3 Şubat 2012
Sayı: SYKB 2012/05

 Kızıl Bayrak'tan
Baharı kazanmak için ileri!!
DİSK Genel Kurulu yaklaşıyor
Sermaye saldırıyor
sendikaların eli kolu bağlı
DİSK saldırılara karşı alanlara çıktı
Roboski katliamının gösterdikleri
Güncel gelişmeler ışığında
8 Mart’ta mücadele alanlarına!
Direnişçi işçilere zabıta-polis terörü
Taşeron işçileri ihanetin
hesabını soruyor
Direnişçi Mersin Liman işçileri
Maltepe Belediyesi işçilerinin
direnişini selamladı
Kıdem tazminatı fonu
ve iş güvencesi tartışıldı
Metal İşçileri Birliği
Merkezi Yürütme Kurulu
Şubat Ayı Toplantısı Sonuçları
MİB yeni döneme hazırlanıyor
Dev Sağlık-İş Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu ile konuştuk
Gençliğe devrimci baharı kazanma çağrısı
Tıp Öğrenci Kolu (TÖK) temsilcisi Hüseyin Çelik ile konuştuk
BES İzmir Şube Başkanı
Ramis Sağlam ile
22 Şubat grev üzerine konuştuk
“Davos Zirvesi” aynasında
kapitalizmin karanlık geleceği
Finans kapitalin korkusu artıyor
ABD’nin “yeni savunma (savaş) stratejisi
Emperyalist özneler arasında
kuşatma, gerilim ve çatışma-V.Yaraşır
Haydarpaşa ranta kurban
Gazi’de çete saldırısı
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Tıp Öğrenci Kolu (TÖK) temsilcisi Hüseyin Çelik ile konuştuk…

Saldırı birleşik mücadele ile püskürtülebilir”

- 1 Ocak 2012 tarihi itibariyle yürürlüğe giren GSS, öğrencilere yönelik bir saldırı aynı zamanda. Bu saldırıların kapsamı nedir?

- Aslında bu yasa 2000 yılının başlarında gündeme gelmiş ve o dönemde bir mücadeleye konu edilmişti. Ancak sizin de söylediğiniz gibi yasanın bazı maddeleri 2012 yılına kadar kademeli olarak ve bu yılın başında Kanun Hükmünde Kararname ile yürürlüğe girdi. “Yasada öğrencilere yönelik saldırılar nelerdir” sorusuna gelecek olursak; bu yasa öğrencilerin sağlık hakkını elinden alan bir içerikte. Yasayla birlikte üniversite kampüslerinde bulunan medikolar kapatılıyor, 25 yaşını aşmış olan öğrencilerin prim ödeyerek sağlık hizmetinden yararlanması zorunluluğu getiriliyor. Yasadan önce de doğru düzgün alamadığımız sağlık hizmeti artık daha da ulaşılamaz hale geliyor. Paralı eğitimin belimizi büktüğü yetmezmiş gibi şimdi de sağlık hakkımız gasp ediliyor.

Aslında yasa yalnızca öğrencilere yönelik olumsuzlukları içermiyor. Toplumun tüm kesimlerinin birçok hakkı yok sayılıyor bu yasayla birlikte. Sağlık emekçilerinden tutun hastalara kadar geniş bir kesimi ilgilendiren GSS, buna rağmen tam anlamıyla anlaşılabilmiş değil.

Tekrar soruya dönecek olursak, yasanın tüm öğrencileri kapsayan, bunun yanında sağlık öğrencilerini ilgilendiren özel bir yönü de var. Sağlık alanında eğitim gören öğrenciler için tam bir geleceksizlik anlamını taşıyan yasa, bu açıdan bakıldığında apayrı bir mücadele alanı açıyor. Sağlık emekçilerini güvencesizleştiren GSS, öğrencilere hiçbir gelecek vaat etmiyor. Sağlık hizmetinin ticarileştirilmesi ve piyasaya açılması sürecini eğitimin ticarileştirilmesine bağlayan yasa, özellikle üniversite hastanelerinde öğrencileri sağlık hizmeti üreten müşterilere dönüştürüyor. Yine GSS ile beraber Tam Gün Yasası altyapısız tıp fakültelerini hocasız bırakmaya başladı. Böylece zaten yetersiz olan eğitim daha da niteliksizleşecek.

- Bu yasayla medikoların kapatılmasından bahsettiniz. Bu konu hakkında neler düşünüyorsunuz?

- Evet, yasa medikoları da elimizden alıyor. Niteliği tartışılır olsa da medikolar öğrenciler açısından oldukça yararlı oluyordu. Sağlık güvencesi olmasa da öğrenciler medikolarda tedavi görebiliyorlardı. Ancak yasadan sonra bundan söz etmek mümkün değil. “Paran kadar eğitim, paran kadar sağlık alırsın” deniyor bizlere. Ay sonunu dahi zor getirdiğimiz halde tüm bunları göğüslemek kolay olmayacak elbette.

Bir de gelir tespiti meselesi var. Aylık gelir tespiti yapılırken öğrenci bursları da hesaba katılıyor ve buna göre prim ödeme zorunluluğu getiriliyor. 25 yaşını aşmış öğrencilere yine öğrenci olduğu halde prim ödemesi dayatılıyor. Tüm bir sağlık hakkımızın gaspedildiği yerde medikoların kapatılması da doğal olarak tali kalıyor.


- Bu saldırı yasasına gençliğin yanıtı ne olmalıdır? Bu yasa nasıl bir mücadele ile geri püskürtülebilir?

- Elbette birleşik bir mücadele ile. Üniversite kampüslerini aşan bir perspektifle örülen bir mücadele, diğer emekçilerle birleştirilebilirse; ancak o zaman yasanın geri çekilmesi gündeme gelebilir. Sağlık örgütlerinin yasaya ilişkin çalışmaları devam ediyor. SES ve TTB’nin gündeminde süresiz grev var. Sağlık meclislerinde, işyerlerinde bu yasayla ilgili tartışmalar yürütülüyor. Biz de öğrenciler olarak kendi üzerimize düşenleri yapmalıyız. Öğrencileri bu konuda bilinçlendirecek etkinlikler-seminerler örgütlemeli ve sağlık hakkımıza sahip çıkmalıyız.


- Tıp Öğrenci Kolu’nun bu yasa ile ilgili çalışmaları nelerdir?

- Biz Tıp Öğrenci Kolu olarak üniversite hastanelerinde oluşturulan sağlık meclislerinin içerisinde yer alıyoruz. Burada yürütülen tartışmalara katılarak, karara bağlanan eylem-etkinliklerin örgütlenmesinde yer alıyoruz. Ayrıca çıkardığımız dergide bu konuyu işliyoruz. Konuştuğumuz her öğrenciye ise bize yönelen saldırıları anlatıyoruz. Aslında tıp öğrencileri içerisinde örgütlenmek çok zordur. Çünkü elitist bir yapıları vardır. Bu durum özellikle Hacettepe Üniversitesi’nde bizim açımızdan en büyük olumsuzluklardan biridir. Buna rağmen ısrarla yürüttüğümüz faaliyet ile örgütlü yapımızı güçlendirmeye devam ediyoruz.

Kızıl Bayrak / Ankara