18 Ocak 2013
Sayı: KB 2013/03

 Kızıl Bayrak'tan
Paris katliamı ve “İmralı görüşmeleri” üzerine
Sermaye iktidarı, Suriye’deki çatışmaları körüklemeye devam ediyor
Kürt halkı tepkili,
AKP pervasız ve pişkin!
Devrimci Kadın Kurultayı’ndan 8 Mart’a
Yeni Akit, eski hikaye!
Devrimci sınıf faaliyetlerinden
Bir direnişin ardından... / Can Şafak
Teknopark işçileri: Ücret hakkımızı gaspettirmeyeceğiz!
Manisalı metal işçileri, birliğin çatısı altında güçleniyor!
Daiyang-SK Metal işçileriyle dayanışma etkinliği
“Eylemlerimizi sürdüreceğiz!”
Türk Metalciler’in gardiyanı olduğu
bir çalışma kampı!
Hatice Yürekli Parti Okulu Açılış Konuşması
Gıdanın jeo-politiği / Volkan Yaraşır
Mali’ye emperyalist müdahale, yalanlar ve gerçekler
Onbinler Rosa Luxemburg ve Karl Liebknecht’i andı
Yeni YÖK Yasa Taslağı’nın son hali hazırlandı
RedHack YÖK’ü hackledi
Emperyalizmin Ortadoğu projesinin faturasını en çok kadınlar ödüyor!
Devrimci Kadın Kurultayı hazırlıklarından
“Sistem değişmedikçe
kadın sorunu da çözülemez!”
Kapitalizm enerji sorununu çözer mi?
Çocuk işçiliği üzerine
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Çocuk işçiliği üzerine…

Kapitalizmde çocuk işçiliği
yoğun sömürü, açlık ve ölüm demektir!


İstanbul İşçi Sağlığı ve Güvenliği Meclisi 2012 yılı iş cinayetleri bilançosunu açıkladı. Buna göre 2012 yılı içerisinde 867 işçi iş cinayetlerine kurban gitti. Rapora yansıyan bir diğer çarpıcı veri ise kaldırılan 867 işçi cenazesinin 34’ünün çocuk işçi olması. İş cinayetlerine kurban giden 15’i 14 yaş ve altı, 19’u ise 15-17 yaş gruplarından oluşuyor. Bu tablonun buzdağının görünen kısmı olduğundan şüphe duyulmamalıdır. Artık iyice ayyuka çıkmış 4+4+4 eğitim sistemi bu tabloyu daha da vahşi bir hale getirecek. Hatırlanacağı üzere 4+4+4 eğitim sisteminde derinleştirilecek olan çocuk emeğine dayalı sömürü sermayenin gerici-dinci AKP hükümeti tarafından meşru bir zemine oturtmak adına yoğun bir ideolojik bombardıman gerçekleştirildi. Hükümetin çanak yalayıcısı burjuva basına çıkan haber ve köşe yazıları, bu bombardımana destek verdi. Hükümetin borazanı bazı köşe yazarları “Sosyalist Blok’un” daha işçi emeğini kullandığı yaygarasını kopardı. Geçmiş temel fabrikaların özelleştirilmesi sürecinde kirli yöntemi bir kez daha kulandılar. Dönemin sermayedarları ve onların uşakları “komünist” Bulgaristan’ın dâhi özelleştirmeler gerçekleştirdiğini ısrarla ve sistematik olarak işlediler.

Özelleştirmelerden, yani yağma ve talandan pay almak isteyen sarı sendikalar aynı dili kullanmaktan çekinmedi. Sosyalizmin dünya ölçüsünde zayıf olduğu günümüzde dahi burjuva sınıf egemenliği sosyalizme dil uzatmaktan geri durmuyor. Bu onların sosyalizmden ne kadar korktuklarının ifadesidir. Kuşkusuz komünistler çocuk işçiliğine, kapitalistlerin baktığı yerden bakmazlar. Kapitalizmde çocuk işçiliği kâr hırsının önemli bir parçasıdır ve çocuk emeği üzerine derin bir sömürüye dayalıdır. Fakat sosyalist toplumda öncelikli olarak çocukların kültürel, fiziksel, zihinsel gelişim süreçlerine eşlik eden bir üretim süreci işletilir. “Eğitimden biz şu üç olguyu anlıyoruz;

1- Zihinsel eğitim: Politik eğitim

2- Fiziksel eğitim: Jimnastik okullarında yapılan kültür-fizik amaçlı yapılan eğitim

3- Tüm üretim süreçlerinin temel ilkelerini öğreten, aynı zamanda çocuğa ve ergenlik çağındakilerine tüm üretim alanındaki en basit aletleri kullanma yetkisi sağlayan temel eğitim”*

Adına politik eğitim denilen bu eğitim ve üretimin içiçe geçiş süreci Sovyet toplumunda yaşama geçirilmiştir. Kapitalist toplumda politeknik eğitimin varlığı ancak sosyalist mücadelenin güçlü olduğu dönemler açısından geçerlidir. Politeknik eğitim her zaman kapitalistlerin doğrudan saldırılarına hedef olmuştur. Çünkü “ücretlerde emeğin, zihinsel eğitimin, kültür-fiziğin ve politik eğitimin uyumu, işçi sınıfının düzeyini, aristokrasi ve burjuvazinin üzerinden çıkarır.” *

