7 Ekim 2011
Sayı: SİKB 2011/38

 Kızıl Bayrak'tan
Düzeni yere sermek için fiili-meşru mücadele!…
Tasfiye planını çöpe atmak için müzakere değil militan mücadele!
ABD yörüngesinde
saldırganlıkta tam yol ileri
Kirli savaşın ve düzenin aynası medya
Bataklığın ortasında çürüyecek “muhbir vatandaş” aranıyor - H. Eylül
Füze kalkanı ve mücadele üzerine görüşler
Binler füze kalkanına karşı yürüdü
Liman işçilerinden
dayanışma etkinliği
Hayatlarını ve direnişlerini
Tuzla’ya taşıdılar
Birleşik Metal’de protestolu kongre
Kartal’da kitlesel ve militan işçi eylemi
“Tek yol genel grev!”
Dünden bugüne kıdem
tazminatı hakkı
“Demokrasi” ve diktatörlük üzerine
V.İ.Lenin
Yunanistan'da işçi sınıfı kavgayı büyütüyor
Sosyal mücadele rüzgarı
Amerika’da da esiyor
Köln’de IG Metall Gençliği’nden
kitlesel eylem
6 Kasım’a devrimci hazırlık!.
AÜ’de direniş
Paralı eğitime karşı mücadele eden öğrenci velisi Arzu Yıldız Sancak ile konuştuk
Genç-Sen’e yargı darbesi protesto edildi!
Adaletin temeli nakittir
Yerel işçi bültenlerinde
birlik ve kardeşlik çağrısı!
Che kavgamızda yaşıyor!.
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Che kavgamızda yaşıyor!

Katledilmesinin üzerinden geçen 44 yıla rağmen onun yaşamını bu sayfaya sığdırmanın zorluğunu bilerek başlıyoruz söze...

Che Arjantinli bir ailenin çocuğu olması dolayısıyla genç yaşta, yaşadığı kıtanın emperyalizmden kaynaklanan sorunlarını kavramıştı. Ezilen ve sömürülen halkların sesi olabilmek için siyasal mücadeleye atılmasındaki dönüm noktası da emperyalizmin bu kıtada çevirdiği kirli dümenlerdir. Onu enternasyonal yapan da tam olarak budur. Arjantin’de doğan Che, Meksika’da Fidel Castro ve arkadaşlarıyla tanışmış, onların davasına ortak olup Küba Devrimi’ne adını yazdırmıştır.

Küba Devrimi’ne katkısından ve üstün askeri eylemlere önderlik eden bir komutan olmasından dolayı merkez bankası başkanlığına ve sanayi bakanlığına getirilmiştir. Küba’da sosyalizmin inşa çabasına ortak olmuştur. Rusya’da Ekim Devrimi’nin ilk yıllarında uygulanan “Komünist Cumartesiler”i örnek alarak “Gönüllü Çalışma”yı Küba Devrimi’nin ilk yıllarında uygulamaya çalışan Che’dir.

Bu görevdeyken bile yerini sağlamlaştırıp koltuğunda oturmayı düşünmedi hiç. Afrika, Asya ve Latin Amerika’daki yükselen devrimci hareketleri dikkatle izledi. Küba Devrimi’nin başarısını diğer ülkelerde yapılacak devrimlerle güçlendirmek istiyordu. Küba Devrimi’nin tam anlamıyla başarıya ulaşabilmesinin yolunun buradan geçtiğinin bilincindeydi. Küba vatandaşlığına kabul edilen Che Küba Devrimi’nin diğer ülkelerde de yankı bulduğunu bilmekteydi ve bu duruma bizzat müdahale etme isteği ile enternasyonalist ruhu onu harekete zorluyordu. Bu ruh Che’nin sözlerinde şöyle ifade bulmaktadır: “Bayrağı altında doğmadığımız bir ülkenin toprakları üstünde dökülen her damla kan, orada hayatta kalan kişinin daha ilerde kendi ülkesinin kurtuluş mücadelesine uygulamak için edineceği bir deney olacaktır. Ve kurtulan her halk, bir başka halkın kurtuluşu için verilecek savaşta kazanılmış bir aşamadır.”

