20 Mayıs 2016
Sayı: KB 2016/19

Yeni fırtınalara hazırlanalım!
Kirli savaş yeni boyutlar kazanıyor
Kapitalizmin “fıtratı”: Çocuk istismarı
Yeni başbakan eski rota!
Dokunulmazlık tartışmaları üzerine…
Metal fabrikalarında işçi kıyımı sürüyor!
MİB MYK Mayıs Ayı Toplantısı
Asıl suçlu kim?
Kastaş işçileri direnişi anlattı
İşçi öğüten çark çekiç darbelerimizle un ufak olacak
TKİP V. Kongresi sunumlarından... Devrimci örgüt sorunu
Venezuela’da sağcı Amerikancılar saldırıya geçti!
Göçler, mülteciler, sorunlar ve sorumlular - 3
Syriza: “Umudun ve çözümün’’ partisinden ihanet partisine
Fransa’da mücadele sertleşiyor
Tarihsel gerçekler ve sosyalizmin üstünlüğü
İnsani Yardım Zirvesi: Burjuvazinin ikiyüzlülüğü
Tacize, mobbinge ve sömürüye karşı ses ver!
Hastalıklı çamurda sağlıklı çayır yetişmez!
Hapishaneler ve devrimci tutumumuz
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

MİB MYK Mayıs Ayı Toplantısı...

Metal Fırtına'nın yolundan geleceğe hazırlanıyoruz!

 

Metal İşçileri Birliği Merkezi Yürütme Kurulu (MİB MYK) olarak Mayıs ayı toplantısını gerçekleştirdik.
Toplantımızın gündemini başta 1 Mayıs, kiralık işçilik yasası, Metal Fırtına'nın yıldönümü, 2017 grup sözleşmesi, yayınlar olmak üzere bir dizi başlık oluşturdu.

Bu gündeme bağlı olarak yapılan değerlendirme ve kararları başlıklar halinde özetlemek istiyoruz.

1 Mayıs:

İşçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs bu yıl oldukça sönük geçti. Son dönemde yaşanan bombalı saldırılarla yaratılan korku atmosferini de iyi kullanan sermaye ve işbirlikçi sendikalar, bu tabloyu hazırlamak için elbirliği yaptılar. Türk-İş Çanakkale’de, Hak-İş Sakarya’da soluğu aldı. Böylelikle 1 Mayıs’ta sermayeye karşı işçi sınıfının birliğini ve dayanışmasını göstermek derdinde olmayanlar, aksine bu birlik ve dayanışmanın düşmanları “vatan, millet, Sakarya” edebiyatıyla işçi sınıfını iyice güçten düşürmek, 1 Mayıs düşüncesi ve ruhunu karartmak için seferber oldular.

Öte yandan bu yılın 1 Mayıs’ında bir diğer ayrışma da Taksim merkezli olarak yaşandı. 1 Mayıs alanı olan, sınıf mücadelesinde irade ve kararlılığın simgesi olan Taksim yerine hükümetin gösterdiği Bakırköy’de ruhsuz bir 1 Mayıs yapma tercihinde bulunan DİSK yönetimi böylelikle iradesizliğini ve takatsizliğini bir kez daha göstermiş oldu.

Ancak tüm bu sendikalar cephesinden gerçekleştirilen 1 Mayıslar içerik bakımdan olduğu gibi işçilerin katılımı bakımından da oldukça zayıf geçti. İşçi sınıfı böylesi 1 Mayıslar’a itibar göstermedi. Sendika beylerinin nutuk attığı seremonik ve içi boş kutlamalardan uzak durdu. Böylelikle aynı zamanda bu sendika beylerinin arkasından gitmeyeceğini göstermiş oldu.

Öte yandan her şeye rağmen bir dizi kentte, tüm olumsuz koşullara ve engellere rağmen işçilerin sınırlı olmakla birlikte 1 Mayıs alanlarına çıktığına tanık olduk. Mevcut koşullarda bu çıkışı yine de anlamlı ve değerli görüyoruz.

Fakat öte yandan tüm bu gerçekler yaşanan 1 Mayıs’ın sönük ve her bakımdan zayıf tablosunu değiştirmedi. İşçi sınıfı ağır saldırılar altındayken, ülke ve bölgemiz emperyalistler ve işbirlikçileri aracılığıyla kan gölüne dönmüşken kendi sözünü söylemeli, gücünü göstermeliydi. Ne yazık ki bu olamamıştır, bu da doğal olarak önümüzdeki süreçte sınıf mücadelesinin geleceğini etkileyecek, sermayeyi ve işbirlikçilerini saldırganlıkta daha da pervasızlaştıracaktır.

