17 Mayıs 2013
Sayı: KB 2013/20

 Kızıl Bayrak'tan
Reyhanlı katliamının sorumluları emperyalistler ve yerli taşeronlarıdır!
Tayyip Erdoğan Washington’da
Amerikancı gericilerin özlü sözü
Sahibinin sesi medya iş başında
Bu fotoğrafa iyi bakın!
Reyhanlı için emekçiler hesap soruyor!
THY siyonist İsrail’e sponsor oldu
Kargo işçisi geleceği için direniyor!
THY’de baskılara rağmen grev kararlılığı
“Bu işin peşini bırakmayacağız!”
Taşeron cumhuriyeti - Volkan Yaraşır
Anti-emperyalist mücadele ve ulusal etken - H.Fırat
Libya’da çeteler savaşı
Ölümü değersiz gören değersiz yaşayanlara dair... - T. Kor
15-16 Haziran direniş ruhuyla...
“Bedeller ödemeliyiz ki yarın çocuklarımız daha iyi bir dünyada yaşasınlar!”
Üniversitelerden...
Geleceğimiz ve özgürlüğümüz için
yaz kampında buluşalım!
Faşizmin işkencehanelerinde
devrim savunması!
Nükleer tekellerin çıkarına insan ve doğa sağlığı katlediliyor!
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Ölümü değersiz gören değersiz yaşayanlara dair...

Güzel işçi ölümlerinin sistemi

T. Kor

 

Bangladeş’te bir iş merkezi çöktü. Üç hafta geçmesine karşın enkaz kaldırma çalışmaları sürüyor. Tam 8 katlı dev bir üretim tesisi. İçindeki çok sayıda tekstil atölyesinde 3 bin işçinin çalıştığı bir yer. Adı Rana Plaza’ydı...

Rana Plaza 24 Nisan’dan bu yana artık yok. O ihtişamlı 8 katlı dev artık yok. Ya da Plaza denecek bir hali yok…

Plazanın sahibi Muhammed Sohel Rana, plazaya kendi aile ismini vermişti. Burjuvaların en büyük övünçleri kendi aile isimlerini hayata maletmektir. Bunun için ödenecek değerden kaçınmazlar, ne de olsa onlar için reklam masrafından öteye geçmeyen bedeller yüzlerce insanın hayatına denk geliyor.

Çöken plazadan çıkmayan isyan kapitalizmin rüyasıdır

Rana Plaza çöktü. Bangladeş’in en büyük konfeksiyon patronlarından birine ait 8 katlı plaza çöktü. Fakat sadece burjuvanın sermayesi, mülkü değil ucuz işgücü de yitti. Aradan geçen iki hafta sonunda çıkarılan ölü sayısı bini aştı. 3 bin işçinin çalıştığı bu plazada ölü sayısının hala artması bekleniyor. Zira bina kâr hırsıyla o kadar çürük inşa edilmişti ki çökmemesi mucize sayılmıştı. Ve yapılan tüm uyarılara rağmen çalışmaya devam edilmişti. 8 katlı plaza enkazının altında kalan yüzlerce işçi için hayat yavaş yavaş yitiyor. Geçen her saat ile enkaz altındaki işçilerin kurtulma olasılığı da ortadan kalkıyor. Kapitalizmin böbürlene böbürlene ne kadar kâr yaptığını anlatarak işçileri doldurduğu bu plazalar, bilinen holding ya da banka merkezleri gibi değildir. Plaza adı yapıdan gelir, fakat bildiğimiz fabrikadır. Ve bu çöken fabrika plaza başta sahibi olmak üzere patronları rüyadan uyandırır. Şimdi yas arasında günah keçisi yaratılmalı, yeni plaza inşaatları ve diğer çürük tekstil fabrikalarındaki işçiler uyutulmalıdır. Zira işçiler uyumadan, ölenin ardından yas tutup da gerçekten kopmadan patronlar yeni rüyalar göremez.

Batılı ülkelerdeki bilinen ‘marka’ olmuş tekstil firmaları için ayda sadece 38 dolar maaş karşılığında günde 15 saat çalışarak elbise dikiyorlardı çöken plazayla yiten işçiler. Evet dünyanın batısında kullanılan malzemeleriyle sağlığınızı düşündüğünü iddia eden, her yıl bir-iki sosyal sorumluluk kampanyasıyla vicdanınızı da sömüren batılı markalar Bangladeş’te işçileri köle sayıyordu. İşçilerin ne durumda olduklarını bilmiyorlar mı? Elbette biliyorlar. Çalışma saatlerini planlamaktan, sendikasız çalışmayı garanti altında tutmaya kadar atılan her adımdan, kazanılan tek kuruş kara kadar her şeye hakim olunan bir kapitalist yönetim çarkında elbette işçilerin durumu da biliniyor. Bundan dolayı Avrupa’nın yüzlerce kilometre ötesinde bu fabrikalarda üretimlerini yapıyorlar. Vicdandan uzak, köleliğin başkentinde...

Enkazdan çıkan aşk” mı dediniz?

İşçiler ölüyor. Her gün her saat... Ve artık işçi aileleri hiç değilse yas tutabilmek için yılın bir gününü takvimden almak istiyor. İş cinayetlerini o kadar kanıksadık ki isteğimiz sadece bir günlük yas oldu.