Küba’da olgunlaşan devrimden sonra içindeki devrim ateşiyle yanıp tutuşmaktaydı. Böylece Küba’daki görevlerini ve dostlarını geride bırakıp uzun bir yolculuğa doğru adım atmıştır. Küba’dan ayrıldıktan sonra Afrika kıtasında yükselen bağımsızlık savaşlarına katılan Che, sonra o çok sevdiği Latin Amerika dağlarına doğru yola çıkmıştır. Küba Devrimi’nin önderi Fidel Castro’dan bile gizli olarak kurduğu ilk gerilla birliğini Bolivya’ya göndermişti. Artık eksik olan kendisiydi ve bunun için tüm görevlerinden istifa ederek Bolivya’ya gitmiştir.

Küçük sayılabilecek bir grupla Bolivya dağlarında gerilla mücadelesi yürüten Che’nin karşısında ise Amerikan emperyalizmine boyun eğmiş Bolivya hükümeti ve onun silahlı güçleri vardır. Kendisini ve yoldaşlarını katletmek için arayan kolluk kuvvetleriyle son mermisine kadar çatışan Che, yaralı olarak tutsak edilmiştir. Tutsakken her türlü soruyu karşılıksız bırakmış ve katillerinin elinde sonuna kadar direnmiştir. Bunun üzerine elleri titreyen bir asker tarafından 9 Ekim 1967’de makineli tüfekle kurşuna dizilmiştir. Dünya halklarından alacağı tepkilerden dolayı Bolivya hükümeti infazı hemen oracıkta gerçekleştirmiştir.

Milliyetçiliğin, ırkçılığın, şovenizmin karşısında Che enternasyonalizm bayrağını dalgalandırırken Marksist teorinin ışığında hareket etmiştir. Marksist-Leninist dünya görüşünü hayatında pratikleştirmiştir. Proletarya enternasyonalizmini hem görev hem de devrimci bir zorunluluk olarak algılamıştır. Lenin’in sözleriyle “Bir sosyalist, bir devrimci proleter, bir enternasyonalist başka türlü düşünür: Bir savaşın karakteri kimin saldırdığına ve düşmanın kimin ülkesinde bulunduğuna değil, savaşı hangi sınıfın yönettiğine, verili savaşla hangi politikanın sürdürdüğü ne bağlıdır.”

Bugün dünyanın her köşesinde onu tanıyan, hayatını ve mücadelesini bilen insanlara rastlamak mümkündür. Sadece 20. yüzyılın devrimci bir siması değildir o. Bu yüzyıla adını silahıyla yazmış bir komutandır. Uluslararası bir ün kazanması sonucunda burjuvazinin de ilgi alanına girmesi kaçınılmazdır. Onun yaşamının örnek alınmasından korku duyan emperyalistler Che’yi tişörtler üstüne koyarak, alkol şişelerine alet ederek pazarlamaya kalkışmışlardır.

Burjuvazi onun hayatını maceraperestliğe indirgemektedir. Örnek devrimci imajını silerek metalaştırıp posterleriyle fetişleştirmektedir. Che’nin devrimci yaşamıyla onu kalıba sığmaz bir asi değil, emperyalizmin boyunduruğu altındaki halkların mücadelesine adanmış biri yapar.

Lenin’in, “Devlet ve Devrim” kitabındaki şu sözleri bu durumu çok net izah etmektedir: “Egemen sınıflar, sağlıklarında büyük devrimcileri ardı arkası gelmez kıyıcılıklarla ödüllendirirler; öğretilerini, en vahşi düşmanlık, en koyu kin, en taşkın yalan ve kara çalma kampanyalarıyla karşılarlar. Ölümlerinden sonra, büyük devrimcileri zararsız ikonlar durumuna getirmeye, söz uygun düşerse, azizleştirilmeye, ezilen sınıfları ‘teselli etmek’ ve onları aldatmak için adlarını bir hale ile süslemeye çalışırlar. Böylelikle, devrimci öğretileri içeriğinden yoksunlaştırılır, değerden düşürülür ve devrimci keskinliği giderilir. Burjuvazi ve işçi hareketinin oportünistleri, bugün işte Marksizmi ‘evcilleştirme’ biçimi üzerinde birleşiyorlar. Öğretinin devrimci yanı ve devrimci ruhu unutuluyor, siliniyor ve değiştiriliyor. Burjuvazi için kabul edilebilir ya da öyle görünen şeyler, ön plana çıkarılıyor ve övülüyor.”

Che, ezilen halkların ve proletaryanın kalbinde yer etmiş büyük bir devrimcidir. Anısı ve mücadelesi kavgamızda yaşamaya devam ediyor, edecek.