21 Kasım 2014
Sayı: KB 2014/46

Suriye savaşında yeni dönem
Kanla yazılan tarih özürle silinemez!
Kobanê’de IŞİD hezimeti
TKİP militanı Alaattin Karadağ katledilişinin 5. yılında anıldı
Tüm ülkeyi gaza boğacaklar
TOMA terörüne soruşturma yok!
“Mükemmel” iş güvenliği paketi açıklandı!
Reklam heveslisi Ülker’in “sosyal sorumluluğu”
Metal işçisinin ihtiyacı devrimci ve kararlı bir önderliktir!
Gebze’de DEV TEKSTİL tanıtım toplantısı
Son sözü Yatağan işçisi söyleyecek
Maden işçisine patron-sendika-AKP kumpası
Genel kurul kürsüsünde mücadele çağrısı
Kadın sorunu ve kapitalizm
Sömürü ve şiddete karşı diren, özgürleş!
Gün; sokakları eylem alanına çevirme günüdür!
Özgürlüğün ölümsüz kelebekleri - K. Ehram
“Başarmak için önce başlamak gerekir!”
G20 Zirvesi ve yükselen savaş naraları
ABD yerel seçimleri üzerine
Filistin yeni bir intifadanın eşiğinde - M. Ak
FHKC: Savaşımız Yahudiler ile değil!
Dünyadan eylemler...
DGB’den yaygın genel kurul çağrısı
DLB’liler Oğuzhan Çalışkan’ı unutturmuyor!
Taksim Gezi Parkı AKP’nin hedefinde!
Mirabeller’den Arinler'e...
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

ABD yerel seçimleri üzerine

 

Amerika’da 4 Kasım’da yapılan yerel seçimler beklenildiği gibi Cumhuriyetçiler’in zaferi ile sonuçlandı. Cumhuriyetçi Parti hem Temsilciler Meclisi’nde hem de Senato’da çoğunluğu sağladı. Bu, Cumhuriyetçi Parti'nin 1940 yılından bu yana Demokrat Parti’ye karşı elde ettiği en büyük üstünlüktür. Daha önce Demokratlar’ın kalesi sayılan belli başlı eyaletlerin bu seçimde Cumhuriyetçiler’in eline geçmesi, doğal olarak dikkati çekti

Fakat en dikkate değer olan seçime katılım oranının %40 gibi çok düşük oranda kalması oldu. Bu ise, en çok Obama’yı etkiledi. Zira, daha önceki seçimlerde Obama’ya oy veren en başta gençler olmak üzere, Latin Amerikalılar, Afro-Amerikalılar ve Müslümanlar bu kez sandık başına gitmediler.

Ortaya çıkan sonuçlardan hareketle yapılan tüm değerlendirmeler, hem içerde hem de dışarda Obama’yı önümüzdeki dönemde oldukça sıkıntılı günlerin beklediği şeklinde oldu.

Seçimlere tekellerin istemleri damgasını vurdu

Göçmenlerin sınırdışı edilmesi uygulamalarının hız kazanması, İsrail’in saldırganlığı, somut olarak da Gazze’de sergilenen siyonist barbarlığa karşı tutum konusunda sergilenen İsrail yanlısı duruşun Müslümanlar’da yarattığı büyük hayal kırıklığı, bu yıl çıkartılan “sağlık reformu”nun bir “Sosyalist devlet” uygulaması olarak nitelenip eleştirilmesi, Ebola virüsüne zamanında müdahale edilerek karşı önlemlerin alınmaması ve IŞİD’e gecikmeli olarak tutum alınması, Suriye politikasının başarısızlığı, bütün bunlar, Demokrat Parti’nin düşük oy almasının temel nedenleri olarak ileri sürülüyor.

2008 yılında patlak veren kriz ve yıkıcı sonuçları, servet-sefalet uçurumunu büyüttü. Bu çerçevede her geçen gün daha da katmerli hale gelen kapitalist sömürü, bir parça durdurulsa dahi kabus olma durumunu koruyan işsizlik belası, toplumun zengin sınıfı ile yoksulları arasında ürkütücü boyutlar kazanan gelir adaletsizliği, özellikle Siyahlar’a dönük olarak her geçen gün daha büyük bir tehlike haline gelen ırkçı saldırganlık, derinleşen ve toplum ölçüsünde yaygınlaşan yoksulluk, kapitalizmin kabesi sayılan dünyanın en zengin bu ülkesinde yaşanan açlık, sefalet ve binlerce insanın sokaklarda yatıp kalkması, toplumun çoğunluğunun karşı karşıya olduğu geleceksizlik, ne demokratlar ne de cumhuriyetçiler tarafından seçimlerin akılda kalan teması yapıldı. Kimilerine ilişkin değinmeler de her zamanki gibi kaba istismar sınırlarında kaldı.

