13 Aralık 2013
Sayı: KB 2013/48

“Çözüm süreci” ve Öcalan’ın Gever açıklaması..
Erbil’deki hesap Bağdat’tan döndü!
Ecel korkusu pervasızlaştırıyor!
Hak ve özgürlükler mücadele ile kazanılır!
“Yargılanan değil, yargılayan olacaklar!”
Maraş Katliamı’nı unutmadık, unutturmayacağız!
‘Kızılelma’ ve Alevi gerçekleri
Kazanmak için bir adım ileri!
Asgari ücret görüşmeleri başladı
Sefalet ücretine hayır!
Saldırı paketi, güç dengeleri ve sendikal hareket...
“İşçi sınıfı kazanılmış hakları konusunda ortaya bir irade koydu!”
Grev, soluklu bir mücadelenin parçası olarak değerlendirilmelidir
Köksüz bir yazarın kök arayışı - 2 K.Toprak
Mandela; düzene karşı direnişten düzenle uzlaşmaya...
ABD yönetimi ‘yeni bütçe krizi’ telaşında
Bölgede yeni durum ve İran
Savaşlarda kadına yönelik şiddet tırmanıyor
Kadın cinayetleri hız kesmiyor
Direneceğiz! Örgütleneceğiz!
İÜ’de gençlik, polisin keyfini kaçırıyor
Gençlik hareketi ve örgütlenme ihtiyacı
Gezi tutsaklarıyla dayanışmayı yükseltelim
Büyük zindan direnişinin 13. yıldönümü
“Bedel ödeteceğimiz günler çok uzakta değil”
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Bölgede yeni durum ve İran

 

Ortadoğu’da dengelerin değişmesi, on yıllardan beri sırtını ABD emperyalizmine dayayan rejimlerin ciddi bir şekilde sarsılmalarına neden oldu. Henüz netleşmese de, belirginleşmeye başlayan yeni jeo-politik durumda, ABD’nin bölge üzerindeki etkisinin zayıflamaya devam etmesi kaçınılmaz görünüyor. Siyonist İsrail ve körfez şeyhlerinin sarsılmasına yol açan şey, bu duruma hazırlıksız yakalanmalarıdır. Geçerken belirtelim ki, Ankara’daki dinci-Amerikancı iktidar da, dış politikasının iflası anlamına gelen, bölgedeki değişimden son derece rahatsızdır.

2008’de patlak veren kapitalizmin küresel krizinin ekonomide yarattığı yıkımı aşmakta başarısız olan Obama yönetimi, Rusya’dan gelen basıncın da etkisiyle, İsrail ve körfez şeyhlerini rahatsız eden adımlar atmak zorunda kaldı. İlkin Suriye ve İran’la ilgili gelişmeleri kabullenmek istemeyen Siyonistler ve şeyhler, göründüğü kadarıyla yeni duruma uyum sağlama çabası içindeler.

İran konumunu güçlendiriyor

Nükleer programıyla ilgili 5+1 (BM Güvenlik Konseyi daimi üyeleri Rusya, İngiltere, Çin, Fransa ve ABD ile Almanya) devletleriyle anlaşma imzalayan İran yönetimi, bir soluklanma dönemine girdi. Ekonomik ve askeri açıdan rejimi tahkim etmeye muvaffak olan İran yönetimi, diplomatik alanda da Ortadoğu ve Kafkaslardaki etkisini arttırıyor. Oysa yakın zamana kadar İran, Baas yönetimi yıkıldıktan sonra “sıradaki hedef” sayılıyordu.

Olası bir ABD-İsrail saldırısını savuşturan İran yönetimi, geçmişe göre, kendinden daha emin görünüyor. Bu arada İran’ın bu yeni durumla bağlantılı olarak Suriye, Hizbullah ve Filistin’den uzaklaşacağı yönünde yapılan spekülasyonların temelden yoksun olduğu da, kısa sürede anlaşıldı. Zira İranlı yetkililer, Suriye yönetimine destek vermeye devam edeceklerini, bu ülke ile ilişkilerinde bir değişikliğin söz konusu olmadığını ifade ediyorlar. Nitekim Suriye’deki çatışmaların bitirilmesi amacıyla önümüzdeki Ocak ayında toplanması beklenen Cenevre-2 konferansına, “yapıcı bir taraf” olarak İran’ın da katılması bekleniyor.

İran-Rusya ilişkileri pekiştiriliyor

İran’ın 5+1 ülkeleriyle yaptığı anlaşmanın yankıları devam ederken, Tahran ziyaretine başlayan Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, ülkesinin nükleer programla ilgili anlaşmanın hedefine ulaşması için çaba sarf edeceği mesajını verdi. Verili koşullarda bölgedeki sorunların uluslararası anlaşmalara uygun ve diplomatik yollarla çözülmesi için çaba harcayan Rusya, ABD ile müttefiklerinin, Ortadoğu’da alışılagelen dayatmacı politikalarını etkisizleştiriyor. Suriye’ye karşı saldırının engellenmesinde önemli bir rol oynayan Rusya’nın, gelinen yerde İran için de önemli bir dayanak oluşturmaya başlaması, buna işaret ediyor.

Tahran’da İranlı meslektaşı Muhammed Cevad Zarif’le düzenlediği ortak basın toplantısında konuşan Lavrov, İran’ın nükleer programıyla ilgili 24 Kasım’da imzalanan anlaşmaya, tarafların uyması gerektiğini belirtti. 6 ay sonra imzalanması planlanan nihai anlaşmanın ABD’nin petrol ambargosunu kaldırmasına ve Batı ülkelerinin İran’a ait dondurulan 4,2 milyar doları serbest bırakmasına yol açacağını belirten Lavrov, İran’ın, barışçıl nükleer programını geliştirme hakkına sahip olduğunu da söyledi.

