12 Aralık 2014
Sayı: KB 2014/49

Faşist baskıya ve gerici zorbalığa karşı birleşik-militan mücadeleye!
Dink’in faili devlettir!
'İç güvenlik' yasası: Devlet terörü!
Baskı ve terörde pilot bölge Yüksekova
İnsanca yaşam için mücadeleye!
Aslolan işçi sınıfının mücadele yasalarıdır
DİSK-AR: 75 kuruşa bir öğün!
Yatağan’ın gösterdiği - K. Toprak
“Maceracılık” söylemiyle saklanan ihanet! - T. Kor
Yatağan direnişinin özeti
TEKEL’den Yatağan’a 4C köleliği
“Ölen de yargılanan da işçi oluyor”
Çelik yine işçiyi suçladı
Ramsey’de sendikalı işçi kıyımı
Devrimci Gençlik Birliği 1. Genel Kurulu tebliğlerinden...
“Sokakta parçalayalım!”
Eğitimde gericilik tahkim ediliyor
Eğitimde tam gaz gericileşme
“Şura kararlarını engellemek için fiili-meşru mücadele”
Kapitalizmi zor günler bekliyor!
Dünyada işçi, emekçi, gençlik eylemleri
Kapitalizm 230 milyon çocuğu savaş ve salgına sürükledi
"Ortak irade ve davranış birliğini geliştireceğiz!"
“Türkiye’de aile içi şiddet teşvik ediliyor”
İnsan hakları kavramına sınıfsal bir bakış - K. Ehram
Komünist tutsak Kara’ya müebbet hapis cezası!
Erdel Eren kavgamızda yaşıyor!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Baskı ve terörde pilot bölge Yüksekova

 

Hakkari Yüksekova’da 6-7 Ekim Kobanê eylemlerinin ardından tırmanan devlet terörü bir can daha aldı. Yüksekova’da geçtiğimiz yıl 6-7 Aralık tarihinde katledilen Reşit İşbilir, Veysel İşbilir ve Bemal Tokçu’yu anmak için yapılan eylem sırasında bir genç polisler tarafından katledildi.

DBP Gençlik Meclisi çalışanı Rojhat Özdel’in (18), Esentepe Mahallesi’nde özel harekat timleri tarafından katledilmesi bölge halkının öfkesini kabarttı.

Polis cinayetine karşı sokak eylemleri

Özdel’in katledilmesine karşı öfke sokağa taşarken Yüksekova’daki eylemler 7 Aralık’ta Hakkari merkezine de yayıldı. Bulvar ve Cumhuriyet caddeleri üzerinde polis cinayetini protesto eden kitle yine polis saldırısına maruz kaldı. Polis kitleye tazyikli su ve gaz bombalarıyla saldırırken kitle de taşlarla ve molotofkokteylleriyle polislere karşılık verdi. Polis saldırısı sırasında 3 kişinin darp edilerek gözaltına alındığı bildirildi.

Özdel’i binler sahiplendi

Özdel’i 7 Aralık günü binlerce kişi uğurladı. Malatya Adli Tıp Kurumu’ndan alınarak Akalın (Bajêrge) Mezarlığı’na getirilen cenaze on binlerce kişi tarafından karşılandı. Öfkeli kitle “Rojhat yoldaş ölümsüzdür!”, “PKK intikam!”, “Vali istifa!” sloganlarını haykırdı.

Özdel’in cenazesi, geçen yıl katledilen Reşit ve Veysel İşbilir’in mezarının yanına defnedildi. DBP Hakkari İl Eşbaşkanı Musa Çiftçi şöyle konuştu: “Rojhat evinin 100 metre ötesinde IŞİD’in işbirlikçileri tarafından katledildi. Kobanê’de IŞİD, Kuzey’de ise onların arkadaşları 17 yaşındaki çocuklarımızı öldürüyor. Bu olay da Şemdinli olayları gibi halkımıza karşı geliştirilen yeni konseptin bir parçasıdır. Bu konseptin talimatını Başbakan Davutoğlu verdi, Hakkari Valisi ve Yüksekova Kaymakamı da uygulamaya koyuyor.”

HDP Hakkari Milletvekili Adil Zozanî ise polislerin Rojhat’ı öldürmeyi tercih ettiklerini belirterek “Başbakan Davutoğlu istediği kadar kamu düzeninden bahsetsin. Kamu düzenini bozan biz değiliz, 17 yaşındaki Rojhat kamu düzenini bozmuyordu. Kamu düzenini bozan devletin kendisidir” ifadelerini kullandı. Başbakan Davutoğlu ile İçişleri Bakanlığı’nı sorumluları açığa çıkarmaya çağıran Zozanî, Meclis İnsan Hakları Komisyonu’nun da bir an önce Yüksekova’ya gelerek inceleme yapması gerektiğini söyledi.

