13 Aralık 2013
Sayı: KB 2013/48

“Çözüm süreci” ve Öcalan’ın Gever açıklaması..
Erbil’deki hesap Bağdat’tan döndü!
Ecel korkusu pervasızlaştırıyor!
Hak ve özgürlükler mücadele ile kazanılır!
“Yargılanan değil, yargılayan olacaklar!”
Maraş Katliamı’nı unutmadık, unutturmayacağız!
‘Kızılelma’ ve Alevi gerçekleri
Kazanmak için bir adım ileri!
Asgari ücret görüşmeleri başladı
Sefalet ücretine hayır!
Saldırı paketi, güç dengeleri ve sendikal hareket...
“İşçi sınıfı kazanılmış hakları konusunda ortaya bir irade koydu!”
Grev, soluklu bir mücadelenin parçası olarak değerlendirilmelidir
Köksüz bir yazarın kök arayışı - 2 K.Toprak
Mandela; düzene karşı direnişten düzenle uzlaşmaya...
ABD yönetimi ‘yeni bütçe krizi’ telaşında
Bölgede yeni durum ve İran
Savaşlarda kadına yönelik şiddet tırmanıyor
Kadın cinayetleri hız kesmiyor
Direneceğiz! Örgütleneceğiz!
İÜ’de gençlik, polisin keyfini kaçırıyor
Gençlik hareketi ve örgütlenme ihtiyacı
Gezi tutsaklarıyla dayanışmayı yükseltelim
Büyük zindan direnişinin 13. yıldönümü
“Bedel ödeteceğimiz günler çok uzakta değil”
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

ABD yönetimi
‘yeni bütçe krizi’ telaşında

 

ABD, Ekim ayı başında hükümetin kepenk kapatmasına ve dış borçlarını ödeyemez duruma düşmesine neden olan yönetim krizi ile sarsılmış, kapitalist/emperyalist sistemin felaketine yol açacak süreç son dakikada sağlanan uzlaşı ile ötelenmişti.

Ancak, felaketin kıyısına kadar gelen ABD rejiminin, mali krizin bir yansıması olan yönetim krizi ile yeniden karşılaşmasının muhtemel bir olasılık olarak durduğu belirtilmişti. Zira krizi tetikleyen hiçbir sorun çözülmemiş, yalnızca krizi yönetecek güçler arası geçici bir uzlaşı sağlanmıştı.

Bu uzlaşıya göre federal hükümet 15 Ocak’a kadar kepenklerini açacak, borç tavanı 7 Şubat’a kadar yükseltilecek, 13 Aralık’a kadar da iki partinin Kongre üyelerinden “uzun vadeli milli istikrar” için çalışacak bir ‘bütçe konferans komitesi’ oluşturulacaktı. Ancak bunların krizi çözemeyeceği, yalnızca ABD’nin “emperyalist heybetine” etkili bir şamar indiren yönetim krizine -geçici bir süreliğine de olsa- son verilmesini sağlayacağı görülmüştü.

Kongre’den iyimserlik tabloları

Temsilciler Meclisi ve Senato’daki federal bütçe görüşmelerinin olumlu geçtiğinin, tarafların hükümetin Ocak ayında yeniden kepenk kapatmasını engelleyeceklerinin ve otomatik kesintileri önleyeceklerinin sinyallerini verdiği iddia ediliyor. Kongre üyeleri, bütçe komisyonundaki milletvekillerinin hükümetin faaliyetlerini devam ettirmesini sağlayacak bütçeyi onaylamaya yakın olduklarına dair iyimser sinyaller veriyor. Bazı Temsilciler Meclisi üyelerinin kapalı kapılar ardından uzlaşmaya varabilmek için yoğun bir şekilde çalıştıkları söyleniyor.

