17 Mayıs 2013
Sayı: KB 2013/20

 Kızıl Bayrak'tan
Reyhanlı katliamının sorumluları emperyalistler ve yerli taşeronlarıdır!
Tayyip Erdoğan Washington’da
Amerikancı gericilerin özlü sözü
Sahibinin sesi medya iş başında
Bu fotoğrafa iyi bakın!
Reyhanlı için emekçiler hesap soruyor!
THY siyonist İsrail’e sponsor oldu
Kargo işçisi geleceği için direniyor!
THY’de baskılara rağmen grev kararlılığı
“Bu işin peşini bırakmayacağız!”
Taşeron cumhuriyeti - Volkan Yaraşır
Anti-emperyalist mücadele ve ulusal etken - H.Fırat
Libya’da çeteler savaşı
Ölümü değersiz gören değersiz yaşayanlara dair... - T. Kor
15-16 Haziran direniş ruhuyla...
“Bedeller ödemeliyiz ki yarın çocuklarımız daha iyi bir dünyada yaşasınlar!”
Üniversitelerden...
Geleceğimiz ve özgürlüğümüz için
yaz kampında buluşalım!
Faşizmin işkencehanelerinde
devrim savunması!
Nükleer tekellerin çıkarına insan ve doğa sağlığı katlediliyor!
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Tayyip Erdoğan Washington’da...

AKP iktidarı
savaş kışkırtıcılığında ısrarlı!

 

AKP şefi Tayyip Erdoğan, büyük bir hevesle beklediği ABD gezisine çıktı. Ankara’dan gelen ısrarlı randevu taleplerini bir süre karşılıksız bırakan ABD Başkanı Barack Obama, siyonist İsrail’in başbakanı Benyamin Netanyahu ile barışan Tayyip’e Washington’un kapılarını açtı.

Kalabalık bir kafile ile Washington’a giden Erdoğan’ın gezisine bakanlar, kapitalistler ve şirket yöneticileri katılıyor. Kafilenin bileşenlerinden de anlaşılacağı üzere, Ankara’daki işbirlikçilerle Washington’daki efendilerin gündemleri yoğun. Belirtildiğine göre Obama, AKP şefini özel bir şekilde ağırlayacak. Buna göre Obama, ABD’nin Ortadoğu’daki tek NATO üyesi ve en güçlü müttefiki olan Türk devletinin başbakanına özel bir ihtimam gösteriyor.

Temel gündem Suriye

“Kaynağından” haber devşirme konusunda maharetli olan “organik gazeceti”lerin aktardığına göre Obama-Erdoğan görüşmesinde ekonomik-ticari işbirliğinin geliştirilmesinin yanı sıra Türkiye-İsrail ilişkileri, Irak ve Güney Kürdistan’la ilişkiler, İran üzerindeki baskının arttırılması gibi başlıklar da olacak.

Ancak belirtildiğine göre bu yoğun gündemin merkezinde Suriye var. Nitekim AKP şefi de, Washington’a gitmeden önce yaptığı açıklamada, kendisi için öncelikli meselenin Suriye olduğunu ifade etmişti. “2. Cenevre Konferansı”na hazırlanan Obama yönetiminin gündeminde de Suriye öncelikli bir yer tutuyor. Ancak son haftalarda yaşanan gelişmeler, ABD ile Ankara’daki işbirlikçi takımının Suriye olaylarıyla ilgili duruşlarında farklılaşma olduğuna işaret ediyor. Göründüğü kadarıyla AKP şefini en çok tedirgin eden konu da budur.

İflas eden politikada ısrar histerisi

AKP iktidarının Suriye politikası iflas etti. Bu gerçek artık herkesin malumudur. Reyhanlı’daki vahşi katliam iflas eden politikanın dolaysız sonucudur. İki yıldan beri Suriye’de kan döken ve yayınladıkları videolarla yamyam olduklarını belgeleyen çeteleri destekleyen AKP iktidarı, Reyhanlı halkının katledilmesinden de birinci dereceden sorumludur.

Emperyalistler, AKP iktidarı ve Körfez Şeyhleri tarafından finanse edilen, eğitilen, silahlandırılan kökten dinci çetelerin Beşar Esad yönetimini yıkma gücünden yoksun oldukları kesinleşti. Son haftalarda Suriye Arap Ordusu, birçok stratejik noktayı çetelerden geri aldı. Yani iki yılını geride bırakan savaş alanında, Erdoğan-Davutoğlu ikilisinin umut bağladığı çeteler birçok vahşi katliamlar yaptılar ama bunun ötesine geçemediler.

Gelinen yerde, çetelere sadece aldatılmış bir azınlık destek veriyor. Suriye halklarının büyük çoğunluğu ise, haklı olarak onlardan nefret ediyor. Artık sevse de sevmese de Suriye’de halkın çoğunluğu Beşar Esad yönetimini destekliyor. Bu arada halkın çoğunluğu, emperyalist/siyonist güçlerle bölgedeki gerici güçlerin Suriye’ye savaş ilan ettiğinin de farkındadır. 29 devletten devşirilen ve El Kaide bayrağı altında toplanan kökten dinci katil sürülerinden ve çoğunluğu onların güdümüne biat eden Özgür Suriye Ordusu’ndan demokrasi ve özgürlük değil, yıkım ve ölümden başka bir şey gelmeyeceğini, sadece Suriyeliler değil Arap halklarının büyük bir çoğunluğu da fark etmiştir.

