Samsun’da rant dönüşümü can aldı
3 Temmuz günü Samsun’da şiddetli yağmur sele dönüştü. Samsun Canik’teki 450 haneli TOKİ Konutları’nın bazı bodrum katları, Mert Irmağı’nın taşması sonucu su altında kaldı. Sel baskını sonucu en az 4’ü çocuk 9 kişi yaşamını yitirdi.
“Kentsel dönüşüm” ve “kira öder gibi ev sahibi olun” yalanları arkasına gizlenen sermayenin inşaat rantı can almaya devam ediyor. Samsunlu emekçilerin evlerini yıkarak kurulan TOKİ Kuzey Yıldızı Konutları’nın alt yapısı üzerinde durulmamış, dere yatağına yakınlığı nedeniyle alınması gereken önlemler alınmamıştır.
Gazetecilere yaptığı açıklamada bildik yalanlara sarılan Samsun Valisi Hüseyin Aksoy, meteoroloji verilerine göre kentte gece metrekareye 48,5 kilogram yağış düştüğünü savunarak katliamı olağan kılmaya çalıştı. Eski TOKİ Başkanı olan Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar “yer seçiminde ve yapılaşmada bir hata olduğunu zannetmiyorum.” sözleriyle temenni ve tahmine dayalı ‘bilimsel’ inkarını açıkladı.
TOKİ Konutları’ndaki sel baskını dışında Mert Irmağı üzerindeki köprülerden biri de yıkıldı. Çaycuma’da 15 kişiye mezar olan köprü faciasından sonra da “münferit” açıklamaları yapılmıştı. ‘Doğal felaket’ denerek geçiştirilen ölümlerin sorumlusu sermaye devleti ve patronların kar hırsıdır. Alınması gereken önlemleri almayan, malzemeden çalarak karını artıran bakış yeni ölümlere davetiye çıkarıyor.
Yıkımlarda pervasızlık dönemi
Kadıköy Acıbadem Mahallesi İsmail Hakkı Bey Sokak’ta oturan Romanların evleri 4 Temmuz günü yıkıldı.
Polis ordusuyla yıkıma gelen zabıta ekipleri Romanlara ait 16 gecekonduyu sabah saatlerinde yıktılar. Romanlar eşyalarını alamazken yıkımda hayvanlar da enkazın altında kaldı. Yıkımdaki pervasızlığa tepki gösteren emekçiler evlerin çatısına çıkarak yıkımı engellemeye çalıştı. Polisin saldırısıyla karşılaşan emekçiler yıkımları durduramadı.
Sermaye hükümetinin yasalarıyla inşaat alanındaki rantın büyümesi ve büyük yıkımlar öncesi saldırganlık yoğunlaştırılıyor.
Burjuva basın da bu pervasız saldırganlıkta üzerine düşen rolü yaparak haberi taraflı aktarıyor. Burjuva basının bilinçli olarak çarpıttığı bilgilerde 3 gün önce yapılan bildirim “Haziran ayında yapıldı” denerek çok önceden haber verildiği izlenimi yaratılmak isteniyor. Burjuva basının yıkımı meşrulaştırma çabalarına gösterilen tepkiler “basına saldırdılar” diye sunularak Romanlar ‘suçlu’ ilan ediliyor.
Rant için geri sayım
Taksim Meydanı’nın “Taksim’i yayalaştırma” adı altında rant ve yağmaya açılması için geri sayım başladı. 240 günde bitecek çalışmalar için ön teklifler alındı.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Taksim’i yayalaştırma projesiyle ilgili ön yeterlilik ihalesinin tamamlandığını açıkladı.
‘Taksim Dayanışması’ adı altında bir araya gelen çok sayıda meslek odası, mahalle derneği, sendika ve demokratik kitle örgütü, ihale ve projeyi protesto ediyor.
TMMOB Mimarlar Odası, Şehir Plancıları Odası ve Peyzaj Mimarları Odası, projenin yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle dava açtı. Ancak devam eden yasal sürece rağmen altyapı ve tünel yollarının yapımı için ihale süreci başlatıldı.
Polis bilirkişi oldu
Arkasına yaslandığı gerici-faşist yasalar eliyle sayısız işkenceye, infaza imza atan polis teşkilatı, ‘Herne Peş’ isimli Kürtçe marşın ‘PKK marşı’ olup olmadığını belirlemek amacıyla görevlendirilen bilirkişinin hazırladığı raporda “bilirkişi” oldu. Polis terörü ve cinayetleriyle ilgili tüm davalarda katil polisleri aklayan düzen yargısı, tam bir işbirliği örneği sergileyerek polis değerlendirmesini esas aldı.
Türk Tabipleri Birliği (TTB) tarafından düzenlenen ‘Nitelikli Sağlık Hizmeti İçin Çok Ses Tek Yürek Mitingi’nde tıp öğrencisi Zülküf Akelma’ya ‘Herne Peş’i söylediği ve söylettiği gerekçesiyle ‘terör örgütü propagandası yapmak’ suçundan dava açılmıştı.
Özel Yetkili Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi ‘Herne Peş’in ‘PKK / KCK marşı olup olmadığının’ belirlenmesi için bilirkişi görevlendirmişti. ‘Kürtçe tercüman’ sıfatını taşıyan D. T. isimli bilirkişi, raporunu mahkemeye sundu. Bilirkişi, eylemde polis tarafından çekilen görüntüleri izleyerek, grubun ve Akelma’nın Herne peş isimli Kürtçe marşı söylediğini vurguladı. Dava dosyasında Ankara Emniyet Müdürlüğü’nün resmi yazısında “Bahse konu Kürtçe marşın PKK / KCK terör örgütünün silahlı faaliyet gösteren mensuplarına atfen söylendiği belirtilmiştir” denildi.
Avukat Mustafa Güler bilirkişinin hazırladığı raporu eleştirerek şöyle konuştu: “Emniyet böyle söylediği için bu böyledir diyen bir bilirkişi raporu. Dosyadaki emniyet raporunu okumak için bilirkişi raporu alınmış oldu. Trajikomik bir durum.”
|