Ne de olsa işçi ölümü normal, hatta bundan dolayı günlerce burjuva basın Bangladeş’teki ölümleri kısa haberlerle vermekle yetindi. Eğer Londra’da plaza asansöründe stresten ölürseniz haber olur. Ama Bangladeş’te konfeksiyon sektöründe ölmek çok ‘sıradan’, ‘tekrar haber’. Ama Bangladeş’te konfeksiyon işçileri bu kez burjuvaların dikkatini çekmeyi başardı. Enkaz kaldırma çabaları sırasında iki işçinin birbirine sarılmış halde cesetlerine ulaşıldı. İşte bu burjuva basın için haberdi ve “enkazdan çıkan aşk” ya da ‘romantik ölüm’ başlıkları taşıyordu. Böylece ölen 1038 işçi artık değersiz bir veri olurken “haber niteliği taşımak” gözdeki kan damlasına düşmüştü.

Taslima Akhter fotoğrafı çeken. 2,5 haftadır enkazdan sağ çıkan, ölü çıkan işçilerin fotoğrafını çekiyordu. Deklanşöre basmak artık duygudan yalıtık bir tekrardı onun için. O farklı kareyi arıyordu. Ya ölümü sıradan olmayacaktı ya da kurtuluşu...

Akhter şöyle anlatıyor o fotoğrafı: “Kim oldukları hakkında umutsuzca uğraştım ancak en henüz en ufak bir ipucu bile bulamadım. Kim olduklarını ya da ilişkilerinin ne olduğunu bilmiyorum.”

Ama deklanşöre basıp burjuva basına servis ederek zaten onları çoktan metalaştırmıştı. Bunun için Akhter’in anlatımı bu kısımda kesildi. Haberler sadece bir birine sarılan gözyaşında kan olan iki işçiyi anlattı.

Fakat Akhter vicdan muhasebesine devam ediyordu. “Yaşam mücadelelerinin son anlarında birbirleri için mücadele etmiş, biri diğerini kurtarmaya çalışırken, son nefeslerini vermişlerdi” diyor Akther, sınıf kimliğinin bir işçinin diğeri için mücadele etmek demek olduğunu bilmediği için.
Bu fotoğrafa her baktığımda daha çok rahatsız oluyorum. Beni derinden yaralıyor. Sanki bana şunu söylemeye çalışıyorlar: Biz sadece bir sayı değiliz-ucuz işçi ve ucuz bir hayat değiliz. Biz de sizin gibi insanız. Bizim hayatımız ve hayallerimiz de en az sizlerinki kadar değerli”.

Akther, geç kalmış bir vicdan azabıyla konuşuyor. Sattığı kare değersiz insan topluluğu için haberlerde değer olurken kendisine Afrika’da açlıktan ölen çocuğu bekleyen akbaba fotoğrafçısını hatırlatalım. Vicdan deklanşöre basmadan olmalı. Bakılan fotoğraftan rahatsız olunca değil.

Hindistan’a kaçmaya çalışırken yakalanan Rana Plaza sahibi Muhammed Sohel Rana’nın mal varlığına devlet tarafından el konuldu. “Yasadışı inşaat”, “ihmal” ve “işçileri tehlikeli koşullarda çalışmaya zorlamak” suçlamalarından mahkeme önüne “adalet” için çıkarılacak olan Rana’nın en fazla 7 yıl hapse mahkum edilmesi bekleniyor. Bu da demek oluyor ki her ölen işçi için 3 gün bile değil! Kapitalistler için ülkenin adı değişir ama sistemin işleyiş yasaları birbirinin kopyasıdır. Tuzla’da ölen işçi için veya 17 Ağustos’ta onlarca insana mezar olan konutları yaptıran Veli Göçer için verilen cezalardan alışığız binden fazla canı katleden ihmale verilen 7 yıllık cezalara. İdam dahi az kalacak ceza tanımı için lakin sadece 7 yıl hapsedilebilecek.

Sistem tüm acımasızlığıyla işliyor. Hesaplı, ikircikli planlarıyla zehrini yavaş yavaş salıyor. Rana Plaza’da 17 gün sonra sağ çıkan işçi için mucize dendi. Zira çoktan enkaz kaldırma derdine düşülmüşken başka işçilerin sağ çıkma ihtimalini sıfırlamak gerekiyordu. Bunun için “mucize” denerek olağanüstü vurgusu yapıldı. Ama biz ve enkaz altındaki işçiler biliyorduk ki hala enkazdan sağ çıkarma ihtimali var...

Tabutların sayımıyla gelen hak kurulu

Bangladeş hükümeti işçi ölümlerinin ardından gelecek tepkiyi vaatlerle susutrma telaşında. Hükümet fabrika sahibinin izni olmadan sendika kurma hakkını tanıma kararı alıyor, ayrıca asgari ücretin yükseltilmesi de düşünülüyor. Ölümler su üstüne çıkarıyor köleliğin düzeyini. Fabrika sahibinin izni olmadan sendika kurma hakkı. Zaten böyle olması gerekmez mi? Zaten asgari ücretin iyileştirilmesi gerekmez mi?

Gerekmez. Daha çok kar hırsı taşıyanlar için bu bir ödün anlamına gelirken gerekmez.

Son olarak bir veri; geçtiğimiz yıl Pakistan’daki bir konfeksiyon fabrikası yangınında 260 işçi, Bangladeş’teki fabrika yangınında ise 112 işçi yaşamını yitirdi. Bunlar toplu ölüm sayıları fakat işçiye biçilen değer kefenden daha az olduğu için bu bölgede ölüm fabrikalarda üretiliyor. 2005 yılından beri, fabrikalarda çıkan yangınlar ve çöken binalarda ölenlerin sayısı 1800...