28 Haziran 2013
Sayı: KB 2013/26

 Kızıl Bayrak'tan
Ablukayı dağıtmak için direnişi büyütelim!
Katliamların hesabını sormak için ileri!
31 Mayıs patlaması ve “yaklaşan baharın kırlangıçları”*
Halk hareketi ‘durmuyor’!
Ethem’in katiline çifte koruma
Ethem’i unutma!
Direniş sokakları terk etmiyor!
İstanbul direniş forumları: Mücadeleye devam!
Polis ve yargının
ortak listesi
Dinci-gericilikle
‘düşkünlük’ kol kola...
Katliama öfke ilk günkü gibi
AROBUS’ta direnen işçier kazanacak!
12 Haziran seçimleri ve dinsel gericilik - H. Fırat
Dinci-gericiliğe karşı halk hareketleri
‘Dinci terörün dostları’ Doha’da toplandı
Brezilya’da halk hareketinden yansıyanlar
Köln’de 50 bin kişi Taksim’i selamladı
Avrupa’da
dayanışma eylemleri

Dünyada direniş ruhu büyüyor

İsyan ve direniş ruhuyla mücadeleyi büyütelim!
Kahramanlık sözün çok ötesinde
yürekte büyür - T. Kor
Biber gazına yeni maske
Karadeniz’in asi çocuğuna
Zindanlardan mektup…
“Aşk bitti artık her yer Türkiye!”
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

“Aşk bitti artık her yer Türkiye!”

 

Kapitalist dünyanın ‘yükselen yıldızı’ G20 üyesi, İMF’ye olan kredi borçlarını ödeyen Brezilya’yı kasıp kavuran emekçi halk hareketi, ülkeyi bir baştan bir başa sarsmaya devam ediyor. Başlangıçta metro ve otobüs ücretlerine yapılan zamma karşı başlayan eylemler, -18 yaşındaki öğrenci Camila Sena’nın “Bu artık [ulaşım] ücretiyle alakalı değil. İnsanlar bu sistemden o kadar iğreniyor, ve bundan o kadar bıktı ki, değişim istiyor” dediği gibi- ilk baştaki ‘masum’ sınırları aşarak hızla kapitalist sistemin sorgulanmasına dönüştü. Sermayenin eli kanlı uşağı ve bekçisi Erdoğan’nın, Taksim ve Brezilya’da yaşanan halk hareketlerini anlamakta gösterdiği alıklığın seviyesizliği ne olursa olsun, her iki hareketin derinlerinde yatan gerçeği 18 yaşındaki genç tam bir bilinç açıklığı ile ortaya koymuş oldu.

Ulaşım ücretlerine yapılan zamma karşı başlayan emekçi halk hareketinin hızla kitleselleşerek ülke geneline yayılmasının bundan daha özlü ve doğru bir belirlemesi olamazdı. Futbol gibi en popüler oyunla tanınan ve ünlenen ülke, bir anda kapitalist futbolu ve kapitalizmin yarattığı futbol mitlerini sorgular oldu. “Bir öğretmen Neymar’dan daha değerli” yazılı dövizler taşıyan göstericiler, burjuva medyanın efsaneleştirdiği futbol ‘starı’ Pele’ye ‘canın cehenneme’ diyerek, burjuva medyanın yaydığı kültürsüzleştirme operasyonuna kafa tuttu. Emekçiler ve onun gençliği kendi toplumsal ve dayanışma ölçüsünü ortaya koyarak, yıllardır burjuva değer yargılarının empoze edilen bireyselleştirerek hiçleştirme oyununa son verdi.

Kapitalist üretimin sonucu olarak yaşanan rüşvet, zenginliklerin paylaşılmasındaki uçurumun artarak devam etmesi, emekçilerin sağlık ve gençliğin eğitim haklarının gaspedilmesi gibi sosyal sorunlar somutunda, burjuva devlet ve onun dayandığı kapitalist temel protestoların hedefi oldu.

Kapitalist dünyanın ‘yükselen yıldızı’ G20 üyesi, İMF’ye olan kredi borçlarını ödeyen Brezilya şahsında başlayan emekçi halk hareketi protestoları, aynı toplumsal sorunlarla boğuşan kapitalist ülkelerin burjuva devletlerinin yüreklerindeki korkuyu daha da büyütmeye yetti.

