19 Ağustos 2016
Sayı: KB 2016/31

Tek yol direniş, tek yol devrim!
Dinci iktidarın dış politikada çöküşten çıkış arayışı
AKP’nin karanlık planları ve devrimci sorumluluklar
İşçi sınıfı anti-emperyalist mücadelede onurlu yerini almalıdır
“Ya darbe başarılı olsaydı?”
Devlet Mezarlığı’nda yatan bir darbeci: Kenan Evren
Düzen demokrasisi
Hacı Bektaş-ı Veli’yi Anma törenlerinin gösterdikleri!
Özgür Gündem’e kapatma saldırısı ve polis baskını
Kirli savaşa ilişkin torba yasa
TKİP V. Kongresi sunumlarından... - Kamu emekçileri hareketi
Tofaş’taki kıyımla açığa çıkan gerçekler!
OHAL’de işçiler hakları ve gelecekleri için direniyor
Kot taşlama işçileri Silikozis’le katlediliyor
Filler tepişir çimenler ezilir
Tekstil sektöründe kadın işçilerin durumu
Meslek liseleri sömürünün “amiral gemisi” olacak!
Almanya’da yeni saldırı yasaları hazırlığı: Gerçek hedef ilerici ve devrimci güçlerdir
İspanya’nın kızıl çiçeği: Federico Garcia Lorca!
Onurlu sanatçının yeri işçi sınıfının mücadele saflarıdır
Sacco ve Vanzetti’nin zaferi
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Filler tepişir çimenler ezilir

 

15 Temmuz girişiminin ardından hükümet Gülen cemaatiyle bağlantısı olan memurları-öğretmenleri açığa almaya başladı. Kimisi gözaltında, kimisi tutuklandı. Bunların yanı sıra cemaat bağlantılı okullara, üniversitelere vb. yerlere kayyım atandı. Bundan holdingler ve bunlara bağlı şirketler de nasibini aldı. Antep merkezli Naksan Holding’e bağlı 5’i Ankara’da, 22’si İstanbul’da ve 29’uise Antep’te bulunan 56 şirkete kayyım atandı. Sakarya’da Kaynak Holding’le bağlantısı olan 72 şirkete kayyım atandı. Şirketlere kayyım atanmasının sebebiyse “FETÖ bünyesinde faaliyet göstermek”, “FETÖ’ye finansal destek sağlamak”, “vergi usul kanununa muhalefette bulunmak” vb. suçlamalar...

Peki, bu zamana kadar devlet bunları bilmiyor muydu? Şimdi ne değişti de bu şekilde bir operasyon başlattı devlet? Bunun cevabı apaçık bellidir: Çıkar çatışması… Sanki 15 Temmuz darbe girişiminden önce bu şirketler vergi usul kanununa muhalefet etmiyordu. Ya da bunlar bir yana bu holdinglere bağlı şirketlerin fabrikalarında o kadar kanun dışı şekilde çalıştırma varken bu devlet neredeydi? Alınmayan önlemlerden kaynaklı her gün o kadar işçi arkadaşımız ölürken bu devlet neredeydi? İşçiler normal çalışma saatlerinin üzerinde çalıştırılırken bu devlet neredeydi? Ya da hakkını arayan Tedi işçilerine polisiyle saldıran devlet aynı devlet değil mi?

Bu arada şu anda kayyım atanan Naksan Holding’e bağlı Nakpilsa işçileri ek zam ücreti için iş bırakmışlardı. Daha sonrasındaysa verilen sözlerin hiçbiri tutulmadı ve kayyım atandıktan sonra işçilere hiçbir açıklama yapılmadı. İşçi kardeşlerimiz neler yapacağını ya da bundan sonra ne olacağını bilmiyor. Çoğu işçi arkadaşımız iki aydır maaş alamıyor. Şimdi bütün bunlar haksızlık, hukuksuzluk değil mi? Şimdi nerede o darbeye karşı bizleri “demokrasi mitingi”ne çağıran devlet? Bu arada şunu da söyleyeyim; Naksan Holding bünyesinde çalışan 7000 işçi “demokrasi nöbeti” için sokakta yatıp ertesi gün fabrikalara/vardiyalarına dönmüşler. Fakat şimdi ortada ne demokrasi var ne de demokrasinin D’si…

O HALde kendi davamız için mücadeleye

Görüldüğü gibi bu orta oyununda olan yine bizlere oluyor. Darbe girişiminden önce de bu ülkede demokrasi yoktu. Bunları en güzel Soma Katliamı’ndan sonra yerde tekmelenen işçi arkadaşımız üzerinden gördük. Tekmeleyen kişi ceza alacağına tekmelenen kişi ceza aldı. Alınmayan önlemlere “bunlar kader” deyip geçti, o “demokrasi”sine sahip çıktığımız devlet. Ya da çıkan yasalara bakalım. Aslında birçok haksızlık, hukuksuzluk sıralanabilir. Önemli olan bunlara karşı bizlerin ne yaptığıdır. Ya da bu düzendeki demokrasinin kimin için demokrasi olduğunu görebilmektir... Görüldüğü gibi bu düzenin herhangi bir demokrasi kırıntısı bile bizim için değil. Bu yüzden biz işçi ve emekçiler gerçek demokrasi için mücadele edelim. Yoksa filler tepişir olan bize olur.