Öte yandan belirtmek gerekir ki, bu 1 Mayıs tablosu asla mevcut sınıf mücadelesinin düzeyini ve dinamiklerini yansıtmamaktadır. İşçi sınıfımız bu kadar geri ve dağınık değildir, bu kadar boynu bükük değildir. Aksine hareket ve mücadele halindedir. Fakat 1 Mayıs tablosu gösteriyor ki, birleşmekte, bir sınıf gibi hareket etmekte hala büyük gerilikler söz konusudur. Önümüzdeki dönem özellikle bu konu üzerinde yoğunlaşmak, bu bakımdan mesafe almak şarttır.

Kiralık işçilik yasası ve diğer saldırılar:

Modern kölelik pazarları oluşturup sermayeye sınırsızca sömürme olanağı sağlayan kiralık işçilik yasasının hemen 1 Mayıs’ın ardından geçmesi son derece anlamlıdır. İşçi sınıfı cephesinden böylesine sönük ve zayıf bir 1 Mayıs tablosu karşısında hiç kuşku yok ki, sermaye ve uşakları cesaretlenmiş, bu ağır kölelik yasasını geçirmeye cüret edebilmişlerdir. Aksi halde bu kadar rahat olamazlardı.

Kiralık işçi yasasının geçmesi bir kez daha sendika ağalarının ne denli büyük bir ihanet içerisinde olduğunu kanıtlamıştır. Şu çok açık ki Türk Metal’in başında olduğu Türk-İş ile Hak-İş bu süreçte açık bir ihanet pozisyonunda olmuşlardır.

Yasaya karşı muhalefet eden DİSK yönetiminin bu muhalefeti ise göstermelik olmanın ötesine geçmemiştir. Hem takatsiz hem de fazlasını yapma iradesine sahip olmayan DİSK yöneticileri, bu saldırı yasası karşısında basın açıklamalarıyla yetinmişlerdir. Kuşkusuz bu tutumları lafa gelince mangalda kül bırakmayan bu bürokratların, ne denli aciz ve sınıf mücadelesinden uzak olduğunu bir kez daha teyit etmiştir.
Kuşkusuz sendikaların ve yönetimlerinin bu durumları şaşırtıcı değildir. Hep bildiğimiz, gördüğümüz, tanık olduğumuz gerçekler bir de bu vesileyle görülmüştür hepsi o kadar.
 

Bizce asıl sorun işçi sınıfının bu bürokratlara rağmen anlamlı bir mücadele verememiş olmasıdır. Çünkü artık Metal Fırtına'dan bu yana olduğu gibi işçi sınıfı ne yapacaksa, nasıl bir mücadele verecekse bu ancak kendi emeğiyle olacak. Kendi birliği, kendi örgütlülüğü, kendi öncüleriyle olacak.

İşte bu bakımdan ortaya konulan çaba maalesef yetersizdir.

MİB olarak kendi cephemizden, işçi sınıfımızı uyarmak, örgütlemek ve harekete geçirmek yönünde yetersiz kaldığımızı kabul ediyoruz. 

MYK toplantısında bu yetersizlikler üzerinde durulmuştur.

Kiralık işçilik yasası geçmiş olmakla birlikte bu mücadelenin bittiği anlamına gelmiyor. Öte yandan da bu yasanın akabinde kıdem tazminatı gibi başka saldırı gündemleri var. Bu gerçeklerden hareket eden MYK, önümüzdeki günlerde bu saldırı başlıklarını ele alan yoğun bir çalışma yürütmeyi planlamıştır. İmza masaları, toplantılar, eylemler bu çalışma planı içerisindedir. 

Bu çerçevede mücadelenin genel grev-genel direniş perspektifiyle verilmesi gerektiği konusunda düşünce birliğine varılmıştır. Çünkü bu saldırılara karşı koymanın başka yolu yoktur. Birliğimiz genel grev-genel direniş düşüncesini işçi sınıfımız içerisinde yaymayı, bu düşünceyi örgütlemeyi görev saymaktadır.

Metal Fırtına'nın yıldönümü:

Birinci yılını dolduran şanlı Metal Fırtına'nın yıldönümündeyiz. Türkiye işçi sınıfı tarihine altın harflerle yazdığımız bu direnişin yıldönümünde, bu büyük fırtınanın en önünde yürüyen onurlu işçi kardeşlerimizi, yoldaşlarımızı ve onun binlerce sayısız neferini selamlıyoruz.

