9 Aralık 2016
Sayı: KB 2016/46

Kriz kapitalizmin ürünüdür, faturayı kapitalistler ödemelidir!
2017: İşçi ve emekçiler için mücadele çağrısı!
Saldırılara karşı direnen kamu emekçileri ile dayanışmayı büyütelim!
“Sonuna kadar gideceğiz!”
“Örgütü sokak anlamında büyütürsek kazanan KESK olacaktır!”
“Örgütlü bir güç ve mücadele için birliğimizi kurmalıyız”
Türkiye’de kimya sektörünün genel özellikleri
Kölelik düzeninin hüküm sürdüğü bir iş kolu: Tekstil
Ege İşçi Birliği Genel İşçi Meclisi toplandı
Birleşik Metal-İş’e Gebze’de OHAL yasağı
Metal işçisi kadınlar, sorunları ve talepleri
İşçi-emekçi kadın çalışmasına yüklenelim!
Kadınlar ve kapitalizmin vahşi yüzü
Yıldırım’dan kadın haklarına saldırı!
Geleceksizliğe mahkum olmayacağız!
Gençlik biat etmeyecek!
Rejim krizinin can simidi “yeni” anayasa
Kirli ve rantlı bir savaş!
İtalya referandumunda anti-faşist başarı
Koyu karanlık bir Avrupa’ya doğru…
Devrim ve sosyalizm kavgamızda yaşıyor
Krizin faturasını kapitalistler ödesin!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Rejim krizinin can simidi “yeni” anayasa…

İşçi ve emekçileri aldatmanın yeni kılıfı

 

Anayasa ve başkanlık tartışmaları bir kez daha gündemin ön sıralarında yer aldı. Son bir hafta içinde gündeme anayasa değişikliğine dair bir dizi haber yansıdı. MHP ile varılan anlaşmalardan değişikliğin ne zaman meclise geleceğine kadar irili ufaklı her haber, burjuva medya tarafından şişirilerek işçi ve emekçilerin önüne konuldu.

Söz konusu sermaye devletinin akıbeti ise gerisi teferruattır

AKP-Erdoğan iktidarı, 15 Temmuz’un ardından tüm ülkede “devlet ve demokrasi elden gidiyor” rüzgarları estirerek darbe girişimini fırsata çevirmeyi başardı. En büyük destekçisini ise Devlet Bahçeli şahsında MHP’de buldu. Artakalan destekçilerinden CHP’nin payına ise rüzgarın ilk etkisinin ardından ve HDP’ye yönelen baskı ve tutuklamaların kendilerine uzanan artçıları sonucunda etkin muhalefet sularında yüzmek düştü.

15 Temmuz’dan bu yana geçen beş ayda FETÖ’nün devlet içinden temizlenmesi adı altında tam bir sürek avı yürütülüyor. Bu saldırıların başlıca hedefi ise başta Kürt hareketi ve devrimci-ilerici güçler olmak üzere toplumun muhalif hemen her kesimidir. AKP iktidarının muhalif kesimlere karşı uyguladığı baskı politikaları ile kardeşliğini pekiştirdiği MHP, anayasa değişikliği konusunda da AKP’nin tam hizmetinde hareket etmekten geri durmadı. Sermaye devletinin bu iki temsili kanadının, faşizan baskı politikalarının ötesinde, paylaştığı başka bir kaygı vardır. O da sermaye devletini bekleyen akıbetin ta kendisidir.

AKP’nin anayasa tartışmaları ve başkanlık hesapları yeni değil. Bugün MHP’nin, AKP’nin önünde boylu boyunca uzanmasının gerisinde düzen siyasetinin karşı karşıya kaldığı açmazlara karşı can simidi işlevi gören anayasa değişiklikleri konusunda benimsenen “söz konusu sermaye devletinin akıbeti ise gerisi teferruattır” bakışı yatmaktadır.

2017’ye kapsamlı hazırlık

Bir yanda anayasa değişikliği tartışmaları sürerken, bir yandan da ağır bir ekonomik krizin kapıda olduğuna dair çığlıklar giderek yükseliyor. Krize karşı dolar bozdurma gibi akıl almaz önlemleri öne sürmekten öteye gidemeyenlerin yönetim şeklinin revize edilmesi noktasında son derece hummalı bir çalışma içinde olmaları oldukça anlaşılırdır. Zira sermaye devleti, 15 Temmuz’la doruğa çıkan rejim krizinin sürdüğü koşullarda karşı karşıya kalınacak olan ekonomik krizle beraber sınıflar mücadelesinde yeni dinamiklerin ortaya çıkacağının farkındadır. Ve tüm kartlarını bu hesap üzerinden oynamaktadır. Rejim krizinin beraberinde getirdiği siyasi açmazları kapatma gayretinin sonucu olarak gündeme gelen anayasa değişikliğine dair tartışmalar da bu kartlardan yalnızca biridir.

2017 yılının her açıdan zor geçeceğini ağızlarından kaçıran AKP’li şefler şimdiden önlemler alma çabası içindeler.

