02 Aralık 2011
Sayı: SİKB 2011/45

 Kızıl Bayrak'tan
Emperyalist saldırganlığa ve faşist teröre karşı mücadeleye!
Ülke toprakları komşu halklara saldırı üssü haline getirilemez!
Zulmünü arttırdıkça
çöküşü hızlanıyor!
KESK’lilere 156 yıl hapis
Özrü kabahatinden büyük olanlar, kanlı bir tarihi özürle temize çıkaramaz - H.Eylül
“Dersim özrü samimiyetsiz”
Genel Kurul öncesinde “Güç Birliği” sorgulandı
26 Kasım toplantısı ışığında Türk-İş Genel Kurulu
İnsanca yaşanabilir asgari ücret için mücadele saflarına!
İmpo işçisi kazandı
Mutlak sömürü, mutlak kölelik ve makinalaşan işçi - Volkan Yaraşır
Reformizm ve devrim
Mısır’da sınıflar
mücadelesinde yeni evre
Avrupa’da grev dalgası
Neo-Nazilerin arkasında Alman tekelci polis devleti var!
S21 karşıtı mücadelede referandum ve sonuçları üzerine...
Basel’de “İşçilerin Birliği, Halkların Kardeşliği Gecesi"
Avukatlık mesleği piyasanın ihtiyaçlarına göre yeniden şekillendiriliyor!
Yine, yeni, yeniden: Yetkin mühendislik/1
Mücadele gününde kadınlar alanlardaydı.
Yola çıkan taşlar ve yola koyulan “baş”lar - G. Umut
“Özel Yetkili mahkemeleri
boykot edebiliriz”
Zindan katliamına yalan perdesi!...
Ekim Devrimi'nin ışığında
mücadele çağrısı
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

S21 karşıtı mücadelede referandum ve sonuçları üzerine

27 Kasım günü, mücadeleyle dolu yılları geride bırakan milyarlık S-21 projesi referanduma sunuldu. Ancak hayli uzun süredir Stuttgart merkezi tren istasyonunu hemen her hafta eylem alanına çeviren S21 karşıtları, referandumu kaybettiler.

Stuttgart dışındaki yerleşim birimlerinde CDU (Hristiyan Demokratik Birlik) oldukça güçlüydü. Hayli geniş propaganda imkanlarına ve paraya sahip olmaları onların bir başka avantajıydı. Bu arada, SPD (Sosyal Demokrat Parti) proje yanlısı aktif bir propaganda çalışması yürüttü. Yeşiller Partisi ise, kendilerini eyalet düzeyinde hükümete taşıyan proje karşıtlığına çoktan elveda demişti. Referandumun sonucu S21 protestocuları için hiç şaşırtıcı olmadı. Bir kere tüm koşullar S21 karşıtı protestocuların aleyhineydi. En başta S21 karşıtlarının referandumda çoğunluk sağlamalarını olanaksız hale getiren bir yasal düzenleme yapılmıştı. Bu düzenlemeye göre projenin iptal edilebilmesi için, referanduma katılanların değil, tüm eyalet seçmenlerinin yarıdan fazlasının oyunu almak gerekiyordu. Oylamaya gitmeyenlerin oylarının otomatik olarak bu yıkım projesinden yana olanlara yazıldığı düşünülürse, onların referandumdan galip çıkmaları gayet doğaldı.

Fakat öte yandan aleyhteki bütün bu koşullara karşın, proje karşıtı oyların büyük merkezlerde yer yer yüzde 66’lara kadar çıkması ve Manheim, Heildelberg, Karlsruhe, Tübingen, Freiburg gibi birçok merkezde yüzde 60’lara ulaşması büyük bir başarı sayılmalıdır. Besbelli ki, bu başarı yılları bulan dişe diş mücadelenin ürünü ve ifadesidir. Çok da değerlidir.

Referanduma neden gerek duyuldu?