Topluluk, koloni ya da komün sonuçta Sovyetler’de yaşanan bu deneyim önemli ve somut bir deneyim olarak duruyor. Ekim Devrimi’nin ardından iktisadi-toplumsal vb. pek çok alanda yeniden yapılanma adına yoğun çabaların konulduğu Sovyetler’de 1921 yılında baş gösteren kıtlık ortamında yararlanan çeteler savaş sırasında ailelerinin çocuklarını kullanarak hırsızlık vb. suçlara yöneltiliyordu. Bu çocuklar için kurulan eğitim topluluklarını başına Makerenko getirilir. “Hedeflenen durum çocukları yani çağın etkin bir işçisini çalışanı haline getirmekti.” (Makerenko, Yaşam Yolu 1) Makarenko birlikte olduğu çocukları şu şekilde tanımlar: “Kültür düzeyleri düşük, ya çok az okuma-yazma bilen, ya da hiç bilmeyen önceki süreçte içinde bulundukları yarı barbar yaşantıları içerisinde kişilikleri yok olmuş, soyutlanmışlığın getirdiği yalnızlığın etkisiyle karamsarlaşmış ve dolayısıyla insana karşı insanca davranmayı unutmuş bir kuşak. (Makerenko, Yaşam Yolu 1)

Bu tabloya rağmen kısa sürede önemli mesafeler katedilir. Akşam yatakhanelerinde kalan topluluk üyeleri, akşam sürecini yoğun tartışmalar ve kitap okumaları ile gerçekleştirmektedirler. Makerenko eğitim bilim alanında yürüttüğü çalışmalar ve Sovyet toplumunun ruhuna uygun olarak her türlü kişisel inisiyatifi geliştiren, fakat bu kişiler inisiyatifi “beraberlik ruhu ve karşılıklı yardımlaşmanın organlarıyla” birleştiren bir tutum aldı ve böylesi bir tarz bir süre sonra oturmaya başladı. Gündelik işlerin örgütlenmesinde karar mekanizmaları kendilerindeydi. Sabah tadilat, bahçe düzenlenmesi gibi işlerin yanı sıra çevredeki köylülerin işlerinin yapılmasında yardımcı oluyordu. Öğle saatleri derslerle içiçe örülen üretici süreçler sayesinde gelişmişlik düzeyi artar. Zaman içerisinde kurdukları atölye ve üretim araçları sayesinde Sovyet toplumunun ihtiyaçlarını karşılama noktasında genel bir çabanın birer parçası oldular. Üretim araçlarını geliştirerek çıtayı daha da yükselttiler. (Daha ayrıntılı bilgi için; Kulelerde Bayraklar, Yaşam Yolu 1-2)

Sonuç olarak kapitalizmde çocuk emeği bir sömürü aracıdır. Oysa sosyalist karakterli bir proleter devlette bir avuç azınlığın kâr hırsına dayalı değildir. Çocukların yetişmesi, eğitimi, üretim sürecine katılması tüm toplumun duyarlık alanı içerisindedir. Tüm toplumun sorunudur. Çocuğun üretim ve eğitim alanında nitel bir birikim yakalaması ancak ve ancak bir proleter devrim ile mümkündür. Tıpkı topluluk, koloni ve komünlere oldukça geri bir düzeyde girerek, bir proleter ve Sovyetler yöneticisi olduğu gibi. Kapitalizmde çocuk işçiliği yoğun sömürü, açlık ve ölüm demektir.

Kaynakça:

* Enternasyonal Genel Konseyi Yönergesi- Karl Marx (Ateşi Çalmak)

Zeynel Nihadioğlu

Edirne F Tipi Cezaevi A-6/A-17

 

 

 

 

Tersanelerde iş cinayeti düzeni sürüyor!

Tersanelerde çalışma koşulları can almaya devam ediyor. 14 Ocak günü Tuzla tersanelerinde bir işçi daha hayatını kaybetti.

Sedef Tersanesi’nde yaşanan iş cinayetinde Ersin Taşdemir adlı işçi yaşamını yitirdi. 33 yaşındaki Taşdemir vinçle, taşınan malzeme arasına sıkışarak hayatını kaybetti. Ardahan’ın Çıldırlı nüfusuna kayıtlı olan Taşdemir’in 3 çocuk babası olduğu gelen bilgiler arasında.

Tersanelerde siparişlerin azalmasına paralel olarak azalan iş cinayetleri gerçeği biliniyor. Sektördeki darlığı aşmak için sömürüyü katmerleyen, güvencesizliği bir üst boyuta taşıyan patronlar iş cinayetlerinin sorumlusudur. Tersanelerdeki patronların örgütü Türkiye Gemi İnşa Sanayicileri Birliği (GİSBİR) tüm bu gerçeklere rağmen riyakarlıkla çıkıp basına yazılı açıklama yapıyor.

GİSBİR Genel Sekreterliği tarafından yapılan yazılı açıklamada “müessif bir iş kazası” bilgileri nedenlerine değinilmeden verilip “işçi kardeşimiz hayatını kaybetmiştir” deniyor.