Bunun yanı sıra, işçi ve emekçilerin şoven duygularını körükleyerek, darbe girişimi ile “tehdit” altına giren sözde “demokrasinin” yeni anayasa ile perçinleneceği propagandası yürütüyorlar. Böylelikle işçi ve emekçileri kendi kirli çıkarları etrafında kümelemenin peşindedirler.

Ancak vurgulamak gerekir ki, bugüne kadar hiçbir anayasa burjuva düzen içinde işçi ve emekçilere “demokrasi” getirmemiş, insanca bir yaşam sağlamamıştır. Burjuva düzenin anayasa metinlerinden demokrasi ve insanca bir yaşam beklemek ölüden göz yaşı beklemekten farksızdır. Ayrıca günümüz Türkiye’sinde yap boz misali değiştirilen, düğmesiz cübbelerini erk karşısında iliklemeye kalkanlardan kurulu, siyasal iktidarın güdümündeki bir hukuk sistemi ile bu tümden olanaksızdır. Bu olgular, düzen ve onun kağıt üstünde kalan sözde yasalarının gerçekliğine yeterince ışık tutmaktadır.

Kurtuluş sosyalizmde!

AKP’nin kendi siyasal iktidarını güçlendirmek ve rejim krizini kendi cephesinden çözmek adına ortaya attığı, işçi ve emekçileri manipüle eden tüm bu tartışmaların karşısında işçi ve emekçilerin tek bir seçeneği vardır: Düzen güçlerinin sözde çözümlerine sarılmak ve sahte vaatlerine kulak vermek yerine, kendi sınıfının çıkarları etrafında kenetlenmek ve sosyalist bir dünyanın inşasına omuz vermek…

 

 

 

 

 

Şakran’da OHAL baskıları

 

Birçok hapishanede olduğu gibi Şakran Kadın Kapalı Hapishanesi’nde de devrimci tutsaklara yönelik baskı ve hak gaspları devam ediyor. 2 hafta önce hapishanelerdeki baskılara karşı DHKP-C’li tutsaklar hücreleri ateşe vermişlerdi. Bunun sonunda tutsaklara hücre ve iletişim cezaları verilerek devrimci tutsaklar keyfi bir şekilde cezalandırıldı. 2 hafta önce de DHKP-C’li 3 tutsak hapishaneden sürgün edildi.

Cezaların yanında yeni hak gasplarının gündeme geldiği Şakran’da, daha önce 2 ayda bire çıkarılan açık görüşler, şimdi de 1 saatten 45 dakikaya indirildi.

Öte yandan, şimdiye dek görüşçüler 3 arama noktasından geçiriliyor, ilk iki arama noktasındaki X-ray cihazından normal biçimde geçiliyor, üçüncü X-ray cihazında ayakkabı çıkartılıyor ve geçtikten sonra tekrar giyilerek gardiyan araması uygulanıyordu. Yeni uygulamada, X-ray cihazından ayakkabı çıkarılarak geçilmesine rağmen gardiyanlar da ayakkabıları çıkarttırıyor ve çorabın altını kontrol ediyor.


 



WikiLeaks Albayrak’ın e-maillerini yayınladı

 

WikiLeaks, Tayyip Erdoğan’ın damadı Enerji Bakanı Berat Albayrak’a ait e-mailleri yayınladı. “Berat’ın kutusu” adını verdiği yeni sızıntının, doğruluğu kanıtlanmış, arama yapılabilir ve atıfta bulunulabilir 57 bin 934 e-mailden oluştuğunu belirten WikiLeaks’e göre söz konusu mailler, Albayrak’ın “siyaset ve toplum üzerindeki kapsamlı etkisini”, “IŞİD’le petrol ticaretiyle birlikte anılan Powertrans şirketiyle olan ilişkilerini”, “basını hükümetin lehine kontrol etme girişimlerini” ortaya koyuyor.

 

 

 

 

Hangi mezheptensin, hangi partiye oy verdin?”

 

Sermaye devletinin kamu emekçilerine yönelik baskıları sürüyor. OHAL süreciyle birlikte açığa alma, ihraç etme gibi saldırılarla muhalif kamu emekçileri üzerinde baskı kurmaya çalışan sermaye devleti “denetleme” adı altında kamu emekçilerini fişlemeye devam ediyor. Bunun bir örneği de Erzurum’da yaşandı. İçişleri Bakanlığı’na bağlı müfettişler tarafından Erzurum’da “denetleme” yapılan kamu kuruluşlarında çalışan emekçilere “Hangi mezheptensin, hangi partiye oy verdin?” gibi sorular yöneltildiği belirtiliyor.

Bir kamu emekçisinin verdiği bilgiye göre “denetleme” işleminde hükümete yakınlığı ile bilinen sendikalara üye olan emekçilere sorular sorulmazken, muhalif kimliği bilinen emekçiler söz konusu “denetimin” hedefi oldu.

 
§