6 Temmuz 2012
Sayı: SYKB 2012/27

 Kızıl Bayrak'tan
İçerde faşist baskı ve teröre, dışarda saldırganlık ve savaşa karşı; Birleşik-militan bir kitle hareketi!.
KCK davasında keyfiyet ve saldırı
Savaş çığırtkanlığı
düzen medyası eliyle büyütülüyor
Makyaj tazeleme operasyonu:
“Terör mahkemeleri”
Katliamcı devletten
hesap sorma çağrısı
BDSP’den 2 Temmuz
eylem ve etkinlikleri..
4+4+4 yasasına yönelik tepkiler sürüyor
İş cinayetleri
Temmuz’da da sürüyo
r
Havayolu direnişinde
sorunlar ve görevler
Birleşik Metal’de
temsilciler kurulu
Kristal-İş Sendikası TİS Dairesi Müdürü Can Şafak ile
MESS Grup TİS süreci üzerine.
İşçi sınıfı hareketinin
tablosu üzerine
Mısır’da dinci-gerici aday
cumhurbaşkanı oldu
20. AB Zirvesi gerçekleştirildi
General Motor’un Opel saldırısı
ve kaçırılan direniş fırsatı
Her kıtada eylem, direniş!.
Lefkoşa Belediyesi’nde işgal!..
İşçilerin birliği, halkların kardeşliği için;
3-4-5 Ağustos’ta
9. Mamak Kültür-Sanat Festivali’nde buluşuyoruz!.
Ya sendika girecek ya kepenkler inecek!.
Samsun’da rant dönüşümü can aldı
ekimgencligi.net yayında...
Bir savaşın kirliliği çocukları ne kadar hedef aldığıyla anlaşılır!.
Rüzgar eken fırtına biçer!.
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

İş cinayetleri Temmuz’da da sürüyor...

En az 59 işçinin can verdiği Haziran ayının ardından Temmuz’un ilk günlerinde de iş cinayetleri durmadı. Çeşitli illerde yaşanan iş cinayetlerinde işçiler katledildi.

Maden ocağında göçük

Zonguldak’ın Ereğli ilçesinde özel kömür ocağında meydana gelen göçükte mahsur kalan maden işçisi yaşamını yitirdi.

Gökçeler beldesindeki özel kömür ocağının eksi 300 kodunda kömür ve toprak kayması sonucu göçük meydana geldi. İşçilerden Temel Erbay, göçük altında kaldı.

Genç işçi katledildi

İzmir’de Ege Serbest Bölgesi’nde bulunan baharat fabrikasında 19 Haziran’da yaşanan iş cinayetinde, 6 aydır elektrik kaçağı bulunan ve ihmal sonucu onarılmayan dikiş makinesi 21 yaşındaki Fırat Yıldırım’ın ölümüne neden oldu.

Fabrikada paketleme bölümünde çalışan 21 yaşındaki Fırat Yıldırım’ın ölüm anı güvenlik kameralarınca saniye saniye görüntülenirken, gencin ağabeyi Yıldırım Yıldırım, ihmal sonucu kardeşini kaybettiğini, sorumluların cezasını çekmesini dilediğini söyledi.

İş cinayeti “geliyorum” dedi

Aynı bölümdeki arkadaşı Selahattin Arda’nın çalıştığı makinenin tutukluk yapması üzerine arkadaşının makinesine bakmak isteyen Fırat Yıldırım, dikiş makinesine dokunduğu sırada elektrik akımına kapıldı. Yere düşen Yıldırım’ı gören arkadaşları genci dışarı çıkarıp, sağlık ekiplerini aradı. Çağrı üzerine gelen acil yardım ekiplerinin yaptığı kontrolde Yıldırım’ın öldüğü belirlendi.

İşçi ‘iki kez’ katledildi

Edirne’nin Keşan ilçesinde yaşanan iş cinayeti, güvencesiz ve kölece çalışma koşullarının yanında arama-kurtarma faaliyetlerinden yoksunluğun yol açtığı sonuçların boyutunu bir kez daha gösterdi.

İnşaat çalışmaları süren TOKİ Konutları’nda, taşeron firmada çalışan Cengiz Demirel, kanalizasyon borusu döşemek için girdiği 4 metre derinliğindeki çukurda kayma nedeniyle toprak altında kaldı. Bunun üzerine, şantiyede çalışan işçiler Demirel’i kendi çabaları ile kurtaramayınca, iş makinesinden yararlanmak istedi.

Kepçe operatörü, iş makinesiyle toprağı kazmak istediği sırada Cengiz Demirel’in başı kepçeye sıkışarak koptu. Demirel, olay yerinde feci şekilde can verdi.

Okul inşaatı çöktü

Hatay’ın İskenderun İlçesi’de bir okul inşaatının çökmesi sonucu 3’ü ağır 8 işçi yaralandı. İskenderun’un Sarıseki Beldesi’nde yapılan endüstri meslek liseli inşaatında, kapılara beton dökümü sırasında göçük meydana geldi. Enkaz altında kalan 8 işçi yaralandı. Yaralı işçiler ambulanslarla İskenderun Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı.

Sincan Organize’de patlamada

Sincan Organize Sanayi Bölgesi Dökümcüler Sitesi’ndeki Başak Alüminyum’da 3 Temmuz günü bir patlama meydana geldi.