Hal böyleyken Erdoğan-Davutoğlu ikilisi, iflas eden politikalarını histerik bir şekilde savunarak ülkeyi bu kanlı bataklığın içine doğru itmeye devam ediyorlar.

Uçuşa yasak bölge” savaş ilanıdır

Uluslararası yasa ve anlaşmaları ayaklar altına alarak El Nusra Cephesi adıyla anılan El Kaide teröristlerine her türlü desteği sağlayan AKP iktidarı, bu kadarının Esad yönetimini yıkmaya yetmediğini gördükçe saldırganlaşıyor. Buna karşın Suriye’ye açık bir savaş ilan edebilecek güç, cesaret ve kitle desteğinden yoksun olduğu için, çaresizlik içinde hırçınlaşıyor.

Bu durumda geriye, Pentagon’un savaş baronlarını Suriye’ye savaş ilan etmeleri için ikna etmek kalıyor. Tayyip Erdoğan’la müritleri, Washington gezisinde bu heveslerine ulaşmaya çalışacaklar. Görünen o ki, Tayyip’le müritleri son umutlarını bu geziye bağlamışlar.

AKP iktidarı, iki yıldır ABD’nin Suriye’ye saldırması için çaba sarf etti. Şu ana kadar bu yayılmacı heveslerine ulaşamayan Erdoğan, sonunda Washington’a gitmeye muvaffak oldu. Bu ziyareti “son koz” olarak gören AKP’nin şefleri, savaş için bastırmaya devam edecekler.

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın da bulunduğu heyete başkanlık yapan AKP şefinin Obama’dan öncelikli talepleri; “uçuşa yasak bölge” ilan edilmesi, Suriye içinde “güvenli bölgeler oluşturulması” ve “çetelerin daha ağır silahlarla donatılması” şeklinde sıralanıyor.

Ancak pek çok kaynak, AKP heyetinin bu konudaki beklentilerinin gerçekçi olmadığını dile getiriyor. Zira Obama yönetimine yakın “düşünce kuruluşları” bu isteklerin açık bir ‘savaş ilanı’ olacağını ifade ediyorlar. Bu kaynaklar, Obama yönetiminin “Suriye bataklığı”na dalmak istemediğini, Afganistan ve Irak örneklerinden sonra bunu göze alamayacağı, zaten ABD’nin yeni bir savaşı göze alabilecek durumda olmadığı vurguluyor.

7 Mayıs’ta Moskova’da yapılan Sergey Lavrov-John Kerry görüşmesinde varılan anlaşmaya uymaya çalışacağı belirtilen Obama yönetiminin, AKP şeflerinin bu taleplerini karşılaması pek olası görünmüyor.

ABD karşısında bile daha saldırgan bir tutum alan AKP iktidarı, geleceğini halkların yıkımına yol açacak bir savaşa bağlamış görünüyor. Tüm veriler, Tayyip’in bu taleplerle ilgili Obama’dan ret cevabı alacağına işaret ediyor. ABD’nin aldığı tutum, savaşa karşı olmasından değil, savaşı göze alamamasından kaynaklanıyor. Tayyip Erdoğan’la müritlerinin açmazı da bu noktada düğümleniyor.

Savaş kışkırtıcılığına karşı halkların kardeşliği!

AKP iktidarı ile Katar-Suudi Arabistan-İsrail üçlüsü savaş kışkırtıcılığına devam ediyor. İki yıldır silahlı çeteleri finanse edip silahlandıran, eğiten bölgenin bu azgın gerici devletleri, emellerine ulaşabilmek için emperyalistlerin doğrudan müdahalesi için de çaba sarf ediyorlar.

Baas yönetiminin ayakta durduğu, rejim ordusunun gücünü önemli ölçüde koruduğu, Esad’a verilen kitle desteğinin arttığı, Hizbullah, İran, Rusya, Çin gibi güçlü müttefikleri varken Suriye’ye savaş ilan etmek, sonucu nereye varacağı kestirilemeyen bir savaşa davetiye çıkarmaktır. Tayyip Erdoğan ile hükümetinin yaptığı da bundan başka bir şey değildir.

Bu savaş kışkırtıcısı politika, Türkiye halkları başta olmak üzere tüm bölge halklarının geleceğini açık bir şekilde tehdit ediyor. Reyhanlı katliamından sonra AKP iktidarının bu politikasına karşı oluşan duyarlılığı derinleştirip yaygınlaştırmak ve savaşa karşı halkların kardeşliği şiarını yükseltmek büyük bir önem taşımaktadır.

Bölgede savaş kışkırtıcılığı, iç politikada sosyal yıkım ve devlet terörünü esas alan AKP hükümetine dur diyebilmek için yaygın, kitlesel, militan bir mücadele hattının örülmesi şarttır.