19 Ağustos 2016
Sayı: KB 2016/31

Tek yol direniş, tek yol devrim!
Dinci iktidarın dış politikada çöküşten çıkış arayışı
AKP’nin karanlık planları ve devrimci sorumluluklar
İşçi sınıfı anti-emperyalist mücadelede onurlu yerini almalıdır
“Ya darbe başarılı olsaydı?”
Devlet Mezarlığı’nda yatan bir darbeci: Kenan Evren
Düzen demokrasisi
Hacı Bektaş-ı Veli’yi Anma törenlerinin gösterdikleri!
Özgür Gündem’e kapatma saldırısı ve polis baskını
Kirli savaşa ilişkin torba yasa
TKİP V. Kongresi sunumlarından... - Kamu emekçileri hareketi
Tofaş’taki kıyımla açığa çıkan gerçekler!
OHAL’de işçiler hakları ve gelecekleri için direniyor
Kot taşlama işçileri Silikozis’le katlediliyor
Filler tepişir çimenler ezilir
Tekstil sektöründe kadın işçilerin durumu
Meslek liseleri sömürünün “amiral gemisi” olacak!
Almanya’da yeni saldırı yasaları hazırlığı: Gerçek hedef ilerici ve devrimci güçlerdir
İspanya’nın kızıl çiçeği: Federico Garcia Lorca!
Onurlu sanatçının yeri işçi sınıfının mücadele saflarıdır
Sacco ve Vanzetti’nin zaferi
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Sacco ve Vanzetti'nin zaferi

 

Sacco ve Vanzetti Amerika’da yaşayan iki İtalyan göçmendi. Nicola Ferdinando Sacco ayakkabıcı, Bartolomeo Vanzetti ise işportacıydı. Ancak onlar sıradan göçmen işçiler değillerdi. İkisi de örgütlü anarşist işçilerdi. İşçi direnişlerine öncülük etmişlerdi. Askere gitmeyi reddetmiş, savaş karşıtı gösterilerde yer almışlardı. Sacco ve Vanzetti’nin aktif olarak mücadele içerisinde yer aldığı yıllar, tam da Birinci Emperyalist Paylaşım Savaşı’nı ve sonrasını kapsayan yıllara denk geliyordu. ABD’de ilerici-devrimci güçlere yönelik saldırıların arttığı, göçmenlere karşı ırkçılığın yükseldiği bir dönemdi.

İşte böylesi bir süreçte, 15 Nisan 1920’de Sacco ve Vanzetti alakalarının olmadığı bir soygun gerekçe gösterilerek tutuklandılar. 15 Nisan’dan üç hafta önce Massachusetts’te bir ayakkabı fabrikasının maaşlarını taşıyan zırhlı aracına soygun düzenlenmişti ve iki kişi öldürülmüştü. Soygunu işleyenleri arayan polislerin karşısına çıkan Sacco ve Vanzetti ise şüpheli görülüp durdurulmuşlardı. O andan itibaren Sacco ve Vanzetti soyguncu ilan edildiler. Nitekim bu suçu işlediklerine dair Amerikalı polislerin elinde önemli deliller (!) vardı: İkisi de göçmendi ve anarşistti. Ayrıca üzerlerinden silah ve silahtan daha da etkili bir delil olan bildiri çıkmıştı.

Sacco ve Vanzetti’nin yakalanmasıyla birlikte tam yedi yıl, dört ay, on bir gün süren yargısız infaz süreci de başladı. Sacco ve Vanzetti’nin yoldaşlarının yaptığı eylemler, dünya kamuoyunda sürecin geniş yankı bulması, hatta başka bir cinayetten hapis yatan Celestino Madeiras’ın soygunu ve cinayetleri Joe Morelli çetesiyle birlikte işlediğini itiraf etmesi de kararı değiştirmedi. Sacco ve Vanzetti 23 Ağustos 1927’de idam edildiler.

Hiç aklından çıkarma Dante!

Vanzetti, Sacco’nun oğlu Dante’ye yazdığı mektupta böyle sesleniyordu ve ona tam bir hukuksuzluk örneği olan yargılanma süreçlerini anlatıyordu. Dante’ye onların suçsuz olduğunu hiç aklından çıkarmamasını tembihlerken, idam edilmelerinin asıl sebebini ise şöyle tanımlıyordu: “Çünkü biz yoksullardan yanaydık, insanların insanlar tarafından ezilmesine ve sömürülmesine karşıydık.”

Sacco ve Vanzetti 23 Ağustos 1927’de idam edilirken, cellatlarına karşı kazandıkları zaferi de ilan ediyorlardı:

Bunlar gelmese başıma, siz çıkmasaydınız karşıma

ona buna dert anlatacağım diye köşe başlarında

harcar giderdim ömrümü,

silik, belirsiz, yenilmiş titretir giderdim kuyruğu.

Ama şimdi öyle mi ya!

Bizim başarımız bu ölüm, bizim zaferimiz bu.

Dünyada aklımıza gelmezdi böyle yararlı olacağımız,

insanlık için, adalet için, hürlük için

es kaza gördüğümüz bu hizmeti

bir kere değil, on kere yaşasak yapamazdık.

Dediklerimiz, hayatımız, çektiklerimiz hiç kalır bunun yanında

hiç kalır yanında idamımız -bir kunduracıyla bir işportacı parçasının idamı

Yaşayacağımız o son anı elimizden alamazsınız ya!

O bizim işte, o bizim zaferimiz.*

* Vanzetti’nin idamından kısa süre önce kendisiyle görüşen bir gazeteciye söylediklerinden bir pasaj gazetelerde “Vanzetti yargıçlara ne diyor” başlığıyla yayımlandı. Sonradan ABD’deki üniversitelerin birçoğunun ders kitaplarına geçen bu konuşmayı, 1957 yılında Can Yücel “Yargıçlara Son Sözüm” başlığıyla Türkçe’ye çevirdi ve konuşmanın son bölümünü şiirleştirdi. (Kaynak: wikisosyalizm.org)


 
§