6 Temmuz 2012
Sayı: SYKB 2012/27

 Kızıl Bayrak'tan
İçerde faşist baskı ve teröre, dışarda saldırganlık ve savaşa karşı; Birleşik-militan bir kitle hareketi!.
KCK davasında keyfiyet ve saldırı
Savaş çığırtkanlığı
düzen medyası eliyle büyütülüyor
Makyaj tazeleme operasyonu:
“Terör mahkemeleri”
Katliamcı devletten
hesap sorma çağrısı
BDSP’den 2 Temmuz
eylem ve etkinlikleri..
4+4+4 yasasına yönelik tepkiler sürüyor
İş cinayetleri
Temmuz’da da sürüyor
Havayolu direnişinde
sorunlar ve görevler
Birleşik Metal’de
temsilciler kurulu
Kristal-İş Sendikası TİS Dairesi Müdürü Can Şafak ile
MESS Grup TİS süreci üzerine.
İşçi sınıfı hareketinin
tablosu üzerine
Mısır’da dinci-gerici aday
cumhurbaşkanı oldu
20. AB Zirvesi gerçekleştirildi
General Motor’un Opel saldırısı
ve kaçırılan direniş fırsatı
Her kıtada eylem, direniş!.
Lefkoşa Belediyesi’nde işgal!..
İşçilerin birliği, halkların kardeşliği için;
3-4-5 Ağustos’ta
9. Mamak Kültür-Sanat Festivali’nde buluşuyoruz!.
Ya sendika girecek ya kepenkler inecek!.
Samsun’da rant dönüşümü can aldı
ekimgencligi.net yayında...
Bir savaşın kirliliği çocukları ne kadar hedef aldığıyla anlaşılır!.
Rüzgar eken fırtına biçer!.
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

KCK davasında keyfiyet ve saldırı

“KCK operosyanları” adı altında estirilen gözaltı ve tutuklama terörünün ardından yaklaşık 9 aydır tutuklu bulunan tutsaklar 2 Temmuz günü mahkemeye çıktı.

Aralarında Prof. Dr. Büşra Ersanlı ve Ragıp Zarakolu’nun da bulunduğu 132’si tutuklu 193 kişinin “sanık” olarak yer aldığı duruşma İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkeme’sinde görüldü.

Duruşma ve basın açıklaması için İstanbul’un çeşitli bölgelerinden Silivri’ye gitmek isteyenler polis engeliyle karşılaştılar. Polis BDP Beyoğlu İlçe Başkanlığı ve Bilgi Üniversitesi önünden araç kalkışına izin vermedi. Samandıra ve Sultanbeyli’de de araç kalkışını engelleyen polisin Kartal’daki araçları bağladı.

Jandarma, cezaevinin bulunduğu ana yoldan itibaren trafiği kesmesinin yanında HDK’nin çadır kurmasına da izin vermedi. Avukat Nurettin Köylüoğlu’nun mahkemenin soruna çözüm bulması talebi ise mahkeme heyeti tarafından “yapacağımız birşey yok” sözleriyle karşılandı.

Dava kapsamındaki isimlerin kimlik tespiti ile başlayan duruşmada anadilde savunma yapılmak istendi. Kudbettin Yağızbaşı kimlik tespiti sırasında “Ez li virim” dedi ve sorulara Kürtçe yanıt verdi.

Yağızbaşı’nın sorulara Kürtçe yanıt vermesi tutanaklara “Türkçe dışında başka bir dil kullanıldığı görüldü” diye geçirildi. Dava avukatları ise “müvekillerimiz anadilde yanıt veriyor” dedi.

Mümtaz Aydemir’in de sorulara Kürtçe yanıt vermesi üzerine mahkeme heyeti kimlik tespitini bıraktı.

Duruşmaya ara verilmesinin ardından BDP Eş Genel Başkanı Gülten Kışanak “Bu mahkemeler, bu tutuklamalar bizleri teslim almak, yıldırmak içindir. Özgürlük, barış arayışımız teslim alınmak isteniyor.” dedi.

Duruşma sonunda mahkeme heyeti ara kararını açıkladı. Avukatların bütün taleplerini reddeden mahkeme heyeti anadilde savunmayı da kabul etmedi.

Bunun üzerine avukatlar, duruşmadan çekildiklerini söyleyerek salonu terk etti. Katılımcılar da mahkeme heyetini yuhaladı.

Avukatlara dayatma

İstanbul KCK Davası’na, 3 Temmuz günü 2. duruşmayla devam edildi.

Davayı takip eden avukatların telefonlarının duruşma salonuna sokulmaması talimatını veren mahkeme heyetiyle avukatlar arasında tartışmalar yaşanmıştı. Bu uygulamanın, keyfi bir uygulama olduğunu belirten bazı avukatlar, telefonları ve kimliklerini teslim etmeyi ve yaka kartı takmayı reddetmişlerdi. Bir grup avukat ise yaka kartı uygulamasını kabul edip telefonlarını jandarmaya teslim etmişlerdi.

Mahkeme heyetinin keyfi dayatmaları ve engellemeleri 2. duruşmada da devam etti. Telefonlarını ve kimlik kartlarını bırakmayı reddeden avukatlar, engellemelere rağmen duruşma salonuna girdi.