Ayrıntıları henüz belli olmamakla birlikte, Kongre çalışanlarından yansıyan bilgilere göre, anlaşma, bütçede ekonomik kesinti getiren ve eski tasarıda kesintiye uğrayan bazı programlara tekrar kaynak ayarlanması hedefiyle ele alınıyor. Bu kapsamda federal hükümet çalışanlarının maaşlarında kesintiye gidilmesini ya da uçak yolcularından alınan güvenlik ücretinin arttırılmasını öngören bir tasarı üzerinde duruluyor.

Yanısıra, Kongre’nin uzun dönem işsizlik sigortasına kaynak bulma zor(unlu)luğu ile yüz yüze olduğu belirtiliyor.

Ekonomistler Kongre üyeleri kadar iyimser değil

Kongre’den yansıyan tüm bu iyimser tablolara rağmen, görüşmelere yakın çevreler, anlaşma konusunda kaydedilen aşamanın beklenen düzeyde olmadığını ve iki yıldır Kongre’de anlaşmazlığa neden olan temel bütçe harcamaları ile ilgili konularda henüz uzlaşmaya varılamadığını bildiriyor.

Yönetim cephesindeki krizin aşılamamış olmasının yanında, ekonomistlere göre, ABD’de yaşanan finans krizinin ardından devreye sokulan programlara rağmen düzelme henüz istenen düzeyde değil.

Wall Street Reform Yasası’nın yazarlarından olan eski Kongre üyesi Barney Frank, Büyük Buhran’dan bu yana yaşanan en büyük ekonomik krizden beş yıl sonra yeni bir banka iflas krizinin yaşanması riskinin azaldığını ve “ekonominin beş yıl öncesine oranla herkes için çok daha iyi durumda” olduğunu iddia etmesine rağmen; ekonomistler, sıkıntılı sürecin atlatılamadığını, krizin patlak vermesine neden olan sorunların çözülemediğini ve varlığını sürdürdüğünü ifade ediyor.

Barney Frank, gerçekte bunu itiraf da etmiş oluyor. İşsizliğin hala yüksek olduğu, küçük burjuvazinin ve orta burjuvazinin bazı katmanlarının hala “kendini toparlayamadığı” ABD’nin, ‘gelişmiş ülkeler arasında gelir dağılımı eşitsizliğinin en büyük olduğu ülke’ özelliğine sahip olduğunu bilen Barney Frank, Amerika’da gelir dağılımındaki eşitsizlik ve gelirin üst sınıfların tekelinde olması sorununu finansal kriz yaratmadı, krizden önce de bu sorun zaten vardı” diyerek bir biçimde sorunun kaynağını ortaya koyuyor. Gelir dağılımındaki eşitsizliğin giderek artması, sınıflar arası çelişkinin keskinleşmesi demek oluyor, ki bu da kapitalizmin onulmaz/yapısal krizine işaret ediyor.

Öte yandan, “Finans yasası kötü şeyler olmasını engellemek amaçlıydı, hedefi iyi şeyler olmasını sağlamak değildi” sözleriyle, ABD’nin ekonomik kriz sorununun çözülmediğini, kriz anlarında devreye sokulan yasalarla yalnızca felaketin ötelendiğini de itiraf etmiş oluyor.

Çöküş kaçınılmaz

ABD yönetimi, yaşanan mali ve siyasi krizleri yönetme becerisini hala koruyor. Ancak, sistemin kısa bir süre önce felaketle karşı karşıya kalmış olması, ABD yönetiminin bu yeteneğinin sınırlandığını ortaya koyuyor.

Rezerv para olarak kullanılan dolardan kaçışın başlaması ile önemli dayanaklarından birini yitirecek olan ABD emperyalizminin, şimdilik kendini kurtaran yönetim yeteneğini de kaybetmesinin ve mali, politik, diplomatik ve askeri alanlarda ağır darbeler almasının kaçınılmaz olduğu gerçeği orta yerde duruyor. Zira kapitalizmin yapısal sorunlarıyla başı belaya giren ABD, krizin derinleşmesinin ve önemli dayanaklarından biri olan doların rezerv para vasfını yitirmesinin önüne geçecek bir çözüm bulabilmiş değil henüz. Bulması pek de mümkün görünmüyor.

 
§