Rusya’yı, İran’ın yakın ve özel bir dostu olarak tanımlayan Cevad Zarif ise, iki ülke arasındaki işbirliğinin ekonomik, siyasi, askeri, diplomatik ve nükleer alanları kapsayacak şekilde genişlediğini belirtti. Rusya’nın, S-300 hava savunma füze sistemini İran’a sağlamaktan vazgeçmesine de değinen Cevad Zarif, İran’ın ilgili anlaşmanın yerine getirilmesini istediğini de ifade etti.

İran-Rusya ilişkileri yeni olmamakla birlikte, iki ülke arasındaki işbirliğinin yeni boyut kazanmaya başladığını söylemek mümkün. Zira daha önce ABD ile müttefiklerinin basıncına maruz kalan Rusya, İran’la işbirliğini belli sınırlarda tutmak zorunda kalıyordu. Görünen o ki, Rusya, ABD ile batılı müttefiklerinin İran’la ilişkilerine karışmalarına, artık prim vermeyecek.

Siyonistlerin görüşme talebine ret

Yıllardan beri İran’a saldırması için ABD’ye yalvaran siyonist İsrail rejimi, İran’la 5+1 devletleri arasında varılan anlaşmayı, “tarihi bir hata” olarak niteledi. Yalnız kalsalar da, gerekirse İran’a saldıracaklarına dair vaazlar veren siyonist şefler, anlaşmaya imza atmasın diye, Obama yönetimi üzerinde basınç uygulamaya da çalıştılar. Hatta 5+1-İran anlaşmasını baltalamak için ABD’deki İsrail destekçileriyle Yahudi lobisini de harekete geçiren siyonistler, el elde, baş başta kaldılar. Obama yönetimi İsrail’e güvenceler verse de, İran’la anlaşmaya onay verdi.

Sersemletici bir sarsıntı geçirdikten sonra yavaş yavaş sakinleşen siyonist şefler, şimdi de İran’la görüşmeye hazır olduklarını ilan etmeye başladılar. İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres, geçtiğimiz Pazar günü, İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ile görüşmeye hazır olduğunu açıklayarak pek çok kişiyi şaşırttı. Niyetleri ne olursa olsun, siyonist şeflerin İran’la görüşmeye hazır olduklarını ilan etmeleri, yeni bir duruma işaret ediyor. Belli ki, bölgede oluşmaya başlayan yeni durumu istemeyerek de olsa, siyonist rejim de idrak etmeye başladı.

Ancak siyonist şefin çağrısı, Tahran’dan sert bir tepkiyle karşılandı.

İsrail Cumhurbaşkanı Peres’in İranlı mevkidaşı Hasan Ruhani ile görüşme teklifini değerlendiren İran Dışişleri Bakanlığı, bunu İsrail’in, İran ve 5+1 Grubu arasında varılan anlaşmayı eleştirdikten sonra, içine düştüğü uluslararası izolasyondan çıkma çabası olarak niteledi.

İran’ın İsrail’e karşı tutumunu değiştirmek niyetinde olmadığını ifade eden Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Merziye Efhem, “İran, İsrail’i tanımıyor. Bu işgalci rejime karşı tutumumuz tamamen net” dedi. Göründüğü kadarıyla Tahran’dan ret cevabı alan siyonist şeflerin açmazı, giderek derinleşiyor.

Körfez şeyhlerinden tutum değişimi sinyali

İran-5+1 ülkeleri anlaşmasından en az İsrail kadar rahatsız olan körfez şeyleri de şaşkınlık dönemini atlatmaya başlamış görünüyorlar. Özellikle Suudi Arabistan ve onun güdümündeki şeyhler, anlaşmayı engellemek için yoğun çaba harcadılar. Ellerinde bol miktarda petro-dolar olsa da, emperyalistleri etkileme gücünden yoksun olan şeyhler, birden anlaşmayı selamladıklarını ilan ediverdiler.

Bu hafta toplanan Körfez İşbirliği Teşkilatı (KİT) temsilcileri, yayınladıkları ortak bildiride, anlaşmayı desteklediklerini açıkladılar. Ancak bu açıklamaya, İran’la 5+1 temsilcileri arasında yapılacak görüşmelere katılma talebi de eklendi. Körfez şeyhleriyle işbirliği geliştirmek istediğini sık sık dile getiren İranlı liderler ise, buna karşın KİT temsilcilerinin nükleer programla ilgili görüşmelerde yer almalarının gündemde olmadığını belirttiler.

Emperyalist merkezlerdeki şirketlere yatırdıkları petro-dolar servetine güvenen şeyhler, ABD’ye yaslanarak, Ortadoğu’da hacimlerini aşan bir rol oynamak istiyorlar. Ancak, binlerce cihatçı katili tetikçi olarak kullanmalarına rağmen, Suriye yönetimini yıkmaya muvaffak olamadılar. “Suriye’den sonra İran’ın defterini dürme” hayalleri kuran şeyhler, -Umman Sultanlığı’ndakiler hariç-, halen bir bozgun hali içinde görünüyorlar.

Bölgenin dengeleri henüz tam oturmuş değil. Farklı olasılıklar halen mümkün; ancak yine de belirgin olan şeylerden biri, İran’ın bölgedeki etkisinin güçlendiği, rakiplerinin ise, tersine zayıflamaya başladığıdır.

 
§