İCOG’un Haziran ayı başında Stuttgart’da yapılan toplantısına katılan dört ülkenin delegelerinin ortaya koydukları somut bilgiler, kapitalist ülkelerde yaşanan sorunların kaynaklarının ve sorunlarının ortak olduğu gerçeğini ortaya koyan tespitleri, onların ortak korkularının temellerini de ortaya koyuyor: “Toplantıya katılan dört ülkenin delegeleri, otomotiv sanayiinde çalışan işçilerin çalışma koşullarını ve kapitalist tekellerin baskı ve sömürüyü artırmak için tuttukları yolu somut örnekler üzerinden ortaya koyan ülke raporlarını sundular. İspanya’dan Jesus, Brezilya’dan Mancha, Almanya’dan Jörn ve Türkiye’den Ali’nin sundukları ülke raporlarınında bir kez daha kanıtladığı gibi taşeronleştırma, esnek çalıştırma, işten atmalar, ücret ve sosyal haklardaki geriye gidiş, daha az işçi ile daha çok üretim yapma, taşeron işçilerle diğer işçiler arasındaki çok yönlü ayrımcılık, sendikasızlaştırma, işçiler arasında kışkırtılan rekabet, çalışma saatlerinin uzatılması, emeklilik yaşının yükseltilmesi…bunlara karşılık olarak otomotiv tekellerinin artan kârları, gelir dağılımındaki uçurumun derinleşmesinin sonucu olarak sefalet-servet kutuplaşmasının yoğunlaşması, yükselme istidadına giren işçi hareketi ülke raporlarının ilk başta göze çarpan ortak yanlarını oluşturuyordu.” (İCOG- Otomotiv İşçileri Uluslararası Kongeresi Koordine Grubu toplantısından…)

Aynı toplantıda Brezilya delegesi Mancha şunları söyledi: “2008’de yaşanan kapitalist sistemin krizi Brezilya’yı ciddi olarak etkiledi. Krize karşı bireysel tüketim kredisini teşvik eden devlet ve bankalar piyasaya çok miktarda para sürerek, insanları tüketime yönelttiler. Kışkırtılan tüketim çılgınlığı otomotiv sanayiinin içerisine girdiği durgunluğu geçici olarak çözer gibi olsa da, gelinen aşamada yeniden üretimde bir tıkanıklık yaşanmaya, bunun sonucu olarak da işten atmalar hız kazandı. Bireysel tüketici kredilerinin geri ödenmesinde büyük sorunlar yaşanıyor. Brezilya’da her 6 kişiye bir otomobil düşmektedir. Çalıştığım San Paola’daki mercedes işletmesi maliyetleri düşürmek için bazı bölümleri kapatma ve toptan işten atmak istiyor ve biz buna karşı aylardır direniyoruz.”

San Paola’daki mercedes işletmesinde çalışan işçi önderi Mancha’nın verdiği bilgileri, 2008’de dünya kapitalist ekonomisini etkisi altına alan kriz günlerinde Brezilya Devlet Başkanı Rousseff’un halefi Lula’nın ‘Orada (ABD’de) bir tsunami var, buraya ise sadece küçük dalgalar ulaştı, sörf bile yapamıyoruz’, demagojisi bize oldukça tanıdık geliyor. Kapitalist sitemin krizini benzer yöntemlerle erteleyen Erdoğan hükümeti ‘kriz bizi teyet geçti’ yalanı ile krizin aşıldığı safsatasını yaymıştı.

Kapitalist dünyanın ‘yükselen yıldızı’ G20 üyesi, İMF’ye olan kredi borçlarını ödeyen iki ülkenin kapitalist ekonomisi krize girmenin güçlü sinyallerini uzunca bir zamandır veriyor. Erdoğan bu korkusunu bastırmak için gerçekleri çarpıtarak, Brezilya’da yaşanan emekçi halk hareketininde arkasında faiz lobisi olduğunu tespit ederek saklamaya çalışıyor.

Sokaklara çıkan Brezilya emekçileri ve gençliği “Aşk bitti artık her yer Türkiye” diye nasıl haykırdı ise, ülkemizin gençliği de Camila Sena’nın söylediğini tekrarlayacaktır: “Bu artık [ulaşım- Taksim] ücretiyle alakalı değil. İnsanlar bu sistemden o kadar iğreniyor, ve bundan o kadar bıktı ki, değişim istiyor”…