Duruşmanın başlamasının ardından salona girmek isteyen 3 avukat ise mahkeme heyeti tarafından keyfi biçimde içeri alınmadı. Bu duruma itiraz eden avukatlara Heyet Başkanı, “Dışarısı jandarma kontrolü altında, bir şey yapamam” yanıtını verdi. Avukatlar, alkışlarla duruşma salonunu terk etti. Çıkışta jandarma, avukatlara saldırdı.

Mahkeme heyeti, duruşmaya ara verirken, izleyiciler de keyfi biçimde dışarı çıkarıldı. Mahkeme, sadece yaka kartı bulunan avukatların içeriye alınacağını belirtti. Kürt siyasetçiler ve aydınlar, mahkemenin uygulamalarını protesto etmek için heyete sırtlarını döndü. Duruşmaya verilen aranın ardından, mahkeme heyeti bir sonraki duruşmanın 5 Temmuz Perşembe günü görülmesine karar verdi.

Duruşmanın ertelenmesinin ardından, saldırıya uğrayan avukatlar açıklamalarda bulundular.

Avukat Fırat Hepözdemir, “Tarih boyunca görülmemiş bir şekilde savunmaya karşı bir saldırıyla karşı karşıyayız.” dedi.

Avukat Hüseyin Boğatekin de “Bu saldırıyı kişisel bir saldırı olarak görmüyorum. Topyekün savunmaya karşı bir saldırıdır” dedi.

Dava iddianamenin özetinin okunması ile geçti. İddianamenin özet olarak değil tam olarak okunmasını isteyen avukatların talebi reddedildi. Savunma avukatlarının, en temel savunma haklarından olan iddianamenin tamamının okunmasını istemesi uygulamaya sokulmadı.

Jandarma ablukasında geçen duruşmada salon girişinde ve salonda robocop jandarmalar artırıldı. Kalkanlarla tutsaklar ve aileler arasında duvar örülerek görüş engellendi.

Sermaye devleti yeni baskın ve operasyonlarına delil üretebilmek için mahkeme binasının çevresine yüksek çözünürlüklü 9 MOBESE kamerası taktı.

 

 

 

Sendikal eylemler ‘delil’

“KCK” kapsamında gözaltına alınan KESK üye ve yöneticilerine, polis ve savcılık sorgusunda sorulan sorular faşist baskı ve terörün geldiği noktayı gösteriyor.

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’na (KESK) yönelik soruşturmada en temel demokratik hak ve eylemler suç unsuru olarak gösterildi. KESK Genel Başkanı Lami Özgen’in telefon kayıtları “örgüt görüşmesi” denerek delil sayıldı. KESK Genel Sekreteri ile yaptığı eylem organizasyonları, toplantı çağrıları “Onlar senden niye talimat alıyorlar” sorusuyla polisler tarafından “terör eylemi” kapsamında gösterilmeye çalışıldı. Lami Özgen gibi diğer sendikacılar da meşru eylemleri nedeniyle sorguda “terör eylemi” konusunda sorgulandı. KESK’in düşük ücretleri protesto için yaptığı bordro yakma eylemine neden katıldıkları sendikacılara sorulan soruların mantığını gösteriyor.

Düzen/cemaat yargısı keyfi tutuklama teröründe burjuva hukukunun yasalarını bile çiğniyor. “Biz niye serbest bırakıldık, tutuklananlar niye tutuklandı” diyen Özgen, polisin hiçbir yasal dayanağa sahip olmadan Eğitim Sen Genel Merkez binasına gizli kamera yerleştirdiğini, kendisine ait cep telefonunu izleme izni olmadan dinlediğini de soruşturmada öğrendiklerini ifade etti.

Geçen Temmuz ayından bugüne kadarki her eylem ve çalışmanın soruşturma konusu edildiğini belirten Özgen, “İran Büyükelçiliği önünde idama karşı çıktığımız basın açıklaması, memur maaş zamları ve 4+4+4 eğitim modeli için yaptığımız eylemler dahi bu kapsamda sayılmış” dedi. Özgen, polis sorgusunda Roboski Katliamı’na ilişkin hazırlanan raporun “Türkiye’yi talimatla küçük düşürmeye çalıştınız” denerek sunulduğunu ifade etti.

 

 

 

Tutuklu KESK’lilerle dayanışma

KESK İstanbul Şubeler Platformu, İstanbul’da yaptığı eylem ve dayanışma gecesiyle tutuklu KESK’lilerle dayanışmayı büyüttü.

İlk olarak Kadıköy Altıyol’da bir araya gelen KESK’liler “Emek ve barış tutsaklarına özgürlük!” pankartı açarak yürüyüş düzenledi. Polisin engellemelerine rağmen yolu trafiğe kapatarak dayanışma gecesinin yapıldığı Rıhtım’a gelen KESK’liler ile ilerici ve devrimci kurumlardan katılımcılar tepkilerini sürdürdüler.

Gecede Haber Sen Başkanı Cemalettin Yüksel bir konuşma yaptı. Yüksel, KESK’in toplumsal mücadele içindeki aktif rolüne dikkat çekti. KESK’in içindeki etnik farklılığın zenginliğine ve çeşitli milliyetten halkların birlikteliğini sağladığına değinen Yüksel, tutuklu KESK’lilerle dayanışmalarını büyütmeye devam edeceklerini belirterek konuşmasını sonlandırdı.

Geceye katılarak destek sunan BDP Milletvekili Sebahat Tuncel de bir konuşma yaptı.

Şenlik, sahne alan müzik gruplarının seslendirdiği ezgilerle devam ederek sona erdi.

Kızıl Bayrak / İstanbul