Metal Fırtına aradan geçen zamana rağmen yarattığı değerler, ruh ve heyecanıyla başta metal işçileri olmak üzere işçi sınıfının beyninde ve yüreğinde yaşamaya devam ediyor. Fırtınanın dinmesi asla yanıltıcı değildir. Metal Fırtınası işçi sınıfımızın tarihinde yeni bir dönemi açmıştır. Sermayenin hükümranlığına, sendika bürokratlarının saltanatına büyük bir meydan okuma olarak belleklere kazanmıştır. Metal Fırtına satılık sendika bürokratlarına olduğu kadar sermaye ve iktidardan icazet alarak sendikacılık yapan, böylelikle işçi sınıfını süründürenlere karşı cüretli bir çıkıştır.

Metal Fırtına her şeyden önce üretenlerin yöneteceğini, birlik olduklarında nasıl büyük bir güç olabileceklerini göstermiştir. “Hak yoksa üretim de yok!” bilinci ve ruhudur. “Arkadaşım yoksa üretim de yok!” diyerek sınıf birliğinin ve değerlerinin simgesidir.

İşte tüm bu yönleriyle Metal Fırtınası'nın işçi sınıfımızın beyninde ve ruhunda yaşatılması, canlı tutulması ve her günkü mücadelesinde kılavuz olarak okunması şarttır. Elbette dersleriyle donanarak, daha güçlü olmak, bu kurulu düzeni yerle bir edebilmek için...

MYK, yıldönümünde metal fırtınayı hatırlamak, tartışmak, bilince çıkarmak, onun ışığını yaymak üzere çaba gösterecek, etkinlikler gerçekleştirecektir. Öte yandan ise birinci yıldönümü vesilesiyle fırtınanın canlı tarihini belgelemek, işçi kardeşlerimizin elinde gerçek bir kılavuz haline getirmek üzere planlanan kitap hazırlıkları hızlandırılacaktır. Toplantımızda kitapla ilgili olarak yeni bir planlama yapılmış, işbölümüne gidilmiştir.

2017’ye hazırlık:

Bugün grup işyerlerinde halihazırda hala zaman olmakla birlikte 2017 sürecine hazırlık en önemli gündemlerin başında geliyor. MYK bu çerçevede daha önce çerçevesi çizilen planı gözden geçirmiştir. 2016’nın Eylül ayında yoğunlaşmak üzere çalışmalar hızlandırılacaktır. Sempozyum etkinliği ile birlikte kullanılmaya başlanacak araçlar zaman geçmeden devreye sokulacaktır. 

2017’ye giderken daha önce MESS’ten ayrılan fabrikalarda sonbaharda başlayacak olan grup sözleşmesi ise gerçek bir sınav olacaktır. Birleşik Metal-İş’in yetkili olduğu bu fabrikalarda sürecin en iyi biçimde tamamlanması, Renault başta olmak üzere bir dizi fabrikadaki mücadelenin gidişatını belirleyecektir. Bunun için bu grup sözleşmesini önemsemek, bugünden hazırlanmak, olası yalpalamalara karşı fabrikalardan doğru işçi arkadaşlarımızı hazırlamak görevimizdir. MYK’da bu konuda ayrıntılı tartışmalar ve planlamalar yapılmıştır.

Yayınlar:

Bu başlık altında sosyal medya sayfamız ve bültenimiz üzerine tartışmalar yaptık, eksiklikler ve planlamaları gözden geçirdik. 

Bültenimizin Haziran sayısı için yazılı katkıların 25 Mayıs tarihine kadar iletilmesi gerekmektedir. 

***

Sıcak bir sonbahara doğru ilerlerken yaz dönemini her bakımdan hazırlıklı, her bakımdan güçlü, her bakımdan donanımlı bir MİB’i yaratmak hedefiyle değerlendirelim. Değerlendirelim ki metal işçisinin kalesi MİB daha sağlam, daha yıkılmaz olsun.

Sermaye ve işbirlikçilerine karşı mücadelemizi fırtınadaki cüret ve güçle verelim. Fırtınanın sert ve güzel rüzgarına sırtımızı verelim, yüklenelim! Yüklenelim ki hep birlikte güzel günler görelim.
Bu duygularla tüm mücadele yoldaşlarımıza ve işçi kardeşlerimize selamlarımızı gönderiyoruz.

Metal İşçileri Birliği
Merkezi Yürütme Kurulu

18 Mayıs 2016

 
§