Mersin’den Kızıl Bayrak okuru bir işçi

 

 

 

 

İş “kazaları” ve iş cinayetleri sürüyor

 

Patronların yük olarak gördüğü işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin alınmaması nedeniyle birçok ildeki çeşitli sektörlerde çalışan işçi ve emekçiler iş “kaza”ları geçirmeye, hayatını kaybetmeye devam ediyor.

Birleşik Metal-İş’in örgütlü olduğu Mersin’deki Çimsataş fabrikasında, elektrik bakımında çalışan Abdulvahit Akkaya adlı işçi, bakım çalışması sırasında gerekli güvenlik önlemleri olmaması nedeniyle 12 Ağustos’ta bakım yaptığı yerden aşağıya düştü. Akkaya’nın kol, kalça ve çene kemiği kırıldı. Yaralı işçi hastaneye kaldırıldı.

İzmir’in Bornova İlçesi Karacaoğlan Mahallesi’nde 13 Ağustos’ta bir inşaatın dış cephe kaplaması çalışması sırasında iskele çöktü.

Çökmenin ardından, güvenlik önlemlerinin olmayışı nedeniyle 3 işçi yaşamını yitirdi.

Kastamonu’da, Türk Telekom Müdürlüğü işçisi 50 yaşındaki Kadir Kaymaz, 13 Ağustos’ta rüzgarın etkisiyle hasar gören telefon direğini değiştirmek isterken iş cinayetine kurban gitti.

Öğle saatlerinde Kastamonu-İstanbul yolunun 10’uncu kilometresinde ahşap telefon direğini değiştirmek için kamyonetin sepetiyle direğin üst noktasına çıkan Kaymaz, elektrik tellerine dokunması nedeniyle akıma kapılarak hayatını kaybetti.

Konya’da 15 Ağustos’ta Suriyeli işçileri taşıyan kamyonetin şarampole devrilerek takla atması neticesinde işçilerden T.A. (17) ve R.M. (18) olay yerinde yaşamını yitirdi.

Diğer Suriyeli işçi A.M. (17) ise ağır yaralı olarak Konya Numune Hastanesi’ne kaldırıldı.

Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne kaldırılan araç şöförü Metin Sezgin de tüm müdahalelere karşın kurtarılamadı.

Mardin’de 16 Ağustos’ta bir cami inşaatında yaşanan göçük nedeniyle 5 işçi yaralandı. Karayolları Meydanı’nda yapımı devam eden cami inşaatında beton dökme çalışmaları sırasında 11 işçiden 5’i yaşanan çökme sonucunda beton kalıplarının arasında kaldı.

Göçük altında kalarak yaralanan işçiler kurtarılarak Mardin Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. İşçilerin 2’sinin sağlık durumunun ciddiyetini koruduğu belirtildi.

Adana’da ise mevsimlik tarım işçileri yine kamyonette taşınırken ölümün eşiğinden döndü. Kozan ilçesinde mevsimlik tarım işçilerini taşıyan pikap, 16 Ağustos’ta Koza-Ceyhan karayolu üzerinde şarampole yuvarlandı. Kazada araçta bulunan ve yaralanan 10 kişi ambulanslarla hastaneye kaydırıldı.

Bolu’nun kent merkezine bağlı Taşoluk Köyü’nde, 17 Ağustos’ta kullandığı traktör devrilen orman işçisi yaşamını yitirdi.

Edinilen bilgiye göre, orman kesim işçisi Metin Fırat yönetimindeki traktör, hareket halindeyken devrildi. Ters dönen traktörün altında kalan Fırat, çevrede bulunanlar tarafından bulunduğu yerden çıkartıldı ve sağlık ekiplerinin ilk müdahalesinin ardından İzzet Baysal Devlet Hastanesi Köroğlu Ünitesi’ne kaldırıldı.

Hastanede tedavi altında alınan Fırat tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.

 

 

 

 

Mayıs ayında işsizlik arttı

 

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Mayıs ayı işsizlik rakamlarını açıkladı.

Buna göre Türkiye’de işsizlik oranı, geçen yılın aynı ayına göre 0,1 artışla yüzde 9,4 oldu.

İşsiz sayısı ise 106 bin kişi artarak 2 milyon 895 bin kişi oldu.

Takvimsel etkilerden arındırılmış verilere göre 2015 yılının Mayıs ayına göre 15-24 yaş aralığındaki genç işsizlik oranı 0,4 puan artışla yüzde 17,4 oldu.

Kayıt dışı istihdam oranı ise 0,2 puan düşüşle yüzde 33,8 seviyesinde gerçekleşti.

Mevsim etkilerinden arındırılmış istatistiklere göre ise işsizlik oranı 10,2 düzeyine çıktı.

İstihdam Nisan ayına göre 4 bin kişi azalarak 27 milyon 430 bin kişi olurken işsiz sayısı 146 bin kişi artarak 3 milyon 131 bin kişiye çıktı. İşgücüne katılım oranı artış göstererek yüzde 52,1 seviyesinde gerçekleşti. Bu verilerde genç işsizlik oranı da yüzde 19,1 düzeyine çıktı.


 
§