Patlamadan sonra, başta patronlar olmak üzere, bu olaya karşı gösterilen duyarsızlık ise bundan sonra aynı olayın bir kere daha yaşanabileceğine yönelik şüpheleri arttırdı. Dökümcüler Sitesi’nde ve Sincan OSB’de birçok fabrikada gerekli güvenlik önlemlerinin alınmadığı biliniyor.

 

 

 

Cahillik değil, kar hırsı öldürüyor

İş cinayetlerinde yakınlarını kaybeden aileler 1 Temmuz günü 7. kez yaptıkları “Vicdan nöbeti” eylemi için Galatasaray Lisesi önünde buluştu.

TRT Türk çalışanı Işın Erçin’in sözcülüğünde yapılan bu haftaki eylemde Tuzla tersanelerinde yaşanan iş cinayetleri gündeme getirildi.

Tuzla tersanelerinde çalışırken hayatını kaybeden işçilerden Sezai Demirel ve İbrahim Levent’in aileleri konuşma yaptılar.

18 yaşında iş cinayetinde ölen Sezai Demirel’in anne ve babası konuşma yaptılar. Sezai Demirel’in babası ve Limter-İş Sendikası Genel Sekreteri Hakkı Demirel, kazanın yaşandığı tersanede hiçbir sağlık malzemesi ve ekibinin olmadığına dikkat çekerek, sigortasının da kazanın olduğu gün yapıldığının altını çizdi.

İbrahim Levent’in eşi Ruhiye Levent, eşinin çalışma saatlerinin belli olmadığını, ard arda 3 gün eve gelmeden, bayram tatili, hafta tatili olmadan çalıştırıldığını vurguladı. Eşinin 14 yıllık, tecrübeli bir işçi olduğunu belirten Levent, eşinin ölüm nedeninin doğru söylenmediğini, patronların, haklarında dava açılmaması için ailelere kan parası dayattıklarını belirtti.

Eylemde Davutpaşa patlamasında yakınlarını kaybeden iki aile de söz alarak, sorumluların cezalandırılması için eylemleri sürdürdüklerini ve herkesin destek olması gerektiğini belirtti.

Ailelerin eylemine katılım sağlayan İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi bileşenleri de, Haziran ayı iş cinayetleri raporunu kamuoyuyla paylaştılar.

Kızıl Bayrak / İstanbul

 

 

 

İşçilere ölüm sermayeye koruma

Aylardır tartışılan ve geçtiğimiz hafta mecliste yasalalşan “İş Sağlığı ve Güvenliği Yasa Tasarısı” ile sermaye devleti işçilerin değil, sermayenin çıkarına ve patronların işlerini en güvenceli şekilde yapabilmesini sağlayacak koşulları yartmış oldu. Adının işçi sağlığı olarak değiştirilmesi teklifi bile geri çevrilirken, bu geri çevirmeyle esasında amaçlananın işçi sağlığı olmadığı, iş sağlığı olduğu beyan edilmiş oldu.

Son 10 yılda 10 bin işçinin iş cinayetine kurban gittiği herkesçe bilinmektedir. Kapitalist sistetmin sömürü çarkları her gün bizlerin kanıyla dönmektedir. Hiçbir güvencemiz olmadan çalışıtırılırken, kum torbası yerine konup, kamyonetlerle işe götürülürken, sigortasız, güvenlik önlemleri alınmadan çalıştırılırken bizlere reva görülen bu koşullar kaderimiz olmamalı. Maden kazasının ardından Başbakan çıkıp bu mesleğin kaderinde var dese bile bu kader kapitalizmin bizlere dayattığı kaderdir.

Çıkartılan yasa aylardır parlatılıyor. 10 milyon işçiyi kapsayan eski yasanın yerine şu andaki yasanın 20 milyon işçiyi kapsayacağı, her iş yerinde hekim ve sağlık uzmanı olması zorunluluğu getirildiği söylenerek işçilerin çıkarına iyileştirmeler olduğu öne çıkartılıyor. Ancak sermayenin kendi üretiminin devamlılığını ve düzenini yaratmada ne tür bir rol oynayacağı belirtilmiyor.

10 kişinin altında işçi çalışan yerlerde güvenlik önlemlerini devletin alacağı söylenerek patronlara kolaylık sağlanmaktadır. Ayrıca taşeron çalışma konusundaki esneklikler ile yasa birçok işyerini hekim bulundurma zorunluluğunun dışuna çıkartmakta, sermayenin yükümlülüklerini devlete aktararak esasında bizelerin maaşlarından kesilen vergilerle bütün bunlar giderilmek istenmektedir.

Tüm bu yasal düzenlemelere, UİS kapsamındaki yasalarla, esnek-taşeron çalışma koşullarıyla bakmak gerekiyor. Bu noktada yasanın uygulama alanları esasında daraltılmış oluyor.

Meclisten çıakrtılaccak yasalarla işçilerin güvenliğini almaya çalışmak zaten tam bir hayaldir.

Yasanın görüşüldüğü esnada TBMM’nin kanalizyon çalışmasında çalışan bir işçi göçük altında kalarak iş cinayetine kurban gitti. Meclis “bizim sorumluluğumuz yok” deyip, ASKİ’nin üstlendiği bir iş derken, çalışan işçinin taşeron firmada çalıştığı ve çalışmaya başladığı ilk gün olayın yaşanması esasında meclisten çıkacak yasaların hiçbir hükmünün olmadığını gösteriyor.