Kısacası, seçimlere bir kez daha, Amerika’nın en büyük tekellerinin yeni döneme ilişkin istemleri damgasını vurdu. Toplumun, başta işçi sınıfı olmak üzere, çalışan sınıfları ve onların yakıcı sorunları ise, bu partilerin umurunda değildi ve en fazla bir dolgu malzemesi olarak onların ilgilerini çekti.

Bu durumun şaşılacak bir yanı yok. Her iki parti de Amerika’nın dünyaya egemen olma savaşı veren, petrol ve silah tekelleri başta gelmek üzere en büyük tekellerinin temsilcisi partilerdir. Amerika’da gerçek iktidar sahipleri bu tekeller ve onların oluşturduğu organlardır. Hangisi işbaşına gelirse gelsin fark etmez, bu tekeller adına icraat yapmakla sorumludurlar. Seçimler de, esasında bu ülkedeki aç gözlü tekellerin arasında geçen bir danışıklı dövüşten başka bir şey değildir. Amerika’da ise bu, bir nöbet değişimi işlemidir.

Seçimlerin ortaya çıkardığı sonuçlara rağmen yeni başkanlık seçimine kadar Obama ile devam edilecek. Ancak Obama’nın bu süre zarfında içerde de dışarda da pek çok sıkıntı ile boğuşacağı kesindir. Kırılgan ekonomisi ve kızışan hegemonya savaşı ile Amerika ve Obama’yı yeni bir dönem bekliyor.

 

 

 

 

 

Ferguson’da OHAL

 

ABD’nin Missouri eyaletine bağlı St. Louis kentinin Ferguson mahallesinde 18 yaşındaki siyahi genç Michael Brown’ın öldürülmesini soruşturan jürinin, Kasım ayı sonunda katil ırkçı polis Darren Wilson’ın yargılanıp yargılanmayacağı hakkında karar vermesi bekleniyor.

Brown’ın katledilişinin ardından kentte terör estiren Vali Jay Nixon ise karar daha açıklanmadan eylemleri baskı altına almak için olağanüstü hal ilan etti. OHAL’le birlikte alınan karara göre Ulusal Muhafız Birliği harekete geçirilirken St. Louis Polis Teşkilatı’na da yapılacak eylemlere karşı operasyon yetkisi verildi.

Siyahi genç Michael Brown’ın vahşice katledilmesi ve ülkedeki ırkçılığa karşı Ağustos ayında büyük eylemler yapılmıştı. Buna rağmen ırkçı polis Darren Wilson hakkında dava açılmamıştı.

Beklenen karar öncesinde polisin şiddetine olduğu kadar ırkçılığa karşı da sokağa dökülen Fergusonlu emekçiler, eylemlerde izleyecekleri yolu tartıştılar. Batı Florissant Caddesi’nde bir araya gelen emekçiler, olası polis saldırısına karşı ne yapacakları üzerine konuştu.

Eylemler için eğitim veren Osagyefo Uhuru Sekou, “Polisin şiddete başvurmasını bekliyoruz ve insanlara pasif direnişle kendilerini nasıl güvende tutacaklarına dair beceriler kazandırmaya çalışıyoruz” dedi.

St. Louis soruşturma jürisinin 20 Ağustos’tan bu yana 18 yaşındaki Michael Brown’ı katleden ırkçı polis hakkında açtığı dosya hakkında karar vermesi bekleniyor. Fergusonlu emekçiler açık bir ırkçı olan katil polis Darren Wilson’ın tutuklanması ve olayın incelenmesi için özel bir savcının atanmasını talep ediyor.

 

 

 

 

 

Brezilya’da rüşvet ve yolsuzluğa protesto

 

Brezilya'nın Sao Paulo kentinde bir araya gelen on binlerce emekçi, ülkede artan yolsuzluklara karşı yürüdü. Yolsuzluğa son verilmesini isteyen emekçiler, üç hafta önce tekrar başkanlık koltuğuna oturma hakkını kazanan Roussef’in yolsuzluklara karıştığını ve konumunu kullanarak kendi yakınlarını koruduğunu vurguladı. Eylemciler, devlete ait petrol şirketi Petrobas’taki rüşvet skandalıyla ilgili olarak İşçi Partili Devlet Başkanı Rousseff’in görevden uzaklaştırılmasını talep ettiler.

Brezilya polisi, 14 Kasım Cuma günü Petrobras’daki yolsuzlukla ilgili devam eden soruşturma kapsamında 20’yi aşkın kişiyi gözaltına aldı. 7 büyük şirketin yöneticilerinin gözaltına alındığı yolsuzluk soruşturmasında verilen ifadeler, rüşvet ve rantın haritasını ortaya seriyor.

 
§