Eski CDU hükümetleri döneminde karar altına alınan bu milyarlık proje, yeniden gündemleştirilir gündemleştirilmez, proje karşıtları hiç vakit kaybetmeksizin harekete geçtiler. Stuttgart ve çevresi yılları bulan ve zaman zaman oldukça sert geçen mücadelelere sahne oldu. Her pazartesi binlerce insanın katıldığı protesto eylemleri düzenlendi. Bilgilendirme amaçlı sayısız toplantı gerçekleştirildi. Kent son iki yılda, hem de her hafta birden fazla yürüyüş-miting ve blokaj eylemiyle sarsıldı. Stuttgart merkez istasyonu çevresindeki Schlossgarten Parkı’nda direniş çadırları kuruldu. Direniş çadırlarının kurulu bulunduğu bu park, “Kara Perşembe” olarak siyasal tarihe kara bir leke olarak yazılan 30 Eylül 2010’daki acımasız polis saldırısına tanık oldu. Bu saldırı sırasında yüzlerce protestocu yaralandı. Polisin yakın mesafeden göstericilerin üzerine fırlattığı gaz bombası sonucunda bir gösterici bir gözünü yitirdi. Polisin estirdiği bu dizginsiz terörle de yetinilmedi, burjuvazinin mahkemeleri bu kez de hukuk terörüne başvurdular. Göstericilere binlerce dava açıldı. Milyon euroları bulan para cezaları verildi. S21 karşıtları hakkında dava açmakta elini çabuk tutan mahkemeler uzun süre terör estiren polisler hakkında tek bir dava dahi açmadı. S21 karşıtlarını bu çok yönlü saldırılar da yıldırmadı. Mücadele her geçen gün biraz daha militan karekter kazanarak sürdü. Koşullar, S21’i destekleyenler için referandumu kaçınılmaz hale getiriyordu.

CDU hükümetteyken referanduma başvurma cesareti gösterememişti. Zira, muhalefette olan Yeşiller ve kısmen de SPD, CDU’yu yıpratmak ve seçimlerden karlı çıkmak için referandumda ister istemez aktif taraf olacaklardı ve muhtemelen aleyhte oy kullanacaklardı. Bu durumda CDU refarandumdan büyük ihtimalle yenilgiyle çıkacaktı. Bu ise, S21 yanlısı tekellerin milyarları bulan vurgun alanlarını yitirmeleri demek olacaktı. Doğal olarak CDU bu silaha başvurmaktan kaçındı. Bu ise onun sonu oldu. S21 karşıtı eylemler, eyalette yarım asırdan fazla süredir hüküm süren muhafazakar CDU iktidarına son verdi.

Bilindiği gibi Yeşiller Partisi, CDU’nun sonunu hazırlayan S21 karşıtı bu eylemlere dayanarak 2011 baharında yapılan seçimlerde büyük başarı kazandı. İlk kez eyalet düzeyinde hükümet oldu, eyalet başbakanlığını elde etti. Ne var ki işbaşına gelen Yeşiller Partisi kısa sürede hükümet olmanın ağırlığı altında ezildi. İlk elden geçmişte organize ettiği ve başını çektiği S21 karşıtı eylemlerden çekildi. Ve dahası, sürekli biçimde parti olarak daha fazla yıpranmadan bu eylemlere son vermenin yollarını aradı. Sonuçta referandum silahına başvurdu. Hem de, CDU hükümetinin her zaman referanduma karşı çıktığını, buna karşın kendi hükumetlerinin referandum yanlısı olduğunu ileri sürüp, bu alçakça manevrayı demokrasinin “parlak” bir örneği olarak pazarlamaya çalışarak yaptı bunu.

Son söz yerine

S21 karşıtları referandumda çoğunluğu sağlayamadı, buna karşın mücadelenin seyri bakımından çok şey kazandı. Gerçek şu ki, yılları bulan S21 karşıtı mücadele kitleleri eğitti. Kitleler kendilerini tanıdılar, güçlerini sınadılar. En önemlisi de, zaman içinde “onlar ve biz“ olarak taraf haline geldiler. Yine bu dişe diş mücadele sayesindedir ki, Alman devletinin, polisinin ve mahkemelerinin kimlerin hizmetinde olduğunu öğrendiler. Daha da önemlisi, saflarda yılgınlık ve moral kırılma yok. Bugünkü sonucun geçici olduğunu düşünüyorlar ve eninde sonunda kazanacaklarına inanıyorlar. Bu ise çok şey demektir.

S21 karşıtları ilk günkü gibi kararlıdırlar da. Nitekim hiçbir şey olmamış gibi, 28 Kasım günü geleneksel Pazartesi eylemlerinin 101.’sini yaptılar, bir sonrakini de yapacaklarını ilan ettiler. 3 Aralık’ta ise büyük bir miting yapacaklarını açıkladılar. Pazartesi eyleminde, tüm Stuttgart halkını bu mitinge katılmaya çağırdılar. İnsan ve doğa yerine sınırsız karı temel alan kapitalist sisteme karşı mücadelelerini kararlılıkla sürdüreceklerini duyurdular.

“Referandumu yitireceğiz, ancak onlar da artık halkın onların karşısında olduklarını görecekler!” diyen S21 karşıtları zorlu bir yeni sürece girmiş bulunuyor. Deyim uygunsa, kavga şimdi başlıyor. Devrimci müdahale her zamankinden daha da yaşamsaldır.

Enternasyonal-İnfo