Özdel’in amcası Abdulhaluk Özdel ise törene katılanlara teşekkür ederek, “Şehit sadece bizim değil, Kobanê’nin, Kürdistan’ın ve Gever’in şehididir. Rojhat arkadaş öldürülmedi, infaz edildi. Sağ yakalandı ve infaz edildi. Bunu herkes böyle bilsin” dedi.

Rojhat infaz edildi

İpekyolu üzerinde yaşanan olayların ardından zırhlı araçlarla bölgeye sevk edilen polisler, görgü tanıklarının ifadelerine göre herhangi bir uyarı yapmadan ateş açmaya başladı. Can güvenlikleri olmadığı için isimlerini vermek istemeyen görgü tanıkları, Rojhat ve yanındaki bir arkadaşının yolun kenarındaki bir iş yerinin çatısında polislere taş attığını söyledi.

Rojhat’ın elinde bir molotofkokteyli gördüklerini, ancak Hakkari Valiliği tarafından yapılan açıklamanın aksine herhangi bir silahın olmadığını vurgulayan görgü tanıkları, zırhlı araçla dükkanın bulunduğu yere gelen özel harekat timlerinin önce yoğun gaz bombası ve plastik mermi kullandığını, ardından ise çıkmaz sokağa doğru kaçan Rojhat’ı M-16 piyade tüfeği ile taradığını dile getirdi. İnfaz akıllara, 15 Ekim’de “iç güvenlik yasa tasarısı” hakkında konuşan Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun yaptığı, “Molotofkokteyli atmak vardır, maske takıp kendi kimliğini gizleyerek neredeyse bir sivil çatışma ortamı yaratmaya çalışmak vardır. Arkadaşlar bunlara da kesinlikle tolerans gösterilmeyecek” açıklamasını getirdi. Böylelikle paket daha meclisten geçmeden, ilk infaz yaşanmış oldu.

İki evin arasında çıkmaz bir noktada yaşanan infazla ilgili bir diğer çarpıcı iddia ise açılan ateşin ardından yaralanan Rojhat’a polislerin işkence yaptığı. Görgü tanıkları, polisin açtığı ateşe tepki gösterdiklerini, ancak polislerin silahları kendilerine doğrultarak içeri girmeleri yönünde tehdit ettiğini söyledi. Pencereden olanları izlediklerini anlatan bir görgü tanığı, “Çocuk vurulduktan sonra polisler üzerine çullandı. Küfür ederek, ‘Yanındaki kimdi? Kardeşin miydi? Çabuk söyle p..’ diyorlardı. Bir saat boyunca yerde bekletildi. İnlemeleri duyuyorduk. Öldüğü anı dahi duyduk. Sonra emniyet müdürü geldi. Bir komiserleri, uyarı ateşi açıp açmadıklarını sordu. Vuran polisler de uyarı ateşi açtıklarını, kendilerine ateş açılması üzerine vurduklarını söyledi. Ama biz şahidiz, hiçbir şekilde uyarı ateşi açılmadı, çatışma da çıkmadı” ifadelerini kullandı.

 

 

 

 

KCK’den serhildan ve
direniş çağrısı

 

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı, bir açıklama yaparak AKP iktidarının denetiminde devam eden operasyonların siyasi-kültürel soykırım operasyonları olduğunu ifade etti. Yüksekova’da katledilen Rojhat Özdel’in de polis tarafından vurulduktan sonra işkence edilerek katledildiğini belirtti.

Açıklamanın devamında bu saldırılar karşısında serhildan ve direnişin sergilenmesi gerektiği belirtilirken şu ifadelere yer verildi: “Halkımızın sömürgeci AKP devletine karşı her düzeyde serhildan geliştirmesi, ulusal onur ve özgürlük mücadelesinde yer almanın bir gereği olmaktadır. Her gözaltı ve tutuklama kesinlikle yeni bir serhildan ve direnişle karşılanmalıdır. AKP’nin faşist polis ve güvenlik güçleri taş atan çocuklara kurşunla karşılık verseler de, Kürdistan halkı asla yılmayacak ve direnişi daha da yükseltecektir. Halkımız hangi koşullarda yaşadığını bilerek öz savunmasını geliştirmek durumundadır. Mücadeleci ve öz savunmasını örgütleyen halk gerçekliği karşısında hiçbir güç duramaz.”

 
§