsiz sınıf kardeşlerimizin de baskı ve saldırılarına maruz kalıyoruz.

Hakkımızı aradığımızda “kadınlığını bil yerine otur” gibi ifadelerle karşı karşıya kalıyoruz. Bu gibi durumlar biz kadın işçi ve emekçilere sınıfsal sömürünün yanında başka bir dizi sorunla mücadele görevi de yüklüyor.

Ben OHAL /KHK düzenine karşı direnen kadın bir emekçiyim. Direnişçi bir kadın olmanın sorunlarını/sıkıntılarını çok iyi biliyorum. Fakat bu sorunlar karşısında boyun eğmenin karşı karşıya kaldığımız sorunları daha da katmerleştirdiğini de biliyorum. Bunun için Dilek kardeşimin mücadelesini önemsiyorum. Sınıfsal ve cinsel eşitsizliğe karşı başlatılmış değerli bir direniş olarak görüyorum.

İlk günden itibaren bizim işimizden olmamıza neden olan OHAL uygulamasını Dilek Gültekin’in direnişini kırmak için de kullandıklarını basından okuyorum. Tehdit ve gözaltı saldırısına rağmen direniş bayrağını işçi bir kadın olarak dalgalandırmanın çok önemli bir tutum olduğu ortada.

Hep birlikte OHAL /KHK karanlığını ve bu sömürü düzenini yeneceğimiz günler gelecek…

Yaşasın direniş!

Yaşasın sınıf dayanışması!

Yaşasın onurlu mücadelemiz

KHK direnişçisi Fatma Yıldırım


 
§